2 Kasım 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

2 Kasım 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BİR HİKÂYE Bedbaht bir zevcin hatırat defterinden Karım son derece kıskanç! Hani, Sultan Hamid zamanında, Me köprüden “Ortekiye giderinen başını kal- dınp da sola bakmak kabil olmazmış. Şa- yed maazallah insan Yildima dldğru şöyle bir Dazar atarsa başına derhal püsküllü bir belâ Ağılıverirmiş: Curnaltar, Hasan paşa kara- kölleri, kamışlar, sopalar, prangalar, işken. eeler, hiti Pizan “memfaları. #aslı bir Dim nigâh uğruna insan bin türü felikete araba yürüdüğüm exmada araedeyim ki, sokukla daima karımla beraber yürürüm! güya ben tram- vay gitarda ezlimesinden korkulan paşa ÇO- .cuğu imişim üe lalasız sökuğa çıkamazım- gm gibi, hatun, daş çatinsa yunumdan &- rlmaz. Evet, karımla sokakta yürüdüfüm esnağa olmaya Kİ, kazara bir'yüdıza.. (Bir mewsuu bahs olan Yudız, Suhan Humidin Yıldız'ı değil!... Şöyle bir bakıvermek hafif meşrebliğini göstereyim. Halim yamandır... Eve dönünce... Vır vir da vir vir... Vır ve da ser mar... Kadın başımın etini yer aitmat- Jah... Beni dünya cehennemine sokar... ÜY- le bir dünya cehennemi Ki, Hasan paşa karskolları, pranpalar, İşkenceler. hsttâ Pizan manfaları, sizi terin ederim ki, onun yanında, cenneti âlâ sayılır. Uzun sözün kısası: Karım pek kıskanç... Bana nefes aldırmı- yor... Ruhat, huzur vermiyor... Sağa bakma, Baktım mıydı, kırilsa kıyamet?! Bıktım, usandım, eliman dedim kıskanç» hik iskandallerinden... Ne yapayım, yarabbi, ne yapayım? Karıma diyorum ki — Ne war 'yalı!?... Kıskınacak ne var?.. Dişini sık. kaskanma... Dayanamıyorum! - Cevabinı veriyor. » Güzel “erkoksin! Kadınlar sana bakiyor... Senide Kedısilra bektan mıydı işte o zaman şileden çıkıyorum... '... Hay Allah bolâsını versin gu efkek olma- nın.. Keşke güzel olmasaydım. burnum egrek« biçimi olacağına patlıcani, saçlarım kıvır kıyır ve purll pimi olacağına fırça fır- ça, göğlerim anadan doğma sürmeli oluca- Ena çipli, tenim mat olacağına çopur Gi- saydı... Razıyım" Çiskinleşmeğe çoktan razıyım... 'Tek başka Kadınların nazarı dikkatini telb ile Bazımın kıskançlığını gıcıklamaya- yan. z Çirkinleşmek için ne tedbire müracaat edeyim acaba” Tek gözümü mü çıkarayım? — Cinnet! Yanağımı usturu ile şerhe şezhe mi yara- yım” > Mantiksızlığın dik ölâs. Sağlarınn ölbinden mi kazıtayını? — Nez- Je durum. Peki, ne yapayım? Ne yapayım? Ne ya- payım? da çirkinleşeyim?ii düşünüyorum. meşhur kanununu buldu- ğu saman hamamdan dövreka» diye çıri- gıplak dışarı uğramış İşte'bon de yatakta, ispinoza ispinoza düşündüğüm sirada bir- anbize pocgamı sip Gin. göcelekle karı Tefrika No. 116 uğramanıza sebeb olan! — Garib şey. Kimmiş 6? — Boğaziçinin (999) tarafında, (999) istikametine giderken gayet şirin (***) köyünün yanında bir çiflik göze çarpar, Adeta romanlarda okuduğunuz malikâneler gibi bir şey... İçinde koruluğu vardır; her türlü konforu vardır... Buranın sa hipleri gayet zengin kimselerdir. — Bana tapkı Vehbinin zevcesi Ne- cile hanımın çifliğini tarif ediyor gi bisiniz. — İhtimal... Diyelim ki Necile ha- nmın... Onun dâ bir büyük annesi vardı: Mihrinur hanımefendi... — İsmi geçti, işittim. — İşte Necile hanımefendi fars murta gibi şâbı emred suratlarına alışmış zamane kadınları artik suratıma bükmez.. Böylelikle kıskançlık sahnelerinin önüne Reçeriz... Melâhat düşündü: « PEKALA... Oh... .. Evet, oh ki oh.. Yarabbi şükür. Artık paşa çocukluğundan &urtuldum.. tım; - kağırilar, yüzüme bakmak şöyle dur- sun, evâski topu shretlik iile: — aman, ne çitkin oldurumdeyeTendi... - diyor. Karım da beni Julasız sokağa selıverme- ge başladı. a a m niyabiliyorum. Karım — Bu zamana kadar nerede kaldın? - Ie ârmiyor. Evfte süt Iman... Ne barilta, ne GıriMa... Bakal bıraktığım tarihi tesbit ediyorum: 1 mayıs 938. Paletler, em milliyetçiler ve ta- biat sevenler, hülâma herkes bugünü baş- ka ir nöktai nazara göre tesld ediyor. Ben de bugüne 4Karımın eriltismdan Kurtuluş bayramı!. diyorum. ... Biz de «tabii. karı koca olduk. Hattâ be- ni erüe yülmiz bırakıp hufteda Iki kere mek- Reşideyi bile ziyardie gidiyor. Ya. Reşideyi bile siyarete gidiyor... Ben- den, haftada iki kere izin istedi; ben de verdim... Oh... Tübli hade geldik... Hep bunlar sa- kal sayesinde! Sakal: bıraktığımdan itiba- ren.. Yaşasın sakal! Bir mahalle dedikoducusu- nun defterinden Tuhaf gey... Ehli arz kadm diye dülere destandi. Bu Melâhat hanıma da ne oldu? Bu senenin mayısından (tibaren hultada iki kere evinden çıkıyor... Beyoğlundu Pira- vun sokağında Heamparsumyan aparlıma- mına giriyor ve.ayni daireye “üysone Power benzerlerinden Pirus bey de giriyor... Ve apar- tamamda bir odanın demir kepenkleri ka- panıyor.. Bir saat kapalı duruşor.. Bonra açılıyor. Allah Allah... Bu Melâhat hanıma da ne oldu acaba?.. Nakleden: (Hatice Süreyya) mimi bir aşk sahnesi cereyan etti. Ne- tcede zavallı kız hamile kaldı, Gö / yet kibirli azametli olan, kendine , Sultan Mahmudun torunlarınde- mr» diye yüksek bir paye veren bü- yük arnme, bu işi bir türlü hazmede- medi. İşte o bahsettiğim çifliğe gö- türdü. Orada, civarâski dektorlar. dan birinin cürüm ortekliğile toru- nunu doğurttu. Melek gibi iki kız dünyaya geldi. Bunlar, yaşadıkları | Malde anneye ölü diye bildirildi. Âşık | delikanlı da bunu böyle zannetti. Anne de, baba da, bu kayıptan dola. yı bedbaht oldular, Âşık, ümüğeielikde memleketi terk etti. İkiz hemşireler, çok zalimnne bir kararin, ailelerinden de, biribirlerinden de ayrılarak, biri dünyanın bir-tarafına, öbürü öte ta- rafına fırlatıldı. Biri Bursaya, öbürü Talebeler arasında Türkiye || şampiyonası yapılacak Mektepler arasında tertip edilecek spor reketleri hakkıda slâkadartara izehsit gene mektepler arasında ailetizm, voleybol Birinelliğini kazanan tukımlar arasında da şampiyona 4 Ankara mektepler muhtelitinin önümüz- deki yil başı tatilinden sUlade ederek şeh- Hiniime gelmesi ve şehrimiz mektepliler muh- teliti ile bir dostluk maçı yapması teksrrür etmiştir. Bu münasebetle geçen sene mak» tepliler arasmda tertip edilen spor müsa- mektepler munteliti de dlerde münasip gö- rülecek bir zamanda Ankaraya gidecektir. Profesyonel güreşler Ramazan geceleri yapılmak Üyere profe- siyonel “güreşçiler arasında tertip edilen yağlı ve serbes güreş müsabukaları gön ie ehemmiyetli bir safhaya girmek- e Büleymariye kulübü sa- lonunda yapilan bu müsubuekalara Aiülâyim, Ali Ahmed. Molla Mehmed gibi namdar pehlivanlar iştirak etmektedir. Uzun kış gecelerinde hoş vakit geçirmek için meşhur ARSEN LÜPEN Büyük ve heyecanlı roman serisini okuyunuz! . Bu seri 6 büyük ve resimli cilddir. Böher cildin #ati 80 kuruş. 6 Cildlik takımı birden fiati: 4 liradır. Kitap servisines getirir lk nk Rİ idaresini bir doktora havale etti. Hal buki doktor, elindeki şehadetname- ye rağmen bir yol kesici hayduddan | bile daha vicdansız, âdi mahlükmuş. | Saçı bitmedik çocukların parası üze rine oturdu. —L. — Fakat dünyağa adaleti ilâhiye diye bir şey vardır. Babe, günün bi-” rinde ihtiyari omenfasından geri döndü. Sırı keşfetti. Ve işte siz mey- dana çıktınız. Dansöz, balmumu gibi sap sarı ke- sildi, Bütün kanı kalbine taplanmış- tı. Lâkin hiç bir harekette bulunma- Cemil devam etti: — İhtimal ki babanızı ve annenizi, «evlâdlarını iyi sıyanet edemedileri; diye hatalı görürsünüz. Fakat düşü- nün ki onlar aldatıldılar. Sizin kaybo- luşunuzdan sonra, hayat kendilerine büyük bir işkence halinde tecelli etti. Gerçi siz bedbaht oldunuz, fakat on- ların da ıstırabı sizinkinden eksik değildi. Süzi heyecanından Hiiremağn baş- I Tefrika No . 106 Yazan: İskender Fahreddin Ben ancak Canın yanında rahat edebilirin, Çöle gitmek dönemem işime gelmez, bir daha Fırat boylarına Koyanla dbarıştın mı? Diye sordu. Deyil: — Zaten dargın değildik, dedi, Ömer çok temiz yürekli bir erkektir. Beni o kadar se- Yiyor ki. — Sevgisini e ile isbat söebilir? hayumları bastarmakie. | —Köleme Haber ver, yol mesin bana. Oda ma gideceğim. Leylânın annesi kaşlarını çalarak mini- dandı: — Bumu Bir yubamsı yapsaydı 'belki af- federdim. Fakat sen, reisin Mkızısın.. yarış Witimeden odana çekilmen, kaşucuları gü- cendirebilir, — Koşucular kenöilerini bana beftendir mek için imi koşuyorlar? — Hayır, Onların birşeyden haberi yok. Lâkin, senin kocandan memnun olmadı- FE dani ve günün birinde onlan ayıracağım Leylânın göz yaşları.. Şeyhin kızı yurış yerinden oğasına dö- ner dönmez Haticeyi çağırstı. Hatice geldiği zaman Leylâ soyunmuş, yatağına girmişti, Haticeyi görünce ağlamağa başladı: — Beni bugün yarışta Heğenereğim Kopu- enlardan birile evlendirmek istiyorlar, Ha- tice! — Ömerden ayrılıyor musun? — Hayır. Ben ayrılmıyorum.. fakat ba- bam ayırmak istiyormuş. —'Tuhaf şey! Bu habere kabil değ. Baban Ömeri kenâi! yerine getirmek için seni onunla evlendirmişti. Şimdi me- den vaz geçti bu fikrinden scsba?.. — Ben de bilmiyorum, Hatice! Bunu öğ- dayanamadım, hakikat reninde ti Ömere an- Jattım. — Keşki Ömem birşey söylemeseydin, Leylâ! Olabilir ki, genç kaşusulardan biri- ni Leylirin hıçkırkları yükseldi: — Ömer benim muzunu çeken, beni gite- den, beni incilmeyen bir erkektir. Fakat ben, ne onu, ne de başka bir erkeği seve- mem. Bunu sen de bilirsin, Hatice! Benim kalbimi sanan bir aşk ver: Mecmmun aş- kı, Kanımda, beynimde, kalbimde yaşıyan bu aşk, gün geçtikçe beri yakıp kavuruyor. gene onun hayali yslği ve Pirdenbire sevinçle gülmeğe başladı: — Me diyorsun? “Günün birinde ona ka- mızın himayesi «ltında Tahaismız; api ilini eyiylği tur. Sevdiklerinizin we-sizi sevenlerin samdelini teşkil edeceksiniz. Dansözün dudaklarından anlaşıl maz iki kelime belindi: — Yazık! Geciktik! Cemil, bunları duydu. Sıçrar gibi yerinden kalktı. Mukavemet edilmez bir kuvvetin tesirinde kalarak genç» Yazı kolundan yakaladı; göğsüne bas- tadı. — Geciktik ml?... - diye haykırdı. - Niçin? Kız, bübâsının omzuna doğru be ginı eğerek: — Anlıyamadınız imi? - diye sordu. — Bus!... Seni kim itham edebilir? Hayatta yalnız büşınaydın, İstinad- sızdın, sefaletteydin, her türlü tebli- kelere maruzdun. İlham etmek şöy- le dursun, sana acıyorum... Bundan sonra dayanacak, güvenecek yerin Genç kız, başmı kaldırdı. İrileşen, canlı, hararetli, hayran gözleriç baktı, hepsi biliyor. — O halde soranlara söylersiniz: Ben, ko- camdan ayrilmamağı karar verdim. İşte gözümün önü- ne... . Hatice arkadaşının göz yaşlarını elile sil- e ire imren giremem , bübamın 1. Ame nem mütemadiyen ona kırmız güz yayı dök- tüğünden bahaader durur. Babamın anne- me verdiği cevap nedir, bilir milin? "Bilmiyorum... “Babam, sineme: sym in gi inleşiyor. Ve güz ya- düştükçe artıyor. dinmi- yer. Halire o gün Leylünun haline çok aeimış- tı. — Madem Xi, Örtere hakiketi söyledin. O, bübanı Tabut birükmiyasik. ve Şeyh e Dedi, Leyliyı “irmilerie avutmağa ve uyutmafz. çalıştı. * Leylâ biraz sonra tekrar gözlerini açi. Haticeri başı ucunu gördü: — Hâlâ benii mi bekliyorsum.. neden yat- madın? — Uykum Şok, Leylâ! Hava biraz sıcak da, Beri “yelpezeliyordum. Leylâ başımı kaldırdı: — Benim merhameğii, temiz yürekli kar- deşlim... Ben de benimle beraber üzülüyar, yoruluyorsun! “Çektiğim Uztırupları senin kadar yakındun gören yok. Annem bile ar- tik benden nefret ediyor. Buna (Can) be- yin adını andırmak istemiyor. — Onlar sevgiriin geçici bir rüzgâra ben- zediilini sanırlar. Tanrı bu steşi onların Kalbine verseydi, senin uüurupların. © aa“ mar görürlerdi. — Artik bu ıztirsba tahammülüm kalma- dı, Hatice! Beni derdlerimle başbaşa birak - azlar. benimle meşvul olmasalar, gok rahat edeceğim. Fakat, annem bir taraftan, ba- bam diğer taraftan benimle uğraşıyorlar. Şimdi “de beni Ömerden ayırıp başka biz erkoğe vermeği kararlaştırmışlar. — Ömer bunu duysrsa ortalığı altüst eğer. Babanın böyle bir hxtaya düşmesine imilin yoktur. — Bu bir hakikattir, Hatice! Ve ben bu saeşeleyi Ömeresenlettım. Biraz da onlar Belki bu suretle be- Dİ unturlar du Kendilerile meşgul olurlar. — Ben, demindenberi birşey düşünüyar- dum, Leyl! Ömer, Beyih Saide anlaşsa, ba- ban seni çabuk unutur, post elden gitmiç- sin diye, kendi işlere meşgul oluru. Bu işi sen yapabilirsin! Önmere birer ibifat et- sen... — Onu babamın weyhinde kışkırtmak m2... — Evet. Çünkü baban saltamat ve'debde- besine çök düşkündür. Bu mevkii kardeşine kaptırimamak için ne mümkünse yapar. Hattâ icap ederse seni bile feda eder. — İyi amma, Ömer çok sert bir erkektir. Babamla arası bozulursa, korkarım ki, beni de çöle kuğırır, — Ne <dlur? Orada burudan fazin Tebat edebileceğinden emin değil rat? — Ben ancak (Can)ın yanında rahat edebilirim, Hatice! Çöle gitmek işime gel- mez. Bir düla Firat boylarına dönemem. O zaman Ömer bans istediği yibi tahsürküm eder, Burada babamıdan çekiniyor. — O halde sadece onları biribrine tutuş- turmakla #ktifn edelim. Bu arada hiç ol- mazsa sen sukut eder ve (Çar) beyle sik sk mektuplaşmak imkânlarını bulursun. — Bu fena bir fikir depil. Rakat henüz Hatice birdenbite sendeleği. Abdullahın geldiğini Leylâya nasıl söyliyecekti? ati- ce Abdullah delice seviyor, hergün onu dü- şünüyor, onun yolunu gözlüyordu. arkası var) Birşey sövlemiyorüu. 4 Bubası: — Beni senin yoluna çıkaran Ak lahtır. Metröktun, artik sığınaca ğin; korunacağın bir kucak var. Fukaradın, “buşkasınm eline bâkıyor- dur; şimdi Hayatta ne İstersen hep- bile... Ah, seni görmek, onun için ne büyük zevk olacaktır, — Sahi mi? Bu seste öyle bir acı vardı ki, er kek sustu ve baki. — Niçin sahi olmasın? — Ne bileyim? — Rica ederim, evlâdım. Mazini unut... Gözlerini kapat... İstiktele doğru çevril... Bundan sonraki he- yalın bir refah ve saadet cenneti ola” caktır. Seni, muhtaç ve lâyık oldu. ğun bir şefkat hâlesile çevireceğiz. Süzi, babasının kollarından bir an uzaklaştı. Sofada bir kadın sesi duy- muştu. Bu ses şöyle haykırdı: — Buradadır... Kendisini görece» ğim. Necile içeri girdi. Sırtında bir seyahat kostümü vardı. Uzun bir yoldan aceleyle geldiği bel- ydi. Bir saniye eşikte durdu; içeri ye bir bakış bakıyordu ki... (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: