26 Ağustos 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

26 Ağustos 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAVACILIK BAHİSLEERİ Kara müdafaası hava taar- ruzunu yenebilir mi? Muharrir, Londraya bir taarruz vukuunda, düş- manın can noktasına ancak kuvvetli bir hava hücumu ile vurulabileceğini söylüyor Geçenlerde — parlamentoda hava müdafaası tetkik komi- | Yadigâr ve hatıralara meraklı | bir çocuğu, bir kaç dakika tesinde, hücum edem tayyare-J! için yerde bulunduğu zaman, lere yerden karşı koyabilmek için gizli metodlar bulmak yolunda bir hayli terakki gös- terdiğinden bahsolundu. Ayni zamanda bu husustaki çalış- malar sayesinde birkaç sene içinde bizim bütün hava hü- cumlarına karşı tam bir selâ- met içinde yaşamağa imkân bulacağımızdan dem vuruldu. Bu beyanat şiddetli surette alkışlanmıştır. Eminim ki bu alkışı yapanlar, havada muka- bil taarruza lüzum kalmaksızın işin ilim ve fen sayesinde hal edileceğini öğrenip sevinmiş olan mebuslarımızdı. Hiçbir politikacı bu memleketi müda- faa etmek için başka bir memleketi param parça etme- ği istemez. Ondan dolayıdır ki hava tehlikesine karşı böyle bir pasif müdafaası tarzı öte- denberi araştırılagelmiştir. Ne yazıkki ben, bu yazım- lâ bühulyaları parçalıyacağım, Bu, ringe gidip ayakta dura- rak, kendisi biç bir yumruk sallamaksızın, sade kendine havale edilen yumruklara gö- ğüs gererek galip gelmeyi ku- ran Tommy Farın hulyalarına benzer. Hava müdafaası mümkün- dür. Ben bunu, hatta bir ta: kım politikacılar imkânsız ol- duğunu söyledikleri zamanlar- da tekrar tekrar iddia etmiş: lerdir. Fakat, mukabil bir hücuma kalkmaksızın, koruyucu ve pa> sif bir hava müdafaası imkân- sızdır ve daima imkânsız ka- lacaktır. Müdafaa tetkik komitesin- deki fenadamlarının ballandı- ra ballandıra anlattıkları gizli Ve esrarengiz korunma usulle- Tini dinliyerek — kendimizi al- datmıyalım, Bir şeyi gizli tut Mağı çok defa ona lâyık ol Madıği itibarı temin etmek içindir. Bu adamların gayret ve fa- aliyetleri takdire lâyıktir. Fa- at bu sayede bu memleketin hava - hücumlarından — masun ir hale geleceğine inanmak Yoğru değildir. Bunu yalnız Ve yalnız kuvvetli bir hava fi- Su yapabilir. Bir tayyareye bakınız. Bu, lünyanın en — çördehn, çöp: &, en müdafaasız nesnesidir. en büyük bir bomba tayyare: sinin yanına bırakınız; O, hiç zorluk çekmeden bunu harab edebilir. Bundan önce bir çok tayyarelerin hatı- ra ve yadigâr meraklıları tara- fından harab edildiği de gö- rülmemiş bir şey değildir. Büyük bomba tayyarelerin- den bir. Kilyoyu, bir tayyare meydanına sıralayınız. Sonra delinin birine- bir. satır vere- rek bunların arasına koyuveri- niz. Herif, kısa bir müddet içinde bunları, en aşağı, iki ay çalışamıyacak bir hale ge- tirebilir. Bu böyle olduğu halde sür- ati kendisini pasif müdafaaya karşı korur. Bir de mukabil hücuma kalkmak suretiyledir ki tayyare, tayyareye karşı bir korunma âleti halini alır. Hava müdafâa toplarından birisinin attığı bir gülle ile vurulan bir tayyarenin pilotu artık o makinenin mahvoldu- ğunu düşünür. Bunu toplara karşı koyabilecek şekilde zırh- h bir hale koymağı hayalin- den bile geçirmez. Şu halde bomba tayyaresi, sadece bir hücum âletidir. O, süratle gideceği yere gider, bombasını atar ve gene geri: ye döner, Yolda buna en ııf_ık bir isabet olsa işi bit- miştir. Şu halde, ilk bakışta, hü- cum eden tayyareyi tahripten daha kolay bir şey yoktur gi- bi görünür. Fakat meseleye yakından bakacak olursanız, şunu görürsünüz. Bir tayyare — çırılçıplak dö- güşür. Bu, güzel bir tavsiltir. Üzerinde zırh — vesaire — gibi korunma techizatının bulun- mayışı onun atletik kudretini arttırır. Pasif müdafaası âletleri ise ağır, örtülü, sarılıdır; tıbkı bir beyzbol oyuncusu gibi. Şimdi böyle giyimli, kuşamlı bir ada- mı, çıplak bir adamla sürat yarışıma sokunuz. Görürsünüz ki çıplak adam, çevik hare- ket imkânlarına daha ziyade malik olduğu için yarışı kaza- nacaktır. Tayyare de hafif ve süratli | hareket edebilir. O, birdenbi: Üre harekete geçer ve uçar, | gider. Pasif müdafaa vasıtaları Yazan Binbaşı O. Stevart Morning Post gazetesinde 4g ise, hemen hemen, hareket- sizdir. Tayyare, göreceği işi görür, döner. Pasif müdafaa vasıtası, halâ, olduğu yerdedir. Müdafaa vasıtasını, mütchar- rik bir hale getriniz. O zaman bu, bir âletin mutad elbisele- rinden soyunmasına benzer. O zamanda korunma vasıtası, ortada tayyare bombalarına kendisi bir hedef teşkil ede- cektir. Bu takdirde birisine darbe indirmeyi düşünen, ve bu arada ondan gelecek darbeyi önlemeyi ihmal eden bir ada- ma benzersiniz. Hava harbinde bu harp prensibi, zerre kadar, tadile uğramış değildir. Bahsedilen gizli araştırma- lâar, şüphesiz, dahiyane şeyler- dir. Fakat bunlar, bir defa ortaya konulsun, o zaman; id- dia edildiği kadar, fevkalâde şeyler olmadığı — görülecektir. Sözün kısası, bunların bütün cazibesi gizli tutulmalarındadır. Sade bunlara güvenmek bü- yük bir hata olur. Hiç bir ne- vi pasif müdafaası, yalnız ba- şına, kâfi sayılamaz. Onun için, memleketin böy- le müdafaa çareleri aramakla vakit geçireceğine, var kuvve- tiyle hava harplerine hazırlan- ması lüzumuna kanaat eden- lerdenim. Hava - hârplerinde - birinci mesele sürat meselesidir. Bu sürat, yalnız uçuşta değil, or- BSanizosyonda da lâzımdır. Pasif müdafaa, ne bugün, ne de yarın muvaffakıyet sağ- hyamaz. Bugün yapılacak şey, dün- yanın en süratli tayyarelerine malik olmak ve tez elden teş- kilâtı tamamlamaktır. Günün birinde bir düşman Londraya havadan hücum ede- cek olursa buna karşı alınacak tedbir, o düşmanın can ala- cak birnoktasına, anında, ga- yet muktedir. pilotlar tarahn- dan idare edilen en süratli tayyarelerle saldırmak olacak- tir. Toplara, balon manialarına, zincirlere, beton yapılara sığı- naklara güvenenler kendilerini aldatmış olurlar. ir hava hücumuna karşı müdafaa, bugün kabildir. Bu- nun için de süratli avcı ve bomba tayyareleri lâzımdır. Tayyarelere karşı pasif ted. birlerle müdafaa, bugün de, yarın da kabil olamıyacaktır. Tarihte de görüyoruz: Hü- cuma karşı müdafaa yapılır. Fakat pasif bir müdafaa ha- reketli bir hücuma karşı bir ÇAA . Gönül Kimbilir, ben bile kaç defa yazmışımdır. ve kimbilir, kaç kalem sahibi ayni mevzu üze- rinde düşünmüştür. Her tara- fında bir yağlı, semiz kuyruk vitamini yatan bu nesne, ayni zamanda hükümdarları yakmış, kavurmuş - taçları ezip savur: muş, hatta zaman olmuş arka- sından milletleri sürüklemiştir. Yavuz Sultan Selim de, bir hiddet esnasında maşukunun kafasını cellâda vurdurduktan sonra şunu söylememiş midir? Şirler pençei kahrımdan olurken lerzan Beni bir gözleri ahuya zebun etti felek.. Bütün şarkılar, bütün edebi parçalar, bütün hayat müca- deleleri, hep onun etrafında veya üstünde takla atıyorlar. Bu - gönül öyle bir şey ki, bazan insanı mesud, bazan mustarip ve bedbaht, bazan rezil ve kepaze ediyor. Gön- lünün kuyruğuna takılmış ne âşıklar vardır ki, tam bir gaf- let- ve körlük içinde âleme maskara oldukları halde far- kına varmiyorlar. Gene gönül- ler var ki, bir ömür boyunca aldanmaktan aldanmağa koş- tuklarını, bir dakika olsun kavrıyamıyorlar. Gönül, tabiatın insan başına yarı belâ; diye diktiği bir nesne gibidir. Gönülsüz insa- nin geniş hürriyeti içinde, ne kadar büyük bir saadet varsa gönlü kuvvetli, yıkılmaz ve çetin olanın hayatında da o nisbette bir çekme ve sürünme vardır. Evelki gece, bir gazinoya gitmiştim. Sahnenin tam kar- şısında, seksenine — dayadığı merdivenin son basamaklarını tırmanan bir ihtiyar vardı. Ha- nende kızlara, yağı tükenmiş bir kandilin son ışıklannı ta- şıyan gözlerle, fakat piri bir zevkle bakıyordu. Şarkıları dinlerken kendin- den geçiyordu. Onun hali ho- şuma gitmişti. Eski bir şarkıda: Üdlân ey dil uslan artık ihtiyar olmaktasın! Diyen şair, bu ihtiyara söz ve meram anlatamazdı. Bilâkis onun halinde: Gönlümüz benzer bahara, İbtiyar olsak da biz, Geçmeyiz gülden güzelden Hâkisar olsak da biz. Beytine uygun bir gönül diriliği vardı.. Ah bu gönül, ne gönüldür, ne gönüldür?. Çimdik Cenubit Bavyerada Fırtına ve tufan Munih, 25 (Radyo) — Ce- nubi Bavyerada, büyük - fırtı- nalar hüküm sürmekte ve şid- detli yağmurlar yağmaktadır. Nehbirlerin bir çoğu taşmıştır. Maddi zarar çoktur, Ayni zamanda Avusturyanın petrol — mıntakasma — yağmur yağmış, büyük zararlar yap- mişlır, şey yapamaz. Hava tehlikesine karşı alı- nan gizli tedbirlerden bahse- den ve bundan heyecan du- yan politikacıları kendi bal- lerine bırakalım ve biz, hava filomuzu arttırmağa, teşkilâtı- mızı tamamlamağa — devam edelim., Nazilli dokuma fabrikası ikmal ediliyor Fabrikanın açılma töreni, Cum- huriyet bayramında yapılacaktır Nazilli basma ve dokuma fabrikasındaki inşaat sona cr- mek üzeredir. Makinelerin | montajı bitmiş, Almanyadan beklenen parçalar da geldi- | ğinden yerlerine konmuştur. — | Şimdi bazı ufak tefek mon- taj işlerile — uğraşılmaktadır. | Fabrikanın arayolları ile de- | kovil hattı da kısa bir za- | manda yapılacaktır. | Hazine vekilleri| Hariçten dava alıp * takib edemezler Hazine avukatlarının kabul- den memnu bulundukları da- valar hakkında Maliye Vekâ- letinden vilâyete bir tamim gelmiştir. Tamimde mektedir ki: *“Münhasıran hazine dava- larını takib etmeği kabul et- miş bulunan avukatların her ne suüretle olursa olsun — ha- riçten dava kabul ve takib etmeleri caiz olamaz. Serbest hazine avukatlarile muvazenei umumiyeye — dahil veya mülhak ve hususi büd- çelerle idare olunan Devlet demiryolları, İnhisarlar Umum Müdürlüğü, Akay ve havuzlar işletme daireleri, Evkaf Umum Müdürlüğü gibi devlet daire- leri avukatlarının ve hususi idarelerle — belediyelerin - ve Cumhuriyet Merkez Bankası, Sümerabak, — Etibank vesair buna mümasil bilümum devlet müesseselerinin ve sermayesi- nin yarısı devlete aid şirket- lerin ücret mukabilinde mü- dafaasını — deruhde — eyliyen avukatların bu daire, mücssese ve şirketlerde herhangi birisi aleyhinde dava kabul eyle- meleri yasak edilmiştir., Bataklıklarda tetkikat Manisa sıtma mücadele teş- kilâtı reisi şehrimizde hulâsaten denil- Manisa sıtma mücadele teş- kilâtı reisi Dr. B. Şevket, sıt- ma mücadele mıntakasına yeni alınan Çiyli, Karşıyaka - ve Bayraklı bataklıklarında tetki- kat yapmak üzere şehrimize gelmiştir. Dr. Şevket, bugün sıhhiye müdürü Dr. Cevdet Saracoğ- lu ile birlikte bataklıkların va- ziyetini gözden - geçirecek've mücadele mıntakası hududunu tesbit ederek derhal faaliyete geçilmesini temin eyliyecektir. Dün belediye riyasetini ve vilâyeti ziyaret eden Dr. Şev- ket, mücadele hazırlıkları için belediye ve vilâyetin yardım- ' larım istemiştir. |Yeni fen memurları | — Vilâyet nafia fen memur- luklarına tayin edilen Urfa nahfıa fen memuru B. Rilfat ve Yozgad fen memuru B. Ni- had şehrimize gelerek yeni vazifelerine başlamışlardır. Cezaya çarptırıldılar Belediyenin tesbit ettiği fi- atlerden fazla ücret alarak ih- tikâr yapan ve belediye niza- matına aykırı hareket eden lokanta ve otelrlerden 15 kişi para cezasına çarptırıl- mıştır. | gününde de, Nazilli kombinasında 15 Ey- lülde büyük tecrübelere baş- lanacak, ilk bir heyet huzu- runda son tecrübe yapılacaktır. Kombina, 29 — Teşrinievel Cumhuriyet bayramında bü merasimle açılacaktır. Resmi- küşadın, General İsmet İnönü tarafından yapılması muhte- meldir. Birinciteşrinin Toprağa kavuşan — köylüler Özbek çiftliği arazisi köy- lüye dağıtılacak Menemenin Ulucak köyü civarında tahminen 2500 dö- nümlük bir Özbek çiftliği var: dır. Sahipleri, bu çikliği di- ğer bir şahsa satmak üzere iken Vali Güleç keyfiyeti ha ber almış ve esasen bu civar- daki Harmandalı köyü halkı: nin topraksız. -bulunduğunu düşünerek çiftliğin doğrudan doğruya Ziraat — bankasınca mübaayasile arazisinin köylü- ye taksimini temine muvaffak olmuştur. Harmandalı köyü bu mu- valfakıyeti, büyük bir sevinç ve şükranla karşılamıştır. Kö- yün 600 kişilik nüfusu, 130 hanesi vardır. Mevcut topra- ği ise ancak 250 dönümdür. Arazi köy halkına tevzi olu- nacak ve bedeli yirmi taksitte tahsil edilecektir. Fuarı gezenler çoğalıyor Enternasyonal İzmir fuarını ziyaret edenlerin sayısı, hergün artmaktadır. Evelki gün fuarı gezen 11,979 kişile, dört gün zarfında ziyaretçilerin adedi 107,029 olmuştur. — MAHKEMELERDE -——— Tebliğ memuru Şükrü On ay 26 gün hapse mah- küm oldu Memuriyet vazifesin suüsti- mal etmekle maznun Basma- hane tahsil şubesi tebliğ me- murlarından B. Şükrü ile suçta alâkadar olmakla maznun ayni Maliye şubesi tahakkuk ve tahsil memurları BB. Hakkı ve Ali Rızanın şehrimiz Ağır- ceza mahkemesinde cereyan etmekte olan muhakemeleri sona ermiş ve dün karar tef- bim edilmiştir. B. Şükrü, Maliye şubesine vergi borçlarını götüreceğini söyliyerek muhtelif kimseler- den para aldığı ve emniyetle- rini suüstimal ettiği ve para aldığı kimselere, başkaları na- mına yazılı makbuz ilmühabe- rini tahrif ederek - isimlerini yazdığı anlaşıldığından, on altı ay 26 gün hapse mahküm edilmiştir. Zarar gören kimseler, ait oldukları mahkemelere —mü- racaat ederek haklarını âra- makta muhtar bırakılmıştır. BB. Hakkı ve Ali Rızanın, suçta alâkaları bulunmadığı anlaşıldığından, — beraetlerine karar verilmişse de suçu mey- dana çıkan memur B. Şük- rüye İzmirden kaçması için para verdikleri anlaşıldığından üçer gün hapislerine ve bu cezalarının da teciline karar verilmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: