March 27, 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

March 27, 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 10 Tan eyle an davalar beraetle bitti Mahkeme neşredilen yazılarda kanuna muhalif bir hareket görmedi Afrodit davası münasebetile Tan ga- zetesinin muhtelif tarihli nüshalarında Sabiha Zekeriya imzasile yazılan (Afro- dit davası), (İleri, geri zihniyet) ve (Gençliğin hassasiyeti) başlıklı yazıların müddeiumumiye hakaret ve mahkeme kararına tesir edecek mahiyette olduğu iddiasile o müddeiumumilik tarafından Tan gazetesi sahip ve neşriyat müdürü B. Halil Lütfi ve muharrir bayan Sabiha Zekeriya »leyhlerine açılan ve tevhid edilen davalara dün asliye altıncı ceza mahkemesinde bakılmış ve muhakeme bitirilmiştir. Mahkemede bayan Sabiha Zekeriya ile B. Halil Lütfi ve vekilleri B, Hamdi Halim hazir bulunuyorlardı. Celse açılınca müddeiumumi eski iddia- namesini ve maznunlarla vekilleri de ev- velki- müdafaalarını — tekrarladıklarını, başka bir diyecekleri olmadığını söyle- diler, Bunun üzerine hâkim B. Halil muha- kemenin hitam bulduğunu bildirerek es- babı mucibesi bilâhare yazılmak üzere mahkemenin aşağıdaki kararını okudu: «Afrodit davası» 48/2/940 tarihli Tan gazetesinde in- tişar eden (Afrodit davası) başlıklı ya- zı ile matbuat kanununun 35 inci mad- desinin (h) fıkrası ihisl edilmiş değil- dir, Mezkâr fıkra bir ceza davasının başlamasından son hükmün verilmesine kadar hâkimle mahkemenin karar ve müameleleri hakkında mütalâa serdedil- mesini menetmiştir. Dava mevzuu olan kanan fıkrasının hükmü karşılaştırıldığı vakit maksadı kanunun ihlâl edilmiş ol- madığı anlaşılır. Yazının heyeti umumi- yesinden en yakın ihtimalle iki mana çıkar. (I) — Muharrir Sabiha Zekeri- ya, Afrodit romanının terbiyevi bakım» dan talim ve terbiye heyetine gönderil mesini muvafık görmemiş ve bu itibar- la mahkemenin âra kararı üzerinde mü- talâa serdetmiştir. (2) — Mumaileyh muharrir mahkemeye ait âra kararının mündericatını bilmekle beraber talim ve terbiye heyetinde tetkikin, Afrodit kita» binin ayni zamanda terbiyevi kıymeline de teşmil edileceğini derpiş ederek bu yazıyı yazmıştır. Yazinin umumü manh- sı ve muharririn ısrarları bilhassa asli- ye yedinci ceza hâkimliğinin dosyada mevcut karar suretine göre ikinci ihti- mal telim ve terbiye heyetinin Afrodit kitabını terbiyevi kıymet itibarile tetkik &dio etmemek noktasında tekâsüf etti- ğine, mahkemenin âra kararı ise mez- kür eserin yalnız müstehcen olup olma dığının bir kere de milli talim ve terbi- ye heyeti tarafından beyan edilmesini iltizam eylediğine göre ortada, iddiana- mede ileri sürülen suç yoktur, «Gençliğin hassasiyeti» Tan gazetesinin 25/2/940 tarihli nüs- hasında intişar eden (Gençliğin hassasi- yeti) başlıklı yazı, teşkilâl esasiye ka- nunu hükümleri, matbuatn tanman nisbi hürriyet ve bugünün polemik ütikrarna göre matbuat kanununun 30 uncu mad- desini ihlâl eder bir suç mahiyetinde de- ğildir. Çünkü, matbuat kahununun 30 uncu maddesi cürmün maddi unsurla- rını tetkik ederken umumi deza kanu- nundan bazı noktalarda ayrılmış olmak- ls beraber 45 inci madde ile mevzu olan kaidei esasiyeyi ne ihmal ne de ikmal etmiştir, Esasen otuzuncu maddenin ce- zai hökümleri cürmi hareketlere ait ol- duğuna, cürümde ise kasd; daha açık tabirle maznunun muayyen bir faaliyeti zihniye ile yine muayyen bir hakkı ih- İâl etmesi meşruttur. (Gençliğin hassa» siyeti) yazım sadece haklı veya haksız bir şekilde olsun gösterilen O tezahüratı tasvipten ibaret kalmıştır. Filhakika bir muharririn cürüm teşkil etmiyen bir hâ- diseyi kaleme alması yine cürüm teşkil etmez. Şayet gençliğe izafe olunan te- zahür kendi bünyesinde bir suç unsuru- nu taşımış olsaydı o vakit hâdisenin mü- talâa şekli değişirdi. Muharrir © Sabiha Zekeriya bu yazısında ileri ve geri ol. mak üzere iki zihniyetin tearuz ve tesa- dümünü anlatmak istemiştir. Muharrir bu vadide yanılmış olabilir. Fakat bu günkü cemiyet şartları dahilinde geri zihniyetin müntesiplerine nazarı husu- metls bakmak ve geri zihniyetin münte- sövi olmakla onları kanunun, cürüm için muayyen ve mahdut olan hudutları dahilinde görmek kabili mülâhaza de- gildir. Kaldı ki, her âmme davası yalnız iddin makamının tahrik ettiği ve keza iddia makamının bir taraflı olarak takip eylediği dava değildir. İddia maka- mı her dava müvacehesinde bitaraftır. Eğer Afrodit davasından sonra belirmiş bir irtica, geri zihniyet sezilmişse bu zih- niyetle iddia makamı arasında herhangi bir fikir iştiraki mülâhazasına mahal yoktur. Çünkü, iddin makamı da dava” da maznunun leh ve aleyhinde olan de- lilleri toplamak ve kanuni neticelere gö” re mütalân beyan etmekle mükelleftir. Bu, o kadar böyledir ki, bazan haksız olarak açılan bir davanın delilleri tebel- lür edinceye kadar makamı iddia o da- vayı kanunen takibe mecbur olur. Böyle bir haksız dava üzerine yazılan yazının iddin makamım istihdaf ettiği iddia varid değildir. «Geri zihniyet, ileri zihniyet» Tan gazetesinin 11/2/940 tarihli nüshasında münteşir (Geri zihniyet, ile- ri zihniyet) başlıklı makale bir kül ha- linde tetkik edilmelidir. Muharrir bu ya- evvelâ tekâmül kanunundan bahsetmiş, hayatta daima kendisini gös- teren keyfiyet tahavvülleri üzerinde dur- müş ve felsefe tarihinin unsurlarının ver- diği neticeleri tebarüz ettirmek istemiş” tir, Mezkür makalede altı çizilen satır- ların, bu makalenin baş kısmı ve niha- yetils bir arada mütalâası icap eder, Ak- si takdirde muharririn hakiki maksadı anlaşılmaz. Kasd parçalanmış olur ve ayni noktai nazarla yazılan yazı birden fazla mana ve neticeye dayanır. Bu ya- zıda muharrir, resim tablolarını indirten, sanat eserlerini ikide birde maznun san- dalyesine oturtan geri bir zihniyetin ete- ğimizi çektiğini fakat hayat ve tekâmül karşısında içtimai müesseselerin ileriye doğru daimi bir istihale halinde olduk- larını sarahatle beyan etmiştir. Bu sara- hat muharririn hakaret kandile değil, il mi endişe ile yazı yazdığını gösterir. Va- kın yazıda ağır tenkitler ve iddin maka- mını tedai ettiren bir hususiyet vardır. Fakat ceza kanununun nazariyatında, il- mi tenkitlerin ağır ithamlarla dolu olsa dahi kabili tecrim olmadığı kabul edilmiş ve mehakim, hakaret fülini neşren ir- tikâbında bile tahkir kasdinin aranması lüzumunda israr etmiştir. Yine ayni me- hakim, maznuna hüsnüniyetini isbat im- kânının verilmesini. iltizam eylemiştir. Yazının heyeti umumiyesi okunduktan sonra muharririn, matbuat kanununun 30 uncu maddesinde tasrih edildiği gibi tecavüzkür bir hareketle devlet memu- runun şeref ve haysiyetini ihlâl etmek değil, ilmi bir mevzun temas ettiği an- Taşılır. Yukardaki izahata göre gerek Sabi- ha Zekeriyanın, gerekse Tan gazetesi sahip ve neşriyat müdürü Halil Lâtfinin beraetlerine temyizi kabil ölmak üzere karar verilmiştir. Konyalının davası Cumhuriyet gazetesinde neşredilen bir yazı ve bazı vesika klişelerile kendisine hakaret ve halkın husumetine maruz bi- sakıldığı iddiasile Konyalı İbrahim Hak- kı tarafından Cumhuriyet gazetesi aley- bine açılan davaya dün asliye altıncı ceza mahkemesinde bakılmıştır. Bu cel- sede Cumhuriyet gazetesi neşriyat mü» dürü B, Hikmet Münifin vekilleri B. İr- fan Emin ve B. Suad Ziya müdafanla- rini yapmışlar, beraetlerini istemişler- dir. Mahkeme evrakı tetkik ederek ka- rarını vermek Üzere muhakemeyi ayın 29 uncu cuma gününe bıraktı, Tan - Yeni Sabah davası Yeni Sabah sahibi ve neşriyat müdürü makhüm oldular, hapis cezaları tecil edildi Yeni Sabah gazetesinin 19/10/939 rihli nüshasında intişar eden bir kari- katür ve bir yanı ilâ kendisine hakaret edildiği iddimsile Tan gazeti başmu- harriri B. M. Zekeriya tarafından Yeni Sabah gazetesi sahibi B, Cemaleddin ve neşriyat müdürü B. Macid aleyhlerine açılan davaya dün asliye altıncı ceza mahkemesinde bı . Muhakeme neticesinde mahkeme (hakatet suçuim sabit gördüğünden B. Cemaleddin ile B. Macidin altışar ay hapislerine ve herbi- rinden yüzer İira ağır para cezas alın- masına, B, Macidin yaşından dolayı ha- pis cezasının beş aya ve ağır para ceza- sının 83 lira 30 kuruşa tenziline, maz- nunlar hakkındaki takdiri esbabı muhaf- fiden dolayı da B. Cemaleddinin hapis cezasının dört aya ve para cezasının 66 lira kuruşa B. Macide sit hapis ceza- sının İ ay on güne, para cezasının elli beş buçuk liraya tenziline, keza matbu- at kanununun 29 uncu maddesine temas eden suçtan dolayı da maznunların üçer gün hapislerine ve birer lira para ceza- sile tecziyelerine, B, Macidin yaşından dolayı hapis cezasının iki güne va para cezasının seksen kuruşa tenziline ve 29 uncu maddenin son fıkrasında mevcut olan hükme göre takdiri tahfif sebebi- nin bu sonuncu cezalara teşmil edilme- mesine, cürüm ve cezaların içtimai ka- idesine göte iki gün bapsin üçte ikisi olani bir günün, B. Macidin cezasına ve üş Seferoğlu sürgün cezasına mahküm edildi (Baş tarafı | nci sahifede) Yapılan muhakeme neticesinde mâz- nun Seferoğlu Nikolâkinin, çıkan büzi şaylalar üzerine şeker taciri Samolli- disten 120 çuval şeker salın alarak | Macar Başvekilinin beyanatı kendi deposuna kaldırdıktan sonra ğu Ye bu sırada Milli korunma kanu- edilmelerinden korkuyorlar “(Baş tarafı 1 inci sahifede) Roma 26 (A.A.) — (D,N. B.) ajam- w bildiriyor: Macar Başvekili Kont Te- leki Tribuna gazetesinin bir muhabirine verdiği beyanatta, Romada yapılan mü- lâkatlardan, mühim neticeler bekleme- nin yanlış olduğu ve Romaya, noktai na- zar teatisinde bulunmak üzere geldiğini nunun mevkii meriyete girdiğinden ve| söylemiştir. şeker flatinin yükseldiğinden haber- dar bulunmadığı, binaenaleyh kasdı cürmisi olmadığı yolundaki iddiası mahkemece yerinde görülmemiştir. Maznun Seferoğlu Nikolâkinin su- çuna uyan, Mili korunma kanunu- nun 32 nci maddesi delâletile 69 un- cu maddesine tevfikan iki sene iki ay müddetle Kırşehire sürgün edilmesi- ne, 750 ilra ağir para cezası ödeme- sine ve mevkufen geçen bir günün, sürgün cezasından tenziline, kendisi- nin başka bir suçtan mevkufiyeti yok- sa serbes bırakılmasına karar veril miştir. Teleki, Balkanlarda ve Tuna sahasın- da mevcut vaziyetin ne merkezde oldu- ğu sunline cevaben, bu mıntakada sulhun haleldar olmadığı herkesce görülebilece- ğini, ancak bunun halli icap eden me- seleler bulunmadığı manasını tazammun etmediğini söylemiştir. Kont Teleki demiştir ki: «Macaristan, Avrupanın halihazır va ziyetine uygun bir durum muhafaza et- mektedir, Bazı âcil meselelerden kabil en kadar az bahsetmek çok daha iyi olur.» Macaristanda alâka Budapeşte 26 (A.A.) — Macar ef- kânumumiyesi, Kont Telekinin Roma ziyareti safhalarını büyük bir alâka ile takip etmekte ve Macar Başvekili ile Liyon - Melba şirketi aleyhi- | Kont Ciano arasnda dün yapılan mü- ne de dava açıldı lâkata büyük bir ehemmiyet atfeylemek- tedir. Macar efkârtumumiyesi, bugün Şeker fiatine kiloda on kuruş zam | Kont Telekinin Mussolini ile yapacağı yapılması üzerine deposunda mevcud şeker miklarını beyanname ile hükü- mete bildirmemekten maznun Liyon - Melba şekerleme şirketi hakkındaki evrak Sultanahmed üçüncü. sulh ce- za mahkemesine verilmiş ve mahke- menin seçtiği ahli hibre tarafından yapılan tedkikat bir raporla tesbit edi. İerek evrak tekrar Müddetumumiliğe iade olunmuştu. Müddeiumumilik, Liyon - Melba Şirketi aleyhine de Milli korunma ka- nununa muhalif hareket suçundan dolayı dava ikame etmiş ve evrak dün asliye sekizinci ceza mahkemesine ve- rilmiştir. Yakında bu davaya da baş- lanacaktır. —————————— m İhtiyat yoklamasına davet Fatih As. Şubesinden: 1 — Her sene mutad olan ihtiyat yokjlamasına 20 Mert M0 çarşamba gününden itibaren başlan- maştar, ? — Yoklamalar doğum, doğum yapıla- cak ve her mükellef bizzat yoklamasını yaptıracaktır. 3 — Yoklama (haftanın cumartesi günü hariç olmak üzere) pazartesi, sah, çarşam- ba, perşembe ve cuma günleri saat dokuz- dan on ikiye kadar devam edecektir. 4 — Öğleden sonra şübe kendi işlerile meşgul olacağından her ne sebeple olursa olsun yoklama için müracaat kabul edile- mez. 5 — Şubede İzdihamı meydan vermemek ve mükellefleri urun müddet işinden alı- koymamak için vuku bulacak müracaatlar gazetelerdeki! ilâna göre yapılacaktır. 5 — İlân olunan doğumlulardan başka- sının müracaatı kabul edilmeyecektir. 1 Nisan pazartesi, 2 Nisan salı. 3 Nisan çarşamba, 4 Nisin perşembe, 5 Nisan cuma 313 doğumlular. 8 Nisan pazartesi. 9 Nisan salı, 10 Nisan çarşamba, 1! Nisan perşembe, 12 Nisan cuma 314 doğumlular, 15 Nisan pâzartesi, 18 Nisan salı 315 do- Zumlular. 17 Nisan çarşamba, 18 Nisan perşembe, 19 Nisan cuma 316 doğumlular, Doyçe Orent Bank Dresdner Bank Şubesi Merkezi: Berlin Türkiyede Şubeleri; İstanbul (Galata Deposu: Tütün Gümrük İzmir Her türlü banka muamelâtı gün hapsin üçte ikisi olan iki günün de B, Cemaleddine ait hükme ilâvesine, para cezalarının aynen İnfazına, ve Ma- cid aleyhine hükmolunan ağır para ce- zası asgari haddin dununda olduğundan bu cezanın iskatile kendisine tevbihi ad- maznunların Ni yapılmasına, sabıkaları olmadığından teciline, 150 lira manevi zarar ve 30 lira vekâlet üc- retinin tmaznunlardan müteselsilen tah- silile müştekiye verilmesine, 850 kuruş dava harcile 360 kuruş nisbi harcın” maznunlara mütesaviyen taksim ve 20/, 10/939 tarihli Yeni Sabah gazetesinde münteşir karikatürler hakaretâmiz ma- hiyette görülmediğinden bu hususta 80. inci maddenin tatbikine mahal “olmadı- a karar verilmiştir. mülâkata da ehemmiyet vermektedir. Çünkü, bu görüşmeler müstakbel İtalyan ve Macar siyasetinin Avrupa il ve Avrupanın merkezi ile cenubu sini alâkadar eden meseleler karşı alacağı müşterek direktiflerin tes hizmet edecektir. Roma 26 (A.A.) — Macar Baş Kont Teleki bu akşam saat 18 de solini tarafından kabul edilmiştir. Roma 26 (A.A) — Kont T Romada bulunması dolayısile kral fından kabul edilemediği için hü dara naib Hortinin samimi bir me göndermiştir. Kral, Macar Başve teşekkürlerini bildiren bir cevap mıştır, Kont Telekinin İngili: maslahatgüzarile mülâk Roma 26 (A.A.) — Golf ci Kont Teleki ile İngiltere sefareti şan Sir Noel Charles arasında vw lan mülâkatın tamamile tesadüfi ğu ve bu mülükat esnasında hiçbir si meselenin görüşülmediği beyan mektedir. “ Maarif Nazırının ziyaf « Roma 26 (A-A.) — Maarif ! Pavolini, Macar Başvekili Kont şerefine bir öğle ziyafeti vermiştir. ziyafete, birçok Macar ve İtalyan yetler iştirak etmiştir. Ziyafetten Başvekil 942 dünya sergisine tahsi len yeri gezmiştir, Duçe ile Kont ” arasındaki mülâkat, saat 18 de bulacaktır. Anıt - Kabir için bütçeye 25: bin lira tahsisat kondu (Baş tarafı 1 inci sahifede) le evvelemirde bu binanın münhasis ran Atatürke ait bir âbide mi, yoksa aynı zamanda memleket milli büyük. lerine mahsus «panteon: şeklinde bir yer mi olması icabedeceği hakkında söz söyleyen müteaddit hatipleri mü- teakip reye müracaat edildikte inşa edilecek binanın münhasıran Atatür- ke alt bir âbide olması şekli kabul edilmiştir. Bunu müteakip parti grupu artık müstakil grupla müşterek olmaksızın ruznamesine geçerek Amerika | sinde neler teşhir edilmiş ve serg ne sarfedilmiş olduğu hakkı sual takririni müzakere etmişti vâdide bir çok hatiplerle birlikt tisad ve Ticaret Vekillerinin iz dinlenmiş ve ruznamede başka de olmadığından riyasetçe saat ! celseye nihayet verilmiştir, Ankara 26 (Telefonla) — At kün anıd - kabiri için 1940 ma bütçesine 250,000 liralık tar konmuştur. Yakın Şarkta hâkim olan Türkiyedir (Baş tarafı 1 nci sahifede) devletin her hangi bir tazyiki Ankara hükümeti üzerinde müessir olamaz. Bo- ğazlara hâkim olan Ankara hükümeti, hakikatte Balkanlar ve Yakın Şarktaki vaziyetin heyeti umumiyesi hakkında da karar verecek vaziyettedir.» bir Jour gazetesinin makalesi Paris 26 (A.A.) — Jour gazetesi di- yor ki: «Almanya bütün meharetine rağmen Türkiyenin imzasını inkâr et- mesini temine muvaffak olamamıştır. Türkiye Hariciye Vekili B. Saracoğlu» nun beyanatı, Türkiyenin Alman vaad- lerine kapılmaktan uzak olduğunu ve müttefiklere karşı taahhütlerini tutaca- ğını kâfi derecede göstermektedir. Romanya Almanya ile iş yapan kü- çük devletlerin maruz bulunduğu tehli- keyi tamamen müdriktir. Diğer taraftan Romünyanın, Sovyet komşusuna da iti- madı kalmamıştır. Bükreşin, Almanya- nın şiddetli tazyikine #nubhalefet e anlaşılıyor, Kral Karol'ün, Rumen istik- lâl, bütünlük ve biri i teyid eden ve bunları silâhla müdafaaya azmetmiş ol- duğunu bildiren son beyanatı bunun par lak bir delilidir. İşte, Alman propagandası tarafından, trampet ve boru ile ilân edilen üç taraf- hı anlaşmanın sonraya kalmasına sebep olan zorluklar bunlar olacaktır.» İtalyaya Alman kömürü i « — götüren trenler Beüksel 26 (AA) — Vingtieme Siecle gazelesinin Berlin muhabiri yazı- yor: İtalyaya Alman kömürü götüren ilk trenler Brenner hududunu geçmişlerdir. Bu kömürler nehir yolile Mannheime gelmekte ve oradan vagonlara yüklene- rek İtalyaya sevkolunmaktadır. Her tren vazati olarak 20 vagondan mürekkep- tir. Bir tren 15 günde gidip gelmektedir. Vagonların üçte birini İtalya temin ey- İemektedir. B. Reynaud: “ Yaşadı an kali bir andır,, di (Baş tarafı 1 inci sahifede mesine, böyle büyük bir kütleyi, bir rejimin idaresinde nizam $ almasına meydan bırakırsak, bü bitecek ve Fransa biteçektir, 'Hükümetin vazifesi her sahads betmektir. Kuvvetli bir tedafül tahkima' keri şeflere, vatanı siyanet ve asl rTimizin kanını beyhude dökmeme kânını vermektir. Fakat bu gayr tün sahalarda Yapılmalıdır, Bunun içindir ki herkes vazii ifa etmelidir. Hükümet, herkesi yerine koyteaktır ve mijli gayre tirakten intina edenler çiğnenec Başımız dik tutarak imtihana ru yürüy'lim ve boyun eğemeğe; bir muhrip ruhu, bir galip ruh © imtilirin hakkından gelmek , hazırla'arak yürüyelim, Frasız Maliye Nazırır beyanatı Pas 26(AA) — Maliye Tamurex bu akşam matbuat- mesilerini kabul ederek Şu bey» ta hlunmuştur: 7 İ (edi ay harbilen sonra bı, i miyenin vaziyeti memnuniyeti cilir ve B. Reynatd tarafındak » edilen kalkınma siyaseti says * bütçe ve nakid meseleleri hir cil tedbire ihtiyaç göstermeme âr. Bütün milletin sebatkâr bir - met göstermesini İstiyorum ve » da musurım >» Lokman hekü (Dr. HAFIZ CEMAL) Dahiliye mütehassısı

Bu sayıdan diğer sayfalar: