5 Kasım 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 3

5 Kasım 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

$ Teşrinisani - (Çemberlan)ın Mussoliniye gönderd ıgği gi .*vVve e li mektublar Avam kamarasında vukubulan sorguya Çember- layn tatmin edici cevablar vermemiştir. Londra, 4 (Radyo) — Avam kamarasının bugünkü içtimaında saylavlardan biri, Başvekil Çem- berlayndan bir sual sormuş ve İtalya Başvekili B. Mussolini ile kendisi arasında teati olunan mektupların neye dair - olduğu hakkında malümat vermesini is- temiştir. Başvekil; bu mektupların hu- susi olduğunu ve bu sebeble neşredilemiyeceğini, bununla be- raber bu mektupların tamamen dostane mahiyette olduğunu söy- lemiştir. Başvekil B. Çemberlaynın ver- diği izahat, büyük bir dikkatle dinlenmiş ise de, avam kama- rası mehafilini tatmin etme- miştir. Başvekilin, Mussoliniye gön- derdiği — mektuplar - hakkında izahat vermekten çekinmesi, bil- hassa calibi dikkat görülmüştür. EeRE Tz rr zi TiN B. Mussolini Maltayı 4 saatte zap- tedebiliriz, demiş! İstanbul, 4 (Hususi) — İngi- liz gazeteleri, İtalya Başvekili B. Mussolininin bundan b ç rinde bahriyelilere bir hitabede bulunmuş olduğunu ve: — Biz Maltayı dört saatte zaptedebiliriz. Dediğini yazmaktadırlar. - ) Üni Türk tahvilâtı İstanbul, 4 (Hususi) — Tediye zamanı yaklaştığından, Üni Türk tahvilâtı 14 lira 25 kuruşa kadar yükselmiştir. Bir ihtilâs Kırk bin lira aldı ve kaçtı! İstanbul, 4 (Hususi) — İstern- korpet şirketinin muhasebecisi, şirketin veznesinden 40 bin li- râyı zimmetine gecirmiş ve firar etmiştir. Muhasebeci Çekoslo- vakyalidir. Nantao havalisi, Şanghay, 4 (Radyo) — Çin ile Japonya arasında, bitaraf bir mıntaka tesisi için müzake- relere başlanmıştır. Bu mıntaka, Nantao — havalisi olacaktır. Bu havali, silâhtan tecrid edilecek | ve imtiyazlı mıntakalara iitica eden. Kanliker. Abuzana, naklalırm- caktır. müzake- biteceği İki taral arasındaki relerin, bügün yarın söyleniyor. y 4(Radyo) — Japon askerleri; Çin ordularile yaptık- ları kanlı bir muharebeden sonra dün Teti GAal gel lerdir, Japonlar, Şanghay cebhesinde ve Soçco nehri sahillerine ye- niden mühinii >kuvvetler - ihraç eylemiş- eylemişlerdir. Şanghay, 4 (A.A.) — Şangha- yın Japon küvvetleri tarafından ihatası hareketi mütemadiyen terakki etmekledir. Bu ihatamın âcil gayesi Şanghay ile Nankin arasındaki bütün müdakeleleri kesmektir. Nantaodaki Çin kıtaatı Şang: hayın cenubi garb sindeki Lung- Çin -Japon harbi j devam ediyor bitaraf mıntaka olarak tefrik edilecektir. Japon askerleri hua varoşuna çekilmiştir. Çin kuvvetleri şimdi bu noktada ta- haşşüt etmektedir. Şanghay, 4 (A.A.) — Bir Çin membandan öğrenildiğine göre, Çın kıtaatı saat 17 de Japon- ların P garbında Sarstahanı mabeimi Çanmmek iyle yapmış oldukları yeni bir taar- ruzu tardetmişlerdir. Diyarbekir-Cizre yolu Temel atıma töreni ayın 8 inde yapılacak Ankara, 4 (Hususi) — Diyar- eihsichiangın bekirle Cizre demiryolunun ilk | 20 kilometrelik kısmının ihalesi bugün yapılmıştır. Hattın temel atma töreni, bu ayın sekizinde Nafia Vekili B. Ali Çetinkaya tarafından yapır lacaktır. Manisa ve Aydın Defterdarları Ankara, 4 (Husısi) — Eski- şehir Defterdarı B. Cevdet, Ma- visa Defterdarl gına ve Erzurum | Delfterdarı B. Naci de, Aydın Defterdarlığına tayin edilmişler- dir, Tarzan: Balta değmemiş ormanlarda.. * Dünkü nüshadan mabad - 1 — Bu sırada civar orman- dan müthiş bir arslan sesi du- Yuldu. Asıl işleri arslan avcılığı Olun Tarzan ve mayımmun vaziyeti Emoiyetle karşıladılar; bekledi- 'erl Bu korkunç sayhaları ağaç- 'ar arasından bir arslanın görün- Mesi takib etli. Bunu birkaç arslanın daha takib edeceği şüp- eszdi; çünkü Tarzan onları Yakındaki sudan haberdar etmiş idi, 2 — Yerliler arslanları gö- rünce, her şeyi, Tarzanın kızar- tılacağı ateşi de bırakarak firara koyuldular. Yerliler için “Bir fare deliği bin altın kıymetini, bulmuştu. Tarzan ile -maymunu da bu fırsattan istifade etmekte tabil tareddüd — göstermediler. Nestorun adamları, şeytanın ken- disini görseler, arslanlardan kaç- tıkları gibi kaçmıyacaklardır. O kadar ki herifler - silâhlarını da 3 bırakıb kaçınışlardı. 3 — Tarzan ve maymunu, bu Bir Fran- sız Vapuru İki tayyarenin ta- arruzuna uğradı.. Paris, 4 (Radyo ) — Bu sa- bah saat 8,30 da meçhul iki tayyare, Fransız bandralı Korsi vapuruna bombalar atmışlarsa da isabet ettirememişlerdir. Derhal imdada koşan Fransız torpidoları, vapurun yoluna de- vam etmesini temin eylemiş- lerdir. General Metaksas Patrasta mühim bir söylev verecek Atina, 4 (Hususi) — Başve- kil General Metaksas, — bugün İngilterenin Atina elçisi B. Wat- teri kabul etmiş ve uzun müd- det görüşmüştür. General Metaksas, Patrasta bir halk toplantısında bulunacak hükümetinin mesaisi neticele- ri ve milli rejimin müstakbel mesai programı hakkında mü- him bir nutuk irad edecektir. Yeni plânörlerimiz İstanbul, 4 (Hususi) — Türk- kuşu için İstanbulda bir hususi fabrikaya sipariş edilen 63 plâ- nörün inşası sona ermiştir. Bu plânörler yakında Türkkuşuna teslim edilecek ve muhtelif şe- birlerimize tevzi olunacaktır. Bu fabrika, hususi olarak plâ- nör inşaatına devam etmektedir. Kuyruklu yıldız İstanbuldan göründü , İstanbul, 4 (Hususi) — Dün büyük — bir dbeyeuklu yoldar. görülmüstür. — İngiltere Por- tekizle anlaşıyor Londra, 4 (AA) — Avam kamarasında izahatta bulunan hariciye siyasi müsteşarı Lord Cranburne, İngiltere ile Porte- kiz ibüyük elçiki arasında: iki devletin daha sıkı bir teması muhafaza etmeleri için yapıl- makta olan müzakerelerin bü- yük terakkiler göstereceğini söy- lemiştir. Antakya kaymakamı kaçtı.. Ankara, 4 (Hususi) — Hatay- da ilk anarşiye sebebiyet veren eski Antakya kaymakamı Ab- dülkadir ile jandarma kumandanı Yahya hakkındaki adli takibat devatm ediyor. Abdülkadir kaçmıştır. taca aranmaktadır. B. Delbos Fransa Hariciye Nazırının memleketimize de gelmesi muhtemeldir.. İstanbul, 4 (Hususi) — Fransa Ha:iciye Nazırı B. İvon Delbos yakında Belgrad ve Sofyaya ge- lecektir. Fransa Hariciye Nazırının bu seyahatini uzatarak memleketi- mize de gelmesi ve Ankarada hükümet ricalimizle görüşmesi müuhtemeldir. Bulgar kralı ve kraliçesi akşam — şehrimizde Zabr hırsattan istifade ederek kaçar. |İngiltere kralı tarafın. ken yerlilerin fırlattıkları hançer. lerden birer tanesini almağı unutmadılar. Biraz ilerledikten sonra maymun Tarzana kendi dilile: — Nihayet kurtulduk! Dedi. Fakat Tarzan cevab vermedi; nazarıdikkati celbeden başka bir şey vardı. Lg'- SAAT ZC S dan kabul edildiler Londra, 4 (Radyo) — İngil- tere kral ve kraliçesi, Bulgar krâlı Boris ve kraliçesi Yuvana şerefine Pokihgam — sarayında bir ziyafet vermiştir. Bulgar krali Boris, Başvekil B. Çemberlaynla uzun müddet konuşmuştur. aa OÜ - ğ__/’ yarsi Eğer talihi yâr oldu ise Brük- sel konferansı dün âçılmış ola- caktı. Avrupa siyaseti umumi harbtenberi bir konferans hasta- lığına tutuldu. Hemen hiç bir si- yasi mesele zühur etmiyor ki, Onda menfaatları - olan bir kaç devletin teşebbüsü ile derhal bir konlerans akdini intac etme- sin.. Amma diyeceksiniz ki, bu kon- feranslarda neler yapılıyor, hep- sinden müsbet veya menfi neti- celer çıkıyor mı ki, her başı sı- kışan devlet bir konlferans ak- dine ve muhtelif milletlerin si- yasi mümessillerini oraya topla- mağa teşebbüs ediyor?. Bakın bu nokta hakikaten suale değer. - Napolyonun artık darbimesel haline gelmiş meş- hur bir sözü vardır: Çıkmıya- cak işleri komisyonlara havale ederler. Bu komisyon kelimesini konferans kelimesile mübadele ederseniz - konferansların niçin akdedilmekte olduğunu kolay- hıkla anlarsınız.. Umumi harb mütarekesindenberi — toplanmış olan hemen hemen yüzü müte- caviz konferansları şöyle bir göz önüne getirirseniz. -Montrö Bo- ğazlar konferansı gibi bir kaç tanesi istisna edilmek şartile- ifadelerimin rıkkatını siz de tas- dik edersiniz. Herhangi bir hükümet her- hangi bir şekilde bir emri vakile beynelmilel bir hâdise çıkarır. O hâdiseden menfaatları halek dar olan memleketlerde — kıya- metler kopar. Umumi efkâr ga- leyana gelir, meclislerde hararetli nutuklar söylenir, emri teşrit | vakiin tanınmıyacağı, mütecasi- rin tecziye edileceği ileri sürü- lür, Fakat iş fiiliyata intikal et- mek lâzım gelince bütün bu ga leyanlar bir sabun köpüğü gibi sönmeğe mahkümdür. Çünkü hiç bir tarafta şu veya bu menfaat için kolay kolay bir harbi göze aldıracak cesaret yoktur. İyi am- ma umumi efkârın heyecanı kar- şısında birşeyler yapmak, bu he- yecanın - sökünet' 'bülmasn için biraz vakit kazanmak lâzımdır. Bunun için bir çare?... ğ L*’.î;üiâr ü Bizim belediye, şm de nakil vasıtaları işletmek hak- kımı, yavaş yavaş kullanmağa başlıyor. Mübarek olsun! Nihayet * bunun manası, şe- birli bizzat nakil vasıtalarını ele alıyor, demektir. İlk adım, şu yeni otobüslerin gelmesi ve Atatürk caddesi üze- rinde işe başlamasile — atılmış oldu. Belediye erkânı, fen hey- etleri vesairesi ne derlerse de- sinler, bizzat şehirlinin karar ve takdiri vardır. İşte bu karar, tamamen otobüslerin aleyhine çıkmıştır. Halk, bunları beğenmemiştir. Çünkü halkın da bir mantığı, ir görüşü ve zekâsı vardır. Halk buzgi — Böyle ne hiç gelmeseydi olurdu. Diyor. Sebeb mi nız: Söyliyelim: Bu arabalar biçimsizdir. Bu Çarabaların kapısı tektir. Bu ara- “otobüsler geleceği- daha — iyi soracaksı- Ük Üü AĞA RİN NL Belediye Otobüslerine bir bakış; eai balarda aralıklar vardır. Bu ara- CNO Brüksel konferansı.. Derhal Hariciye Nezaretlerin- den birisi ortaya bir konferans teklifi atar. Bu badireden bir harbe sürüklenmeksizin nasıl kur- tulacaklarını düşünen diğer alâ- kadarlar teklifi hemen benimser ve mühimserler. Evet bir kon* ferans toplanmalı derler. İ Vaziyete göre bir ay, iki ay sonra konferans - toplanır, kulis - arasında uyuşma imkânları ara» nir, - biriki hafta müzakereler, münakaşalar. cereyan eder, nihas — — yet konferans hâdiseye sebebi- - yet veren ve işin nasıl olsa kendi — lehine neticeleneceğini bilen hü- £ kümetin herhangi bir taannüdü © yüzünden bir çıkmaza girer, bir " — kaç defa inkıta tehlikeleri baş- gösterir, delegeler hükümetle- A 3 | | j Ş rinden talimat almak lüzumunu » & ileri sürerler. Böylece bir iki ay daha geçer. O vakte kadar şuu« * nun teakubu arasında umumi efe — kâr yavaş yavaş sükünet bulmuş, yeni yeni işler, meseleler karşı- - sında bu ihtiyar meseleyi çok- tan unutmuştur bile... Derken bir gün delegelerden birisi ortaya kendisinin hükü- meti merkeziyesile şahsen temas etmek zaruretini hissetmekte ol duğu bahanesini fırlatır. Lüzum- —— suz ve manasız münakaşalardan Artık usanç getirmiş, işin içinden kolaylıkla ve şereflerile sıyrılmak için zaten bir bahane arıyan di- iger delegeler de bunu nimele vesile ittihaz ederler. Konferans gâyri muayyen bir müddet sonra tekrar içtima etmek kaydi zahi- risile müebbeden defnolunur. İşte konferansın Milletlerarası * — manası ve mahiyelil... , Amma diyeceksiniz ki, Brük- - sel konferansının da böyle bir neticeye varacağını nereden bili- yorsun?.. Vakıa kehanet iddiasında de- ğilim. Fakat sadece şimdiye ka- dar gelmiş, geçmiş konferansla- rın tarihçesini şöyle bir gözümün önüne getiriyorum, bir de Brük- sel konferansının inikadını intac eden meseleyi tahlil ediyorum. Bu âkıbet kendiliğinden mey- — dana çıkıyor. inci sahifede - baların direksiyon tertibatı bo. zuktur. Ve binaenaleyh, mesele de yoktur: Otobüsler fenadır. Bunu nasıl aldılar, neden al- dılar, muayenelerinde hiç dik. kat etmediler mi?. Evvelâ bu ci« heti sormak hakkımızdır. Hatiag — lâzımdır. a İkinci mesele şuradadır: Arabalar Atatürk caddesinde ihtiyaca kâfi gelmediğinden, tı- kabasa müşteri alınmaktadır. — Evelce, otobüsleri başka vatandaşlar işletirken “sıhhi en- dişeler, şunlar ve bunlar diye- rek bir fazla - yolcu için ceza alan belediye, şimdi ne diye bu vaziyeti yaratıyor? — Acaba o mahzurlar ortadan kalkmış mı- dır? Üçüncüsü; şehrin diğer ye:— leri için gelecek otobüsler de bu çeşit marifetlerden —mi olar — caktır? Şu halde: — Biz, bunları istemiyoruz! Dersek, ne olur sanki; kıya: met mi kopar? Abdullah Çavaş — X3 MMM NS B L AAA A

Bu sayıdan diğer sayfalar: