8 Mayıs 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 2

8 Mayıs 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İlta Son iki aşk macerası Ne harikulâde ocabeler, ne mefis, we asil, ne derin, ne iniltili ihti- — Hplar geçirir gönül!.. Şimdi şu satırları, gecenin bütün güzelliği ve uzaktan gelen bir ke- Woan şesiyin daze, temiz, ürperişleri içinde yazıyorum. Körlezde donuk bir göl gibi andıran suların üstünde iki çiht insan yürüyüb gidiyor: Biri Dük dö Vindseor ve müstakbel cevcesi Madam Simpeon.. Diğeri de Romanya kralının kardeşi Prems. Nikola Üe kazısı.. Gönül, Allaha giden bir tüzgür zibi, onları peşine takmış, yürütüyor. Bu dört gönül cemiyet kanunlarının; tert, inbina kabal etmez otorite ve Bükümleri ile vznn xamsa çarpıştı.. Dört günül hem mağlüb oldu, hem galib geldi., Aşkın büyük ve ilâhi kudreti, bu dört gönüle, kendi varlığının şart koştağa feragatten bol bol vererek, onları uğurladı. Fiki fngiltere kralının hikâyesinin okunması bitmeden Prens Nikola- mo hüdisesi çıktı. Şimdiki Romanya kralı vatanına dönmeden, senelerce — keal majbliği yapan ve mibayct kardeşini getirtib tahta oturtan o büyük — kalbli ve âşık Nikola, altı sene övel bir kadınla örlenmişti. Bu kadın, ozların asilcade dedikleri sıvıftan değildi. Nikola, yalnız kalbi ile değil, mantıkı İle de, iasanlığı ile de düşünenek aşaletin ancak bir rah zarlı içinde bulunacağı netlicesine vardı. ve sevdiği kadınla -kral hanedanı şü- Dağının mübealefetine rağınen- evlendi. Şimdi 6 şürü, onu, «bem de insani ve kalbi asaleti ününde hür metle, göz yaşlurı ile eğilerek- Romanya topraklanıdan uzaklaşmağa da- vet etti. O da, kolunda karısı, kalbinde aşkı olduğu halde, yıllarca ba- hazlarımı, mehtabları seyretliği gözel Rumen topraklarını terkedib çıktı. Aşkın ve kalbin, tarihle, an'ane ile, nizamla, ihtişamla, yapuğı bu çeşid kavgaları dünyanın hakiki bir asalete doğra gidişi şeklinde telâkki ederek sevinmeliyiz. İki çift, insanlığın kalbinin sevgi ve alkışla çınlıyan yollarından, aşklarının gösterdiği — yere gidiyorlar.. Buna tarihe, kadının xzateri — veya (fennistedni) olarak değil, (aşkın ve kalbin şaheserleri) olarak — nak- şetimelidir. Bir rekor, daha! k Admerika gazetesine gö- re, hayatında en çok evlenen kadın, Hollivudda bulunan Ma- — dam Svansondur. Elli sekiz — yaşında tahmin edilen bu ka- — din hayatında on iki defa ko- '& caya varmıştır. — *Bize kalırsa, bu rekor teş- - kil etmez; çünkü Suriye, Mı- : sırda da 25 dela evlenmiş ka- dmlar pek çoktur! Doğurma faaliyeti! “Leningrad civarında bir Kol- hozda çalışmakta olan Mariya Sıobodııyı adındaki - kadın ikiz olarak bir çocuk doğur- — muştur. Bu kadın henüz 34 yuındıııiş ve şimdiye kadar — hep ikiz olmak şartile sekiz defa doğurmuştur. Çocukların hepsi de lıııîıl Loid Corcun eşil “Eş, ile zevceden bahset- — Miş olmiyoruz; Glaskovda bu- lunan ve tıpkı. Loid Corca benziyen diğer bir adamdan — bahsedeceğiz. Bu zavallı adam- - cağız, Loid Corca pek benze- diği için istirahat yüzü görme- | mektedir. © Loid Corc, elkârı umumi- _Eıyenin hoşuna gidecek bir nutuk -— iradeder veya bir harkette bu- E kunursa Glaskovdaki adamcağız — yollarda alkışlanır, evinde he- ydemı ziyaretlerine maruz kalır. Loid Corcu sevmiyenle- yemA Te V RA sağ B ” C LN ” e Be SN Yacal rin de birçok kaba ve çirkin | bu adamcağızı | muamelcleri hayattan bıkmış bir hale sok- maktadır. Taç giyme masrafları İngiliz gazetelerine — göre, Krıl Altıncı Corcun taç giy- | KLeka me masarifatı 524,000 sterlin tutacaktır. 1821 de Dördüncü Corcun taç giyme masrafları 238238 1831 de Dördüncü | Vilyamın 42,299, 1838 de krnliçe Viktoryanın 49,421, ” 1902 de Yedinci Edvardın. — 193,000 l9llde Bqı'ıc?,' Saime Sâdi Hastalık rekorul Pariste Admon Lagard adlı ve henüz 35 yaşında bulunan bir amele ölmüştür. Yüz binlerce amelesi ölan bir memlekette tek amelenin ölümünü — İzmirde Anadolu gazelesi sütunlarında zikirde bir mana yoktur, amma, he- rifin tam 93 hastalık ile mu- sab olduğunu söylersek, vazi- yet lehimize döner! İşin tuhafı da şudur: bu adamcağız yüze yaklaşan has- talıklarından bizar olmuş ve sonunda intihara da karar vermişse de, bu kararını tat- bika imkân bulamadan ciğer vereminden ölmüştür. Otobâ:çüler Grevi sona ermek üzeredir. Londra, 7 (A.A.) — Nak- liye memurları ve otobüs kon- döktörleri sendikası mümessil- lerile yapılan müzakereler mu- vakkat bir anlaşma ile netice- lenmiştir. Vilâyet içindeki oto- büs dondöktörleri hayat şart- larını ıslah için müzakerelere başlandığı — takdirde işlerine tekrar başlıyacaklarını - bildir- mişlerdir. Sendika birliği genel sekre- terinin tavsiyesi üzerine Lond- ra tramvay kondöktörleri de grev yapmaktan — vazgeçmiş- lerdir. Bugün doğacak çocuklar.. —— Yıldızların arza olan bogünkü tesirleri insanların cesarclini artı- racaktır. Bu cesaret bazı hâdise ve işlerde kavgacılık derecesini Büugün ijler güçlü ve seri ola- cak, muvaffakıyet veya ademi muvaffakıyet adeta yıldırım gibi tabakkak edecektir. Bugün doğan çocuklar açık kalbli fakat kâfi derecede bali olacaklardır. Bugün doğan kız gçocuklar çok kolay ve çabuk ev- D N H Pamuk ve yqpağı Serbest dövızle mi ihraç edilecek Piyasada deveran eden bir şayiaya göre pamuk ve yapa- ğı mahsullerimiz, bundan son- ra serbest dövizle ihraç edi- lecektir. Dün aldığımız haber üze- rine alâkadarlardan tahkikat yaptık, mahsullerimizin serbest dövizle ihracı, bu mahsulleri- mizin dahilde fevkalâde lü- zumlu ve az olduğuna ve bu itibarla piyasalara ihraçlarına pek de ihtiyaç bulunmadığına delâlet eder. Alâkadarlar, mü- him sanayi müesseselerimize lâzım olan pamuklarımız - için böyle bir şey mevzubahs olsa bile yapağılar için olamıyaca- gını bildirmişlerdir. Fakat res- mi makamlardan yaptığımız tahkikata göre henüz hükü- metçe bu hususta verilmiş bir karar yoktur. Küçük Türkân faş yuttu Yavrucuğun ağzın. dan kan geliyor Cumaovası nahiyesinde pa- şa mahallesinde bir kaza ol- muştur. Efe Mahmud denilen bir adamın üç yaşında kızı Türkân, avluda oynarken bir kaç tane taş yutmuştur. Ço- cuğun taş yuttuğunu gören anası, buna mani olmağa ça- hışmışsa da muvaflak olama- mıştır. Türkân, taş yuttuktan az sonra kan tükürmeğe baş- lamış ve yavrucuk İzmir mem- leket hastanesine kaldırılmış- tır. Türkânın yuttuğu taşın yuvarlak olmadığı ve:köşeli olduğu tahmin ediliyor. Taş, tabit şekilde çıkmıyacak olur- sa ameliyat yapılması muh- temeldir. Feci bir kaza Araba altında kalan çocuk öldü Menemen kazasının Kasamı fpaşa mahallesinde Ali oğlu Mehmed; araba ile tarlaya git- mekte iken araba kazaen dev- rilmiş ve içinde bulunan ka- rısı ve iki çocuğu yaralanmış ve bunlardan Necati adındaki çocuk aldığı yara tesirile — öl- müştür. Turgudlu hükümet konağı yapılıyor Turgudlu, SSANADOLU)— Kurtuluş savaşında şehrimiz bir kül yığını halinde kalmış- t. Hükümet konağı da aynı akıbete uğramış bulşı'nuyoıâu Resmi devair, mütelerrik yer- lerde iş görmekte ve bu da ashabı mesalihi rahatsız — et- mekte idi. Parti dilekleri arasında bu- lunan Turgüdlü hükümet ko- nağının - inşaşı nihayet Maliye Vekâletince de muvafık — gö- rülmüş, derhal keşfinin — yapı- tırılarak — bildirilmesi — isten- miştir. Arazi tahrir komisyonları Vilâyetimizin muhtelif kaza- larında çalışmakta olan arazi tahrir komisyonlanııdan — bir kısmı hazirana kadar mesaisi- ANADOLU EH—R “hı.î_uı_uu jMahsuIlerımızıîRomanya ya da ihraç edeceğiz Romanya, üzüm ve zeytinyağı ihtiyacını Yunanistandan temin ediyor Türkiye - Romanya arasın- daki ticaret işlerimiz için yeni esaslar bazırlanmaktadır. Ak- tedilecek yeni ticaret muka- velesile Romanya, memleke- timizin muhtelif mahsulleri için mühim bir mahreç olacaktır. Yaptığımız tedkiklere göre bundan bir müddet evel Ro- manyaya memleketim'zden se- nede bir milyon kilo üzüm ve yarım milyon kilo zeytin- yağı ihraç edilmekte idi, Bun- lardan başka, gene Roman- yaya mühim miktarda ihraç edilen muhtelif mahsüllerimiz de vardı. Fakat zamanla Ro- manya ticaret evleri, bu mah- Malıyeden hususi idare- ye devredilen memurlar sulleri, Yunanistandan almağa başlamışlardır. Son zamanlar- da Türkiyeden —Romanyaya üzüm ve zeytinyağı ihraç edil- memektedir. Memnuniyetle öğrendiğimize göre, hükümetimiz, yeni tica- ret anlaşmasında Romanyaya muhbtelif mahsullerimizin ihracı için bazı kayıtlar bulunacak- tır. Bu dost memlekete mü- him miktarda üzüm ihraç et- memiz mümkün olacak ve bunu, diğer mahsullerimizin ihracı takip edecektir. Türk ve Rumen parası arasındaki farktan ötürü evelce yüzde 38 nispetinde — verilen prim de kaldırılacaktır. Vekâlet, bu işlerin de vilâyetlerce yapılacağını bildirmiştir Hususi idarelere devredilen memurların terfilorinin vilâyet- lerce yapılacağı hakkında Ma- liye Vekâletinden vilâyele bir tamim — gelmiştir. Arazi bina vergilerile — binalardan alınan iktısadi buhran vergi- sinin vilâyet hususi idarglerine devri hakkındaki 2871 numa- ralı kanunun müvakkat mad- desine tevfikan — hususi idare- lere naklolunan memurların Maliye Vekâletine bağlı telâk- ki olunarak terli ve maaş zammı gibi taleplerinin bu Wekâletçe nazarı dikkate alın: madığı vukubulan — müracaat- lardan anlaşılmıştır. Bazı vi- lâyetlerce de bina ve arazi vergilerinin — tahakkukat — ve muamelâtının devridilen me- murlarla yapılmasına imkân bulunmadığından bahisle kad- roların genişletilmesi ve me- mur ilâvesi istenmiştir. ve Maliye Vekâletinin tamimin- de deniliyar ki; “2871 Numaralı kanunun 7 inci maddesi mucibince tah- rir ve tadil masraflarile dev- redilen vergilerin tahakkuk ve tahsiline âid maaş ve masraf- ların 1934 senesindeki tahsi- sata göre ve bir delaya mah- | sus olmak üzere hesab edile- rek hazinece hersene hususi idarelere verilmesi ve bu tah- sisatların vilâyetlerin ihtiyacına göre Dahiliye Vekâletince tev- zii icab ettiğinden her vilâyette teşkil olunan komisyonlar ta- rafından bina ve arazi vergi- lerile iştigal eden memurlar tefrik ve hususi idarelere dev. redilmişti. Bu memurların de- vir tarihi olan 1 Haziran 936 dan itibaren tayin, tahvil, terfi ve mezüniyet gibi zati işlerini alâkadar eden hususal da vilâ- yet hususi idarelerine — intikel eylemiştir. Gene ayrı kanımun V ncü maddesi mucibince de Lu me- marların tekaüd — haklarının o mahlız — tutulmuş - olma | yalnız - bunların B l !_'lı!f_ln z 5.2 maaşlarının Maliye Vekâletince tahsis ve tediye olunacağının tasrih edilmesi, müdevver me- murların maliye ile alâkaları- Dnm devam ettiğini ve terlile- ’ rinin de Maliye Vekâletince yapılacağını tazammun etmez. Vilâyetler, gerek hususi me- nabiinden topladığı, gerek Ma: liye Vekâletinden aldığı tah- sisatla kendi kadrosu dahiline giren bu memurlarla evelce mevcud memurların maaş ve terfi vaziyetlerini temin ile mü- kelleftirler... Vekâlet, şimdiye kadar ma- aş zammı ve kadro talebine dair gerek alâkadar memurlar ve gerek vilâyetler tarafından yapılan mütevali- müracaatlara nihayet verilmesini bildirmiştir. Çeşmede bir hırsızlık vak'ası Hırsız İzmirde yakalandı Çeşme kazasının Reisdere köyünde Rıza oğlu Ferhat, kahveci Zeynelin sandığından 65 lira parasını çalarak savüş- muşlur. Suçlu İzmirde yaka- lanmıştır. L Polonya Yahudileri Madagaskara mı nakledilecek? Varşova, 6 (AA.) — Ga- zetelerin yazdığına göre Ma- dagaskara giderek oraya ne kadar Yahudinin muhaceret edebileceği meselesini tedkik edecek olan Polonya beyetini Fransız Müstemlekât Bakanı Moulet kabul ederek uzun bir mülâkatta bulunmuştur. / Fransız Bakanı keza ayni mesele etrafında Polonyanın Pa- ris büyük elçisi ile de görüş- müştür. İranda Şima! demiryolu inşaatı ilerliyor Tahran, 6 (A.A.) —— Yapıl- makta olan simal demiryolu cil (Şehir ti tre me-, | ll n 8 Mayıs 937 rosunda! “Bah —3 ğ temizliği Belli ki İngilizler Şkspirde beri temaşa hayatında pek de fazla ileri gitmemişler... O uzul o sıkıcı tiradlar, o bitmez tü* kenmez karşılıklı muhavereler kâlâ olduğu gibi duruyor. Dün akşam Şehir tiyatro: sunda Bahar temizliğini seyre derken ilk düşündüğüm şey işte bu oldu. Modern temaşa tekniğinin maksadı daima harekete ge' tirmeğe çalışan o kısa muha- vereli kısa sahneleri, sahnenin — her hareketini seyircinin rubi haletine uydurmaya çalışan bel ki biraz mübaleğalı itinası İar gilizlerden uzak kalmış,... On: lar hâlâ eserin bütün vuzubunu — hareketlerde değil, uzun tirad- larda arıyorlar. İngilizlerin mu- hafazakârlığından doğan bu kusuru bir tarafa bırakırsanız eser hiç de fena değil. İnce Fransız şairi Alfred dö Müsenin çok veciz bir şekilde ifade ettiği bir büyük ve ebedi hakikat vardır: “Kadın gölge gibidir. Arkasından koştukça kaçar, kaçtıkça kovalar.., Bize Londradan gelen Bahar temiz: — liği işte bu ebedi hakikati bir defa daha tekrara çalışan bir eser.... f Erkekle kadın hayatta biri- birini itmam etmelerine rağı men daimi bir cidal halinde- — dir. En ziyade uyuşmuş, en çok mesud gibi görünen bir çifti bile biraz yakından tetkik edi: niz, göreceksiniz ki hepimizi imrendiren bu saadet *bile iki taraftan — birinin Iedı!:ırlığ-ıle sürüklenen daimi bir cidal sahnesinden başka birşey de“ gildir. Eğer kadın kaçıyor er- kek kovalıyorsa saadet o yur vada lâfzamurad bir anka ku- şundan farksızdır. Yok — eğer erkek kadından kaçıyor gibi göriinec:k kadar hayatın sır- rına ermişse o takdirde o yür vaya biraz buzur ve sükün nasib olmuş demektir. Bahar temizliği bu bakım: dan oldukça karakteristik bif misal veriyor. Birinci perdede ve hatta ikinci perdede kadın kaçıyor, erkek - kovalıyordu: Yuvada fırtınadan, kasırgadan: ıstırap ve elemden başka bir” şey görmedik. Son perdede vaziyet değişti, yuvasında hu* zurunü kendi zaafile ku İ mıyacağını nihayet anlıyan cr* kek sahte bir lâkaydile arka* sını dönünce kadın kaybetmek üzere olduğu şeyin kıymetii birdenbire ihata etti. A yuva kurtulmuş, saadet yeni* den görünmüştü.. Maamafih bu hayattan, dıh | doğrusu bu daimi cidaldet şikâyete hakkımız var mı? Pe zannetmem... Kadın olmasaydı, dünya yal nız erkeklerle meskün o ! hiç şüphe yok, insanlık ç denilen şeyi idrak etmezdir fakat bu dırdırsız, bu cid. '*_ ve nihayet bu harbsiz hayâ' kimbilir ne çekilmez, ne mağ” mum birşey olurdu!. | aksi olsaydı, yani bütün düny* | kadınlarla meskün bulunsayö! | inanabilirsiniz ki, yirmi dÖf saatte bir tek «canlı mahlü* gd kalmaz, hepsi biribirinin K başını yolar, biribirlerini çiğ yerlerdi. İşte bu iki katbun bir araya gelm hayat dediğimiz izah |

Bu sayıdan diğer sayfalar: