5 Kasım 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7

5 Kasım 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

* $ Teşrinisanl Büyük röportaj — 5 Yırtıcı hayvanlar avcısının çok heyecanlı hatıraları —e Afrikanın göbeğinde çok eski zamanlardan gelmiş beyaz insanlar mı var? Ehemmiyet vermiyor gibi bir | n tavır takındım, Garba - kalktı. | Elile bana işaret ederek beni ticarethanesinin —arka - tarafına ' çekti. : Orada bana genç bir Afrika | camusu gösterdi, Hayvan iri göz- y lerini dikerek bana hayretle baktı. Çünkü beyaz bir insan görmemişti. Bay Dukasın bana verdiği Hat listesine göre, bu camus yarusunun kıymeti oldukça yük- sektir. - Diğer bir kafeste bana enfes bir Beç tavuğu gösterdi. Maa- malih ben camus yavrusunu dü- şünüyordum. — Dehiz ayısı yok mu? diye sordum. . — Denize çok yakın bulunu- yoruz, onların hoşuna giden ne- batlar da buradakiler değildir. Tekrar ticarethaneye girdik, limonatalar içtik. Fakat geceyi kara geçirmek istemediğim için ' | — buradan mümkün mertebe çabuk i kurtulmak emelinde idim ve bu : sebeble Garbaya: z — Bana gösterdiğin bu hay- E vanlar için ne istiyorsun? l Dedim. — Sen benim dostumun dos- tusun. Bu sebeble seninle pa- ş zarlık tabii güç olur. — İyi, fakat sen bana iste- A | diğin parayı açıkça söyle. ç da bir İngisiz alıcısı olsaydı hiç ti terddüt etmeden bin şilin istiye- ğ cektim. 3 Bambo bana bakıyor ve canı . sıkılmış görünüyordu. Ben de b kendisine: n — Gemiyi hazırla, bu akşam hareket edeceğiz. Burası çok fazla sıcak.. Dedim. , Garbaya da: —Aİ bu bozağı için on tanc beş franklık veriyorum. Bize : eti lâzım. c Teklifinde bulundum. 1 Garba homurdanmağa başladı. B — Canim neye nazlanıyorsun?)| Verdiğim para, âlâ bir paradır. y | Yabani bir öküz yavrusu her if | halde semerli bir deveden ucuz- dur. — Sen, benim dostumun dos- A | tusun. Dostum benim için hem baba hem de ana gibidir. Söy- eij lediğin parayı bana ver. Fakat çi ir: a: ç a. T ür —Zabliaz .Komanlı. Yüksek ağaçların, sık dalların, görülmemiş sarmaşıkların teşkil etliği karkuvç tuneller İngiliz parası olarak — isterim. Sönra bana bir az da ilâç vere- ceksin. Fransızların çok güzel bildiği bu ilâçları İngilizler bil- miyorlar. Avluda kafeslerde gör- düğün kuşlardan da beğendiğini alabilirsin. Benim için dostum ve ilâç, bu bayvanların hepsin- den de kiymetlidir. Garbaya istediği parayı ver- dim, hayvanları gemiye naklettir- dim. Bundan sonra da kendisine bir kaçşişe kınakına, bir kaç verdim; istimal yerlerimi de taril ettim. .. Assimideyiz. Burası Afrikanın bir inkısam noktası demektir. Burada, şimdiye kadar ve beri tarafta gördüğümüz sıyahi inm sanlar büsbütün başka göründü. » Buradaki insanlar çok mütecess s ve mevzun vücudlü, — kuvvetli insanlardır. Bunların buraya ne- reden geldikleri belli değildir. Fakat bunların Akdeniz kıyıla: rından ve çok eski zamanlarda buraya gelmiş beyaz nsanlar olduklarına şüphe yoktur. Burada da bir muhabirimiz vardı. Bu adamcağızın adı ak- hmda kalmadı. Fakat oğlunun adı Adoni Kabrondur. Bize is- tediğimiz ve hoşumuza gidecek şekilde av ve mal hazırlamamış- lardır. Muhabirim, ellerim boş olarak gemiye dönmemekliğim için, beni ormana, kralın nezdi- Yazan: Amerika Cumhurreisi M. Ruzveli * Çeviren: Faik Şemseddin Benlioğlu Tefrika Numarası; — 6 Barson idiniz. Sizin bu spor plâ: l[ııızdııı hedefiniz nedir, bekle- Yiğiniz ne olabilir? — — Sizin genç dostunuz Mar- tala bir vaziyet, bir istikbal ha- — Sitlamakl — Çünkü, bu — deli- lin kendi başına en küçük :îd:: yapacak kabiliyette de- — Belki.. Fakat dinç ve ku- Vetli değil midir? —— çi Fakir delikanlı.. Çok fa- 'dir. Maamafih bana o kadar Özken görünmüyor, yoksa ona Mi para veriyorsunuz? — Para vermek mi? Hayır, OY SAA AA A T Ş # VERE ei siz delisiniz. şu halde.. — Öyle mi? Şu balde siz ona ödünç para veriyorsunuz demek oluyor! Eğer böyle ise, çok bü- yük bir hata irtikâp etmiş olu- yorsunuz. Kıskançlık ve facia İlka, kendisini çok büyük bir asabiyete ve hiddete kaptırdı ve: — Ya siz?. Yasiz?. Sizin de Şarlotunuz yok mu? Siz de Şar- lota 'a vermiyor musunuz? Diye bağırdı. — Şarlot mu, Şarlot mu? Ben ona ancak kazandığını veriyo- rum, Hakkını alıyor. Hem de ne gönderdi. Oğlunu da yanıma verdi. Ve bana dedi ki: — Memleket emindir. Bu or- manda belki kıymetli hayvanlar bulabileceksiniz. Bazı, bazı yav- ru filler ele geçmektedir. Çok güzel maymunlar da vardır. Ormanın tuneli içinde Bu teklifi hemen kabul ettim, bütün gün ve bütün gece Abi bataklıklı bir sahadan ilerliyerek burada insanın hayat ve mematı, fırtınasının net cesine - bağlıdır. Tehlike yalnız bundan - ibaret değildir; her hangi bir vahşi hayva- da insanı ahrete gönde- rebilir.. Hele orman içinde kate- dilebilecek 100 kilometre yol da çok mühm bir iştir; vakıa yol anzalı olmakla beraber, pek çok iri ve kalın yapraklarla âde- ta asfalt döşenmiş bir yola ben- zemektedir. Ba yol, bu minta- kanın en büyük tıcaret — yolla- rından birisidir. Yol etrafında küçük, perişan ve oldukça bol köy vardır. Yolun en güzel ve orijinal kısını ara sıra - içinden geçtiğimiz tunellerdir. Bu tuneller, bizim diyarlarda bulunmıyan çok büyük, çok yüksek ve çok yapraklı ağaçlar- la, gene buralara mahsus - sar- maşıklardan husule gelmiştir. — Arkası var — Od İlka namuskârane hakkı, — Namuskârane mi? Vah, vah.. Yazıhanede geçen uzun ZCCCİICN ne diyelim? Buraya ziyaretleri de mi masumanedir? ğ — Buraya ziyareti mi? Fakat onu siz davet etmediniz mi? — Evet.. Fakat ben intizamı sever bir kadınım, Sızı bu Mis kazanılmış — bir « karyolasında hareketsiz yatıyordu ANADOLU el Holivudda kaybolan yıldız Çölde Çocuğu ile bera- ber bulundu Holivudda bu seneki kış ha- zırl kları dehşet arzediyor! Her yıldız. bu. kış için patronuna harikalar yaratmak müsabaka- sına — düşmüş görünüyor. sebeple Holwwudda — hâdiseler, maceralar dedikodular da alabil-| diğine artmıştır. Hâdise ve maceraların en başta geleni, şüphe yoktur ki Gray Koperin macerasıdır. Bundan birkaç gün evel güzel Gray Koper, hiç bir kimseye ea küçük bir şey söylemeden Holivudu terketmiştir. Gray Koperin “namevcud, olması hissedilmiş, evvelâ aran- miş bulunamamış, ne olduğu soruşturulmuş, cevab alınamamış ve gittikçe artan bir endişe ve telâş baş göstermiştir. Grayın küçük çocuğu da meydanda yoktu. bebek acaba nereye gitmişlerdi? Başlarına bir şey, bir felâket mi gelmişti? Niçin ortada hiç bir iz yoktu? Gray Koperin şehir haydut- ları tarafından kaçırılmış olduğu hakkında bir şayia Holivudu altüst etmeğe kâli gelmiştir. Git- tikçe artan bir hararetle araş- tırmalara devam edilmiş ve ni- bayet... Dilber kadını mini mini bebeği ile e.varda çölde, Pak mıspiagde bulmuşlardır! Holivaddakiler bu keşif ha: sebile sevinç içinde yüzerlerken gözete muhabirleri de - düz'ne- lerle olmak üzere- dilber kadının yanına koşmuşlar ve: — Niçn böyle hareket etti- Diz? Sualini sormuşlardır. Yıldız, şüh kahkahasını — sa- larak: — Merak edecek ne - vardı, anlıyamıyorum! Ben de — insan , E Anadolunun Aagkçtı'j Doktor Bay Abdi Muhtar cevabdan çekind' Kadın, erkek olmadığını ne kadar çok batırlar, kadın olduğunu ne kadar az unutursa o nisbette idealleşir Hekim ve ayni zamanda ta- ' nınmış bir mütefekkir olan B. K |Sahate 7 Abdi Muhtar, (Anadolu) nun açtığı ankete cevab vermek is- tiyor, fakat düşünüyor, çeki- niyor; — Meslek.. Diyor. Değerli üstadı haklı buldum.. Zira doktorluk, cidden nazık bir meslektir. Bir doktorun, umuma söz söyler veya yazı yazarken, mesleği dolayısile bazı noktaları nazara almak istemesi, pek ta- büdir. Bir kaç dakikamız bu suretle boşa getti. O bana bakarak gü- lüyor ve ben de kendisini iknaa çalışıyordum! Doktor, sorgularıma bir kere daha g7z gezdirdikten sonra: — Mevzu, gayet mühim. Diyor ve devam ediyor: — Kadın ve ideal kadın. Bu öyle bir. mevzudur ki, bunun etrafında ciltler dolusu kitab yazılsa gene azdır. Kadının, cemiyet iç ndeki va- z feleri, tasavvur edemiyeceğ miz kadar yüksek ve müukaddestir. Öyle olduğu içindir ki, Türkiye Cumhuriyeti, kadını ihmal etme- miş ve ona İâyık olduğu en yüksek hakları vermekte, hç tereddüt göstermem ştir.. Doktor, br lâhza önüne baktı ve elindeki sarı defterin yap- raklarını karıştırdıktan sonra: — Bir az evel bir konsültas- _Edı._ug. Beni daha evel ha- dar etmiş bulunduğunuz için, gelir gelmez, anket nize verece- ğim cevabı şöyle karalamıştım. Beraber okuyal m: Bir nci svalinizde diyorsunuz ki: — Alelitlak kadın nedir? — Aleli'lak kadn, erkek ol- mıyan insandır. İdeal kadın hakkındaki sor: günuza da şu cevabı veriyorum: — Kadın, erkek olmadığın ne kadar çok hatrlar ve kadın olduğunu ve kada- az unut rsa, ERE Pa değil miyim? Çocuğumun güneşe ihtiyacı vardı; burasını en mü- şaid buldum ve buraya geldim! Cevabını vermiştir. Bir yıldzın, nikâhlı kadının ailesine bağlı olduğundan ziyade Holivuda bağlı olduğunu dü- şünmeden bu suretle hareketine, bazı dedikoducu kızlar: — Hoppalık ve - şimarıklık! Demektedirler. Biraz nazik mi olalım.. Haydi — llkı. -dedi- yoksa benden sen de, Yani iş hayatındaki zevcenize dokunmiyalım değil mi? İlka, biraz ileri doğru eğildi, çok ciddi bir tavırla: — Eğer sadece kâtibiniz ise, budalalığınıza doymamanız lâzım gelir, dedi. Mis Hop, her feda- kârlığa tamamen hazır bir kız- dır. Sizden küçük bir işaret bek- liyor, Jim, herşeyi altüst eııneuek' için kendisini çok güç zaptetti, sinirleri kopacak imiş gibi ge- rilmişti. Maamafih, zahiri bir sü- Hopunuzdan mahrum birakmak | künetle: istemedim de, onun için davet ettim, — Benim Mis Hopum mu? Neden benim Mis Hopum olu- — Earl Marşaldan bahsedi- yorduk, dedi. — Evet. Mevzuu değiştirmek istediğinizi görüyorum. Maama- yor? Sadece genç bir kâtip. Ya- | fih, Şarlonun kendisile evlenmek zıcı bir kız. Bundan fazla ne bir işi, ne de bir mahiyeti var- dır. Bir az da nazik olalım. için benden ayrılacağınızı ümit ettiği de muhakkaktır. Bu söz uzunca bir süküt hu- — Ne dediniz, ne dediniz?. | sule getirdi. Sonra, Jum karısına: Dr. B. Abdi Muhtar idıali ğe o nisbette yaklaşmış olur. Hem siz, kadınlık hakkında fikir toplamayınız. Çünkü kadın, Ekir mevzuu değildir, bir ruh mevzuudur. Fikirlere göre kadın örneği yaratılamaz; kadına göre fikir örnekleri edinmeğe çalışınız. Şunu iyice bilmelidir ki kadın, kendi içim mevcuttur; fakat bi- zim için de mevcudiyetlerinin bir cephesi vardır. İnsanlar için rüya, ne ise, erkekler için kadın odur. Fizik yaşıyışın bile rüyasız imkâm ok madığı, yeni olarak öğrenilmiştir. Kadın ise, erkeğin rüyası ve rüya, hayatın esasıdır. Kadına erkeğin rüyası ve yav- rusunun anası olmak —borcunu ödemeği imkâ sız kılan her har yat gidişi, kadını manasından, ai Di GA Git Görüyorum ki, — prensiplere göre kadın tipi yapmak istiyen. ler var. Prensipler erkek değil- dir, Erkek ve kadın ise pren- sip değil birer “c.ns, dirler. Prensiplerin cinsi yoksa da, cinsiyetlerin kend.ne hâs pren- sip eri vardır. Cinser, hç bir zaman fikir preasiplerine uymamışlardır, uya- maz'lar ve uymıyacaklardır. olacağına vardığı gibi gene de varacaktır.., Doktor, diğer suallerime ce- vab vermek istemedi. İsrar et- tim, olmadı. Nihayet teşekkür ederek ayrıldım. 4 Kâmi Oral Fransa millti müdafaası Paris, 4 (Radyo) — Fransa Maliye Nazırı milli müdafaa tah- sisatının on bir milyar iki yüz milyon frank olduğunu söyle- miştir. ayrılmak mı istiyorsunuz? — Ayrılmak.. Ayrılmak.. De- mek ki bu kelimeyi ağzınıza alıyorsunuz!. İlkanın bu sözleri vahşi bir sesle bağırmaktar. — ibaretti. Bir müddet olduğu yerde mırılda- narak sağa sola sallanı.. Sonra, muazzam ve süslü merdiveni dörder dörder atlıyarak yukarı kata çıktı. Ji ncak yukarıda- ki odalardan birisinin kapısının şiddetle kapandığını duydu ve ayni zamanda da bir tabanca sesi şatodaki derin sükütu yırttı, Bir taraftan da faim dö şambrin feryatları gelmeğe - başladı. Jim, üç seri hamlede yul atladı, sağlam ve kı.luıy kk:;;: bütün kuvvetile dayandı. Bu sa- yede kapıyı açamayınca İçendi odasına geçti, orada müştarek balkondan karısının odasına ge- çebildi.

Bu sayıdan diğer sayfalar: