22 Şubat 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9

22 Şubat 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ine kazası, günden güne güzelleşiyor Çineden bir görünüş Aydıa, (Hususi) — Çine Halkevi, dün merasimle açılmıştır. Gösteri, spor, kitap- saray şubeleri hazırlanan Halk- evine; köycülük şubesi de ilâve edilmiştir. 35 bin nüfusu olan Çinenin 29 bini köylüdür. Bu itibarla köycülük şubesinin açıl- masında isabet görülmüştür. Çine gençleri, dün gece Tırtıl: lar piyesini temsil etmişler, me- rasim çok parlak olmuştur. Çine, Aydının en güzel kaza- larından biridir. Çalışkan bir belediyesi vardır. Sokaklar bir çok kasaba ve hatta şehirlerden daha temizdir. Çarşı ve caddelere bol kum dökülmüş, çukur ve tümsekler ortadan kaybolmuştur. Resmi ve husust binalar boyatılmış, badanalattırılmış; kasabanın de- koru değişmiştir. Geçen yıl 8 bin lira olan belediye büdcesi 12000 liraya çıkarılmıştır. Bu yılın yedi aylık — tahsilâtı 2000 lira fazladır. Bu fazlalık Çine belediyesinin gelecek yıl 15,000 1liralık mütevazin bir büdce ile çalışmasına imkân verecektir. - Cahil Belediye kasabanın haritasını yaptırmış, elekirik projesini de yaptırarak Vekâlete tasdike gön- dermiştir. Çarşıda bir umumi helâ yapılmaktadır. Mezarlığın etrafı duvarla çevrilmiştir. Çine- nin içme suyu, ilimizin en iyi suyudur. Madran dağından ge- len bu suyun yolları bozuk o duğundan Çine belediyesini en çok meşgul eden iş su yolları- nın aslahıdır. Kasabanın dıştan görünüşü güzelleştirilirken içi de ihmal edilmemiş, hükümet, belediye, parti kurakları baştanbaşa yeni mobilyalarla döşenmiştir. Çine ilçesinde yapılacak bü- yük barajın sondaj işi de de vam etmektedir. Merkezdeki ilkoku'un yeri tamamen istimlâk edilmiş, temel atma hazırlıkla- rına başlanmıştır. hububat olan Çine, milli mücadelede de düşmanın Aydımı işgalinden sonra ilk defa milli teşki.âti yapan ve düşma- na ilk ateşi açan kahramanlar yatağıdır. ebe İlimizin en zengin ve hayvan yatağı Yavruyu parçaladı ve zavallı anneyi de Aydın haberleri Havaların düzelmesi çiftçiyi sevindirdi Aydın, (Hususi) — Halkevi- min yeni komite seçimleri ta- mamlanmış ve komiteler topla: narak başkan, delege ve sek- reterlerini ayırmışlardır. Yeni seçimler sonunda komite ve Halkevi idare heyetinde doktor, baytâr, avukat, atçi ve öğ retmenler daha çok yer almış- lardır. Halkevi sosyal yardım şubesi ders yılı başında yoksul orta- okul talebelerine 200 cild kitab dağıtmıştı. Bu defa 49 talebeye 184 cild kitab daha dağıtıl- mıştir. Havalar düözeldi Bayramda — yağan — şiddetli yağmurlardân sonra açan hava bahar letafetile devam etmekte ve ortalığı kurutmaktadır. Ha- vaların bu suretle devamı, ç ft- çiyi — sevindiriyor. Taşkından barab olan kışlık ekimden do- ğan zararı, havalar böyle gi- derse yazlık ve pamuk mahsu- lünden elde edilecek bereket kat kat telâfi edecektir. Evel- ce de yazdığım gibi su baskını Aydın ovala : reketimüjdecisdir. iça feyiz ve bes |ümeydan- öldürdü Balıkesir, (Hususi) — _Bıgr dıçın Okçular köyünde, cehalet yüzünden gene bir facia olmuş, genç bir kadın bir ebenin yan- liş hâreketi neticesinde çocu- ğunu doğuramıyarak ölmüş, da- ha doğrusu öldürülmüştür. Fac'anın kurbanı, yirmi ya- şında Keziban adında bir ka- dıncağızdır. Hâmile olan Keziban, sancı- lar hissedince köyde ebelik ya. Pân Zehra çağırılmış; cahil ka- din çocuğun ters geldiğini gö rünce şaşırmış, korkunç — bir üsüle müracaata karar vererek Şocuğu parçalamak istemiş ve evvelâ bacaklarını kesmiştir. Fı_kıı bütün uğraşmaları boşa gitmiş, bacağını kestiği yâvruyu alamamış, istırab içinde kıvra- nan ana da bir müddet Sonra ölmüştür. Zehra, yaptığından korkarak ev halkını da tehdid etmiş, me- seleyi kimseye söylememelerini tenbih eylemiş Ve zavallı kadın- cağızı habersizce gömdürmüştür. Aradan bir kaç gün geçince bâdise şüyu bulmuş, adliye tah. ta başlamış ve Meseleyi çıkarmıştır. Ebe ya taril * ANANOLU Yeni Halkevleri! Bayram çok parlak ve heyecanlı oldu İzmir Halkevindeki tezahür ve Kar- Dün bir Halkevine de kavuşan Çine| şıyakanın Halkevine kavuşması en ileri kazalarımızdan biridir — Başı 1 inci sahifede — Halkevleri, her güzel eser gibi inkılâbın, daha doğrusu inkılâbı kuran Atatürkün büyük bir ese- ridir. İnsanların toplu yaşama: ları, cemiyet halinde yaşamaları için kiymetli bir hâl- lar infirat halinde ya- şıyamazlar. Fakat insan cemi- yetlerini, başka — mahlüklarda görülen toplulak vaziyetinden ayıran bir farika vardır. Bu, milliyettir. Milliyet hissidir, in- san kütlelerinin milli rublarıdır. Milliyet hissini besliyen ve tak- viye eden, insanların bilgisi, kültürü ve şuurudur. İnsanların bilgisi ne kadar kuvvetlenir ve müsavi olmağa yaklaşırsa cemi- yet o kadar kuvvetlenir. Halkevlerinin - gayesi, yeti takviye etmek, seviyesini yükseltmektir. İnsan cemiyetleri, iradelerini birleş- tirmiş, yürüyen kütlelerdir. Küt- levi hareketlerin en güzel nü- münesini orduda görüyoruz. Bu itibarladır ki askerler ve ordu- lar muvalfak olurlar. Cemiyet- lerin, kütle hareketlerinde mu- vaffak olabilmeleri için biribir- lerinin hareketlerini sezmeleri icap eder. Halkevleri millet için bunu hazırlarlar. Ve küt« loce yapılacak hareketlere mil- leti ihzar ederler. Arkadaşlar, — senelerdenberi memleketimizde de Halkevleri kurulmuş - ve faaliyet göster mekte bulunmuştur. Son sene- nin bize verilen hesap plân- çosu, eski senelerde yapılan faaliyetlere — nisbetle cidden, hepimizin göğsümüzü kabarta- cak vaziyettedir. Bundan dolayı Ha'kevimize - vakfıhayat eden arkadaşlarımızın hepsine huzu- runuzda teşekkür etmek iste- rim. Bu benim için, hepimiz için bir borçtur. Vali nutkuna devamla, sene içinde Halkevinin çalışmasın- dan elde edilen yüksek netice- leri sanlatmış rakamlar saymış- tır, ve: cemi- cemiyet — Halkevlerinin — bugünkü bayramını kutlularken onu ya- ratanı anmak borçtur. Büyük Atatürkün önünde hürmetle eği- lir ve onu can ve yürekten se. lâmlarım. Sözlerile nutkunu bi- tirmiştir. Valinin söylevi, şiddetli ak Kışlar arasında sona ermiş ve müteakiben, doktor B. Osman Yunus kürsüye gelerek, bir se- nelik faaliyet raporunu oku- muştur. Bundan sonra, Dahil.ye Vekili ve Parti genel sekreteri B. Şükrü Kayanın radyoda Halkevleri için irad ettiği çok veciz ve uzun söylev dinlenmiş, törene geç vakte kadar devam olunmuştur. Vali B. Fazlı Güleç, refaka- tinde belediye reisi B. Behcet Üz olduğu halde müteakıben Karşıyakaya gitmiştir. Buradaki merasim de çok alâkalı olmuş ve vali, kısa bir söylevden sonra, Karşıyakanın kavuştuğu müesseseyi açmıştır. Karşıyaka, halkevini büyük bir memnuniyet ve şükranla karşilamıştır. Ankara, 20 (A.A.) — Halk- evlerinin — kuruluşlarının altıncı yıldönümü bugün memleketin memleketin her tarafında büyük bir meratimle kutlulanm ştır. Bu münasebetle Ankara Halk V evinde yapılan toplanlıda B. M. Meclisi reisi Abdülhalik Renda ile Vekiller, Mebuslar, vekâlet- ler ileri gelenleri ve kalabalık bir halk kütlesi hazır bulun- maktaydı. Merasime saat 10,20 de İs- tiklâl marşile başlanmış ve onu takiben İç İşleri Bakakanı ve Parti genel sekreteri Şükrü Ka- ya söylediği bir nutukla Halk- evlerinin değerli çalışmalarını öğmüş ve 24 yeni Halkevini açmıştır. İç İşleri Bakamımızın sık sık alkışlarla karşılanan ve Ankara İstanbul radyolarile neşredilen bu nutkundan sonra Timur pi- yesi büyük bir muvaffakıyetle temsil edilmiştir. — Var olsrn! Alaşehir mah- keme zabıt kâtibi Bay — Şerafettin Özden — tayyare piyankosunun | dördüncü keşide- sinde büyük ik- ramiyeyi kazan- miş ve Hava Kurumuna — be yüz lirâ teberrü B. Şerafettin etmiştir. Bu temiz yürekli yurddaşın gös- terdiği yüksek ham:yot ve vatan- perverliği takdir ederiz. Bir casus mahküm oldu.. Naneyden yazılıyor: Stringvendel fabrikasında bir müddettenberi memur olarak hizmet gören Eharbs Alfred Lan- gin büyük bir ecnebi devletin casus teşkilâtına mensup olduğu tesbit edilmiştir. Yapılan tabkikatta, 1936 yı- lnda Fransa ve Almanya hu- dudu üzerindeki askeri hareket- lere dair bu adamın muhabe- reler yaptığı anlaşılmıştır. Toplanan aşkeri mahkeme bu casusu (5) yıl hapse ve on yıl Fransada ikametten men'e karar vermiştir. Liman hareketleri Dün limanımıza iki Türk, bir İtalyan, bir İngiliz, bir Felemenk, bir Yunan, bir Norveç vapuru olmak üzere yedi vapur gelmiş ve bir Türk, bir İtalyan ve bir Alman vapuru hareket etmiştir. Dün limanımıza gelen Veta vapuru fırtınadan yirmi dört ve Bartın dört saat geçikme ile limanımıza gelebilmişlerdir. Fır- tına esnasında limanımızdan ha- reket eden Alman ve Türk ve Hmanımıza gelen Felemenk va. purlarını Küdret adlı. klâvuz romokörü çekmiştir. Edirneye götürülen mahkümlar Denizli hepishanesinde bulu- nan 30 mahküm, Edirne hapis. hanesine gönderilmek — üzere şehrimize getirilmiş ve İstan- bula gönderilmişlerdir. Oradan Enirneye sevkedileceklerdir. Öğretmenler ve ders saati Hususi Ortaokullarda öğret- menlerin huftada 13 saat ders gösterebilecekleri Kültür Bar kanlığından alâkadarlara bildi- rilmiştir. Kültürparkta Kültürparkta — gençlerin e lencea ihtiyacını temin için e tanbuldan patenler getirtilmi ştir. Patinaj oyunlarına yakında baş- imaacaktır. P -— illür f—— Büyük köy hikâyesi a B Köşk Sevgili, köylü kardeşlerime armağan YAZAN: Nezihe Muhiddin ALS7 sin Köylüler yeni rubaları içinde akın akın meydana doğru geli- yorlardı. Artık genç kız ve kadınlar, tarlada, ekinde, dü- vende hep beraber çalıştıkları hâlde şimdi erkekleri görünce ancak tek gözlerini meydanda bırakan o eski yaşmakları bir tarafa — atmışlardı. — Hepsinin başında ipekli ve tülbet ince oyalı yemeniler ve krepler bu ışıklı 1 mayıs sabahında renk renk çiçekler gibi otrafa ser- pilmiştiler; — fakat hepsinin te- miz alınları, pük — ve sevinti yüzleri açıktı. Yüz karaları yok- tuki bu güzel akyözleri kapa- sınlardı. Meydan iyiden iyiye dolduğu halde daha sabahin altısı idi. Orta yere konan büyük bir gramofon neşeli havalar çalarak bayram sabahını şenlendiriyor- du. Teplanan halkın nda yalnız dört kişi eksikti: Yağız nine, Fadime, Doğan ve Gün- düz, acaba ne olmuştu o: ? Hele Fadimeyi araştırmıyan göz yoktu. O her hızirilyasta her- kesin niyetine güzel bir mani uydurarak köy halkını güldürür ve sevindirir! öy halkı biri- birinin ellerini sıkıp bayramı kutlularken uzaktan, — yürekleri övünçle hoplatan davul ve zur- na sesleri gelmeğe başladı Meydanda toplanan halk üst- lerino, başlarına çeki düzen veriyor, hele askerliğin o yük- sek, o sağlam imanını göğüs lerinde tunçtanibir kalkan gibi geren erler, hiç bir duyguya, hiç bir bağlılığa benzemiyen o ulu kıvançla Büyük Önderin heykeline karşı selâm durumuna geçiyorlardı. Türkün eski ve haşmetli çak gi olan heybetli davulların tenposuna uyan zurna ve mu- zakayı düzgün adımlarla takib eden köylülüler hep bir ağız ve yürekten kurtuluş — marşını çalıp söylüyorlardı: Korkma söamez bu şafaklarda yüzen alsancak Bönmeden yurdumun — üstünde tüten #n son oeak Kafilenin önünde - köy ağası Osman amca Çambaşak ve ge- linciklerden yapılmış bir çelenk taşıyordu. Onun arkasından fabrikanın işbaşısı “Yüzü Aydın, fabrika işçileri namına al ve beyaz kol- lardan şanlı ve ünlü sancağı- mizin ây yıldizi işlenmiş bir çelenk getiriyordu. En arkada gelen büyük çiçek demetini de köyün gençleri özene bezene yapmışlardı. Çepeçevre defne dallarının ararında açık mavi ve pembe gazlardan fiyangolar arasına serpilmiş olan kır mine. lerile yabani pembe gül gonca- ları, bugünün başarıcı ve san'at- kâr gençliği andır:yordu. Çiçek çelenkleri derin bir saygı ile “Ulumuzun,, heykeline asıhrken hep bir ağırdan ça- gırılan: Çıktık açık alınla on — yılda on savaştan On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan Bu kıvançlı ulus — şarkısı kö- yün şen havasını kırılmaz - bir imanla doldurdu. Şarkı bittiği zaman halk su- Süb etrafına göz gezdirirkten göklerin mavi — derinliklerinden bir kanat çırpıntısı — duyuldu, şimdi herkesin gözü mavi ve ;ııklı göklere dikilmişti. Bulut- süzülen bu büyük kuş artık aşa- ğı doğru inerek köy meydanına yaklaştı. Bu bayan Gündüzün uçağı idi. Koca kanatlarını bir iki çırptıktan sonra sevinçle el çırpan köylülerin üzerine düm- düz gerdi. Uçağın etrafı çepe- çevre deine dalları ve küçük küçük al sancaklarımızla dona- tılmıştı. Dağları çınlatan — alkışlara uçaktan etek etek gül, sünbül, menekşe ve bütün bahar çiçek- lerile beraber içinde kutlu ya zılar yazılı renk renk kâğ dlar serpilerek karşılık veriliyor ve bu serpilen çiçeklerin arasından hep bir ağızdan çağırılan kur- tuluş marşımın göğüs kabartıcı şanlı ahengi akıyordu. Uçak bahar çıçeklerile renkli kâğıd- lar serpe serpe tekrar yükselir gibi oldu. Fakat çepçevre, men- d, yemeni sallıyan köy halke nin sevinci karşısında düz — bir mevdanlığa konuverdi. Köylüler el çırparak düzlüğe doğru koşarken, küçük — uçağın kapısı açılarak önce Yağız nine dişarı çıktı. Arkasındın sağ koluna bayan Gündüz, sol ko- luna da bay Doğan — girmiş beyaz duvaklı, beyaz ipek ruba- h bir gelin çıkınca halk şaşkın. hıkla birdenbire sustu.. Uçağın etrafına saygılı bir - sessizlikle çevrelenen — köylülere — doğru kolunda beyaz gelinle ilerliyen Doğan en dinç ve sevimli — se- sile: çi — Sevgili arkadaşlerim, bes — !’tı gök- gelin — getir- nim arslan köylülerim... isted'ğiniz gibi size mavi lerden beyaz bir dim, Diyerek duvağı kaldırdı, Beyaz tül duvağın altından beyaz bulutların arasından sıy- rılan ayın on dördü gıbi dilber Fadime çıkınca köy halkı çılgın bir sevince kapıldı. Alkışlâr arasında bağırıyorlardı: Sevgili Doğanımız sardılar. Bütün köy halkı geli- in —yanında sevimli sevimli siyen Yağız ninenin elle- rini öperek: — Gelinin kutlu olsun!. Dediler: Güzel köy kızları da Fadi- meyi kuşatarak: — Kutlu olsun gelişin. Uğur. lu, mutlu gelin!, Diye onu kucakladılı Fadime beyaz dişlerini pırıl- datan tatlı bir gülüşle onlara cevab verdi: Kanadım açtım geldim, Ben gökleri aştım geldim Ankaranın sırtlarına Sevincimi saçtım geldim. Hep bir ağızdan: — Safa geldini. Kutlu gün ler gör, bir yastıkta koca, bize tosunlar yetiştir!.. — Ne yaraşmış sana bu ge- linlikler Fadime. — İşte sor, ben daha çok evel senin uçakla geleceğini kızlara müjdelemiştim de inan. mamışlardı bana. Hey kızlar nasılmış, dediğim çıktı mı? Fadime Ayşenin sırtini okşi- yarak: — Ben de ilk maniyi sana söyliyeceğim Ayşe, dedi. — A; sahi, bütün kızlar ni- yetlerine mani bekliyor Fadime. — Kızlar, nafile yorulmayın. Fadime bu beyaz rubalarla — hızirilyas çömleğinin — başına oturur mu hiç?

Bu sayıdan diğer sayfalar: