26 Aralık 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

26 Aralık 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

POLİTİKA Fin lândiyadaki harp Finlândiyanın mevcudiyetini muhafaza eylemesi günün en büyük siyasi meselesi oldu. Avrupanın mesahasının genişliğine nazaran beşinci büyük memleketi ve lâkin nüfus itibarile çök ormanları cihetinden de şimali Amerikadaki İngiliz dominyonu küçüklerinden biri olan Finlândiya (Kanada) dan sonra dünyanın en zengin bir ülkesidir. Büyükleri otuz bin ve küçükleri kırk bin olarak yetmiş bin göle sahib olduğundan askeri cihetten müdafaası bahusus modem harp usullerine nazaran çok kolaydır. Yaz kış yeşilliğini muhafaza eden kesif ormanları ise her türlü askeri harekâtı, sevkiyatı ve tahkimatı tayyarelere karşı mükemmel surette gizlemektedir. TTablatin müdafaa cihetinden bahşettiği bu fevkalâde mülsaadelere Fin- lerin askeri meziyetleri ve mükemmel dünyanın en büyük askeri devletleri açin bile, bilhassa gayrikabil bir muazzam kale halini a techizatı inzimam edince Finlândiya teshir ve zaptı Imıştır. Finlerin mukavemeti Milletler Cemiyetini harekete getirmişti. Rusyayı bütün dünya karşısında tecavüz ile mahküm eden bu müessese azalarını Finlândiyaya yardıma davet ettiği gibi aza olmıyan devletlerle de bu yardım kabul etmişti. Bu kararlardan sonra da Finlerin işinde beraberce hareket edilmesini mukavemeti devam etmiş ve hattâ son zamana kadar müdafaa vaziyetinde iken birdenbire mukabil taarruza geçmiş” lerdir, Botni körfezine sarkarak Finlândiyayı ikiye ayırmak istiyen orta cephedeki Rus ordusunu göller arasında sıkıştırarak ricate mecbur etmiş- lerdir. Bu muvaffakiyetler Finlerin hürriyet ve istiklâl davasına bütün dünya- nm fiilen alâkadar olmasına ve kendilerinin yardımma koşmasına sebeb ol muştur. Sovyetlerin Finlândiya hükümetine resmen İlânı harp etmemesi ve bunu mütegallibeden sayarak Leningrad civarında hududun bir köşesinde toplanan ve demokrat Fin hükümeti adı verilen üçüncü enternasyonalin bir şubesi komünist heyetine sadece yardım ettiği iddiasında bulunması kendi- sinin gerek dostu, gerek muhalifi bulunan umum milletleri devletler arasın- daki harpte riayeti hukuku düvel ahkâmmndan bulunan bitaraflıklarını ilân ve İafbik mecburiyetinden kurtarmıştır. a bü yük bir göl yapılacak iki bin kilometre uzunluğunda bir süsile teşkil eden Ural dağlarinin en şimalindeki | tepelerden Avrupanın en büyük nehirle- | rinden üçü nebean etmektedir. Bunlardan Kama nehri cenub İstikame- tün! takib ederek Volga ile birleşip Hazer denizine akar. Bir diğeri de şimali Drina olup Viçegda kolu ile buradan çıkar. Bu nehir Bahrlebyaza dökülmektedir. Üçüncü | büyük nehir Peçora olup doğruca şimale akarak Bahri müncemidi şimaliye dökü- Yür. Şarki o Avrupanin yarısından fazlasını sulayan bu nehirlerin menbaları o kadar birbirine yakındır ki Rusya hükümdarı ikinci Katerine 1785 senesinde bu üç ne- hir arasında bir kanal açılmasını ermret- mişti, Kanal 47 sene sonra yani 1822 gene- sinde ikmal edilmiştir. 17 kilometre Uzün- luğunda ve 15 metre arzında bulunan bu Kanal 18 sene üç nehir arasında gemiler işlemesine hizmet ettikten sonru 1838 se- nesinde yâni yüz sene evvel her nedense metrük bir halde kalmıştır Şimdi Sovyet hükümeti bu kanalın ye- rine büyük bir göl vöcude getirerek üç nehrin menbalarını muazzam bir su ha- sinesi haline getirmeğe karar vermiştir. Bu hazine sayesinde şimali Drina ve Pe- gora nehirlerinin fazla suları Volgaya âkı- Avrupa ile Asyayı birbirinden ehe ve | Londra hayvanat bahçesinin matemi Londra hayvanat bahçesi matem tutu- yor. Çünkü en kıymettar iki hayvanı bi biri arkası sira kaybetti. Cenubi Afrikaya mahsus (toprak domuzu) denilen ve Bo- gey ismini taşıyan nadir hayvan yuvasın- da bir sabah ölü bulunmuştur. Aynı gün- de öğleden sonra da Sung İsminde iri pan- da ölmüştür. Surg Çinde avlanan ve Londra hayva- nat bahçesi tarafından her biri biner İn gilir altınına satın alınan Üç pandadan biridir. Hayvan birdenbire hastalanarak | verilmişti Karadenizde bir facia (Baştarafı 1 inci sahifede) Ikinci çarkçısı da Şevket Hasandır. Vapurun 20 mürettebatı olduğu bil. dirilmektedir. Maraşta bir yolcu ve beş hayvan donarak öldü Maraş 25 (A.A) — Dün havanın Açık olmasına rağmen, esen şiddetli rüzgârlerdan Elbistandan gelen yol- culardan bazıları ve hayvanları Ahır- dağının cenüp eteğinde ve Maraşa bir saat mesafede donmuşlardır. | Hâdise, yolda hayvanları kalmış olan köylülerin jandarmaya mürnca- atları ile haber alınmış ve derhal bir, süvari müfrezesi gönderilmiştir. Jan- darma müfrezesi köylülerin bildirdi- ği mahalle geldiği zaman burada kal. mış olan sekiz hayvandan beşini ölü | olarak bulmuş biraz ileride iki köy. Tünün yatmakta oldukları görülmüş- tür. Jandarmalar donmak üzete olan F.K. tılarak bunun seviyesi yedi metre yüksel- tileeek ve çok su çeken deniz vapurları da Ejderhan ile Kazan arusında serbesçe işli- yecektir. Aynı zamanda suların yükseltil- mesi sayesinde elektrik istihsal! için bt- yük su kuvveti temin edilecektir. Üç büyük nehrin menbaımı teşkil ede- cek göl Avrupanın en büyük göllerinden olup Rusya ile Finlândiya arasındaki Lâ- dogu gölünden 1500 kilometre murabbai | daha büyük olarak 21000 kilometre mu- rTabbamı bulacaktır. Bu suretle dünyanm en büyük suni gölünü teşkil edecektir. Beiçika devletinin umumi sathının üçte ikisini kaplıyacaktır, Bursun! gölün istlap odeceği suyun mik- darı 100,000 milyon metre mikâbi olacak- tar, Saniyede Volga nehrine 2,500 metre mikâbı fazla su girecektir. Bu suni göl | sayesinde Bubri lazerden gelecek vapur. | lara bütün Rusyayı katederek Bahri eb- yündaki mlincemidi şimallde in son yaladığı sa- hilde ve Peçora nehri ağzındaki ana | gidebilecektir. Suni gölün inşası için şim- diden keşfi; yapılmıştır. Avrupanın şar- kında ve gürbindeki kanallar ler bu kıtanın Iktisadi vaziyet le değiştirecektir. Trenler yerine vapurlarla Avrupanın her tarafında seyahat edile- Kl Yük nakliyatında demiryolların | yükü çok hafifliyecektir. düşmüş ve her türlü hissini kaybetmiştir. Derhal hayvanat hastanesine nakledilmiş ve tedavi altina alınmışts da kurlarılama- muşlar. Ölümünün sebebi anlaşılması için ölüsü cerrahlar koleci teşrihhanesine gön- derilmiştir. Bogey yuvarlak cüsseli, kısa ve kalın ayaklı, kuvvetli pençeli, merkep kulaklı, kangru kuyruklu bir hayvandı. Yani her uzvu başka başka hayvanlara ben- zardi. Aynı zamanda munis ve sevimli ol- | duğundan aksi mânasile (umacı) lâkabı Fin -Rus harbi (Baştarafı 1 inci sahifede) çarpışmalar oluyor. Helsinki 26 — (Havas): Bugün bü- ! tün Finlândiyada birçok yerlerde ya- pılan hava baskınlarında en âzon Rus tayyaresi düşürülmüştür. Londra 25 — Bugün 100 den fazla Rus tavyaresi Finlândiyanın muhte. Mf şehirlerini bombardıman etmiştir. Helsinkide şehrin kenar mahalleleri- ne bombalar düşmüştür. Halk bom- bardımanlara rağmen noeli sığınak- larda geçirmişlerdir, Sahilde küçük bir şehir olan Bor. goda, Rus tayyareleri şehir üzerine dört ve civara da 9 bomba atmışlar- dır. 9 ölü ve 20 yaralı vardır. Tampe- rede beş Rus tayyaresi 20 bomba at- mıştır. Dört kişi yaralanmıştır. Poride de alarm verilmişse de şehir bombar- dıman edilmemiştir. Kouvolaya birkaç bomba atılmış, bu iki şahsı derhal şehre sevketmiş lerse de, Elbistanlı olan bu köylüler- den biri yolda ölmüş, diğeri hastane- de yapılan tedavi sayesinde kurtul- muştur. Geriden gelmekte olan yol- cuların bulunması ihtimaline karşı vaka yerine yeniden jandarmalar gönderilmiştir. maddi hasarat vukubulmuştur. Birkaç sivil yaralanmıştır. Uruguay Finlândiyaya yardım edecek Montevideo 25 (A.A) — Uruguay İ hükümeti, Milletler cemiyetinin mü- * racaalına cevap vermiş ve Pinlândi- yaya maddi ve manevi yardımda bu- lunacağını bildirmiştir. | miktar şu suretle gittikçe artmıştır: Haseki hastanesinin 400 inc yıldönümü Dün hastanenin büyük dershanesinde merasim yapıldı Memleketin en eski şifa kaynağı, Haseki hastanesinin dört yüzüncü yıl- dönümü dün büyük merasimle kut- landı, Merasim için tahsis edilen, has tanenin amfiteatr şeklindeki büyük dershanesi daha çok evvelinden hın- cahınç dolmuştu. Başta Âkil Muhtar olmak üzere memleketin en tanınmış doktorları, ilim adamları burada idi: Genç dok- torlar, kapıdan içeri giren hocalarını şiddetle alkışlıyorlardı. Tam bir ilim havası içindeydik. Salona alkışlar ara» “© sında Dr, Lütfi Kırdar girdi, B, Lütfü Kırdar, bugün İstanbul valisinden, Belediye relsinden ziyade bir dok- tordu. Şehir bandosu tarafından çalınan İstiklâl marşı ayakta dinlenerek me- rasime başlandı. Haseki hastanesi başhekimi Dr, Nazmi Selen kürsüye gelerek merasimde bulunanlara te- şekkür etti ve: — Sözü, İstanbul Belediye Reisi, doktor ve göz mütehassısı B, Lütfi Kırdara bırakıyorum, dedi, Dr, Lütfi Kırdar: «Aziz meslekdaş- larım!» diye söze başladı ve hulâsa olarak şunları söyledi: «Bugün içtima! hayatımızın çok dikkate şayan, bizi ifüharla saran, mânevi kıymeti çok büyük bir realite- sile karşılaşıyoruz. Arkasında 400 se- nelik bir mazisi olan bu müessesenin, asrın ve İlmin terakkiyatına tereddüd- süz intibak ettiğini söyliyebilirim.> Bundan sonra Dr, Lütfi Kırdar, ra- kamların beliğ dili ile konuştu. / Bu izahata nazaran son bir sene | İçinde Haseki hastanesinde tedavi edi- len hastaların yekünu 66,000 dir. 3185 | ameliyat, 3912 röntgen muayenesi, 17| bin küsur lâboratuar mesaisi kayde- dilmiştir. Lütfi Kırdar, Haseki hastanesinin teşkilât ve kadrosundan çok büyük iş- ler gördüğünü kaydettikten sonra: İ «Belediye Reisi sıfstile İstanbulda. | ki mesalmin en büyük kısmını hasta- | neler etrafında tekâsüf ettirdiğimi bi- lirsiniz.» dedi ve bu büyük sıhhat kay- nağına, ilim ocağına çok uzun ömür- ler diledi, | Bundan sonra söz slan asabiye mü- tehasısı Dr. Şükrü Hazım hastanenin mazisi ve fanliyeti hakkında çok esaslı malümatı ihtiva eden bir nutuk söy- ledi, Şükrü Hazımın söylediğine naza- ran hastanenin son yedi senelik fanli- yeti insana bakikaten hayret verecek derecede mühimdir, 1932 senesinde hastanede 6910 kişi tedavi edilmiştir, Öteki senelerde has- tanede yapılan tedavi yekünu şu- dür: 1935 te 7227, 1934 le 7214, 1935 te 7612, 1936 da 8012, 1937 de 8235, 1938 de ise tedavileri yapılan vatan- daşların sayısı 9741 e çıkmıştır. Bunlar sadece hastanede yapılan tedavilerdir, Bir de ayakta yapılan te- davilerin cedveli vardır. Buna naza- | ran 932 senesinde Haseki hastanesin- de ayakta tedavi olan vatandaşların sayısı 33906 dır. Diğer seneler ise bu 1933 te 38832, 1934 te 52634, 1935 te 55388, 1936 da 69697, 1937 de 75597, 1938 senesinde ise bu miktar 87013 e çıkmıştır. Sükrü Hazım sözlerine şu suretle devam etti; «Bu rakâmlara nâzaran her gün müesseseye 293 hastanın müracaat ettiğini görüyoruz. Haseki hastanesi- nin nüfus meselesine de yardımı dik- kate şayandır, Yedi senelik doğum vakası şu suretle tesbit edilmiştir: 1932 de 880, 1933 te 900, 1934 te 850, 1935 te 1062, 1936 da 1248, 1937 de 1370, 1938 de ise 1609 dur, Bu hesaba göre vasati olarak Ha. | seki haslanesinde günde 4-5 doğum vakası kaydolunmaktadır. Unutma. malıdır ki bu doğum vakaları hariç- te kolaylıkla kurtulamıyan güç do- ğum hâdiseleridir. Bu da düşünülürse rakamların kıymeti büsbütün artar» Şükrü Hazım bundan sonra mües. sesenin ilmi hizmetinden yetiştirdiği ilim adamlarından bahsetti, Son za- manlarda Hasekinin sinesinden yeti- | babası Celâl paşa, onun da İ babası ve dedeleri Alâsd- İ din paşa, küçük Said Ah- şen kıymeti mütehassısların arasın- da merhum Ahmed Nureddini, Hacı Kemali, Âkil Muhtarı, Galip Atayı ve daha birçok kıymetli doktorlarımızı saydı. Bundan sonra da: «Eskiden hastaneler fakir hastalara mahsustu, Bugün zengin, fakir derdi- ne deva arıyan herkes hastanelere baş vuruyor: Ücretli yatak bulama- dıkları için üzülen müracaatçıların çokluğunu her hekim bilir; dedi, hastanenin salgınlar ve hastalıklar etrafında gördüğü hizmetleri anlattı. Bundan sonra profesör Tevfik Rem- İ zi, hastanenin doğum faaliyeti hakkın. da izahat verdi. Son olarak söz alan profesör Kâzım İsmail çok hararetli ve alkışlanan nutkundan hastaneye büyük hizmetleri dokunan Dr. Ah. med Nureddinden uzun uzun ve şük- ranla bahsetti. Ahmed Nuüreddinin Haseki ve Cerrahpaşa hastanelerine yaptığı yardımları zikretti. Cerrah- paşanın nasıl açıldığını anlattı ve: «Cerrahpaşa, Hasekinin mevlüdü. dür, Haseki gibi temiz bir anneye, Cerrahpaşa gibi gürbüz bir evlâd ya- kışır» dedi. Kâzım İsmali, sözlerini Haseki hastanesinin 400 üncü yildönümü merasimi şair Yahya Kemalin bir mısraile bi- tirdi. Müessesenin terakkisine büyük roller oynıyan kıymetli doktorları yadetti, Bundan sonra Milli Şef İsmet İnö. nüye, Başvekil Dr. Refik Saydama, Sıhhat Vekilimize ve Parti genel sek- reteri Dr. Refik Tüzere telgraflar çe- kilmesine karar verildi, merasim bitti, Akşam, bu en eski şifa kaynağına çok uzun ömür ve muvaffakiyetler te- menmi eder, Kömür satışları Bir gazete, Belediyenin Kadıköy ve Üs- küdarda açtığı kömür depolarında & kömürlerin - diğer depolardan o daha halı olduğundan bahsediyordu. Evvelce de yardığımız gibi Belediyenin Üsküdar ve Kadıköy depolarına gönderdi araba vapurile ve kamyonla; & için kömürünü Kuruçeşmi Belediye kooperatifi Belediye depoların- dan bir lira daha ucuz satıyorlar, Belediye, fintleri indirmek maksadile bugünden iti- baren Üsküdar ve Kadıköyü larla kömür sevkedecek ve dıköy ve Üsküdarda da Sümük bük koklurı İstanbul fintine satılacaktır. Diğer taraftan serbes depolardan bazi- larının bir ten yerine 900 kilo kömür sat- tıkları anlaşıldığından Belediye bu hile- nin önünü alacaktır. Vefat eden kıymetli Türk muharriri TURHAN TAN Meslektaşımız Turhan Tan'ın vefat ettiğini te- essürle haber aldık Asıl ismi Samih Pethi olan banınmış muharrir 1880 da Sivasta doğmuş” tur. Bivasın eski bir ailesi- ne mensuptur. Pederi 1s- tinaf müddelumumlliğinde bulunmuş, Arap ve İran edebiyatlarına vakıf Ah- med Fethi beydir. Büyük med lr Selman | paşa, büyük Sald paşa, cıbaşı Mehmed ağadır. Bu soyun Sivasca ilk bilinen ceddi Selman İsimli bir 'Türk beyidir. B.Semih Pethi, tahsilini bitirdikten sonra Bivas idadisinde tarih ve coğrafya okutmuştar. 1808 inkılâbından #9 İstanbula geldi birinci belediye dairesi muhasabe başkâ bi oldu. Lise teşkilâtı yapılınca, müsaba- | kaya girmiş, Üsküp edebiyat muallimliğine geçiniştir. Oradan İstifa edep Rimsdiye, Yalvaç, Akşehir kaymakamlıklarında, Ço- rum, Kayseri, Üsküdar mutasarn!lıkların- da ve Sivas mebuzluğunda bulundu. Turhan 'Tan gençliğinde Serveti Fünuna Bedreddin oMümtaa Hali Rüştü ve Merhum Turhan Tan (5) müsti le şiirler, makaleler yazardı. Son de- virde tekrar muharrirli. $e başlayınca, birçok tari- hi roman tefrikaları kale- me aldı, Sira ile Sonposta, Cümhuriyet ve Tan gaze- telerinde her gün bir fık- ra yazıyordu. Şimdiye kadar Kitap ha- hnde intişar eden eserleri şunlardır. «Âli maceralar, Cehen- nemden selâm, Benli Meh- med, Baht işi, Piçler, Nİ- çin, Bir avuç kül, Solgun gül, Deli, Avareler, Sevinç hanım, Saray deklizlerin- de, Yarış, Harunurreşld, Tia mürlenk, Hind yollarında, Üç ar yatakta, Hainler, Kâ- Gin avgısı, Paşalar — Paşazadeler , Cen» Cem Sultan, Gönülden göni Tarihte Türkler için söylenen büyük söğe , Akından akına, Viyana di , Hüre rem sultanı Hayat analklopedisir zılan kelimeler, Tu: Turhan Tan, tarihi vakaları bilmek, bune ları ramanlaşlırmak ve tatlı bir ifade ile yazmak elhetinden temayüz etmiş kıymet- 1 bir muharrirdi, Vefatı büyük kayıptır; Allah rahmet eylesin.

Bu sayıdan diğer sayfalar: