1 Eylül 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4

1 Eylül 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 6 DODIIIIIIIIZ—<Ç>—>—- ğa >, Ankarada bayramı merasimi AKŞAM Zefer Yukarıda; Kahraman piyadelerimiz #ancakla geçiyorlar, solda, ortada: Vekiller geçid resmini takib ederlerken, aşağıda: Topçular geçiyorlar, sağda: Milli müdafaa müsteşarı ile Ankarı Tefrika No. 56 SEVİLEN KADIN —öahanesi bana i a yn akan inna allak tarkı da kapa" Sın e Zavallı babacığın seni pek severdi. Sana âdeta perestiş ederdi, Sen onu da, vatanını da, biz dostlarını da terket- tin... Mısırda kendine bir muhit bul- muşsun, Zaten ekseriyetle Türk ırkı- nın efendi olduğu bu kıtada yerleşe- rek sen de zengin patronlardan biri haline gelmişsin... Amerika ile, İngil- tere ile ticaretin fevkalâde imiş... Arkada bıraktıklarından o derece nefret mi ediyordun ki, on beş sene | müddetle bizi hiç hatırlamadın, an- madın? Fakat işte, on beş yıl geçti ve dönü- yorsun! Bugünlük bizim için ehem- miyetli olan budur. Maziyi unutalım. Bize karşı vefasızlığını da unutalım. Mademki Necile hanımla alâkadar oluyorsun, ona dair de malümat ve- reyim. Onların işine amcam bakardı, biliyorsun. Zira, çok emlâkleri var. dır; mütemadiyen davalar çıkar, ki- | racılardan para toplamak filân lâzım gelir. Merhum amcam vekili umur. larıydı. Onun vefatından sonra, ya- , elti, iş- Nakleden : (W Nü) lerini de üzerime aldım. Mihrinur ha- nımefendininkileri de beraber! Bu su- retle kendilerile sık temastaydım. On beş sene evvel de sormuştun da yazmıştım, Necile hanım, gene bildi- Zin gibidir. Bu kadar uzun bir zaman, onun güzel yüzünü hiç kırıştırmamış- tır. Yalnız saçlarına biraz kır düştü. Şakaklarında, belirip çehresine ayr bir esalet veren bu kır renkten başka halinde bir değişiklik. yoktur. Fakat İzdiyacından mesud olamamışa benzer. Yüzü daima mağmumdur. Her halde içinde gizli bir derd taşıdığı kak, Hiç çocuğu olmadı. Herkesin söyle- diğine inanmak lâzım gelirse kocasını zerre kadar sevmiyormuş, Hatlâ bir- likte yaşamadıklarından bile bahsolu- nuyor. İnanılır şey değil uzlaşamadılar, Anlarsın ya ne demek istediğimi? Fakat kendisi bunları kimseye söy. Iememiş. Ötekinin, berikinin tevatiri! i Zavallı Necile hanım talihinden hiç etmiyormuş, Ara sıra işler icab muhak- | mmizon kumandanı, askerleri selâmhıyorlar, amma, hiç İ Misir asi aşağıda sold: ettirdikçe kendisini ziyaret eder, görü- rüm., Serveti topla tüfekle yıkılmiıya- cak servetlerdendir amma, hayırlı da- | mad (!) kemiriyor. Vehbi bey bu irad ve akarı batırmak için ne lâzımsa hep- sini yapıyor, İsterse Necile hanım buna karşı ko- yabilir, Fakat tenezzül bile etmiyor. Bütün esaletile istihfaf ediyor. Paraya kiymet vermiyor, Bereket versin ki, büyük valide Mihrinur hanımefendi ile amcam vaktile başbaşa vermişler; servetin batmamasını temin için her türlü şartları nazarı itibara almışlar. Vehbi bey bu sebeple satamıyor, sa- vamıyor; yalnız iradla geçiniyor. Diyorlar ki Vehbi beyin metresleri varmış, müthiş kumarlar oynuyor- mi sefahat geceleri ogeçiriyormuş. Hülâsa, dünyada fezahat namına ak- la ne gelirse hiç birini ihmal etmiyor. muş. Şu sıralarda da «FE...» barında şarkı söyliyen bir İspanyol dansözü- ne gönül vermiş... Bu «FE...» barını bil. | mezsin. Çünkü senin zamanımda henüz yoktu, Bunlara dair fazla tafsilât vermi- yorum. Çünkü seni alâkadar etmez. | Nafile yere başını şişirmiş olmuyayım, Necile hanıma dair sorduğun suali | de gayet tabii bulurum. Çocukluktan beri komşuygunuz. Beraber büyüdü- müz. | | kavuşan Hatay, İzmir fuarında 1 Eylül 1939 İzmir sergisinde Hatayın şükran köşesi Sergiyi ziyaret edenler, Hatay mahsu- takdirle seyrediyor lât ve mamulâtını Hatayin şükran köşesinde Ebedi Şefin profiti İzmir (Aksam) Anavatana yeni bü- tün zenginliklerile canlandırılmıştır. Büyük sergi sarayının muhteşem ön cephesinde ayrilan ön paviyonda Ha- tayın mahsulleri, kumaşları ve halı- edilmektedir. Yine bu vit- ay Türk sanatkârları ta- yapılmış güzel mobilyeler, i vardır i sarayını gezenler, Hatay eser- ları teşh vinle r tekrar gözden ge- 'Ti valana İltiha- çirerek a Hataylı- kı ve ku münasebetile sergi sarayır salonunda da bir «Şük- vücuda getirmişlerdir. de hazırlan» in fevkalâ- de büyük bir profili içinde ayakta du- Dünkü konvansiyonel trenile gelenler Dünkü Avrupa konvansiyanel treni dört saatlik bir teahhürla gelmiştir. Bu trenle, Budapeştede tedavide bu- lunan Aydın mebusu B. Nazmi, Ko- caeli mebusu B. Süreyya ve Alman- yada tahsilde bulunan otuz kadar ta lebe gelmiştir. Konvansiyonel treni, Alman hu- dudlarının kapalı olması dolayısile cenüp hattından geçerek gelmiştir. Çocuk kavgası Heybeliadada oturan Abbas, Rid- van, Adem, Harikli isimlerindeki ço- cuklar, sokakta ganoz Şişesi toplamaktalar iken, birbirlerile Kav. ga etmişle! Kavga esnasında Ha- rikli bir aralık cebinden çıkardığı bir çakı ile Rıdvanı yaralamıştır Şimdi de, bak bele, Acıbademde | vaktile Mihrinur hanımefendiye aid olan evi ve bahçeleri almağa kalkı- yorsun... Mısırlı zenginlere yakışır sivri akılılardan... Doğrusu ben İ kendi hesabıma, Necile bhanmmefen- diye: — Satınız... Başınızdan savulur... İ O Allahın dağındaki yangın barabe- İ sini ne yapacaksınız? - demiştim. Doğrusu, bu nasihati verdiğim sı- rada, talibin sen olacağına ihtimal vermemiştim. Demek ki, azizim, ora- sını alan senmişsin... Paşaların varisi oluyorsun... Hattâ Sultan Mahmudun varisi... Çünkü burası ondan kalma... Haydi bakalım, bağları, bahçeleri gö- nül ferahile kullan... Kübik ev mi, şa- to mu yaptırırsın, ne dilersen yaptır; çocukluğunun hatıralarile dolu olan Acibademde mesud yaşa... Benim bu gibi garabetlere aklım ermez... | Buranın nasıl olup ta harabe hali- he geldiğinden haberin var mi aca- ba?... Belki de bilmiyorsundur, sana izahat vereyim: Pederinin vefatından bir kaç ay sonra bu köşk kazara yamverdi. Bir kış gecesiydi. Kazanm neden olduğu anlaşılamadı. Ahşab kısımlar yandı. Yalnız bazı kâgir duvarlar kaldı. Ateş gece on bir sularında çıkmıştı. Mihrinur banımelendi ile bir kalfası | kapağı. ran Cümhurreisimiz, | İsmet İnönüne Hat İ bir kız, bir şükran ç dır. Böylece Hatay Tü luşları güzel bir tarzda ifade edilmiş ve şükranları da tes t olu Hatay ş in alt kıs sulh ve zaferi tems'l eden #ytin yaprakları görünüyor 30 ağustos Zafer bayramı gecesi, muhteşem . mehtap O gece fuar fuar sahasında eğlenceleri yapılmıştı sahasından atılan lerce hava fk | şeği, yakılan çarkıfelekler, geniş sa- | hayı emsalsiz manzaralarla süslemiş- tir sonrâ havalar yüzünden fuan Son yağmurlardan | da ser ziyaret edemiyenlerin endişeleri de bertaraf olmuştur. İki çocuk bisiklet çarpmasile yaralandı Heybeliadada oturan Mordo bisik- letle Eminönü caddesinden geçerken Hristaki adında bir çocuğa çarparak yaralamıştır. Sultanahmedde oturan Esad is. minde bir çocuk, kendisi yaptığı bir tahta araba ile caddedede ilerlemek- te iken Ahmed adında birinin kullan- dığı bisiklet sadmesine uğrıyarak ya- ralanmıştır. Üniversite rektörü Avrupa- dan döndü Bir müddettenberi Avrupada bulu- nan üniversite rektörü B. Cemil Bil- sel ile kızı dünkü konvansiyonel tre- niyle şehrimize dönmüşlerdir. İ uykudaymışlar. Uyanamadılar, Yanıp | gittiler. Necile hanım elbette burası- i mi ihya edebilirdi. Fakat her nedense istemedi. Olduğu gibi, harab halinde bıraktı, Şimdi hep Nişantaşındaki evinde oturuyor, Başka bir tarafa gittiği yok. Evi epeyce düzelttiler, modem- | Jeştirdiler. Güzel bir hale soktular, Ara sıra çifliğe gider, ara sıra do- laşır. Fakat asıl ikametgâhı bu söy- lediğimdir. Belli ki çok azab çeken, üzülen, kendi kendini yiyip kemiren bir ruh! Fakat sebebi anlaşılamıyor. Galiba yaradılıştan böyle!.. Fakat bir bakıma da olamaz. Çünkü çocuk- luğunu biliyoruz... Böyle değildi. | aldım da, san» İ ki bunları görüştüğümüz zaman şi. fahen #öylemek kabil değilmiş gibi tahriri gevezelik yapıyorum. Haydi bakalım, şu dört duvarı yangın isle | rile kararmış Acıbademdeki eski köş- kü ihya et de beni de davet edersin... Bağ, bahçe, koruluk ve yemiş ağaç. ları kısmı hâlâ mükemmeldir. İstifa. de ederin, | Canım! Elbette iyi ettin de burala- ra geldin... İnsanın vatanı, gene va tanıdır. Para kazandınsa kazandın... Ömrünün sonuna kadar Mısırlarda kalacak değilsin ya... Yakında beni ziyaret edeceksin, seni bol bol öpece- Zim demek? (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: