16 Kasım 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

16 Kasım 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cumkttriyet SON TELGRAFLAB • Bana kalırsa Bir Mis daha gelmiş! j Türkiye^de feminizm Taymis ((Türk kadmı diğer milletler kadmlarınm kıskanacağı kadar yüksek bîr hürriyete kavuşmuştur» diyor Taymîs gazetesi, Türkiye'deki / larda ve idarehanelerde çalısıyorlar. Şimdiden muhtelif mesleklere intnuhabiri tarafından Türkiye'de fe. tisap edenlerin, yahut baska türlü minizme dair gönderdiği makaleyî iç bulanların çoğu çarsaf devrinde ehemmiyetine binaen başmakale yetişenlerdir. Binaenaleyh bunla olarak nesretmistir. Makale şudur: rın Türkiye'de önlerine çıkan ha«Türkiye'de mahkemede kadın yat fırsatlarından derhal istifade avukatların görüntnesi ve mahkeetmiş olmaları çok şayani dikkattir. melere kadm hâkimlerin tayini aCumhuriyet devrinde doğan ve terkabinde Türk zabıta kuvvetinde ka. biye bulan kızlar bir kaç sene sondmların istihdamı hakkında karar ra kadmlık çağma geldikleri vakit verilmiştir. Bu yenilikler, geçen on tabiatile garp âleminin hayat, itiyat sene zarfmda Gazi Mustafa Kemal ve usullerini daha iyi tatbik ede . tarafından an'anelerin ve batıl iticeklerdir. katların çıkardığı engellere rağ Yenî hürriyetm bir neticesi ola men yapılan telkin ve ilhamlarra nerak fimdi Türk kadınlan kendi ticesi olarak kadmlara karsı deği dengi smıflardan seçtikleri erkek . şen telkinatm en yeni misalleridir. lere varıyorlar. Talâk umumî kaide Padisahlar zamanında 14 yasına ohnaktan ziyade istisnaî bir hal sek. giren bir Türk kızı çocukluktan kalini almışhr. Aile hayatî yükseli • dınlığa geçmiş sayılır ve bu andan yor ve yeni neslin seciye ve zihni itibaren çarsafa girerdi. KöylU kızı yeti üzerinde mühim nüfuz ve tesir olup ta tarlada çahsan smıftan de. icra ediyor. Lâkin taşrada da eski ğilse her Türk kızı vaktini ev dahiizdivaç sistemi ve kadmlara karsı linde geçirir ve bol bol sekerlemeeski telâkki batî surette ortadan ler yer ve kahn kafesli pencere . kalkmaktadır. Türk köylüsü, dünlerden sokaktan gelen geçeni sey yanın her tarafında olduğu gibi tabrederdi, işi arkadaşları ile dedian muhafazakârdır. kodu idi. Arasıra sokağa beraberin. Köylü erkek; bir kadının açıla • de diğer kadınlar, yahut hadımağarak güzelliğini herkese göstermesine lan olduğu halde çıkardı. Vapurda ve izdivaç etmezden evvel kendisile yahut tramvayda kadmlara mahsus görüşülmesine ve izdivaçtan sonra yerlerde otururdu. da hukuk sahibi olduğunu düsün • Türk kızı 15 yahut 16 yasma gelmesine hiç tahammül edemîyor. dikten sonra hie görmediği bir er. Maahaza mektep tnuallimleri, hiikekle evlendirilirdi. tzdivaç kızm kumet memurlan, ve bunlann zevreyi ve fikri alınmaksızın kararlaceleri vasıtasile, içitamî ve harsî şırdı. Fakat bundan sonrası da emin terbiye ve eğlence tertibi için Halk değildi, çünkü kocası istediği anda Fırkası tarafından her köyde açıL zevcesini tatlik edebilirdi. Bunun imakta olup kadm ve erkeklerin müçin iki sahitin huzurunda zevcesini savi serait üe kabul olunan Halkistemedlğini söylemek kâfi idi. evlerinde yeni fikirler neşir ve taYüksek rical kızlannm daha aşagı mim edilmekte olduğundan köylüsınıf tnensuplarile evlendirilmesi â. nün bu çaresiz vaziyete tebaiyet etdet olmuçtu. Nadîren bir pasa kızı mesi çok geçikmiyecektir. bir pasa oğluna verilirdi. Bir kocaTürk kadını tam sür'atle hürri. da aranılan baslıca evsaf yakısıklı yete doğru gitmektedir. Şimdiden olmaktı. Bir defa kızı aidıktan sonTürk kadını garp memleketlermden ra damat kayın pederinin evinde bir çoğundan intihap edilen kadm yasar ve terakki için yegâne ümidi larm zaranna olarak tnuhtesem bir kayın pederinin nüfuzu olurdu. zafer kazanmışhr. Borçlar mes'elesinde kararı Hoover verecek! Roosevelt 3 nisana kadar mes'uliyet kabul edemiyeceğini bildirdi Vajington 15 (A.A.) ReUicum | hur, M. Hoover'in, borçlar mes'elesini j kendisüe birlikte «örüsmeği Roosevelt'e | teklif eden. borc'ann her ne «uretle olursa olıun azaltilmasma aleyhtar olan kongrenin bu baptaki karannı hatırla tan ve kongrenin bu isteki hareket hattnun ancak kongredeki demokratlar tarafmdan borçlann temili Iehine rey ve» riltnesile değişebileceği fikrini fleri süren beyannamesinm inti?anndanberi bütün dikkat nazarlan Roosevelt iie âyan meclisine doğru çevrilmis' bulunmaktadır. Bu merak ve mtizara rağmen Roose vplt bir rnüddet istîrakat etmek üzere Nevyork hükumeti Valisinin Albaery'deki sarayına kapanmıshr. Ağır valilîk vazifesi onu şimdîve kadar yukanki mes'elelerle etraflı bîr surette istigalden ve bu mes'elelerîn muhl>lif safhalarını takipten meneyletnis • tir. Ayan meclisinin borçlar mes'elesin • deki vaziyetine gelince, elyevm mezkâr mecliste hazır bulunan azalann ekse riyet nisabuu teskil edebilecek miktarda bulımmaması hasebile simdiki ufak ekseriyetin her hangi bir karan ati için sağlam bir zaman hükmünü haiz ola max. Borçlar hakkında şimdiye kadar fikirlerini bildirraiş olan âyan, bu baptaki mütalealan zaten malum olan ve yalnız borçlarm azalnlmasına değfl belki tehirine de muhalefet'erini izhar et • mis bulunan ve fakat buna rağmen ekserisi muhtelif fırkalar arasında bir istitare yapdmaa fikrini tensip eden kimselerdir. Bunlar. Avnıpa'yı borçlanru ödemîyecek bir halde bırakmaktaki tehlike • leri pekâ'â anlamakla beraber Ameri ka'da yeni vergiler ihdası ffayrüçtinap göründüsü bir «trada ecnebi milletlerm Amerika'ya karn taahhütlerinm tah didme muvafakat ettiklerini efkâri a mutniyeye itiraf etmekten ise yukanki muhatarayı göze almaği tercih eylemektedirler. Kendileri. Amerika'nın *u e* • nada geçîrmekte oldu&u ıztırap devre «inde borçlan azaltmak tedbirinin A • merîka için faideli olacağına Amerika efkâri amnmiyesmin alnl erdirememesinden korkmaktadırlar. İstanbul, Beyoğlu Geçen yıl, Beyoğlu'nda otu ruyordum; bu sen« Istanbul'dayım. Fakat insan, lstanbul'un 6 tarafından kalkıp bu tarafına gelmekle yalnız semt değiştir mis olmuyor. Biraz da, hatta bir çok ta kendisi değişiyor. Beyoğlu, insana yaşamak aşkını, kazanmak hırsını, sen ol mak arzusunu veren bir diyar dır: Caddelerinden, yürüyerek, otomobille giden yolculann yüzlerine bakınız, her çehre size: Mes'udum, der! Lokantalar, donmuş alev gib( istakozlan, pınl pınl barbunyalan, kızarmıs piliçlerile karnî tok, içtihası yok olanlan bile acıktınr. Elektrik ışıklan içinde, kipkırmızı elmalan, sançm porta • kallan, salkım salkım GzumleHle manavlar, camekânlannı nadide yakutlar, zümrütler, altınlar 1 a süslemiş bir kuyumcu dükkânını andınr! Sinemalara giriniz: Localar • da, koltuklarda, ipeklere bürünmüş, bir bahar dalı gibi renkli ve muattar güzeller görür, karanlıkta gözleri yanan çiftlerin sıcaic fısıltılanm duyarsınız... Meyhaneler, neş'elerini arttır» mak için gelmiş insanlarla do • ludur... Sarhoş naralan, yollarî çapkın kahkahalarla çınlatn*!. lstanbul'da, bu manzaramn ta> mamen aksini görür, bu havanııi tamamen aksini duyarsmız. YolIarda rasladığınız tıraşlan uzamış çehreler, paltolan yıpran mış, omuzlan çökmüş insanlar, donuk gözlerile size karanlık bir ıztırap gecesi gibi bakarlar. Ahçı dükkânlan, tencere di lerinde kurumuş ikişer kepçelik, rengi ve çeşitleri belirsiz yemeklerile en aç ve en istihalı yolculan bile tıkar! Bir tabla'bVhrslnda yaktığî nramun yan ışığı içinde çehresi hazin bir karaltı halinde görünen manavın sennayesine bakınız: Bir avuç muşmuladan ibarettir! Şehzadebaşı tiyatrolannda ne ararsanız mevcut: Kanto, sinema, tiyatro, hokkabaz, incesaz, Mısır'lı rakkaseler... îçeride si gara içmek, konusmak yasak değil.. Simit, fıstık, peynir ekmek yiyebilir, kahve, çay, gazöz içebilirsiniz.. Fakat, bu kadar çe şite ve bu kadar serbestlige ragmen gişenin önü gene bombo? tur! Meyhanelere bakînîz: lçlerirideki ıztırap ejderini ispirto îlo sızdıran bedbahtlarla doludur... Sarhoş naralan, yangın yerle rini: (Allah.. Dahilek... Ooof, oooof!...) şikâyetlerile inletir! tstanbul ve Beyoğlu talib'ri elinde tuttuğu öyle bir terazi ki, şehrin bütün neş'eleri, saadetleri bir kefeye dolmuş; dertleri, elemleri de öbür kefeye! Acaba, tstanbul'u bu manevî bozgundan kurtarmak için Şişli tepelerinden Fatih tepelerine mecburî bir muhaceret mi yaptırmak lâzım? Roosevelt'in eevabt Hutchinson «Kansa» 15 (A.A.) M. Hoover, M. Roosevelt'ten bir tel grafname almıstır. M. Roosevelt, bu telgrafnamesmde Avrupa borçlan hakkında gorusmek için selefinin yapmıç olduğu daveti kabul etmekte oldugunu bildîrmekte ve fakat 3 nisan tarfhme kadar m»s*uliyetin M. Hoover'e ait oldujnmu îiâve eylemektedir. Belçika ve borçlar mesfelesi Bükres 15 (A.A.) Belçika hü kumeti borç^ar mes'elesî hakkında Va$;ngton hükumeti nezdinde lngiltere ve Fransa'nın yapmıs oiduklan tesebbfise mümasO bir tesebbüste bulunmağa karar vermistir. ıiNiıınılllllUIIHIIIIIIIINIIIIIIIIimiinnilinnnilllTlınnıttınıoıı Von Papen ve Kanunu esasî Fransız plânı Cenevre'de... Başvekil her şeye rağmen Bir Akdeniz misakı akti de duşunulmuş yerinde kalacak! Berlin 15 (A.A.) Havas ajansi •nuhabirinden: Von Papen hükumeti her çareye bas vurarak mevkiinde kalmağa azmetmiştir. Son günlerin vakayiinden alınan dera işte budur: Mumafleyhin, Rayhiştag'ı feshe azmetmesinin en kuvvetli sebebi, tnuha • liflerin parlamento içtima eder etmez, Weîmar kanunu esasisinin tadili için bir takrir vermeğe karar vermis olma landır. Bn takdirde mezkur kanunu esasinin 48 inci maddesinin ilgası talep edüecektir. tki senedenberi Alman Reisicumhururu bu maddeye istinaden adeta diktatorcesine hareket etmektedir. Fakat mes'ele baska bir sebepten dolayı daha ziyade vahamet peyda etmektedir. O sebep te hfikumetin parlamentoyu moayyen zamanlarda içtimaa davet etmemeğe ve Ahtıan mflletine tamamen gayrikanunî bir t a n ve cebren yeni bir kanonu esasî vermeğe karar verjnis olmasıdır. Hiikumet, bu cebrî hareketîni mahut hukukî nazariye ile muhik göstermeğe uğraşmaktadır. Bu nazariye müzayeka halinin devletîn ve milletin hayatî menfaaUerinin mSdafaasını kanunlann fevkına koymaktadır. C*»*^.* 15 (A A ) F n m ı ı plânı akşam beynelmilel matbuata. ve. rilmiştir. Fransız muhtırastmn hulâtan Paris İS ( A . A ! ) Teslihatm t a h . didine müteallik olan Fransız muhtırasınm resmi hulâsası, Fransız plânınm taarruzu daha ziyade müş . külleştirecek, yani bir askerî teşkilât vücude getîrmeği istihdaf et tnektedir. Bu teşkilât, Almanya'nın hukuk müsavatına dair olan talebi için nısfet dairesinde bir hal sureti bulmağa yanyacak yegâne usuldür. tmzalannı koymuş olan âkitlerden biri, Milletler Cemiyeti konseyi tarafın dan verilecek her hangi bir karan icra etmekten imtina edecek olursa konsey, reylerin ekseriyeti He, icap eden karar Ian alacakhr. Akit devletlerin ordularî, yeknasak bir hale ifrağ edilecektir. Bu yeknasak sekil, kısa hizmetli ve efradı mahdut olan ve kuvvetli sevyar harp levazımına malik olmıyan miilî ordudur. Ordu mevcutlannm tayininde her devletin tâbi olduğu hususî şartlar nazan dikkate almacakhr. Deniz kuvvetleri ile deniz asın müstemlekelerdeki kuvvetler hakkında umumî mukavelenameler vücude getirilmistir. Proje, mütekabil muavenet esasına müstenit bir Akdeniz misakını bile derpiş etmekte, hava bombardımanlaruun menedilmesini ve sivfl tayyareciliğin askerî gayelerde kuHanılmaması sartfle bombardunan tayyarelerinin ilgasını is • temektedir. Plân, ilk imdatta bulunabilmesi için Milletler Cemiyeti emrine hususî kara, deniz ve hava ktrvvetleri verilmesini de teklif eylemektedir. îstanbul'a Amerika'İT bir hanım gelmis ve Kadınlar Birli^i delâletile Halkevinde bir konferans vermis. Bu Amerika'lı hanımın Türk kadmları hakkında yaphfı ilk tetkikat neticesi olarak bulf^ugu en büvük hakîkat şudur: Türk kadınları sokakta, ycmlartnda erkeklerile, yüzleri açık geziyorlar. Tabiî, bu Amerika'lı hanım, bîr sürü tetkikattan sonra, şu hakikatleri de öğrenecek: Türk kadınlan türkçe konusuyorîar, çatal kaşıkla yemek yiyorlar, okuma yazma bilîyorlar, hatta arada bir sinemaya bile gidiyorlar. Buraya Türk kadınlan içîn tetkikler yapmağa gelen bütün Avrupa'lı ve Amerika'lı madamlar, misler, misisler, hep su basit manzarayı förür, inkılâbımız nakkında bir fikir sahibi olduklannı zanneder, giderler. Türk kadınınm san'at ve ilim sahasında nasıl ve ne kadar değistigini gören, çünkü arastiran yoktur. Birincisi, bizim Kadınlar Birliği kültür mes'elelerinin farkında değildir; ilimle veya güzel san'atlarla meşgul Türk hanım Iarı bu birliğin esiğinden içeri girmemişlerdir. tkincisi bütün o madamlar, misîer, mîsisler îstanbul'a gelince Tokatlıyan oteline nazil olurlar; bir defa Kadınlar Birlîgine uğrarlar, iki defa da çay davetlerine giderler; sonra da, Türk kadmlığı hakkmda üç ciltlik büyük bir eser yazmak üzere buradan ayrılırlar. Nitekim bu Mis Rieder cenaolan da Hindistan, Küba, Irak, Mısır, Japonya, lngiltere ilâh... dolaşmadığı yer kalmamış ve bütün bu memlekelterin kadınlan hakkında malumat sahibi olduğunu zan nedip durmuş. fşte böyle Kadınlar Birlieinin kılavuzluğile üç beş gün içinde Türk kadınhğım ve inkılâbını anlamağa kalkan mislerin oğrenip oğrenecekleri şeyler, topu topu sunlara münhasır kalmakta devam edecektir: Türk hanımı nın gözleri iridir, yüzü açıktır, tırnaklan cilâlıdır, yürüyüşü insana benzer. PEYAMt SAFA Yukan sınıf erkekleri kendi ha. yat seviyesi içinde zevce intihap edeceği yerde Çerkes kızlan satm alarak evlerine yerleştirtrlerdi. Bir halyık çocuk doğunır ise (Odalık) rütbesini ihraz eder ve erkeğin mü. teaddit zevcelerinden biri olurdu. Umum Padişah çocuklarını ve yüksek ricalin evlâtlannı odalıklar doğurmustur. Taaddüdü zevcat yiizfinden ve erkeklere göre tatlik kolay bulunduğundan müteehhil kadınlar hiç bir hak ve cnevki sahibi değillerdi. Müteaddit zevcelerin bulunduğu ailelerde kadınların ve muhtelif zevcelerin çocuklan arasmda zıddıyet ve entrika eksik değildi. Fakat Türk Cumhuriyeti yerleş» tikten sonra taaddüdü zevcat ve çarsaf mecburiyeti il?a edilmiş ve izdivaç ve talâk en yüksek mede niyet sahibi memleketlerden ikti bas olunan kanunlara istinat et . tirilmiftir. Bundan sonra kizlara tahsil yolu hazırlanmış ve memle fcetin her tarafında iptidaî ve tâli mektepler açılmıştır. Bugün Darülfünuna kadınlar erkeklerle müsavi şeraitie kabul edilmektedîr. Kadınlar hemen hemen her türlü mesleğe girebiliyorlar. Bel«diye intihabatmda rey ver mek hakkını haizdirler. Parlâmen toya intihap hakkının dahi yakında kendilerîne teşmil olunacağı bek. leniyor. Kadınlar sokaklarda, lo kantalarda ve dans salonlannda serbestçe erkeklerin arasına karısmaktadırlar. Bir çoklan mağaza • ni dinle. Pertev'e açtım. Fakat ben dinlemiyordum. Elle rimi biribirine vurarak, can sıkıntısı içisıde, mırlanıp duruyordum: Olmaz, Pakize, olmaz bu, olmaz... Of, dinle beni kıs, sımankhk erme! Dinlerr.em, olmaz, olmaz bu.» Dinlemezsen ben de anlat mam. Meraktan çatlıyordum. Gülerek ısrarımdan vazgeçtim: Peki, peki, dedim, anlat! Pertev düşündü, tasındı: < Mutlaka bu serserinin b:Vi dir, dedi, Andre Roan İstanbul'a gelmis olarr.az, gelse mutlaka du yulur, yazılır, duyulmasa bile An dre Roan gibi bir adarn sokakta rasgeldiği kıza artistlık teklif et mez. Velhasıl olacak sey değil bu. Ne garip sey! Kim bu serseri açaba? Ben dedim ki: Rakip zevceler (ortaklar) W32 senesl Türk Güzellik KraKçesi Keriman Halis Hanım Dünya Güzeli de olmustur. Kendisine Spa sehrinden Îstanbul'a avdetinde muh. teşem bir istikbal hazırlanmıştır. Bu istikbal uzun ve çetin bir seferden muzafferane avdet eden büyük bir kumandanın iftiharma lâyık bir derecede olmustur. Bu parlak kabulün saiki bir Türk kadının beynelmilel bir clıan gü zellik müsabakasmda ihraz ettiği muvaffakiyetin tevlit ettiği millî if. tihar ve gunrrdan ibaret değildir: Daha zîyade Kerhnan Hanımm muvaffakiyeti Türk kadınlarmm kazandığı yeni hürriyetin bir remzi ve Türk kadınım mütemeddin milletler arasında kendisine lâyık mevkii al. maktan meneden zencirleri kırıp attığını bütün cihana isbat eden bir delil olarak telâkki edilmiştir. Mis Univer Gazi'nin tebrikâtma karsı telgrafla teşekkürünü izhar ederken vatandaşlarının hissiyatını bizzat hulâsa etmiştir. Keriman Hanım demistir ki: «Benim muvaffa. kiyetim vatanımm kadınlarında tarafınızdan ilham edilen fikirlerin bir neticesidir.» Türkiye'de çarsaf ve örtü devri ne kadar sür'atle değişmistir. Ankara memurlarına verilen tazminat Ankara 15 (Telefonla) Ankara memurlarınm Ankara'dan ayrıldıklan takdirde aldıklan tazmmattan kıstelyevm suretile tevkifat yapılmıyacağınm, ay ortastnda Ankara'ya tayin edilen memurlara ay başına kadar olan müddet için tazminat verilip verilmiyeceğinin tefsirini istiyen tezkere Bütçe emcümeninde müzakere olundu. Encihnen Maliye enciimeninin bu hususta serdettiği mütaleanın Heyeti umumiyeye arzma karar verdL Maliye encümeni hükumetin şimdiye kadar takip ettiği tarzı hareketi muvafık görmektedir. Sıvas Erzurum hattı Ankara 15 (Telefonla) SıvasErzurum hattınm gelecek sene bütçesine konacak tahsisat ile yapıl ması esas itibarile kararlaştınlmış tı. Bu hususta inşaatı deruhde edecek çirketle Vekâlet arasmda yapılan müzakerat hayli ilerilemiştir. Mukavelenin bugiin yann imzalanmasi muhtemeldir. Yeni ticaret muahedeleri Ankara 15 (Telefonla) Hari ciye miisteşan bugiin lktisat Veki lini ziyaret etti, Celâl Beyle ticaret muahedeleri yeni müzakeratı Devlet ve Fert 'Ağaoğlu Ahmet Beyin dördüncü makalesi yarınki nüshamızdadır. Onlar şimdi her gün Taksim bahçesinde buluşuyorlar. tstersen haberleri olmadan onları yann gözetliyelim. . ^ Pertev bu fikre bayıldı: Mükemmel, dedi, haydi! Ertesi gün sizden evvel Taksim bahçesine geldik ve giriend'ik. Ben elimi ağzima kapıyarak ev velâ içimi çektim, sonra bir haykı nsımı tntarak: Vay hainler, vay edepsiz ca suslar! dedim. Pakize k&hkahalar içinde devam etti: Ya... dedi, hanımefendi, sade sen mi sinema oynarsm, bizde oynamasını biliriz. Hayretler içinde tasdik ettim: Sahi... Tıpkı sinema gibi! Pakize devam etti: Evvelâ Andre Roan olacak beyefendi bahçeye teşrif buyurdu lar. Ben Pertev'e gösterdimt tste bu, dedim. YUSUF ZtYA Hayvan yem bedelleri kanunu Ankara 15 (Telefonla) Bütçe encümeni hayvan yem bedelleri hakkındakî kanunun îlgasma dair olan lâyîhayı kabul etmiştir. rertev kclumu olanca kuvvetiU sıkarak: Bu mu? diye sordu. Evet, bu! Sahi mi söylüyorstm? misin? Kat'iyyen eminim. Sana söy | lemedim mi? Ben evvelki gün bu] bahçeye geldün, Sabiha ile onu j düm. Anlatmadım mı? Biliyorum, fakat bir yanlışlıl yapmadığına... Kat'iyyen eminim. Pertev kahkahalarla gülmeğ* başladı. Ben merak etmistim: Ne gülüyorsun? dedim. Cevap vermiyordu. O sırada se ninki bizim gizlendiğimiz ağac doğru yaklaştığı için susmağa bur olmuştuk. Sonra kapıdan pöriindün ve o sana doğru koştuPertev seni görünce büsbüt gülmeğe baslamıstı. . (Mabadi varll hakkında uzun müddet görüştü. na çıtlattımdı, onun sana zaten bir zâfı vardı, senin bazı çocukça halleriini, masum tavırlannı beğenirdi. Bilirsin ki Pertev"in kadmlara pek itimadı yoktur. Şuh kızlarla yalnız eğlenmek ister. Fakat evlenilecek kızın masum ve temiz olmasına taraftardır. Avrupa'dan geldikten sonra da fikri değişmemişti. Orada biraz da açık konuşmağı öğrenmif. «Ben Sabiha'yı alsam nasıl olur?» diye evvelâ bana sordu. Tabiî, ne diyeceğim? «Mükemmel olur!» dedim. Konuşmağa başladık. Fakat, aksi gibi tam o günlerde ortaya b^r Andre Roan belâsı çıkmıştı. Senin aklın fikrin orada idi. Füimler oy namağa, Avrupa'lara gitmeğe kalktm. Bon bunu Pertev*e açmağa mecbur oldum. Yerimden sıçnyarak bağırdım: Sbyledin mi bunu Pertev'e! Evet! Askolsun! Darılmıyacağını yadettin. Be BÜYÜK HIKÂYE:4& Sinema Delisi Kız SERVER BED1 Hmzır kâfir, diye bağırdım, beni çıldırtacaksın! Anlat bana... Haydı... Pakize birdenbire ciddlyetini ta kmarak sordu: Şimdi bu adamın serseri oldu ğuna yüzde yüz emin oldun ya, iti razın yok ya... Fakat sen benim sordukları Sorma. Söz ver. Mümkün mertebe çabuk meraktan kurtulmak için ona da razı oldum: Peki, dedim. Pakize rahat bir nefes aldı, gü lümsedi, sandalyenin arkasma yaslandı ve başladı: Pertev İstanbul'a gelip te seni görünce bana dedi ki« « Aman Pakize, bizim Sabiha Hayrr, sen benim sorduklanma ne şeker sey olmus, ne güzelleşmis, cevap ver. çok hosuma gitti. Avrupa'da iken Peki, inandım. ecnebi kadınlarından bıktımdı ar Ve arkasmdan Uâve ettim: tık. Türkçe konuşan kızlarımızı çok Fakat anlat, çabuk, anlat, mearadım. Hele Sabiha'yı çok düsünraktan olüyorum. Anlatacağım ama bazı şeyle • düm.» Pertev, Avrupa'ya gitmeden, belre darılmıyacağma söz ver. ki ıen de husetmijindir, ben d« sa Ne «ibi

Bu sayıdan diğer sayfalar: