26 Aralık 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4

26 Aralık 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

© Ç yazdıktan sonra: © Oki parçasını çıkardı. Bunü arkadaşlari. © © ma gösterdi. Küğıdda bir rakam yazılı idL Süleyman masının üstünden bir kâğıd aldi. Arkadaşlarının isimlerini birer birer — Tam on iişiyiz.. Birer fira versek on liralık bir piyanko bileti alırız. Verin ba- Kalim Yiraları.. Herkes cebinden birer İlra çıkarıp Süley- Çüzdanın bir köşesinden küçük. eskimiş bir. Bundan sorira odadakilerin hepsinin yözü- De ayri ayrı bakarak: yı, Geçen söneki başı piyanenannda ben İyi düşündün... ddln, eğer bliyük e ramiye çıkarsa ben de öyle yapmak Biye» Tuzak içinde ' “Tefrika No. 18 Kadın, elindeki mumu, masumun Şüzüne yaklaştırdı. — Ancak sekiz günlüktür! - dedi, - Gürbüz mü gürbüz maşallah... Sarı saçlı olacak... Korsanoğlu, kalın siyah kaşlarını çattı, Bakışı sertleşti. — Adı ne bu kızın? - diye sordu. — Şermin, — Pekâlâ... Bir saniye kadar düşünceye vardı. Korsankayada, doğduğuna göre, bu * kadar kısa bir zamanda, ve o kadar heyecanlı günlerde dünyaya geldiği- ni bir yere yazdırmak fırsatını bula- mamışlardı şüphesiz.:: Demek ki ka- nun müvacehesinde de ale Yok, dedi, sen bin ral elbise yap- urmasan daha iyi edersin?.. Arkadaşamın bu sözüne şaşmıştım, s0r- eşime Btehmed bilete dk hane 44 Aşik “ge ba gözü ia laliyordun. aralık kazanan biletlerin umarız okundü Yerimden siçradım, Büyük ikramiye orvel- ©€ benim Mehmedle birlikte örtak olduğum | bir otomobile atladılar, Uzuklaştılar.. İşte benim hatıram. de Tuzak Nakleden : (Vâ - Nü) Çocuğu ihtiyatla aldı. Emredilen ş8- kilde sardı. Gözlerinden bir damla yaş süzüle- Teki — Ah bilmezsiniz, beyefendi, süt ninetiyim. Yavruyu pek benimsemiş. Burhan, küçük vücudü kolları art Sina aldı. Hafif bir vicdan azabı du- yuyordu. Kalbi hizli huzli atıyordu. Kadın da, verdiği sözü tutamadığı için korkuyor, tiril tiril titriyordu. Korsanoğlunun alnındaki taze ya- ra dikatini celbetmişti. Bir felâket olduğunu seziyordu. Yavruyu son defa olarak öpüp: — Cenabı Hak seni kazadan belâ. eğil... | dan esirgesin, evlâdım! - diye dun — Bari kocam gelseydi. — Eekliyecek zamanım yok. Feride artık kârı duramıyordu. etti. Erkek yürüdü. Kadın da arkasisıra gidiyor, onu teşyi ediyordu. Sahildeki küçük ka yığın yanına kadar vardılar, Feride, yolcuları bakışlarile selâmladı. 'Tek- menin ip çözüp hareket ettiğini, kıyi- dan açıldığını seyretti. e mi ; Türkiye Radyosu 1448 m. 182 Ke./4 190 Ke Ankara Radyosu TAP. 3lTm. ols Ke/s 20 KW. SALI 2612/939 ELİM TARİHİNDE Türk kahramanları 'Tefrika No, 11 Selman, Maryanayı alarak Yazan: İskender Fahreddin şatodan çıktı ve: «Bu şeytan yuvasını hemen ateşleyiniz!» emrini verdi donun el beni burada otünlandırınakta gö- çikmez... Zira size herşeyi, bütün bildik- lerimi söyledim. — Fernando, elini buraya uratabilecek, - | kadar yakında mıdır? — Hayır. Harbi Fernando idare ediyor. Gamata, İşbiliye ve diğer kala kumandan- Jar sinyor Formandonun emri altındadır. zül: | Za ama balenin GRİ pi ene reel p £ B 838388535EB588S Sişp ! Eğs ii © Bir müddet sonra Burhanın şöyle dediğini işitti: — Haydi, uyuduğun elverir, Kara Yusuf... Kalk... Sarhoşluk zamanı bitti. Kayığın içinden, ayyaş kımıldana- rak: — Başüstüne, beyefendi... Kalkı- yorum... Zaten uykumu aldım! » dedi, Yusuf, sendeliyerek syağa kalk- mıştı. Gecenin rütubeti iliklerine iş- lemişti. Bir iki kere kollarımı göğde- sine vurduktan sonra, Yelkenleri Pupayeiken açıldılar... Gecenin ka- ranlığı ve sisleri arasında kaybol dular. Gırgır Galibin karısı, ağır adımlar la kulübesine döndü. Yaptığı bu işten Yatağına girdi, sağa döndü, sola döndü. Karanlığı dinledi, Uyuyamı- yordu. Yaslığının altına koyduğu paraları bir elile almak istiyordu. Fakat umduğunu bulamıyordu. Kocası dü amma gecikmişti. Bir türlü gelemedi. Ancak gün ağarırken belirdi, Genç kadın, şâfakla beraber yatar ğından kalkmış, kulübenin önüne çıle- — Evet, İspanyada sinyor Pernando ne derse, ne isterse o olur. En büyük kuman- ça El olmaz, güm İşiiyey Kızıl rahibin şatosu ateşler içinde Ertesi sabah Tarıktan Selmana göyle bir emir geldi: “Mücahidleri ve Mrayanayı karargüha çekerek, şatayu ateşleyiniz.» Tarık, papasın gatosunu bilâm ordusu için tehlikeli görüyordu. Maryananin şato- da kalışından da güpüelenmişti. — Bu kırı şatoda boğ yere bırakmadılar. Bunun elbette bir sebebi vardir. Kanaatile şatonun yakılmazını emret. müş. Solman, Tanıktan bu emri alır almaz 4a- toyu tahliye ederek: — Bu yeylan yuranm hemen ateşleyi- Bint Maryana şatonun yalılacağını bilmiyore i5 | du Gerçi akşamı üstü Solman ona -âf ara mün- | sında. böyle birşey süylemişse de, Marya na buna ihtimal vermemişti. Biraz sonra, rahibin gatası alevler için- 'de yanmağa başlayınca, Maryana şaşırmış. ii Muryana talâşla bağırdı: — Şato yanıyor.. Neden kurtarmıyorsu- müz? Selman, İspanyol dilberinin kotundan but. Maryana görlerini açarak © söyleniyor. du: şey imahvoldu. Sinyor Fep- ün plânları yanıyor. İspan- Başını kaşıdı. Bu paranın menşeini e | anlamak istiyordu... er Şüpheli şüpheli otratna sna bir hisse kapılmıştı. Hidâyetin hizmetçisi Lemanı Kor. | Sankaleye bıraktıktan sonra, deniz adaleleri görünüyordu. Bütün öm- rünce tahlatin ve cemiyetin haşinlik- lerile çarpışan bu adam için bir tek şefkat ve muhabbet pınarı vardı: Ka- rs ve çocukları, — Altı yüz lira bu be... - diye söy- kocasının hiddetini tahrik meselenin cazip tarafı sizlik olduğunu hissediyordu. Birdenbire, çocukların yattıkları odaya doğru koştu. Beşiğin boş olduğunu gördü. — Anladım, anladım... - diye hay- - Çocuğu çaldılar 4 Kadın, o eski sakin ve tatlı ifade- sile: — Vallahi sen de verirdin... ye tekrarladı. Gırgır, Perideye hayretle baktı. Karısı, devamla: — Anlatayım da bak... Bu gece gelen bey, kimdi, biliyor musun? —? — Burhan bey... (Arkası var) -di-

Bu sayıdan diğer sayfalar: