5 Kasım 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9

5 Kasım 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Sahife © AN, Fotoğrafla: Yurdda Cumhuriyet Bayramı Cumhuriyet Bayramı, yurdun her tarafında büyük bir heyecan ve coşkun tezahüratla kutlulanmıştır. Muhabirlerimizin - bayram intibalarına aid gönderdikleri fotoğrafları neşrediyoruz. Sarıgölde: : Mardir : O ablasına hiç benzemiyordu. Keşki ablasıgibi olsaydı!.. Şimdi arkasından gider yalvarır, yaka: rır geri getirirdim. Halbuki onu hem kıskanıyor: dum, hem de dönüp gelmesinden korkuyordum. Çocukluğumu, onun- la nasıl evlendiğimi hatırladım. Eski günler bir sinema şeridi halinde — gözlerimin önünden geçti: * .. Küçük bir Anadolu kasaba- sında orta halli bir aile. Evin kadını, ince yüzlü, yaslı ve hiç gilmiyen, günün en çoğunu seccade başında yatıp kalkmak, tepsih çekmekle geçiriyor. Gü- rültüsüz, sinirsiz, kurulmuş bir makine halinde sanki yaşıyor. Evin erkeği kırk - yaşlarında, Baçına ve sakalına kır düşen, gözlerinin etrafı siyah gölgeli, büyük burunlu, ince - ve geniş ağızlı, beyaz bir adam. Sabah erkenden çıkıyor, gece geç vakit geliyor. Bazan sabaha karşı an- cak uğradığı oluyor. Çarşıda bir manifatura mağazası var. Onun ve civardaki bahçesinin gelirile geçiniyor. Bu evde kadının bir hizmet: çiden erkeğin de otel müşteri- sinden farkı yoktur. Erkek her zaman kadına karşı sert ve küs- kündür. Onun hallerinden şikâ- yet eder. Bazı günler ev kalabalık olur. Konu komşu toplanır ve Mevlüt okuturlar. Böyle bir günün ak- şamında erkek sesi daha serttir. Ağzı rakı kokar ve - söylenir: — Allah kahretsin seni; bu- rayı mescide çevirdinl.. Afrikada b cumhuriy Nüfusu 25 bin, ordusu da ADOLU — — 5 Teşrinisani 900 kişiden ibaret! 30 polisten biri Nevyork — Birinci Teşrin.. Yirmi beş binnüfuslu Liberia | cumhuriyeti, kuruluşunun doksa- nincı yıldönümünü kutluluyor. kümet merkezi olan Monraviada | bummalı bir fezliyot Var-. Yığın yığın ağaçların - süslediği — tabii | yollara bayraklar asılıyor.. — Or- dunun muzikasına ayak uydurma- Hğa çalışan zenci askerler resmi geçid için talim yapıyorlar. Liberia, Afrikanın cenubu gar- bisinde deniz kenarında bir ül- kedir. Amerikalıların âzad ettik- leri esir zenciler, 1847 de, yani bundan tam 90 sene evel buraya hicret etmişler ve Liberia cum- huriyetini kurmuşlardır. Bu küçücük cumhuriyetin 25 bm nuİulu, memleketi müdafaa 30 polisi vardır. Bu doküz yüz kişilik ordu, daha ziyade kahve tarlalarını muhalazada kullanılır.. En kuv- vetli varidat membar kahve olan Liberyada her aileninin bir kah- ve tarlası vardır. Onlar, çoluk çocuklarile bu tarlaların içinde uğraşırlar. — Payitahttan başka şehirleri yoktur, küçük küçük kasabaları mevcuddur. Bu küçük yurdda tarzı idare de çok basittir: Bir Reisicumhur; geniş salâhiyet sahibi bir riya- seticumhur kalemi mahsus mü- dürü; Başvekil ve üç Nazır.. Liberialılar, bilhassa payitaht- ta oturanlar gayet şık giyinirler. Amerikanın en son modasını takib ederler. Kalın dudaklarile bülbül gibi İngilizce görüşürler, Payitahtta geceleri vakit geçir- mek için bir kaç da eğlence Kadın boynunu büker. Adama kızarak değil, acıyarak bakar ve söylenir: dan ayırmasın!.. Adam, anlamadığım daha bir çok sözlerden sonrâ döşemeleri sarsarak odasına çekilir ve bir daha görülmez. Burası benim doğduğum ev- dir. Kadın annem, adamda babamdır. ” .. Yedi yaşına kadar ben de sessiz, tpkı annem gibi yaşa- dım. Zavallı kadın babam kızgın kızgın söylenirken benim kulak- larımı tıkar: — Aman,sen duyma bunları, çarpılırsın!. Derdi. O zaman babam haykırırdı: — Onu da kendine benzete- ceksin! Pısırık, sersem, budala yapacaksın! Fakat mektep yaşına gelsin de o zaman görüşürüz. Kız | Bu ülkenin yegâne şehri ve hü- | B yeri vardır. Doksanıncı yıldönümü müna- sebetile büyük merasim öğleden sonra yapılmıştır. Reisicumhur zamanda ordunun ku- n olan B. House, 900 kişilik ordusunun geçid resmini, Riyaseticumhur bahçesinde ku- rulan tribünlerden, devlet rica- lile birlikte takip eylemiştir. Ge- ce balolar, suvareler — verilmiş, Liberia milletinin saadetine içil- miş, nutuklar irad edilerek en fazla ehemmiyet verilecek işin nüfusu çoğaltmak olması lâzım geleceği söylenmiş, hatta küçük değil o, erkek.. Erkek terbiyesi vermek lâzım.. Annem bir kazadan korur — Allah kimseyi dinden iman-| gibi beni daha çok kendine çeker ve gözlerimin tâ içine bakarak öğüt verirdi: — Sakın babana benzemel O kendini bilmiyor. Allah iman- dan ayırmasın!. Doğrusu bu yaşayış hoşuma gitmiyordu. Zira diğer çocuklar gibi başıboş kırlarda dolaşmak, uçurtma uçurmak, topaç çevir. mek, sokaklarda bin türlü oyun- lar oynamak benim - için kavu- şulmıyacak bir rüya idi. Kapıdan girerken eşiğe ba- sarsam, annem büyük bir kaba- hat işlemişim gibi — üzerime koşar: — Çıkta yeniden gir! Eşiğe basmal Cinler çarparl.. — Allah esirgesin, ağzın burnun yamrı yumra olur. Bu sefer eşiği atlıyarak girer- dim. Seccadesinin bir kenarına Liberianın 900 kişilik ordusu geçid resminde Bu ordu kahve tarlalarını muha- faza eder. Polislerin sayısı da otuzdur. lnanmız, böyledir! Cumhuriyetin doksanıncı yıl yıldönümü ha- raretle tesid edildi Reisicumhur, hükümet erkânı resmi geçidi takib ediyorlar komşulara meydan bile okun- Muştur. Ne;n'yat Kızılay mecmuası Türkiye Kızılay mecmuasının 156 ıncı sayısı da zengin mün- derecatla intişar eylemiştir. Mec- muanın bu sayısında zehirli gaz-| lerden korunma — tedbirleri ve vasıtaları hakkında kıymetli bir makale ve Kızılayın faaliyetleri hakkında yazılar, Tesimler var- dır. benide oturtur, manasını bil- mediğim bir takım Arapça dua- ları heceletir, ezberletir, saatlerce benimle uğraşırdı. O anlar benim zamanlarımdı. en sıkıntılı Evin her uı-ıiı cin ve peri- lerle dohu idil Banların olma- dıkları bir yere gidebilmek için küçük — bacaklarımla günlerce yürümeğe razı olacaktım. Her — tarafımdan — götünmez zincirlerle bağlanmış gibiydim. Gece nasılsa dışarı su döker- sem; su olan bir yerden atlar- sam; sabun, makas, maşa gibi şeyleri eline verirsem, annemi büyük bir telâş alırdı. — Aman çarpılırsın!. Bu, hayatımda belki en çok dinlediğim sözdü. Annemin yanında, garip dua- lar mırıldanarak abdest almak, namaz kılmak, sağa sola salla- narak ağızda manasız sözleri Çingeneler kralı- nın kızı satıldı Tam200000- dolara! Fakat kız başkasına kaçtı, babası tarafın- dan öldürüldü Çingenelerden bu son sene- lerde pek çok bahsedildi. Çin- genelerin gizli ve garip bir ce- maat teşkil ettikleri anlaşılmıştır. Bu cemâatin kendisine mahsus yasa, ceza ve örfleri vardır. Meselâ; babalar kızlarını da- madlara para ile satarlar, çin- gene kızının güzelliğine göre, fiati 100 franktan 200,000 İran- ga kadar yükselir. *« Şu nakledeceğimiz hâdise de çingenelere ve çingene usullerine aiddir: Paris halkı, Marusyayı tanır- lar; bu Marusya kimdir, diye mi soruyorsunuz? — Fransanın, bel- ki de Avrupanın en güzel kı- zıdır. İşte bu en güzel kızı, kendi öz babası kocaman bir bıçakla öldürmüştür. Katil babanın adı Belfingor Dimitriyeviçtir ve ken disi maruf bir çingenedir, fakat Baron unvanını haizdir ve garbi Avrupa çingenelerinin de kar- hıdır. Baron Dimitriyeviç birinci sınıf masikişinas, mükemmel bir mu- gannidir. 29 kişiden mürekkep kalabalık bir ailesi vardiır. Kız ve erkek bütün çocukla- ri da nazardikkati -celbedecek derecede musiki ile alâkadar- dırlar. Marusyada — bunlar ara» sında en güzel bir kızdır. Ma- Tusyanın ağmı, dişleri, burnu. endamı, sesi, hasılı herşeyi bin- lerce delikanlıyı çıldırtacak kadar mükemmeldir. Bu sebeple de Marusyanın talibi çoktur. Fakat babası, Baron Dimitriyeviç çin- geneler yasası mucibince kızı için 200,000 frank istemektedir. Kızı istiyenlerden birisi kâfi derecede zengindir; Marusyayı damad . sıfatile kayınpederden satın almağa hazırdır; fakat biraz tenzilât istemiş ve: — Kızınız için size en fazla verilen para 90,000 franktır. Benden istediğiniz 200,000 frank fahiş değil midir? Demiştir. Baron cenabları: — Sözlerinize dikkat ediniz, rica ederim. Benim kızımın gü- zelliğini biliyorsunuz. Şu halde.. 200,000 frank azdır. bile.. Bu fiate hatırınız. için vereceğiml. Pazarlık olmuş, fakat birşey — Lütfeen çeviriniz — gwelıııek günün başlıca işleri Goeı yatmadan evel gene Arapça bir takım dualar mınl- danırdım; etrafıma üflerdim. Bu suretle kendimi demirden bir kale içine alırmışım! Böyle ol- » mazsa gece Tüyamâ şeytanlar beni dinden imandan - cin ve peri sürüleri, * Serbest bir adım atmak — bile , kabil değil, zira onlardan birini çiğnemek ihtimali var. Bu şartlar içinde ben bir | erkek değil, hatta bir kızdan Mektep, bana kafesten kurtu- luş gibi geldi. Fakat oranın da havası bulanıktı. Köşe sedirinde bağdaş kuran, elindeki üç met- relik sopayı ses çıkaranın beynine ( Sonu var ) 5 Bibbi t ve$ ,—f ——erz

Bu sayıdan diğer sayfalar: