10 Mart 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

10 Mart 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Meslekt eserler arasında — A L LAİ Tarihimizde şaheserler veren mimarlar Ve yeni çıkan bir kitab üzerinde söylenmesi lâzım birkaç söz. 3 Ağa dahi musiki tahsil ey- lediği zaman elini taziyane ile idman eylediğinden bis- millâh diye keseri salıp ol ni- şane vurup bir delfada asla ve kat'a hata ve tehailüf et- meyip onda olan üstadlar ke- ser salışına hayran kalıp de- diler ki, destü bazuna kuvvet, haktealâ hazretleri seni mu- ammer eyleye. Sedelkârlık ve mimarlık binbaşı senin hak- kındır. Mehmed ağa ise rüya- sını tabir ettirdiği zattan sual ederek istizan eyleyip aziz dahi mürakabeye varıp bu san'atın kendisine münasip ve sezavar olduğunu ekser ceva- miüi şerife, mescid, medaris, cüsur, tek ka, yele ve sur ve bilcümle hayrat ve hasenat gibi faideli asar husule geti- receğini beyan buyurmalarını müteakıp 977 H. tarihinde bu san'ata dahil olmuştur. Mehmed ağa din ile ziyade takayyüdü olmakla artık bü- tün —alâtı musikiyesini balta ile hurdahaş eylemiş, sedef- kârlık ve mimarlık - san'atını bihakkın tahsile koyulmuştur. Koca mimar Sinan ol vakit daha sağ idi. Ekser eyyamda has bahçeye gelip gittikçe sedekkâriler halifesi olan Meh- med kalfanın yaptığı işleri görür, beğenir ve sulan Mu- radı salise takdim etmek üzere bir eser yapmasını leş- vik eylerdi. Nihayet Mehmed ağa gayet musanna — sedefli bir rable imal ederek 998 - tarihinde silâhtar olan Ahmed paşa yedile arz ve takdim eyledi. Ağayı müşarileyh şu hizme- tine mükâfaten — dergâhı âli bevvaplığı rütbesi ile - taltif edilmiş iki sene sonra Mısıra, Arabistan'a seyahat ve avde- tinde Rumeli vilâyetini teftişe memur olup bilcümle hudutta kale ve beldeleri tefehhus ve tetebbü ile vaki hali bilmu- vacehe padişaha arzeylemiş ve bir müddet sonra gene gayet san'atkârane olarak bir ( Kemendan) , işleyip takdim eylemesini müteakıp İstanbul kadılığına muhdırbaşı - tayin edilmiş ve mütevaliyen (Bos- tanzade Sun'ullah) (Ebüssuut zade Mustafa efendi), (Şem- seddin elendi) gibi dört ka- diya — mühdirbaşı — olmuştu. Sadenii -90: Petro kendini topladı: — Çalalım be, hakikaten, *ğlenelim.. Ve kahvecinin uzaltığı sazı fı"lk. parmaklarını - tellerin Üzerinde gezdirmiye başladı: lablar sevmiştir gönül dedidir! :*-ıı—du çu csen kavak yelidir Çim bir atoştir, yüreğim gurbet; 'Binin belâsı bundan bellidir. Diğer denizciler: — Yaşşa Mustafa! Diye bağrıştılar. Sahte Petro Züldü. Fakat zihnen meşguldü. Tiya adanın etrafında dola- PYordu. İçinde bir hissi kablel- Yazan Yazan: rtına Aİl Büyük Korsan ÜĞ salarabizl dal ö ; ' - güzel gözlerini dalgın - gin Mi Apkan, Faik dia ufuklarda dolaştırıyor ve karan- Bilâhare Husrev paşa Diyarı: bekir beylerbeyi olmakla Meh- med ağa Müsellim olarak gön- derilip Hüsrev paşa Dıyarr bekire vardıktan sonra ağayı müşarieyh — asitaneye — gelip paşanın kapıkethudası olmuş ve ondan sonra Husrev paşa Şam beylerbeyi olmakla ağa- yı müşariley gene müsellim olarak gidip bilâhare Havran nahiyesi hâkimi olmuş ve ol asırda Şam hüccacının kafile- sini basan Arap asilerini ten- kile muvaffak - olmuştur. Bu hal Husrev paşanın hasedini mucip olmakla Mehmed ağa İstanbul'a —avdet etmiş ve 1006 H. senesinde İstanbul- da su nazırı olup - sekiz yıl hizmet etmiştir. Mimar Sinan vefat 'ettikten sonra yerine mimârbaşı olarak Davud ağâ ve o dahi vetat edince dalgıç Ahmed ağa geçmişti. Mehmed ağa ile Ah- med ağayı ayni üstad yetiş- tirmişti. Ahmed ağanın vefatı ile H. 1015 Cemaziyyülâhara- sının Sinci çarşamba günü Mehmed ağa mimarbaşı tayin olunmuştur. Mehmed ağa kendi eli ile işlediği sedefkâri işleri satarak parasını — fikarayı — tasadduk ederdi. Hanesi Cibali hari- kinde yanan Zeyni Mehmed efendi mescidi yerine kendi tarafından müceddeden inşa eylediği cami »karşısında ol- duğunu Hadikatilcevami ya- zıyor. (7) Sultan Ahmed — camiinin meydana nazır sebili üzerinde mimar Mehmed'e aid şöyle bir kitabe vardır: Hayreden darıcakim içre ebed mesrur ela Yazılıp âmüâli haseni deftere mestur ola Camli Hanı Ahmed'in bânü âli meşrebi Hazreti mimarbaşı aharı ma- mur ola Kim Mehmed'dir anun nam ve âli himmeti Etti bu rüna binayı haşredek möşhur ola olinaz böyle bir âlf bina Bir eser konmuş dururkim dembedem mezkür ola 1206 Kitabede de işaret edildiği gibi haşre kadar onu meşhur Olmamıştır. dahi Mimar Necmeddin ! Hediyelerim —a Hay şu hediye sütununu aç- masaydım. Kimlerden mektup almadım? Herkes istiyoramma, hediye de bazan sadaka gibi birşeydir, isteğe bağlıdır. Ben kendi bazırlığıma göre bugün de tevziata devam ediyorum: Bizim Karşıyaka'nın - eski belediye reisi Bay Fikri'ye bir çift sivrisinek, Karşıyaka Parti nahiye reisi Bay Süleyman'la eski reis Bay Tahir'e sevgi macunu, Karşıyaka belediye müdürüne mevsimi gelince bir avuç dut, bizim Dede Remzi: ye şâir Eşref'in mezar taşın- dan bir parça, hükümet tabibi Bay Nazmi'ye bir tüp kızıl aşısı, eski belediye azasından Bay Asım Rıza'ya balıkyağı, avukat Bay Feyzi'ye yerli malı bir çift ayakkabı, Halkevi mü- dürü Bay Hüseyin Ayvni'ye yirmi tane hemkafiye kelime, avukat Bay Tevfik Fikret'e terlik, avukat Bay İbrahim Etem'e gecelik entarisi, Cum- huriyet Merkez Bankası mü- dürü Bay Mecid'e “Maşaallah, nazarlığı, avukat Bay Nahid'in kardeşine vapurda kullanmak üzere tekerlekli bir seyyar san- dalye, liman reisine köfez va- purlarının birer fotoğrafı, Dr. rontkenci Bay Şükrü Osman'a biradedi sahih köksüz palmiye, üzüm kurumu müdürü Bay İsmail Hakkı'ya üzüm kongre- sinde çeneyi açacak bir müs- tahzar, tüccardan Bay Mazhar Nurullah'a bir kutu Kaliforniya üzümü, diş tabibi Bay Meh- med Ali ile şerikleri Bay Ap- tullah Naci ve Bay Ferid'e diş ağrısının ta kendisi, |diş tabibi Ali Halim'e de tam ta- kım takma diş, doktor Bay Fikret Tahsin'e patik, avukat Bay Cemil'e ramazan pidesi, bizim bankacı Bay Cemal Ah- med'e bir Altay forması, bin: başı Bay Şevket'e “İzmirspor,, unvanlı bir eser, avukat Bay Mustaf'a Münir'e bir tane be- bek, muallim Bay Mitat'a bir ütü, <isimleri lâzım değil, bazı zevata- birer şişe incir rakısı, gazinocu Bay İsmail Hakkı'ya Türkçe gramer... mar Mehmedağa dünyaya şöhret salmış bir Türk mima- rıdır. Bay Ahmed Relik'in ona ayırdığı satırlar kıymeti ile mütenasip değildir. ——— B1 Kösem valde hamamı hep- sinden sonra inşa olunduğu cihetle edecek yüksek eserleri Türk | bir tarhı ibretaüma, bir hamamı mimarisine hediye eden mi- İ omanı el vuku vardı ve bunu söylüyor- du. Zeliha nasıl olsa yarın gene bahçeye gidecekti. Ken- disi de keza.. Fırsatlar doğ- mıya başlıyor gibidi. * .. Orta yaşlı, fakat çok genç görünen, dinç bir korsan: — Kaptan -dedi- üç gece var ki, bu sahildeki balıkları ürkütmekten — başka — birşey | yapmıyoruz.Dümensiz bir gemi | gibi dolaşıyoruz. Gene sen bi- | Hirsin güzel kaptanım, Fakat | biz burada ne arıyoruz, bir zâna bir darı hoşmüma binadır. malüm olan bir düşman mı?. Ne diye dolaşıp-dolaşıp gene buralarda soluğu alıyoruz. Mariya, korsan gemisinin köprüsü üzerinde idi. Mavi, hıkların içinde bir ordu. Sırtında çllıeline k:;yıımı:ııyln ince bir zırh vardı. İçinde ta- şıdığı aşk ve istirab, Mariya'nın eski penbe rengini hafifçe sars- mıştı. Fakat şimdi, daha başka türlü bir güzellik içinde idi. Kemerinin ön tarafında ince ve uzunca bir. hançer sarkı- yordu. Saçlarını bir ipek baş- lık içinde sarmıştı. Bu başlı- ğın bir ucu, omuzunda uçuşu- yordu. — lesene kaptan, ne düşüdüyorsun?.. Baralarda ne av mı, yoksa evelden sence adı! arıyoruz?. OLU | A Te aa TÜ aN AAA Tekrar ısrar edi yoruz: Yaptığımız yaygara değil hakikati aksettirmektir » Başı | inci sahifede - ha doğrusu münakaşa bunu müteakıp şöyle bir netice al- mıştır: — Şu halde tavzih ediniz. — Hayır edemem. Herşeyi açıkça yazmakta mazurum.. — Esas hatları ile haklı olduğunuzu isbat edebilirsiniz. — Hayır, hayır!.. Siz her yazıyı hiç düşünmeden rast- gele kormusunuz? — Bu, rastgele değildir. Mavakaa tamamile uygundur. Yazan biziz. Elinde biletlerle dönen vatandaşlar arasında biz de varız. — Siz değil kim olsa geri dönerdi. ğ — Şu halde bu iş organize edilememiş demektir ve biz de onu söylemek istiyoruz. — Bundan fazlası olamazdı. Siz gelip yapsaydınız. Ben sizden çok vatanperverim, el- bette düşünürüm. — Hayır, bunu söyliyemez- siniz ve Lizim kanaatımızca biz sizden vatanperveriz. — Benim vatanperverliğim, | hayatımla sabit! — Bu memlekette her va- tandaş, kendi hayatı ve şe- refi ile vazifesini yapmıştır. Yaşına, başına göre bu safta yer almıştır ve alır. Siz, böyle bir sözü kimseye söyliyemez- siniz. — Bu yaptığınız yaygara ile sanki doğru mu yaptınız? Ben vezifemi bilirim.. — Bu, yaygara değil, mat- buata verilen bir tenkid hak- Ben yazımın tam burasına gelmiştim ki, odacı bir mek- tup getirdi. Açtım, baktım. dün ismi geçenlerden bir zat, diyor ki: — Gazetede yazdığın he- diye mi bekliyorum, Ne mak- satla yazdınsa yaz, mademki söz verip ilân ettin. Ben he diyemi kabule hazırım. Elve- rir ki, gönder.. Bu mektup, benim cesare- timi kırdı, bol keseden savur- duğum hediyelerimi dağıtamı- yacağımı ilân ederim. Halbuki daha neler hazırlamıştım? Çimdik Üsküdar'da değil İstanbul'da bile naziri yoktur. Seyahatname cik 1 sahife 475 5) Onuncu aa hicride İstan- bül hayatı sahife 85 (6) Mecellei nmuru belediye cilt 1 sahife 1052 (7) Türk - san'atı Celâl Esad sahife 159 — Devam edecek — Mariya hafifçe, adeta mınl- müdürıü danır gibi oldu: — Bir işaret!.. Bir ışık veya bir alev! — Bir işaret mi?. Anlama- dım.. Bugün gene çok — garib ve esrarengizsin kaptan! Mariya içini çekti: Hakikaten, Petro'yu bir va- zife ile Midilli'ye gönderdikten sonra, bunu kimseye açmna- mıştı. Hattâ, şu en - sevdiği, en fedakâr korsana bile. Bunu bir sır halinde yalnız kendi içinde tutmağı tercih etmişti. Hiç birşey yapamamak tak- dirinde, korsanlarına karşı fe- na vaziyette kalmak - istemi- yordu. Korsanlardan kimse, ne için, nereye gittiklerini sor- mamışlardı. Esâsen korsanlık: ta, hedef ve maksat sormak — Devam edecek — dünü d N Di A BÜ .bu cihetten hiç muahaze kının, hem de tam yerinde kullanılması demektir. Vazi- femizdir. Bizim — neşriyatımız yaygara ise sizin de yaptığı- nız mugalâtadır. Anladınız mı? — Size cevap verecek olur: sam incinirsiniz, — Hayır, korkmayın incin- meyiz, biz gazeteciyiz ve Ana- dolu gazetesi, bunun münaka- şasını berveçhi peşin kabul ederek ortaya çıkmıştır. Yal- nız, cevabını da alacaksınız tabü.. Münakaşa burada kesiliyor ve Bay müfettiş, bu bir nevi tehdidin karşısındaki müesse- sede, yani vaziflesini, yetini çok iyi bilen Anadolu gazctesinde hiçbir tesir yap- madığını görünce, telefonu;ka- piyor. Evet, tekrar yazalım: Mikrofonu bırakıyor, — tele- fonu kapıyor! Gerek münakaşanın tarzı, gerekse bu telefon kapayışı, şüphesiz ki birçok — manalar ifade eder. Fakat biz, mede- niyet ve muaşeret — hayatının tecellilerini, sinir buhranı, ten- kid hazımsızlığı gibi şeyleri bildiğimiz için Bay müfettişi et- miyeceğiz, Fakat şunları işa- ret etmeği de hakikatı tenvir noktasından faydalı buluyoruz: 1 — Evet,Demiryolları ida- resi, daha doğrusu işletme salâhi- Müfettişi, vazifesini yapama- mıştır, A — Mademki başka lo- komotif ve vagon teminine imkân yoktu. Ne diye halka bilet verildi?. Ne diye yirmi kişilik bir vagona elli, altmış kişi alındı? B — Fazla vagon veya ka- tar temininin imkânsızlığı mey- danda duruürken, ne diye bi- let kesilmesi devam etti ve vatandaşlar açıkta bırakıldı? C — Mademki bu biletle- rin bedelinin iadesi lâzımdı ve mademki bu vaziyette hal- kın hiçbir suçu ve günahı yok- tur, ne diye derhal paraları iade edilmedi de: 1 — İşletme müfettişliğine, şuraya buraya baş vurunuz! Denildi?.. Buna ne buyu- rulur?.. 2 — O gün ayni zamanda gişe önünde halk inciltilmiştir. Ne hak ve salâhiyetle? 3 — Bay müfettiş, bir ga- zete idarehanesine telefon açıp vatanperverlikten, yaygaradan, incitmekten bahsedemez. Böyle aa — SI İstanbul valisi — , Hüseyin Cahid aleyhinı mukabil dava açtı — İstanbul, 9 (Hususi muhas birimizden) — İstanbul Valisi B. Muhiddin "Üstündağ ile Ti nin sahibi ve başmuharriri B. Hüseyin Cahid arasındaki ha: karet davasının rüyetine bugün - İzmit Asliye Ceza mahkeme- sinde devam edilmiştir. Mu- harrir B. Hüseyin Cahid'in, Vali aleyhine açtığı davaya mukabil Vali B. Muhiddin Üs- tündağ da Akşam gazetesi ve B. Hüseyin Cahid aleyhine ha- karet davası açmıştı. Mahke- meye gelen B. Hüseyin Cahid, Akşam gazetesinde (Akşamcı) müstear adı ile çıkan makalı nin kendisine aid olmadığını söylemiştir. Bunun — üzerine mahkeme, (Akşamcı) müstear adile yazılan makalenin kim tarafından yazıldığını sormağa karar vermi DBOKA Üzüm satışları Ç. Alıcı K. S ”'i 195 K. Taner 1025 11 77 A.R. üzüm. 12 75 14 60 İnhisaridare. 10 10 75 11 J. Kohen — 13 13 Ğ 10 E. Feher 1225 12 25 353 Yekün 417974 Eski satış 418397 U. satış İncir satışları Çu. Alıcı K.S. K. SŞ 47 Alyoti bi. 4 75 —4 75 181120 Eski yekâün 181167 U. satış Zayi İzmir Peştemalcılar şubesi kontrol satış defterimi içinde 32 lira puluyla zayi ettim. Bulan adresime getirsin. İkramiyemi vereceğim. Peştemalcılar posta şu- besi İsmail Alkan Zayi 1324 Yılında Tokat idadi- sinden aldığım 87 sayılı şaha- — detnamemi zayf ettim; yenisini alacağım; eskisinin bir kıymeti kalmamıştır. Foçada Abdur: rahman oğlu Necmi Olcay bir müsaadeyi kendisine ver. — mezler ve vermiyoruz. Vazife bahsinde böyle şeylerin tesiri yoktur ve esasen bunların, hâdise ile münasebeti hiçtir. 4 — Anadolu gazetesi, yaz- dığını bilir. Çünkü yaptığı neş- — riyata, prensibini, salâhiyetini, vazifesini, şuurunu ve inanışı- nı da terfik etmiştir. Yani mü- nakaşa şu veya bu akıbeti o gün kabul eylemiştir. Bugünlük bu kadar. D.D. Yolları 8 inci işletme ğünden: Sarayköy istasyonu civarında 8 harita numaralı han binası içinde bir antre ve iki oda yazıhane 19.3.937 Cuma günü saat 15 de pazarlık suretile İzmir Alsancak 8 inci işletme komis- yonunda kiraya verilecektir. Muhammen kira bedeli üç sene — için 90 liradır. İsteklilerin yüzde yedi buçuk nisbetinde mu- vakkat teminat vermeleri ve bu işe girmeğe mani kanuni bir halleri olmadığına dair beyannamelerle muayyen vakitte komis- yona müracaat etmeleri lâzımdır. Şartnameler Sarayköy istas- yon yazıhanesinden ve komisyondan parasız alınır. âk ve eytam Esas No. Yeri C.107 İzmir natır zade mahallesi müftü 11 646 6 10 asından No.su Nev'i T.L. Depozitosu Ev 200 Birinci çıkmazı. “Ada 119 parsel 2, İzahatı yukarıda yazılı gayri menkul peşin veya taksitle tak- sitler 96 9 1/2 faize tabi olmak kaydile 13/3/937 cumartesi günü saat onda pazarlıkla satışa çıkarılmıştır. İstekli olanların yevmi mezkürde yukarıda yazılı depozitoyu gişelerimize yartırarak satışa iştirakleri ve yanlarında birer fo- toğraf getirmeleri ilân olunur. 9. 10 11 680 / 4 ğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: