16 Nisan 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

16 Nisan 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

16/4/937 Bağlardaki zarar ne kadar? ekoltemiz iri taneli ve iyi olacaktır Avustralya üzüm rekoltesi 20 bin ton tahmin ediliyor Üzüm mahsulü, Avustralya da Ege mıntakası üzümlerine atfen verdiğimiz. bu haber üzerine İzmir Türkofis şubesi Hazaran çok örken yetişir. Bu | ehemmiyetle tetkiklere başla- Sene — Avustralya üzüm rekol- | ' tesinin 20,000 ton olduğu an- laşılmıştır. Halbuki normal re- kolte 40 bin tondur. Ottava konferansı mukarreratına gö Te İngiltere, ihtiyacı — olan Mahsülleri evvelâ müstemlike- lerinden veya himayesinde bu- İunan yerlerden almağa mec- lrdur. Avustralya üzüm re- koltesinin azlığı sebebile İn- Bilterenin üzüm ihtiyacını ta- | Mamen Avustralya — üzümle- Tinden temin etmesine imkân Yoktur. Bu sebeple İngiltereden İz- Mir üzümleri için mühim sipa- Tişler gelmeğe başlamıştır. İngilteredeki üzüm stokları- hın son zamanda çok azaldığı da tesbit edilmiştir. Ayrıca Hollanda ve Çekoslovakyadan Üzüm siparişleri gelmekte- dir. Mütekabil klering anlaş- Malarile bu memleketlere ge- Çen sene mahsulünden piya- Sada mevcud üzümlerin sev- kine başlanmak üzeredir. AL- Manyadan da yeni sipariş- gelmiştir. 1 Mayıstan itibaren alivre Üzüm satışlarına başlanacaktır. — Bu sene Ege mintakası üzüm koltesinin geçen seneki re- | kolteden daha az olacağı söy- mekte isede Türkofis İzmir übesinden aldığımız malü- — Mata göre bu şayia doğru - değildir. Rekolte için yapılan ikler, bu seneki üzüm mah- Sulünün iri daneli ve çok nelis Olacağını meydana çıkarmıştır. Üzüm tanelerinin iriliği ve Ağırlığı sebebile bu seneki rekoltesinin de geçen Seneki rekolte miktarı olan |S bin tonu bulması kuvvetle | Muhtemeldir. _Son günlerde soğuklar yü- | tünden Manisa havalisindeki / bağlarda filizlerin yanması yü- ! zünden mühim zararlar husule | Seldiğini yazmıştık. İzmir tica- wÇt odasına gelen malümata Hr alkevi köâesi ı 1 — Bugünkü Cuma günü | Stat 16 da Dil, Tarih ve Edebi- | Yât komitesi toplantısı vardır. 2 — Bugünkü Cuma günü 17 de Yönkurul toplan- vardır. & Yazan : — Bana bak! -dedi- bu ğ %duklınnı sakın kimseye '%::: Anlıyor musun? Yoksa | Ptynini Uşak; — Aman ağam -dedi- ağ- ZM yar, dilimğlyolıl £ ğ Fırtına Ali, ihtiyar korsanı ân tuttu: — — Haydi, çıkalım!, Ve kapi, açıldı, kapandı, | Piktılar. Biraz sonra kahveha: “Relerden tenha birinin köşe- çekilmişlerdi.. patlatırım.. mıştır. Türkofise gelen malümata göre Manisa bağlarındaki za- rar, işaa edildiği gibi yüzde yetmiş beş, seksen - değildir, daha azdır. Türkofis tarafın- dan yapılmakta olan tetkikler henüz kat'i şekilde intaç edil- memiş olmakla beraber zarar nisbetinin hiçbir. vakit işaa edilen miktara çıkmıyacağı temin olunmaktadır. Yakında kat'i netice alınacak ve bağ- lardaki zarar miktarı hakkında İktsad Vekâletile — Türkofis merkezine malümat verilecektir. Vilâyet ziraat müdürlüğün: den aldığımız malümata göre, soğuklardan bbütün vilâyette sebze bahçelerile bağlarda, tütün fidelerinde zarar olma: mıştır. Nisanın 18-22 sinde hafif kırağı düşmüşse de bütün bağların yalnız yeni süren dip filizleri kavrulmuş, bu da yal: nız çukür. yerlerde -bulunan bazı bağlarla bazı bağların çukur. ve müyyen — yerlerinde olmuştur. ğ Yalnız Torbalı kazasında kırağıdan, bağlarda yüzde 5 zarar olduğu söylenmişse de Torbali ovasında bağ miktarı tesi günü akşamı idi. zaten pek azdır. Öğretmenlerin taz- minatı. Yakında tevzie başlanacak Öğretmenlerin 932-933 se- nesi tazminat alacaklarını öde- mek için vilâyet büdçesinde 17,000 liralık tahsisat aynıl- mişti. Kültür direktörlüğünden İzmirdeki bütün İlkokullar baş: öğretmenliklerine — gönderilen bir tamimde, büdçenin Vekil: ler Heyetince tasdikinden son- ra bu paranın alacaklı öğret- menlere derhal - tevziine baş: lanacaktır. Dilekler: — Patlıyan lâğım Üçüncü Karataş mahalle- sinde Şetaret sokağındaki la- ğım bundan epey zaman evel patladığı halde elân tamir et- tirilmemiştir. Sokak halkı, bu vaziyelten şikâyet etmektedir. Belediyenin, bastalık neşreden bu lâğımı tamir ettirmesini dileriz. Fırtına Ali | Büyni Korsan Romanı T lAmman M. — Sizi kim vurdu, basan kim, şüphen kimden? İhtiyar başını salladı: — Olsa olsa, Mariya deni- len haspadan! —| Fırtına Ab, elini dizine vur- du ve dişlerini gıcırdatarak; —'Yapma - diye bağırdı - emi.ı misin? — Eminim kaptan, gözümle gördüm... — Anlat şunu! — Buradan çıktığımızın er- İkindi han, Faik Şemseddin rkler v. ç Sinir Hıvolır.—cımlııılı sinirler koparmakta berdeyamdır. Sa- bahleyin kafamın sol tarafına *| giren ağrı, yavaş yavaş gözle- rimin içinden etrafa yayılıyor ki, her kimin yanına vardımsa, hepsi de; — Ööğöf, öf, dediler, sinir içindeyim.. Başımın şurası ağ- rıyor. Nabızlarım, damarlarım, şak şak atıyor.. Ben suratı asmışım, fakat birçoklarının suratını da ay- nen benimki gibi gördüğüm için teselli duyuyorum. Dok- tolara kalırsa, sinir, yirminci asır medeniyetinin aşağı yu- karı herkesi nasibedar eden illetlerinden biridir.. Eski in- san ve eski tıp, âsap bozuk- luğu diye birşey bilmezdi. Bi- lirdi, fakat böyleleri hiç gö- zükmezdi.. Dedelerimizin mezarlardan çıkan kafa tasları gösteriyor ki, yüz yaşında toprak nişin oldukları halde ağızlarında tek dişleri eksik değilmiş.. Ben, genç yaşımda ağzımın içine bakıyorum da, — onu, Madridin ihtilâlçiler tarafından bombardıman edilmiş, eski bir saray enkazı sanıyorum.. Tek tük, köhne sütunlar ha- Kinde beş on diş.. O heybetli gövdeler, o si- nirsiz, o düzenli yapılar yavaş yavaş kaybolmağa başladı. Bir çoğumuzun sinirlerinde kandil- ler değil, projoktörler yanıyor.. Amma, Bayanların siniri ile asıl sinir arasındaki farkı da kabul etmek lâzımdır. Bizimki, bakikaten sinirdir, onlarınki modal,. Biz, biraz da “Ördek Mus- tafaya,, benziyoruz. Havadan nem kapıyoruz. Ulfuk bulanıp gökten yere doğru bir ağırlık çökünce, sanki — kalbimizin içine bir şeytan giriyor, kafa- mızin şurasına bir. ağrı, sırtı- mızin, omuzumUzüN — burasına bir sızı sokuyor, nabızlarımızı, damarlarımızı yakalayıp geri- yor ve bizi sokağa salıveriyor. Ondan sonra da - bizden hayır bekleyin artık.. Sinir buhranının diğer bir mevsimi de mühim — maçlara tesadüf eder. Ben, sahaya dipdiri, sapasağlam olarak gi- rerim, perişan, yorgun, kafa- mın içi darmadağınık olarak çıkar, ertesi gün akşama ka- dar sersem, asabi asabi do- laşırım.. Dikkat etmişimdir. Böyle günlerde yazılarımda bile bir rutubet, bir ağrı veya ağırlık vardır.. Omuza, dirseklerini dayamış, uzanıyor, denize bakıyorlardı. Ben, karşıdan iki gemi geldi- ğgini gördüm. Gittim, haber verdim.. Korsanlıkta söz söy- lemek yasaktır amma, ne ka- dar olsa tecrübeliyiz. Kanımız durulmuştur, içime de bir kurt düşmüştü: — Dönelim kaptan! Dedim. Hay diyemez olay: dım? Erkek kaplana.. dişisi yanında iken böyle şey teklif edilir mi a bunak?.. Rahmetli, yözüme baktı: — Sen sıçana benziyorsun be! -dedi: ne bu korkul!. Yolcu yolunda gerek, Emir, büyüğün | diye, şes bile çıkarmadım, döndüm. Onlar yaklaşıyorlardı, biri- sindeov Bir. Deyaz G ANADOLU o n Maynler ineselesi etrafında Yonca dikilecek Sre 5A Avam kamarasında mu- Köylüye meceanen — haliflerin şiddetli cidali Cebelüttarıktaki İngiliz gemileri cumhu. riyetçilerjıi yıldönümünü selâmlamadılar Londra, 14 (A. A)—Havas Ajansı muhabirinden: “Öğrenildiğine göre İngil- tere hükümeti İspanyada har- betmekte olan iki tarafın mu- harib sıfatını tanımak tasavvu- runda idi. Ve Nazırlar Bilbao mıntakasında seyrisefaine mü- teallik olan malüm kararı Ha- riciye Nezaretinin mutaleası üzerine Pazar günü fevkalâde içtimada vermişlerdir. Hariciye Nezareti Fransanın böyle bir tanımayı kabul etmiyeceği ve bu kadar ağır bir meselede Fransa ile İngilterenin aynı siyaseti takib etmelerinin fev- kalâde mühim olduğu mutale- asında bulunmuştur. Diğer ta- raftan kabinenin — İspanyada dövüşenlerin muharib sıfatla- ryını tammak için vereceği bir karar yalmz muhalefet meha- filinde değil aym zamanda bazı muhafazakâr mehafilde de iyi karşılanmıyacak idi. Amele fırkası mensubları Bilbao su- larında İngiliz bayrağına hür- met ettirmekten imtina etmiş olan hükümete karşı bugün şiddetli hücümlara kıyam et- mişlerdir. Muhalefet mehafili general Frankoya Biskaye kör- fezi ile Toleo burnu etrafına yeniden torpiller döktürmek cesaretini Pazar günü kabine tarafınaan ittihaz edilen kara- nn vermiş olduğunu beyan EREER B. Churchilin teklifleri hak- kında birçok mutalcalar ileri sürülmektedir. Birçok zevat B. Churchilin hükümet namına 'nı söz söylediği yoksa kendi şahsi teşebbüsü ile mi beya- natta bulunduğu hususları su- ale şayan görmektedirler. Bilbao mıntakası sularına konulmuş olan maynler mese- lesi hakkında yapiılan tenkid- lere cevap veren Bay Eden şöyle demiştir: — Gemilerimizin seyrüse- ferini himaye için bu — mınta- kada konulmuş olaân maynleri Meselâ, bu yazı da işte böyle sinirle çarpılmış bir di- mağın, ne olduğu, ne demek istediği anlaşılmıyan saçmalaâ- rından biridir. : Siz de sinirli iseniz, vazi- yetimi anlar, beni mazur gö- rürsünüz.. Değilseniz, Allahın sizi böyle bir afetten masun tutmasını temenni ederim. Çimdik ; duyuldu: —Tamam -dedim- işte oldu! Rahmetliye baktım. Yerin- den sıçradı: — Biriniz dümene.. Üçünüz benim yanimal. . Ben dümene koştum, onlar da top başına... Fakat bizim gibi ihtiyarlar, top başında ne yapabiliriz? Zavallı karısı, kocasının ya- nıbaşında ona yardım ediyordu. Allah o kızi, doğarken Müs- lüman yaratmış. Vaziyet kor- kunçtu. Onların gemilerinde dörderden sekiz top işliyordu. Bizde ise tek top çalışıyordu. Daneler, geminin direklerini koparmıştı. Rüzgâr Ahmed,; karısına sa- rıldi. Dudak dudağa verdiler, A K dR G nazarı dikkate almağa amade bulunurdum. Fakat Ayam ka: marası unutmamalıdır ki, bu iş büyük bir iştir. Ve bizim İspanyol işlerine müdahale et- mekle ittiham edilmemiz gibi bir netice verebilir. Hatib 'B. Churchilin sözleri hakkında şunları söylemiştir: — Bu beyanattan - dolayı müteessif değilim. Filhakika İngiltere İspanyol ihtilâfına ha- time çekmek imkânına sahib olsaydı büyük bir ihtimam ve büyük bir faaliyetle bu işe girişirdi. Cebelüttarık, 15 (AA) — Teamül hilâfına olarak dün Cebelüttarıkta bulunan harp gemileri İspanyol cumhuriye- tinin yıldönümü münasebetile top atmamışlardır. Yalnız İspanyol konsolosa- nesi İspanya bayrağını çekmiş ve İspanya cumhuriyetine kar- şı muhabbet besliyen yüzlerce kimse de yakalarına İapinyol renklerinden rozetler takmış- lardır. Fili tin Hakkındaki projenin aleyh- tarları çoğalıyor Kudüs, 14 (A.A.) — Filis- tini ikiye bölmek. hakkındaki | proje yakın şarkta Arap mem- leketlerinde zihinleri işgal et- mekte ve birçok aleyhte mu- talealara sebebiyet vermekte devam ediyor. İrak Başvekili ve Maliye Nazırı biri Yahudi biri Arap olmak üzere Filistinde iki dev- let vücude getirmek fikrinin aleyhinde bulunmuşlar ve de- mişlerdir ki, böyle bir parça- lanma neticesinde Arap ve Müslüman âleminin - Filistini tamamle kaybetmesi tehlikesi mevcuttur. İki rekor Birden kırdılar Roma, 15 (A.A.) — Tayya- reci Mario Stoppani 10 tonluk hamule ile deniz tayyareleri irtifa rekorunu üç motörlü as- keri bir tayyare ile 4,863 metre yükselmek suretile kır- mıştır. Tayyareci aynı zamanda bir deniz tayyaresile 2000 metre- den fazla bir. irtifan en ağır bir yükle yükselmek rekorunu- da kırmıştır. kısmında ağlamağa başlamıştı. Fırtına Ali, şimdi sarı ve iri bir heykel gibi hiç kımılda: madan, hattâ hareket etmeden, gözlerini peykenin hasırına dikmiş, dinliyordu.. Alnında derin iki çizgi ve kaşlarının birleştiği noktada, onda Aancak hiddetli zaman- larda görülen şişkin bir damar vardı. İhtiyar korsan devam elti: — O dakikayı hiç unutm- yacağım.. Daha bir gün evel güveyi girmiş, bu kadar güzel, bu kadar denk ve bu kadar sevişen bir çiftin böyle, deniz ortasında kucak kucağa, hiç bir ümide, hiç bir teselliye sahib olamadan ölüşleri, ne / yürek acısıdır, düşünün! Artık caranlığı, tohum veriliyor Hayvanatın gidasını temin ve artırmak için sulak fıl"' yonca dikilmesi muvafık gör rülmüş ve kazalara teyzi edil; mek üzere Ziraat Vekâletin: den 500 kilo yonca tohumu gönderilmiştir. Bu tohumlar zirante mğjsait olan askerj mıntakalara J! ekilebilecektir. Bu hususta alâkadar makamlardan müsaa. de istihsal edilmiştir. Ziraat Vekâletince Kayasta kurulacak büyük — inekhane için de ayrıca yoncalıklar - ter sis olunacaktır. Vekâletten — vilâyet ziraat müdürlüğüne gelen bir tamim: de, memleket hesabına — fazla yonca istihsalininin — temini için bilhassa şu noktalara dikkat edilmesi bildirilmştir: Yonca tohumları çiftçilere meccanen — verilecek, — buna mukabil de bu. tohumların ekileceği tarlaların iyice sürül- müş, yabani otlardan temiz- lenmiş olmaları sahipleri tara- fından taahhüd edilecektir. Yaoncalık tesis eden her çiftçi bu yoncalıktan istifade derecesini, senede kaç defa biçtiğini ve her biçmede de- kardan kaç kilo yonca otu al- dığını yoncalığı sulayıp sula- madığını ve tevsi etmek ni - tinde olup olmadığını sene nihayetinde mahalli ziraat ida- resine birldirmeğe mecbur ola- caktır. Tohum — verilecek - çiltçiler intihap edilirken yonca eke- cekleri tarlanın bilhassa her- kesin görebileceği yerlerde ol- masına itina edilecektir. Ga- ye, yonca — ziraatinin memle- kette yaymak olduğundan usu- lü ziraat ve istifade şekilleri hakkında çiftçiler tenvir edi- leceklerdir. Bay Hamdi Tüzüntürk İzmir Gazi ilkokulu öğret- menlerinden Bay Hamdi Tü- züntürk, öğretmenlikten istifa etmiş, Nazilli dokuma kombi- nası personel servisi kontro- lörlüğüne tayin edilmiştir. Ar- kadaşımıza yeni - vazifesinde de muvaflakıyetler dileriz. At yarışları Yarış ve ıslah encümeninin Bahar at yarışlarının üçüncüsü Pazar günü Kızılçullu saha- sında yapılacaktır. Fuar güzeli Paris sergisinde yapıldığı gibi İzmir fuarı için de bir (Fuar güzeli) seçilmesi husu- sunda fuar komitesine teklilte bulunulmuştur. Bu teklif, he- nüz fuar komitesinde - tetkik edilmemiştir. durmuş ateş - ediyor, diğeri bize sokuluyordu.. Tam bu sırada, gemimizin tam ortasına sırtı sıra iki dane düştü. Başka bir şey hatırla- miyorum. Galiba, barut depo- muz da ateş almış. Kendimi denizde buldum. 5 Allahın işine bak: Herşey ve herkes - parça parça olup gittiği halde ben kurtulmuşum. Ecel gelmeyince, neler kurtuluyor, neler?-Ölüm bana yakışırdı. Fakat beni bıraktı da o gel götürdü. Süyun. yüz çıkın- ca, Mariyayı güvertede - gör- düm.. Hatırlarsın ya, ben ha- Sİri nımımızın ilk kaçırıldığı vakit, — sizin gemide idim vso:ııı jlv; K LAG çifti alıp >

Bu sayıdan diğer sayfalar: