24 Haziran 1930 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

24 Haziran 1930 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

24 Hazlran 1930 ! SON TEL.GRAFLAR Yunan Mecüsi Münakaşa büyüyor Cumhuriv*»' İtilâfnameyi her şeye rağmen kabul edecek... Muhacİrler gürültülü bir nvting aktettiler, polis kuvvetlerine saldırdılar Atina 23 (Hususî) Hükumetin açık f dlği gösterilmek üzere gene muhacirler yerde miting tertibini menetmesi üzeri tarafından bir mukabil miting hazırlanne muhacir teşkilâtı tarafmdan Türk maktadır. Bütün bunlarla beraber itilâfnamenin Yunan itilâfnamesi ve bilhassa bitarafmeclisin bugünkü (dünkü) içtimaında ların mübadil emlâkin takasa tabi olmatasdik edileceği sureti kat'iyede temin sı hakkındaki kararları aleyhinde ihzar edilmektedir. edilen miting diin Triyanon tiyatrosunAtina 22 ( Hususî ) Muha da aktedilmiştir. Mitinge Antivenizelist cirler tiyatrodan mitingten çıkarken zabir takım yerliler de iştirak etmişlerdir. bıta memurlarına hücum etmişler, meHatipler yalnız itilâfnameyi tenkit et murlar da mukabeleye mecbur olmuşmekle kalmamışlar, M. Venizelos aleyhi lardır. Bir çok kişi yaralanmıştır. ne galiz küfürlerde bulunmuşlardır. itilâfnamenin müzakeresi Bunlar ezcümle «kahrolsun Venizelos, bugiine kaldı Venizelos gitmelidir, Venizelos'u kovaAtina 23 (Hususî) Türk Tunan .lım, maznun sandalyesine oturtalım ve mahkum edelim!» Diye bağırıyorlardı. itilâfının müzakeresine bugün mecliste Selânik muhacir teşkilâtı mitinge iş başlanmıştır. Muhalifin rüesası dosyadaki evrakın noksan olmasını ileri sürtirak etmemiştir. Dünkü mitingrin bütün muhacir âle müşlerdir. İtilâfnamenin müzakeresi minin efkâr ve hissiyatını temsil etme bu sebepten yarına kalmıştır. Rumanya Kralı Gandı'nin haîefi istiklâ! talebinde Avrupa federasyonuna taraftar ısrar ediyor Londra 23(A.A.) Daily Harald gazetesinin verdiği bir habere göre Gandi'nin Son halefi olan Motilal Hindistan'ın tam bir istiklâle müstenit bir idare tarzından baska bir hükumet şekline razı olmıyacağını beyan etmiştir. Viyana 23 (A.A) Kral Karol, nezdine kabul ettiği Neue Freie Presse muhabirlerinden birine Briand muhtırası hakkında bazı beyanatta bulunmuştur. Kral, Avrupa devletleri arasında bir federasyon vücude getirilmesi tasavvurunun Avrupa'da sulhu müstakar bir hale getirmek yolunda atılan adımlan hayli ileri götürmekte olduğunu ve Rumanyanın bu gayenin hakikat şeklini alması için hiç bir yardımdan geri durmıyacağmı söylemiştir. Paris 23 (A.A) Maten gazetesi, Kral Karol'un samimî ahbabından birinin beyanatını neşretmiştir. Bu zat Kralın memlekete hiç bir fırkanm yardımı olmaksızın dönmüş olduğunu söylemiştir. TürkYunan hakem mahkemesinin yaz tatili Ankara 23 (A.A.) Muhtelit hakem mahkemeleri Türkiye umumî Ajanlığından: Türk Yunan muhtelit hakem mahkemesi 6 a ğustos 1930 tarihinden 30 eylul 1930 tarihine kadar yaz tatiline karar vermiştir. Yeni bir nümune köyil Bu miiddet zarfmda evrakı usuliyenin tevdiine müteallik müddet Ankara 23 (Telefonla) Sincan köünde bir nümune köyü yapılmasına kaler cereyan etmîyecektir. Müdafaai Milliye Vekili tetkik Yozgat 23(A.A.) Dünkü şid»eyahatinden döndü detli yağmurlardan Yeşilova'yı >u Ankara 23 (Telefonla) Müdafaai basmış ve bir ev yıkılmıştır. Hasılât Milliye Vekili Abdülhalik ve Kara müskısmen hasara uğramıştır. Şehir eşarı Naci Pş. Kırıkkale'de yaptıklan etkik seyahatinden avdet etmişlerdir. dahilinde hükumet konağımn alt tspanya Kralı katına sular dolmuştur. Paris 23 (A.A.) İspanya Kralı. oto Yozgat'ta şiddetli yağmurlar ar verilmiş ve vilâyetçe dilmiştir. ihalesi icra [Birinci Sahifeden Mabait] ka hareketin ilâç gibi nasıl doze edildiğini ve vücude ahenk ve tenasübün nasıl verilebileceğini, nefesin terbiyesini daha bir çok faydalı şeyleri öğrettiler. Memlekete çok büyük ümitlerle döndük, sizlerin himaye ve yardımları sayesinde ırkımızın güzelleşmesine hayırlı yardımlarımız olacağını zan'nettik. Gazetecilere söylediğimiz gibi bize öğrettikleri hareketleri elimizden geldiği kadar tatbika başladık. Henüz ne bir müessese açtık, ne de doktorlaruı işine karıştık. Evimizde babamızın küçük bir jimnastik salonu var. Orada bem kendimiz çalışıyoruz, hem bazı dost çocuklarma jimnastik yaptınyonız. Müessesemizi açtığımız vakit hükumete müracaat edeceğiz. Güzel San'atlar Akademisi Müdürü Namık İsmail Beyefondip'n müsaadelerile orada hususî bir dero subesi açtık. Yedi aydır orada san'atkâr genç hanım hemşirelerimize (tabii orada da fahrî olarak) arzı hizmet edivoruz, bunlardan bir kısırı bir kaç kilo aldı, bir kısmı da bir kac kilo ka*betti. Beden terbiyesi kur ıında tatbik edilen cimnastiklerden b'7i gcsiclrr pek tabiî olarak fazla yağlarmı erıttiler, yani bir kaç kilo kaybettiler. Bu da mı bir cürüm, yoksa ders programlarını doktorlar mı yapıyor. Biraz evvel arzetmiştik ki, biz vücudü güzelleştiren bir ilmi tahsil ettik, siz de bilirsiniz ki mutlak surette yağları eritmek güzelliği temin etmez, vücude Iâzım gelen ahengi vermek lâzımdır. Ne yazık ki yedi aylık mesaimizin mahiyetini merak edip görmeğe henüz bir hekim gelmemiştir. Paşa hazretleri, biz doktorluk yapmıyoruz, üfürükçü de değiliz. Bütün bu haksız düşnamlara uğramamızın, bazı gazetelerin yanlış neşriyatından ileri geldiğini anlıyoruz. Hatta takriri veren doktor, gazetelerde böyle okuyoruz, diyor. Fakat bizden bir telefonla olsun mes'eleyi sormuş olsaydı bu bir sürü münakaşalara lüzum kalmazdı. Çok halis emellerle babasının mesleğine hasrı vücut etmiş insanlarız. Bizi himaye etmek istemezseniz, bari hırpalamayınız. Hürmetlerimizin kabulünü rica ederiz.» Selma ve Azade Hanımların bu mektubu üzerine Etibba Odası Reisi Profesör Tevfik Salim Paşaya müracaat ettik. Kıymetli profesor mektupta daha ziyade kendisine hitap eden kısımlara cevabını talik etmekle beraber huIâsatan demiştir ki: « Etibba odası kongresinde ben Selma ve Azade Hanımların hareketi ve vaziyeti hakkında şahsî bir mütaleada bulunmadım. Bir arkadaşımız bu mes'eleye dair bir takrir vermişti. Kongre veya odası karar ittihaz etmiş değildir. Takrir alelusul İstanbul Sıhhiye müdüriyetine havale edildi. İşin resmî ciheti budur. Selma ve Azade Hanımlar mademki bana hitaben bir mektup yazmışlar, okuyup umumî ve şahsî bir cevap vereceğim tabiidir.» Kral Fuat kupası Şifreler mobille Boulogne gitmiştir. Orada BouMuğla 23 (A.A.) Bilhassa tü ogneDouvres seferini yapmakta olan posta vapuruna binecek ve Londra'ya tünlerimiz için çok faydalı olan gidecektir. Muğla'da nafi yağmurlar yağmurlar vilâyetimizin her tarafı Fransız Başvehilinin iktisadi buhna mebzulen yağmıştır. ran hakkında bir nutku Paris 22 (A.A.) Sabık muhariplerin Rüsumat umum müdürü geliyor Ankara 23 (Telefonla) Rüsumat U. müdürü İhsan Rifat Bey teftiş için gelecek hafta İstanbul'a gidecektir. İhsan Rifat Beyin İzmir'e de gitmesi muhtemeldir. Yeni harfler kabul edilmiş, tatbikatına da başlanmıştı. Bir gün Hattat mektebinin önünden geçi • yordum. Evvelce tezhipîi talik, *üIüs, kufî, şecerî, nesih, rık'a, diva • nî levhalar teşhir edilen camekânda yeni harflerle yazılmış dizi dizi levhalar görünce hayret ve takdirle duraladım. Harf inkılâbında, hattathğın iflâs edeceğini zannediyordum. Fakat derhal yeni vaziyeti kavramış, faaliyete bile geçmişler! Levhalara Mısır futbol federasyonnu, Mısır, Tür Viyana ve civarının harp esnasında ver dikkat edince, ne yalan söyliye • hr.vc. Fılistin ve Yunanistan millî takım diği kurbanlar 250,000 kişi imiş. Mira yim, yüreğim sızladı. Bu levhalar, ları arasında Kral Fuat kupası namile, lay hangi mezara istersenz çelengi sanki lâtin harflerile değil, gene esbeyneimilel mahiyette bir müsabaka koyunuz dedi. Uzerinde yalnız küçük bir ki Arap harflerile yazılmış eibiydi. tertip etmiştir. Müsabakalar, Kahire'de salip bulunan, çiçeksiz, süssüz, sade bir yeni in«a edilen stadyomda icra edile mezar intihap etti. San kırmızı gül Kimi kufî, kimi şecerî, kimi divanî! cektir. Mısır feierasyonu, yapılacak müLâtin harflerine de sarık giydirlerden yapılmış ve san kırmızı kurdelesabakaların beyneimilel mahiyetini, diler! Dedim, yürüdüm. Bunun, bu bevnchîiilel futbol federasyonuna kabul lerle bağlanmış olan buketi yeşil mezakadarla kalmıyacağını hissetmiş • rın üstüne koyduk. Berayı hürmet bir ettirmek icin. Mısır federasyonu azasıntim. Hissiyatımda yanılmadığmıı dakika durduk. Sonra zemin ve zamana dan ve b"vn<;milel hakemlerden Yusuf münasip bir kaç kelime söyledim. Mirada zaman isbat etti. Ne sekli yazı • öeyi fevkalâde murahhas olalay, harbiye nazırı, ordu ve harp ölüle lar icat olunmadı yarabbi! r>\, bu defa Budapeşte'de içtima eden kongreye göndenniştir. rinin aileleri namına bize teşekkür etti. Eski sekiz rakkamının altına bir Beyneimilel federasyon, Mısır federas Viyana'ya gelen herkesin hatınna gelyonunan bu müracaat mı kabul ve mü miyen bu ziyaretten dolayı pek müte yuvarlak koyun, ne oluyor, biliyor sabakaların beyneimilel mahiyette ol hassis olduklannı söyledi. Bize mezarlı musunuz? (A)! masını terviç etmiştir. Yusuf Mehmet ğm, Viyana'nın büyük şair ve san'atkârBir mecmua elime geçti, serlev • Bey, bu hususta federasyonumuzla te lanna tahsis edilen kısmını da gezdirdi. hasını bir rftüddet çıkaramadım: masta bulunmak üzere bugün Rumanya Ayrıldık. (Opor) yazılı. Baştaki (O) nun vapurile şehrimize gelecektir. Yusuf Bu güzel mezarlıktan cıkarken bizim sağ yukarı ve sol aşağısında küçük Mehmet Bey şehrimizde bir hafta kadar harap ve perişan Eyübümüz, Karaca kalacaktır. Kral Fuat kupası maçlarına iki diş gördüm, (S) imiş! iştirak etmemiz esas itibarile kabul edil ahmed'imiz gözlerimizin önüne gel Saymakla tükenmez ki! di. miştir. Bunlar yetmiyormuş gibi, bir Yusuf Mehmet Beyin cuma günü MaViyana sefaretimizin çayı şifre merakı da arız oldu. Bazan car takımile yapılacak son müsabakayı Öğleden sonra Viyana elçimiz Hamdi idare etmesi muhtemeldir. Mumalieyh Bey Galatasaray'lılar ve bizimle oynıyan gazeteleri açıp ta sütunlara göz atşimdiye kadar müteaddit beyneimilel tım mı, kimya kitabı okuyorum müsabakaları idare etmiştir. Cuma gün takımların oyunculan ile kulüpler ve federasyon rüesasına ve refikalarma bir vehmine kapılıyorum. (T. Abidekü müsabaka bu itibarla daha güzel olaçay ziyafeti verdi. Ziyafett«, Viyana'dasi)! Düşünüyorsunuz: Türkiye a • caktır. ki Türk eşrafı da bulundu. Bu samimi bidesi mi? Türk abidesi mi? Tıp tzmir'de bir futbol maçında ziyafette Hamdi Beyefendl ile refikaları abidesi mi? Tayyare abidesi mi? dövülen hakem Geçen hafta da İzmir Karşıyaka ile Hammefendi misafirlerini cîdden izaz Hayır, hiç biri değil: Taksim abiAltınay arasında yapılan müsabaka es ve ikram ettiler. Ziyafet ve sefarethane, desi! nasmda Karşıyaka kaptanı Tosun Bey, Viyana'lı sporcular uzerinde büyük bir Vekâletler, resmî makamlar, büViyana'da diğer taraf oyuncularından birini döv hüsnü tesir husule getirdi. yük tanınmış müesseseler için bumeğe başlamıştır. Hakem, Hamdi Bey teşkil edilmiş olan Himayeietfal cemiyekavgayı ayırmış, Karşıyaka aleyhine de ti azası da ziyafette hazır bulundular. nu kabul edelim. Fakat irapta mabir penaltı vermiştir. Karşıyaka'lılar bu Ziyafet bittikten sonra, Hamdi B. ile re halli olmıyan şeyler için, bu, doğ nun üzerine sahadan çıkmışlardır. Ha fikalannın şerefine yükselen üç kuvvetli kem soyunma odasına gittiği vakit To «Yaşa!» Viyana şehrinin ortasmda bulu ru mu? Yalnız gazeteler değil, sokak sun Bey girerek kendisine, temiz bir dayak atmıştır. Bu işin şayanı dikkat nok nan bu Türk yurdunu çınlattı. Hamdi B. lardaki tabelelerde böyle: Eminötası, sahada yüzlerce polis memuru var Galatasaray'lılara karşı o kadar sami nü Z. B. merkezi! ken dayak faslına müdahale edilmemiş miyet ve muhabbet gösterdi ki burada Yani zabıtai belediye merkezi! kendilerine bir defa daha teşekkürü vaolmasıdır!.. zife biliyorum. öyle ilânlara, öyle levhalara, taAtina'da bir maçta askerler Italyan Ziyafet esnasında merkezî Avrupa belelere rasgeliyorum ki, vallahi hakeme hücum ettiler, müsademe futbol imparatoru Mösyö Hugo Mayzel nedir, neresidir? Anlamıyorum! oldu ve ... ile tekrar görüştüm. Avusturya'da 250 si Maksat kolaylık olsun, kısalsın Atina 22 (Hususî) Dün Yunanistan borjuva, 250 si sosyalist olmak üzere 500 şampionası için yapılan maçta Panati kulüp olduğunu öğrendim. Bu spor ku diye ise, bu kadar sui istimal edilnaikos ve Aris takımları berabere ilân lüplerinin siyasl olarak iki federasyona mez. edilmiştir. Maç esnasında iki asker İtal aynlması gariptir. Her iki federasyon Daha yeni okuyan bir halka, şifyan olan hakeme hücum etmişler, bu arasında en küçük bir münasebet bile reli lisan kullanılmaz. Zulümdür, Iran'da aile ismi kanunu yüzden müsademe ve müdarebe olmuş, mevcut değildir. Yalnız Hogo Mayzel, günahtır. Her İran'lı bir aile ismi taşımağa ahaliden yedi kişi yaralanmıştır. sosyalist takımların iyi oyunculanmn Bu iş böyle giderse, bu şifreleri * * * borjuva takımlara aşırıldığını söyledi. halka anlatmak için, telefon reh mecburdur. tran Devlet Bankası Galatasaray'lılar Avrupa'da Bu iki federasyonda (2500) den (5000) beri gibi, bir (şifre rehberi) yap para kıymetini tesbit etti tran Sefareti Başkâtipliğine tayin enasıl bir tesir bıraktılar? oyuncu vardır. Tabiî bunlar esas oyun mak lâzım gelecek! dilen Asaf Han Tahran'dan şehrimize cular, küçükler hesaba dahil değil. Öte(Ma gelmiştir. Asaf Han evvelce İran'ın Adaki memleketler gibi burada da her tarafna konsolosluğu vazifesini ifa ediyordu. Harp ölülerinin mezarında Se ta bir saha var. Çocuklar, delikanlılar Kendisinin muvasalatında bir yanlış faretteki çay Avusturya'da 500 mütemadiyen top oynuyorlar. Bizdeki profesyonelleri bile yorduğunubilirim Istanbul,da daha güzel oynadığınızı orada lık olmuş, Konsolosane memurları vapu futbol kulübü Futbol împaratotavla ve poker merakma mukabil bu oynıyan Viyana amatörleri söylediler. ra bırakılmamıştır. Vilâyet tahkikat yap memleketlerde de futbol iptilâsı var. ru Hugo Mavzelin tenkitleri... Oyuncularmız futbolu anlamışlardır. tırmaktadır. Türkiye Mısır Yunan ve Filîstin takınf an Kahire'de karşılaşacak Hakem Yusuf Muhammet B. geliyor Yeni tiitün kanunu Ankara 23 (Telefonla) Tütün inhisarı müdürü Behçet Bey bugün Maliye Vekili Saracoğlu Şükrü Beyi ziyaret ederek yeni tütün kanununun tetkiki etrafında görüşmüştür. Moskova 22 (Hususî) Moskova'ya gelen Türk doktorlarından mürekkep hey'et Sıhhiye komiseri ni ziyaret etmiştir. Hey'et samimi yetle karşılanmış ve şerefine bi akşam ziyafeti verilmiştir. Edebî roman tefrikamız: 67 Moskova'da doktorlarımız şerefine ziyafet millî fabrikalarının küşadı münasebetile yapılan merasime riyaset eden M. Tardieu, bir nutuk irat ederek şöyle demiştir: «Biz Fransa'yı bütün dünyanın iktisadi bir buhran geçirmekte olduğu ve bu buhranın bir çok mcmleketlerde bizden daha şiddetli bulunduğu bir zamanda idare etmek mecburiyetinde buIunuyoruz. Fransa'nın ahenk ve muvazenesini azamî derecede muhafaza etmek mecburiyetindeyiz. Bunun için de Fraıısız'ların birbirlerile güzel geçinerek memleket aleyhindeki amillerin vahametini arttırmamalan icap eder.» Paris 22 (A.A.) Romantizm edebî meslekinin yüzüncü yıl dönümü münasebetile yapılan şenliklerin hitamı dolayısile Nore Dame kilisesi fennin son terakkiyat ve tekemmülâtı ile gece, muazzam surette tenvir edilmiştir. Parit'te romantizmin 100 üncü yıl dönümü Tahran'dan tran Sefaretine gelen bir emirde İran hükumetinin yeni bir aile kanunu kabul ettiği cihetle bilumum İran tebeasının konsolosaneye davelte kendileri tarafından intihap edilecek yeni aile isimlerile kaydı emredildiğinden Konsolosane yeni kayıt muamelesine başlamıştır. Her İran'lı kendisine bir aile ismi intihap etmektedir. İran hükumeti ayni zamanda Millî bir banka da tesis etmiş, İngiliz bankasının imtiyazını feshetmiştir. Sermayeai altın olan bu Hükumet bankası İran parası kıymetinde bir iatikrar temin etmiştir. İran lirasının kıymeti isterlinle müsavidir. Şimdiye kadar gümüş para istimal edilmekte idi. Gümüş ihracatı ile serbest ithalât menedilerek altın ithalâtı serbest bırakılmış, ihracatı menedilmiştir. Viyan 17 (Galatasaray takımına refakat eden muharririmizden) Dün sabah Viyana'da harp ölülerinin yattığı mezarlığa gittik. Burası mezarhk de§il güzel, zarif bir bahçe, büyük bir park. Mezar taşları bizdeki gibi kırık, dökük taş parçaları değil nefis birer san'at âbidesi.. Öyle güzel heykelleri, öyîe zarif abidesi var ki bu mezarlar insana bizimkiler gibi hüzün ve melâl değil; ferahlık veriyor. Mezaristanın kapısında Avusturya müdafaai milliye nazırı Jeneralin gönderdiği bir miralay bizi karşıladı ve doğru, harp ölülerinin yattığı kısma götürdü. Burada Fransa'daki gibi bir meçhul asker yoktur. Büyük bir âbidenin etrafında bir çok mezarlar vardır. Yalnız Hugo Mayzel'e bizim takım hakkındaki fikirlerini tekrar sordum. Söylediklerini aynen yazıyorum: < Birinci maçı gördüm. tkincisinde hasta olduğum için gelemedim. Fakat seyredenler, brinciye nisbetle ikinci gün çok iyi oynadığınızı söylediler. Aldığınız netice de bunu gösteriyor. Hakova takımı birinci kümenin sonuncusu olmakla beraber gene kuvvetli bir takımdır. Nitekim geçenlerde Osturya'yı 54 yenmiştir. Yansı genç ve dinç, yansı pişkin ve usta oyunculardan mürekkep olan bu takıma yalnız 10 mağlup olmanız canl bir oyun gösterdiginizin en büyük delilidir. Birinci gün birinci devrede takımınız kâf kuvvet ve şiddetle oynamadı Yorgun görünüyorlardı. Böyle uzun se yahatlerin genç amatörleri değil pişkin Ferden teknik ve sür'at sahibidirler. Fakat heyeti umumiye itibarile takımın tekniği zaiftir; bilhassa hasım halesi önünde.. İyi bir antrenor sizi muntazam çalıştırırsa çok kuvvetli bir takım olabilirsiniz. Benim intihap edecegim bir antrenor sizi altı ay itina ile çalıştırırsa Viyana'nın Admira gibi takımları derecesinde oynıyabilirsiniz. En çok çalışmanız lâzım gelen noktalar şunlardır: Top sürerken şüt atmak, iyi sıçramak, kafa vuruşlan... Bir amatör takımın profesyoneller «ribi calısması mümkün olmadığını b"irim amma siz de noksanlanmzı bilere!c onları itmama calışırsnnız muhakkak yukselirsiniz. Yegâne tavsiyem antirenordur, iyi bir antirecor...> Hugo Mayzel şayanı hayret bir adam. Tanımadığı bir takım, bilmedigi oyuncu yok. Kafası futbol salnamesi gibi bir şey... Yaman adam vesselâm... i V a t a n d a ş ! Yerli malı kullanmağı unutma! Abidin Daver Fahir Bülent, kendini sahneye yık altından gülüyordu. Fahir Bü du. Rum kızı gayet açık göz, bil göz kırptı: çıkmış, oyun oynuyorum, zannedi lent, göz ucile bir Zahit Efendiye, giç şeydi. Zerin'i Sündüs'ü gö Ne dersin bu işlere Zahit Eyordu: Uykusuzluğun verdiği acı bir de Polin'e baktı. Polin'in göz rünce, Fahir Bülend'in Zahit Efen fendi! Zahit Efendi, bir devriş tevekmahmurluk birden dağıhvermişti, Ierinde hayretle karışık korku da diye sorduğu, soracağı suallerin var gibiydi. Her halde Zahit Efen mahiyetini anlayıverecekti. külile boyun bükmüştü: gülüyordu: Matmazel Polin'e evi göstermek Rufailer kanşır, Fahir Beyw Sormamın sebebi var, matma dinin bildikleri, söylediklerinden lâzımdı. Fakat Necil Sabit, Zahit cığim! Yazan: MAHMUT YESARÎ zel. Sizi gözüm ısırıyor. Bir yerde çok fazla idi. görmüş olacağım ama, nerede? Fahir Bülent, ilk resmiyet so Efendi'nin ne söyliyeceğini merak Polin, Necil Sabit'le beraber Ayakta durmayın, oturun... hit Efendinin, bu edalı yosmayı buediyor ve kendi kulağıle dinlemek çıkmıştı. Fahir Bülent, arkalarınğukluğunun dağılmasına memnun Matmazel Polin'e cevap vermelup seçmekte bir maksadı olamaz Bonjur, beyefendi. ğe vakit kalmamıştı, Zahit Efen olmuştu, bu lâubali, samimî hava istiyordu. Fahir Bülend'e elile işa dan baktı, içini çekti: Necil Sabit, Polin'e o gün göre mıydı? ret etti: yı bozmak istemiyordu: dinin ağır, vakur sesi yükseldi: Bu ne kanı sıcak kadın! ZaPolin'e yaklaştı: ceği servisi anlatırken, Fahir Bü Bir dakika Fahir... Ben, mat hit Efendi nerden buldun bunu? Zahit Efendi, bu!.. Tanır, Matmazel Polin, Firuzağa'da lent, sigarası ağz'ında, ellerini ar Pardon matmazel, nerede omazeli Şekure Hanımın yanına gö Kız kardeşi bizim komşudur. oturur. Vaktile Perapalas'ta, To bilir. kasında kilitlemiş, dalgın dalgın turuyorsunuz? Zahit Efendi, temkinle başını türeyim evi gezdirsin. öyle değil Refika cariyeniz tavassut etti. kathyan'da çahştı idi. Bir ara, sibakıyordu. Matmazel Polin; takdim edilmimi Matmazel? nemalarda kontrolluk etti. Modis sallıyordu: Yani, senin bu işte parmağın Zahit Efendi, bu Rum dilberini yen bir adam, nasıl bana, söz söy tralığı da vardır. Şapkacı Marten' Elbette tanırım, bilirim! Polin, gözlerini süzdü, yanak yok, değil mi? Bırak, şu ağızlan lüyor? Der gibi Necil Sabit'e baktı: nereden bulmuştu? Kılığı kıyafeti, Fahir Bülent, elini alnına vur larını çukurlaştıran bir gülümse Allahını severesen... Yaman parin yanında da bulunmuştu... hiç te hizmetçiye benzemiyordu. Pardon, Mösyö! me ile baktı: Zahit Eefendi, devam edecekti, du: ça... rTırnakları manikürlü, dudakları Necil Sabit, Fahir Bülend'in om Matmazel Polin, hayretinden is Birini soracağım, Zahit Efen Nasıl isterseniz efendim? karmenli, gözleri kuyruk kuyruk zunu okşadı... Necil Sabit, gevşek gevşek söy Necil Sabit, odaya girince, Zahit tavroz çıkardı, bir çığlık kopardı: di, eğer onu da tanıyor, biliyorsan, Efendinin elini ağzına koyarak i sürmeli idi. Bey kardeşimdir matmazel... Ah, Zahit Efendi, ben unut artık, pardon, derim. ledi: Sus! Der ?ibi yapan mutat tavrını Bunun elinden, çay değil, ancak Necil Sabit, arkadaşının ne so Buyurun matmazel! Polin, hiç te hizmetçiye, garsona muştum bunları... rakı içilirdi. Fahir Bülent, adeta, benzemiyen bir eda ile Fahir BüSanki eve hizmetçi değil, gelin ^aklit etti: Necil Sabit'le Fahir Bülent, kah racağım derhal anlamıştı. Fakat Uyma, Zahit Efendi, uyma ile bakmağa başlamıştı. lend'i selâmladı: kahalarını tutamadılar. Zahit E bunun, bir yabancı yanında mev alınmış gibiydi; Fahir Bülent bir Mabadi var fendi, ciddiyetini bozmamıstı. Bı zuu bahsedilmesini hoş görmüyor koltuğa çökmüştü. Zahit Efendiye Birdenbire zihni karışıverdi. Za Anşante, beyefendi: KALBİMİFJ SUÇU

Bu sayıdan diğer sayfalar: