24 Mayıs 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 10

24 Mayıs 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ebül'alâ E| Şeriatler, aramıza husumet ve - Maarri: nefret ekti ve içimize ; ayrılık aşıladı. Allahın kudreti şüpheden münezzehtir. O, halkı bir araya toplamaktan, ölülerini yeni baş- ıstirap takdir etti; için «öldü gitti...» diyinceye kadar... İnsan- oğlunun öldüğü'gün, git de bırak- tığı çocuklara haber ver: kendi- leri bir mirasa konmuşlardır; ölen de rahatını bulmuştur. ... Ortaya: bir takım: rivayetler kondü; Eğer bunlar doğru-olsaydı gerçekten (değerleri, | tesirleri olurdu; Fakat dayanakları zayıf- tır. Sen yalnız kendi aklına danış, gerisine kulak asma. Bir toplu- luk içinde danışılabilecek. tek merkez, akıldan: ibaret... “".. ünah işleyen insan, bünu, e Allahin takdiriyle ep mecbursa, hareketinden ötürü ceza görmesi zulümdür ; haksız- lıktır. Allah madenleri yarattığı zaman onlardan kılıç yapılacağını biliyordu. o Bir, takım, inşanlar eğ kan döktüler. Bir takım- ları da onun madeniyle atlarının gemlerini ve mallarını yaptılar. Sakın sen kendi öz vicdanının İtikat Hakikat an n j başa yalan olduğunu haber veri. yor, Ey akil, sen; yahlızdoğruyu söylüyor ve «anlatıyorsun, Pey- gamberler ağzından sözler uydu. ran, yabut onlara dilediği gibi, mânalar karıştıran ahlâksız cahil bizden irak olsun. ... Birbirini tutmayan öyle Şeriat bükümleri ki, bunlara karşı sus- maktan başka hiçbir şey gelmez İden,.. Bir taraftan cehennem korkusiyla Allaha siğiniriz v asıl olur; öbür taraftanda, sakatlanan bir elin Şeriatçe diyeti beşyüz. dirhem gümüşken, bir çeyrek saltını. çalanın bu suçun- dan ötürü elini keseriz. OT: Maarri'nin çek iman ' ruhiyle asla” telif * tabal etmeyecek, buna benzer parçaları pek çoktur. Bunların yanında da, gerçek imanı fesat ve gösteriş yolunda kullananlara karşı, ancak iman adına yapılması gereken muhteşem hücumları var... Görü- lüyor ki, A MARK Sp üstün ve ulvi bir muvazeneye . varama- mış bir ruh mn ibarettir; ve. menfi cephesiyle Maarri şüphesiz ki, dalâlet iklim- Yalnız, hakkında, büyük bir Şeriat büyü» gü negüzel bir.cevap veriyor : «Şeriatın, sakatlanmasına beşyüz dirhem diyet. biçtiği el, hırsz- liktan kaçınan eldir.- Şeriat, bu elin değerini üstün tutmuştur. Buna * karşılık, hırsızlık yapan el de, irtikap ettiği suç önünde bütün değbrini' kaybetmiştir Ey biçare, sen : Allahın. hükümlerin- deki inceliğe.biraz akıl erdirmeğe bak 1,.». Söylenecek başka birşey yoktur.) DİVAN Prof. $. Ü. ban kiş — Edebiyat tarihi : MEVZU Trecedyada mevzu, ekseriyet- le din ve kahramanlık efsanele- rinden süzülmüş vakalardır. Bu mevzular, başta (İlyada) ve (Odi- se), adeti Aires ie mev- alı atabarı ÜNA Tracedya bu şekilde, halen; duygu ve alâkasına tam bir mâx kes olmak “bakımindan, hemen ili bir Seyirci, (Agamemnon), (Priyam) ın âile “hikâyelerini, bu eski âşinalarin hayat ve macera- larını (dinamik) bir şekilde kar» gısında billârlaşmış görür gör- mez, hemeh'en büyük zevki duy- muş, onları Kendi hayatina” biti- şik, yakın ve milli bir bayat ör- neği telâkki etmiştir. Yünan ti- yatro seyircisinin, babadan çocu- ğa ilk bilgi ve (kültür) tobumü olan bu İsimler, müthiş ve cazi- beli hayatlarını bir pevi sahne üzerinde ve müşahhas bir görü, müş içinde ye başlayınca, Yunanlı. onları asla yadırgama- mış, adetâ terakki ve istihale onlar vasıtasiyle ye- üzerinde çalışmaya başlayan şair- r, aynı zamanda. .dini, seciyeli (ditramb) © korolarından. doğma tracedyanin bir din pilânı ifade ettiğini gözden uzak tutmamış- lardır. Bu yüzden ilâhları. met- betmek; trasedyadaki koro; ta- Doğunun büyükleri : RUHİ SEĞİYE Maarri hakkında söylenmeyen şey kalmadı. Her biri de ötekine zıt... Kimisi ona dinsiz, zındık, kâfir, dedi; kimisi de dindar, âbid, zahid, sofi... İşte, şair hakkında, Said Şer- tümi'nin fikri: «Hafızası mesel halinde olan bu şair, bu şair ve mütefekkir, bu hakim ve derya. dil şahsiyet, kendisini topyekün ilim ve edebe ri Evinden sıkmamış, en çok dinler üzerinde milletlerin o gidişleri, reisleri ve idareleri, onü basi zla meşgul eden mevzular Bütün bu tefekkür çileleri ie Maarri sik sık şüphe ve tereddü. de düşer. Kâh küfre sapar, kâh imana döner,» Böylece, şair hakkında, müh- telif İlel: vo walâhiyetlerden 10 muhtelif ithamlar ve müdafaalar çıkmıştır. Bizce h Mâarri, Obaya, mücerret hakikat arayıcılığı, dün- yadaki fânilik havasini derinden derine düyüş gibi kıymetlerde birinei sınıf bir adamdır; © ve şabsi ahlâkiyle de gerçek bir Müslümana yakışacak bir feragat ve mefs bakirliği yolundadır. Fakat onun ruhunu kıskacı içine alan şüphe akrebi, en ileri dere- eedeki bu zekâyı, son iman vecd dönemecini tam kıvrılacağı yerde birdenbire enselemiş ve istikametsiz bir şüphe ve bedbin- / < 9 .İerdendir. Bu, fikir ve san'atte lik uçurumüna yuvarlamiıştır. Böy- lelerine, aşağı yukarı Garplı bir tâbirle «yanmış deha» diyebiliriz. Herşeyi varken, birden herşeyi kaybeden, herşeyi almışken her- şeyi yutucu hendeği atlayamayan yaradılış... İşte, geçen sayımızda Döğunun menfi dehası diye vasıf- laadırdığımız Maarri'yi, şimdi yu- karıdaki örnekleriyle de bu. ters istikamette, yâni bir adım daha ilerideki büyük iman ve vecde ge- çemeyiş akıbetinde bulacaksınız. Maarri ; çok yüksekten düşen- o kadar: ince bir noktadır ki, tim “ve istidat İçinde merkezi nasip ve büyüklükten mahrum olarak takdim ediyoruz. Prof. &Ü g> gannilerinde birinci pilânı muha- faza etiiştir. 7 (İlyada) ve ğine”. in ederken, üç katlı evin tında oturduklarını ni sözde ilâhlar, aynı mgvkilerini ' , üzerinde mü kalmamışlardır. meg ayan ve da da, My ei olmayan- ları cezalandırm. saüiküfa diki miake gibi, NU ta b | RUHİ MUHTEVA: Yunan tracedyasında ön bü- yük rubf muhteva, Heyecan ve his kıymeti t hiçbir tracedya eseri yoktür. Eski mevzular, tracedyalarda, yalnız bu tesiri doğuri gayesiyle ar Tracedyadaki, heye- an ve bi ada, korku âhenkli vahdetiyle karşılaşır kar-' şılaşmaz, aradığı (trajik) heye- canı elde etmi tminan ve te sellisini bulmuş oluyordu. İşte: (Aristo), meşhur (Ka- tarsis) yahut (Pürgasyon) nâza- (Eski dr selam e tetkikler » Etudes sür le drame antigue) eserinin esinde «Aristo, selim düne » kes i kin görüş sahibi. Şira nok- tayı işaret eder: Tracedyanın ruhu, her insan- da şu veya bu ölçüde mevcut olan fiili heyecan ihtiyacına bina edildi. Bu ihtiyaç, (dramatik) bir vaka tesbitiyle zevkli bir tarzda kendisine tatmin yolu çinde uzaklaştıran ee de, felâketin tesirini maddi olmaktan kurtarır. Böylece > maddi ıstırab. tan ayıklanmış, saf bir heyecan kalır.» Salih Zeki AKTAY k, bağrı olanları hâkim.

Bu sayıdan diğer sayfalar: