27 Temmuz 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

27 Temmuz 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 6 KARA VAPURU sistre yoları ki) Amiral Byrd Cenup kutbuna yapacağı seyahatte yeni tarz bir otomobil kullanacak bildiriliyor: Tanınmış Amerika âlim- lerinden B, Harold Vagtborg, güzide kutub kâşiflerinden doktor Thomas Poülterin hazırlayıp amiral Byrdin yakında cenup kutbuna yapacağı keşif seyahati esnasında kullanacağı muazzam bir arabanın maketini gös- termiştir. Muazzam hacmi ve evsafı itibarile bu arabaya «kara vapuru: ve «kar- lar kruvazörü> ünvanı verilmiştir. Uzunluğu 17 küsur metre, genişliği de 4,5 metredir, Ağırlığı 20,00 kilo- dur. Dört büyük tekerleği vardır. Her tekerleğin kutru 3 metredir, Her cins erazide âzami 48 kilometre süratle seyredebilecektir. Sahai ha- rekâtı 10,000 kilometredir. Arabanın dahili tertibatı ve taksi- malı, vapuru andırıyor. Filhakika arabada bir makine dairesi, bir mü- rettebat odası, bir mutfak, erzak de- posu ve tamirat atelyesi mevcuddur ve en modem gemiler gibi bir tay- yaresi de vardır. Bu muazzam otomobil amiral Byıdin yakında cenup kutbuna ya- pacağı seyahat için tasavvur ve İnşa edilmiş olmasına rağmen askeri ma- hafilde büyük bir alâka ve merak uyandırmıştır. Bu otomöbilin kolay- lıkla hem denizde, hem de karada yürüyebilecek bir hale getirilebilece- gi görülmüştür. Yapılan ince hesaplardan anlaşıl- dığına göre su kesimi, döşeme bus- mından yukarıya çıkamıyacaktır. Elyevm tezgâhta bulunan bu mu- azzam otomobil 150,000 dolara mal olabilecektir. Fakat birden bu nevi arabalardan bir kaç tane inşa edile- rsa maliyet fiatleri daha ziya- alacaktır. Her halde bu «karlar kruvazörüs- | i i > | nün amiral Byrdin cenup kutbuna yapacağı seyahati çok kolaylaştıra- bu yeni keşif seyahatine bir ehemmiyet veriyorlar. ıkalarının tayyarecili Tefrika No. 20 ğin şayanı hayret terakki ve inki- gafı sayesinde büyük bir stratejik €hemmiyeti kazandığını ve bu ehem- miyetin istikbalde daha ziyade arta- cağı beyan edilmektedir. Cenup kutbu havalisi, Cenubi Amerika ile Avustralya arasında en kısa hava yolu Üzerinde bulunduğu | cihetle, buralarda tayyare üsleri te- sis edilebilecektir. Amerikadaki umumi kanaat, Mon- 160 nazariyesinin cenubi kutup ha- valisine de tatbiki lâzımgeldiği mer- kezindedir. Almanya, cenubi kutup- ta Almanlar tarafından keşfedilen bazı mıntakalar üzerinde hak iddia ettiğinden amiral Byrdin o havaliye yeni seyahati, huşusi bir ehemmiyet kazanıyor. Reisicüruhur OB. Roosevelt, amiral Byrdin cenup kutup seyahatine kuv- vetli bir müzaheret göstermektedir. B. Roosevelt bu seyahat için 350,000 dolarlık bir tahsisat ayırtmıştır. Aydın parti başkanlığı Aydın (Akşam) — Şehrimiz Parti vilâyet idare heyeti yeni seçimi Par- timiz Denizli, Aydın, Muğla vilâyet- leri bölge müfettişi mebus Dr. Ali Rızanın başkanlığında yapılmış ve başkanlığa, Belediye reisimiz B. Etem Mendres müttefikan seçilmiştir Bu gece Nöbetçi eczaneler Beyoğlu ciheti: Galatasarayda Kan- zuk, Dalrede Güneş, Tarlabaşının Ni- had, Osmanbeyde Pertev, Necatibey Viçapula, Sarıyer; Asaf, İstanbul tarafı: Fatih: V. de Üniversite, Karagüm: Eminönü: Bahçekapıda Agop Min yan, Bakırköy: Terziy A Etem Pertev, Fener: Emilyadi, Kapı: Belkis, Küçükpazar: Necati, Samatya: Kocamustafapaşada Rıdvan, Alemdar: Ali Rıza, Şehremini; Top- kapıda Nâzım. Kadıköy: Moda caddesinde Alând- din, Pazaryalunda Rıfat Muhtar, Üs- küdar:Ahmediye, Heybeilada: Atanaş, Büyükada: Halk, Ortaköy, Arnavutköy, Bebek, Bey- kos, Paşabahçe, Anadoluhisarı, Ta- rabya, Yeniköy, Emirgân ve Rumeli- hisarındaki eczaneler her gece açıktır SEVİLEN KADIN Büyük macera romanı — Doktor onu bana tavsiye etti. Uzaktan akrabasıymış... Bursalı... Abp çocuğu oraya gidecek. Fetahet, muhabbetli gözlerile hanı- mına bakarak: — Yavruyu keşke bana niz? — Ne yapacaktın ayol! — Hanın ım, teyzezademi yorsunuz ya,.. Ona verecektim. — Canım onun kârısı Rum... Ken- di de sarhoşun biri. — Yok efendiciğim artik hiç içmi- yor... Hem madam da çok iyi kadın... verseydi» bili. Epey sıkıntıdalar. Eğer çocuğu onla. | yenizde rahat ederler. 2 para ile açmak iste ra verseydi. di. Vadettiğ diği aşçı dükkânına sermaye yapar. | di. Amma ben çocuğun İstanbulda w arzv etmiyorum kil Onlar da zaten Ayvalığa gitmek | istiyorlar. Mihrinur hanmneferdi biraz düşün- Nakleden â-Nü — Kaç para sermaye lâzımmış?... - dedi. — Bin lira yeter. — Kolay... Amma artık geçti. Dok- torun tavsiye ettiği kadını çağırttık. Cümlesini bitirmeğe vakıt olmadı. Yatak odasından acı bir feryad kop- tu, kalfa içeri koştu. Hanımefendi de yerinden fırlamış, helecanla eşikte du- rTuyordu. Biran sonra doktor, kucağın- da bezlere sarılı bir yavru ile göründü. Kadın merakla: — Oğlan ımı? - dedi. — Hayır, kız... Mihrinur hanımefendi irkildi... Kız! Yani âciz, zayıf bir mahlük! Maruz kalacağı hayat darbelerinin karşısın- da ezilmeğe mahküm bir insan! Onu böyle, bikes, ulu orta atıver- miyd? â Bu tereddüdü hisseden Kadri bey sordu: — Fikrinizde musır mısınız?... Ev. söz RL ak e akli ii Lİ AKŞAM zamanda yaptırılması kararlaştırıldı Belediyler bankasından bir milyon lira istikraza çalışılıyor Eskişehir (Ak- şam) — Tabia- tan birçoklü- tuflarına maz- bar olan bu yurd o bucağı, cümburiyetten sonra umrana doğru dev adım- larile ilerlemiş- tr. o Hazırlan- mış olan şeh- rin imar plânı da önümüzde- ki sene tatbik sahasına * Ko mai B. nacaktır, a Belediye meclisinin son toplantı- sında Belediyeler bankasından bir milyon liralık istikraz yapılmasi için Belediye reisi Kâmil Kaplanlıya salâ- hiyet verilmiştir. Bugünlerde Anka- raya gidecek olan Belediye reisi orü- de bu istikraz işile meşgul olacaktır. İstikrazda muvaffak olunduğu tak- | dirde parasızlık yözünden geri kal mış şehir İşleri bilhassa caddeler ya- pılacak, bu suretle imar plânının tat- biki için de bir zemin hazırlanmış olacaktır. Üç, dört ay gibi pek kısa bir za- mandanberi Eskişehir valiliğinde bu- lunan, eski mebuslarımızdan bay Şükrü Yaşın muhitte şükranla kar- şılanan İleri adımlar atmıştır, Eskişehir vilâyetinin yolları pek bakımsız, hatta yok denecek bir hal- dedir, Vali, bütün faaliyetini yol me- selesinin halline hasretmiş; bir iki gün evvdi vilâyet meclisi umumisini fevkalâde toplantıya davet ederek, şimdiye kadar ihmal edilmiş olan yolların her sene konan az bir tah- sisatla yaplırılmasındaki mahzurla- rı tebarüz ettirmiştir. 319 bin liraya mal olacak olan Es- kişehir - Sivrihisar, Eskişehir - Se- yidgazi ve Afyon - Mahmudiye şose ve köprülerinin Eskişehir bankala- rından bir istikrazla derhal yaptırıl- ması, bu mümkün olamadığı takdir- de bütün yol ve köprülerin iki senede ikmal edilmek ve bedelleri dört sene- de dört müsavl taksitte ödenmek üzere, gelecek senelerde şâmil taah- hüdata girişilmesi için daimi encü- mene salâh erilmiştir. Valinin bu teşebbüsü Eskişehirde memnuniyet uyandırmıştır. — Evet... Fakat muavenetimin mik- tarını arttıracağı — O halde durmağa gelmez... men kadına teslim edelim. Yürüdü. Dar bir odanın açtı, sesler — Fatmâ har Fatma hanım... Trabzon çarşaflı, köylü kılıklı bir kadın göründü. Kırk elli yaşlarında vardı. Üstübaşı temiz yüzü de sevim- Midi, Kadri bey kolları arasında tuttuğu çocuğu uzatarak: — İşte yavru... Hemen al götür... Yarın da erkenden Bursaya... Biliyor- Sün ya ağzını sıkı tutacaksın... Büyü- düğü zaman çocuğa da nereden geldi- ğini asla söylemiyeceksin. — Biliyorum. Abdest aldım Kura. Dikerime el bastım İçiniz rahat etsin, ölüm Allahın emri, kimse ağzımdan Yâf alamaz! — Kararımız da karar... Çocuk ya- şadığı müddetçe hanımefendi benim vasıtamla sana her ay pern yolliya- cak. Üstüne başına, terbiyesine dikkat edeceksin. — Elimden geldiği kadar iyi baka- He. kapısını İ nm. mek, büyük bir cinayet olmiyacak | — Büyüdüğü zaman, çeyizi için de sana toptan bir para verilecektir. Mihrinur hanımefendi heyecanlı bir Adanadan Ankaraya eski eserler gönderiliyor Sakçagöz hafriyatında bir saray harabesi meydana çıkarıldı Hafriyat sahalarından Adanaya getirilen eserler Adana (Akşam) -— Bu yıl Ankara | da açılacak olan santral müzemize Adanadan çok kıymetli eserler gön- derilmektedir. Birinci kısmı nihayet bulan Sakcagöz bhafriyatından iyi neticeler elde edilmiştir. Cenupta şimali şarkiye doğru uza- nan Sakçagöz, Balkar ve Baykal mın- takalarındaki prehistorik vadileri bo- | | Jarında nefis kabartmalar İ aray kapısının iki tarafında da birer yunca Eti imparatorluğu devrine aid zengin materyeller vermektedir. Bulunan seramik parçaları arasın- da Mezopotamya ve orta Anadolu ile irtibat temin etmesi, en eski devirler- de cenubun şimal bölgelerile âhenkli bir medeniyet geçirmiş olduğunu te- | yid ediyor. Sakçagöz köyünde bulunan saray temeli iki Kapılıdır. Dış kapıda nefis heykeller bulunmaktadır. Bu saray harabesinin bir kapısının eni sekiz m tam ortasında yü zü garba dönük iki kadın başlı kar. tal göğüslü ve aslan ayaklı bir sfenks heybetle durmaktadır, Sağ ve solu sarayın bütün duvar- vardır. aslan kabartması duruyor. Çukurcvada tarih zenginliğine! nis- pet ile yapılan hafriyat faaliyeti pek dardır. Burada geniş ve devamlı bir kazı faaliyetine geçmek pek lüzum- Jludur. Kadıköy halkevinin evvelki akşam verdiği müsamere Lozan günü ve Hatayın anavatana iltihakı şerefine Haikevi tarafından Kadıköyünde Belediye yanında binlerce halkın toplandığı meydanda bay Nİ yazi Tevfik Yükselen ve İffet Oruz tarafından halkin coşkun tezahürleri ve yaşa Mili Şef avazeleri arasında hitabeler söylenmiş ve gösterit. kolu tarafın- dan İstiklâl piyesi, Çapanoğlu komedisi halkın alkışları arasında muvaffakı- yetle temsil edilmiştir. Halk gece yarısına kadar açık havada neşe iç de bu mutlu günleri tesit etmişlerdir. Resim verilen temsilden bir sahn — Merak etmeyin efendim. Kadının eline bir deste para sikişli- rarak: — Yol masrafın için. O sırada Bayram ağa göründü: — Araba hazır... — Baydi güle güle... Çarşafının uzun pelerini altında hırsızlama bir bohça gibi sakladığı kundaktaki yavru ile kadın uzaklaş- tı. Hanımefendi pencereden baktı, Dı- şarda şiddetli bir rüzgâr esiyor, sulu bir kar serpiyordu. Bursalı kadını Bay- ram ağa arabaya bindirdi. Arabacı atları kamçıladı, yavaş yavaş karan- lıklar içinde fenerlerin ışığı kaybolup gitti. Kâhya tekrar göründü: — Emriniz yerine geldi efendim. — Kimse görmedi yal — Hayır efendim. Çiflikte uyanık olan sadık iki kalfanız ve benden bâş- ka kimse yok. — Pekâlâ! Sen buralardan ayrık ma... Belki küçük hanıma birşey lâ zam olur. Sonra adamın gözlerinin içine bakâ- rak; — Bu sırrın dudaklarından hiç bir suretle çıkmıyacağını unutma... Yap. tığım güzel birşey değil, fakat aile şe- refini kurtarmak için başka çarem Tuhaf iş... Gayri tabii bir vaziyet var... Anlıyamıyorum! — Ne gibi? Necile kollarını uzatarak inledi: — Yavrum... Yavrumu istiyorum. Sonra gene bitap daldı. Fetanet, ayak ucunda okuyup üflü. yordu. Mihrinur hamımefendi torunu- nün elini tuttu. Kızın parmakları ta kallüs etti, uyuklıyan sancılar ayak- landı. Hasta yeniden inlemeğe büşla- dı. Birdenbire bütün vücudü sarsıldı. Gırtlağından #cı bir feryad koptu Suzan ismi verilen-ve evden kovu- lan yavrunun bir hemşiresi daha dün- yaya gelmişti. ğ Mihrinur hanımefendinin yüzü öfke ile titredi, dişlerini gıcırdatarak: — Aman'Allahım bu ne belâ! . diye bağırdı. Viyaklayan bebeğin sesini işiden Nes cile, petişan bir halde yatağında doğ- ruldu, kalbinde anneliğin bütün şef- katı uyanmıştı: «Bvlâdım!» diye bağırdı, Fakat Fe. tanet onu almış, öbür odaya geçirmiş. ti

Bu sayıdan diğer sayfalar: