22 Kasım 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 2

22 Kasım 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Poetika: 8— Şair ve ha yat Sair, belki de ilk şairdenberi, bir tarafiyle dev adam, bir tarafiylede hafif ve maskara havai ve ilcai bilinir. Şairin, aslındaki ulvi mayaya rağmen hamuruna bu ekşiliği katan, onun kendi ulviyetini her cephesiyle tahkim edememekte gösterdiği zaaf; ve bir kuvvet ve üstünlüğe karşılık umumiyetle başka cephelerde rastladığı nisbetsiz- liktir. Ve nihayet besbellidir ki, bu hal, hilkatin bir sırrı olarak, bir melekeyi üstünleştirirken çok defa öbür meleke- leri zayıf bırakan bir umumiye! ifadesi ve ekseriyet düs- turudur. Fakat hüsusiyet ifadelerinin en parlaklarından biri olan şair hüviyetinde şiir ve fikir kıymetleri en büyük kıvamlarda birleşince. iş tamamiyle tersine döner. dg İira şair, şiirde lam ve mükemmel olunca, yâni en mahrem fikri şiirden, ve girift şüri fikirden süzmeğe baş- layınca, cihanda görmediği ve ölçülendirmediği istikamet kal- maz; o zamanda, şairliğiyle insanlığı ve “hayat adamlığı birbiriyle mebsuten mütenasip bir âhenge girer. Sair, Çemişkezek'teki yarı deli Durmuşun (Şarlo) kılı ğında dolaşması. gibi, şüri, basit bir hissilik ve nebatilik pilânında ele aldığı ve. hattâ buna istidat gösterdiği nisbette başka cepheleriyle hafif ve maskara, hava ve ilca adamı görünmeğe malıkümdür; ve ilk şairdenberi dâva, büyük kalabalık ifadesiyle hep bu türlü, ender ve baş örnekleriyle- de öbür türlü olmuştur. & Bilen ve bilmiyen her ferdimizle hepmiz bu ae bizzat Allahın ferman ettiği gerçeğe tamamiyle uygun olarak, Allahı aramağa, bulmağa, onun sırları ve hikmetleri etrafında «körebe» oynamağa ve ona ibadet etmeğe geldik. Onun içindir ki, marangoz, yonttuğu tahtada onun, politikacı güt- tüğü cemiyette onun, şair de uğurduğu kelimelerde onun sırları ve hikmetleriyle çevrilidir. Su kadar ki, ayni nâmüte- nahi sır ve hikmetin çevirdiği bir ayakkabı eskicisiyle şair ara- ASLINA MUTABIKTIR Necip Fazıl Kısakürek — İsmin ne çocuğum ? (Hügo) nun değil, “Fransız — Öztürksoykaner kılâbının'da tarihini ve — Yaşın kaç ? — Ha, evet, 19 uncu — On dokuz! rn ! — Mektebe, gidiyor musun ? p daha müthiş 1W — Evet; yüksek tahsilimi - “İlk Tik Cumhur en kimdir? yapıyorum ! — Maddevi mi, li musun? — Ya Hi ev du cumhur — Ben bitarafım reisi ? — Müthiş iğ (Hügo) — Abdülmecid... kimdir ? G — Garp medeniyeti nasıl — Bir Fransız muharriri ! doğdu ? © — Hangi asrın adamı — Türklerin sayesinde — 17 inci aş — (Rönesi ae). hanği keşiflere dayanır? — Amiri. keşf — (Sümerbank) eri niçin Türkçe değildir ? — Türkçe değil mi ? — 17. inci sun bal Bu adam ne yaptı — Fransiz inkalbanı Kutâği lardan... — Ne diyorsun? Sen yalniz sındaki fark, şairin bizzat ve 'şuuri olarak bu sır ve hikme- tin ta merkezine ve 'doğrudan doğruya kendisine bağlı yaratılmış olmak haysiyetidir. © Bu Bakımdan şair. dâva ve memuriyetini tam şuurlaş- tırmak ve ulviyetinin nisbet ifadesini her sahada tecelli ettir-. mek mazhariyetine, yâni tam ve üstün şairliğe erince, mesleklerin.en sayğılısına; . bunu yapamayınca da temizlik amelesinden daha aşağı ve üstelik serseri, başıboş ve seriri bir tip ifade eden bir mesleksizlik mesleğine mensup kal- mağa mahkümdur. © Vasıl insani gayelerin en ilerisi olan ilâhi mârifet ve tasavvufta, ilâhi cezbe istidadının akıl ve muvazeneden mahrum ettiği perişan meczup tipleri varsa ve nasıl en büyük değer cezbesini içinde zantetmiş ve tekrar akıl ve muvazeneye iade edilmiş irşada memur yüksek velide ise, şair de, bu üstünlerin üstünü derece ile kıyas ve teşbihten uzak olarak, irşada memur velinin hikmetine yaklaşabile- ceği nisbette hayatın her şubesini o şubeye ait başka insan- lardan daha kuvvetle kucaklıyacak ve cemiyetin güdücülük makamlarına oturtulacak bir ehliyet kazanır. © Şür yazan devlet reislerini biliyoruz; fakat devlet re- isliği yapan şairleri görmedik. Bizim yekpare ve esasların esasına bağlı dünya görüşümüzde şair ve san'atkâr, devlet reisi olması aslâ şart olmayan, fakat icabında en yüksek devlet reisini kendi kadrosu içinden çıkarınca kimsenin hay- rel ve istiğraba düşmesini beklemeyen bir hüviyet ve şah- siyettir. Bu hüviyet ve şahsiyet içinde şair, evinin, kılığının, sokağının nizamından, insan, cemiyet ve her türlü dünya nizamına “kadar bütün merkezleriyle hayatı kucaklayıcı bir kürsü sahibidir. İdeolocya örgüsü — BÜYÜK DOĞU — (Üç kızlar büyüdüler) der ; misin ? — (Üç kız büyüdüler) derim. — (Müstehcen) kelimesinin mânası nedir ? — Bu kelimeyi bir neşriyat dâvasında duymuştum; zararlı demek galiba.. — Ahlâk ne ni ve niçin lâzım ? e — Bilmiyorum ! — Ahlâk telâkkisi olmayan bir en yaşayabilir mi ? z benimle alay ediyor- BAFIAR Beyhude arıyoruz baharı, Boşuna bekledik rüzgârı | Mir ' Varacağımız bahar Yalan bir dekorj| Doğrusu arkamızda... temin ederim; yuka- ndaki konuşmanın (Öztürksoy- kaner) ismi müstesna, “her ke- limesi doğru ve aslına mutabık- O, geçti habersiz, yalnayak : Hatırası bir koku İzleri birer yaprak | Refik Fikret Sağnak o e 5 3 N > Ez c > a 5 © 3 le hergün biraz daha çoğalan aşıl- larına mutabık olarak takdim ediyorum.

Bu sayıdan diğer sayfalar: