22 Kasım 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 15

22 Kasım 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

RÖPORTAJLARIMIZ Iş Adamları aşayış tempoları kaynaklarının âhen- gine uymayan insanlar, aramızda pek çoğaldı. Meselâ. bir baba m Ayda eline geçen belli para, yüz seksen liradan ibarettir Fakat bu b hani bir yetişmiş kızı var- dır ki, ayağına kırk beş liralık iskarpin giyer, doksan liralık çanta kullanır Yazın, onu (enipirime) ler, kışın kürkler içinde görürsünüz, Bu harikayı, kazancı ayni ölçüde olan bir başka sabit getirli vatandaş neye yapamıyor ? Sorar, öğrenirsiniz Oturdukları apart- manın kirası seksen liradır. Mahallede, geçimleri ek yolunda kimseler olarak tanınmışlardır. Odaları tıklım tıklım eşya ile doludur. Bir yandan da bunların yeni- lerini tedarik etmektedirler. Yazın, Adalar- dan Modalardan, kışın tiyatrolardan, sazlı sözlü toplantılardan eksik oldukları görül- memiştir. may Bu y seksen lira, üzerine afsun sinmiş bir para mıdır ki, koca bir ay, bütün bir in irili ufaklı yiyip içmelerine, giyinip kuşanmalarına, gezip tozmalarına yetiyor! Hafızanızı yoklarsanız, mutlaka bu garip “üç de illerden bir veya ikisini siz de hatırlars Arasıra lim çarpar : — Falanın bayanını görmeyin! Bir tek taş pırlanta yüzük almış! Sokağa alsanız üç bin lira eder! — Duydunuz mu? Taksimde, iki bin beş Yüz lira hava parası vererek kaloriferli bir âpartımana taşinmışlar — Küçük kız (Kollej)e > talebe yazıl- mış.. Yıllığı iki bin beş y lira mı imiş, üç bin liramı imiş, ne! iye resmi gelir, hep o mütevazı rakam olmakta devam eder: Ayda yüz seksen lira YZMALLI TÜRKÇEV- DETERMİNİZM : iye eğ . (De- terminizma) diye alabili YEVELOP MAN: Bumu kulanmıyacağın, kar; 2 tekemmül ve inkişaf DEZENFEKSİYON: Tıp ve dd alıp halk şivesine tesi DİDAKTİK: Kulanmayaağız. Yerine (talimi) diyebiliriz... DİKSİYONER: 5 ME eş Ye- rine (lügat) veya (Kamus)... DİKTATÖR : Alıp halk şivesine teslim. DİKTE; a. Yerine (not veregyiğ (i DİNAMİK ma alip halk şivesine teslim... DİPLOMA : Tamamiyle türkçeleşmiş kelime... : Dilci a e aa Selâhaddin Güngör Şimdi size bir başka tip takdim edece- ğim : Açık bir hüviyeti yoktur. Hangi vazi- fede oğlan ile sorulduğu zaman, ez çatarak sadece «iş yapıyorum!» cevabı verir, fakat bu işin nasıl bir i Kidnğene söylemez. Ve soruşturmaların devamına meydan vermez. Sık sık Ankaraya gider gelir. Yataklı vefalı müşlerilerindendir. dairelerinde iş mi takip eder? Bir firma adına teşebbüslerde mi bulunur ? Ko- misyonculuk mu yapar ? Filân ve falan mü essese hesabına taahhüdleremi girişir Buraları belli değildir. Fakat iş eke herkes için bir kapalı kutu olan bu zatın ünlük faaliyeti daima başarılıdır. Arasıra düşse bile kedi gibi, her yerde dört ayağı üstüne düşer. Devirler değiştikçe kalıp değiştirmekte emsalsiz ustadır. çinde bulunduğu kabın şekline tabi olmakta suyu, fakat Ae iştere girmek» ten yana çirkefi hatırlatır ** Buda onlardan biridir; On yıl önce & ve E g - Şimdi birkaç milyon liralık bir. müessesenin başındadır. her şey bilir. Sorula cak olan tek yun hangi dereden ri ve di Gali nin nasil Gerede )ünkü sermi ii sadece mânevi idi: (Kurnazlık)! Bide Keira ği elle tütülur ve a ölçül e iken pr sü yır cemiyetinin ön iane Koçanından âdeta düşman görmüş gibi kaçar. Bir-düşkün gib yardım istemeğe kalk samz, ağar size o kâdar acıklı Seli sliiğe anlatır ki, yüreği ir adamsamız, eline e on: kuruş Pa raki geli ir. #» h ai me a her şeyden ci ey " mayaca e'bir tip daha: Pekmez arı için ne fırınların, ba: günlerde Yerli Male önünden âayrılmazdı Ae vergisi Pazarının kapısı ar konulmaz, bir yaz, çtı kumaşlar © ortadan sürer sıralarda hal Birliklerinin “iy ğini aşındırmakla meşguldu. Altun (spe lâsyon) Sala Mi ralli alabildiğine ya selttiği günlerde Dördüncü Vakıf - Hanın (bol)ünden eksik olmazdı.Ankaradan İstan- bula, İstanbuldan Ankraya akın mı başla- dı ? Tirende yer bulamayanlar mi Soğ T kokuyu alır, aralarını verip numaralı biletlerle (kompartiman) la mili yerleri kapatır, sonra bu biletleri adamları vasıtasiyle el altından sattırır. (Normal) devre geliyor, artik bu gibilere iş kalmayacak, diye düşünmeyiniz. Onlar her devrin adamı, her efendinin a a Bütün kârlı işlerin .arkasında örürsünüz. Piyasanın yükseleceğini, düşe- Sağl il Naki dükkân sahiplerinden haber alır. Çocu; be cı olan memur, fazla tahsil edilen vergi borcunu geri almağa çalışan mükelle nları arar. Herkesle ahbap oluşlam, her pid Hakarete uğradıkları yerden iltifat iş gibi, gk ağızları kulaklarına vararak çıkarlar, Bu kadarı yeter. Çünkü, daba fazla tafsilât verecek olursam, bu yazıyı üzerine alanların çaoağındau korkarım ! “. Şehrin bol para harcanan o bellibaşlı eğlence yerlerinde kendilerine sık sık rast- larsınız. Ceplerindeki ziyaret kartlarında vazife unvanı şudur: Müteahhit! Evet.. Bu zatlar, taahhüt işleri yaparlar. Yol, köprü yorgunluk almalarını onlâra kimse görmez. Fakat sağdan soldan bu «müteahhitslere dair işittiğimiz dedikodular, pek de hoşa gider şeyler değildir. Meşru kazanca sözü- müz yok amma, dünyan içbir yerinde meşru kazanç, bizim «müteahhitlerin ka- zancı seviyesine yükselemez. Bu zatların asında iç para deme- yi van bir iile ğe teşkil etmekte e meydanı dolduran tiplerimiz ! emek EMEK ras kat'iyyen açıl- ve lokmi ki dudak kilitli gi çiğnenir. r suale cevap e veya birşey söylemek i için mutlaka li Ağızda yem Su içilecekse keza lokmanın bitme- sini beklemek ve ağızda hiç bir şey almadıktan sonra bardağı ele almak lâzımdır. Yemek Zn ağız yağlandıkça mü- begen peçete ile silmek icap eder. malar büyük olarak alın- maz ve yanakları şişirici bir tarzda çiğnemeğe mecburiyet hasıl olmasından kaçınılır. Çiğnerken herhangi bir «çıtkırıldım» eda, ağzı büzmek, çiğneme fiilini gizle- mek veya zorla gümebeei ha- sikkeler, tersine, pek çe eslihan i Kisakürek mmm EYE

Bu sayıdan diğer sayfalar: