26 Nisan 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

26 Nisan 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cmutıuı lyet Kadtnltk Kadınlar ve sulh âleminde "\ Harbe karşı koymak için harbi doğuran sebebleri kaldırmak lâzım, yoksa... 934 te kaldırdığımız ve sattığımız muhtelif eşya... İhracat azdı, fakat yüksek fiatla gitti 934 senesinde istihsal edilen hu bubat miktan 933 ten biraz daha noksan olmakla beraber yabana piyasalarda 933 ten daha iyi fiatler bui muştur. 934 senesi buğday ve arpa istihsalâtının miktarı hakkında henüz kat'î bir rakam neşredilmemekle beraber 1 kânunusani 934 ten kânunuevvel nihayetine kadar yalnız tstanbııl limanmdan 61,000 ton buğday ihrac edilmistir. Halbuki 1933 te bütün Tür kiyenin buğday ihracatı 13,000 ton olmuştu. Arpa 934 te îzmîr ve tstanbul li manlarmdan 55,000 ton ihrac edümiştir. 933 te tekmil Türkiyeden ihrac olunan arpa miktan 50,000 tondu. Diğer mahsuller şöyledir: 1934 1933 Ton Ton Tütün 35,000 36.000 Üzüm 45,000 62,000 İncir 28.000 23,000 Pamuk 170,000 balye 36,000 Fındık 30,000 ton 45,000 Zeytinyağı 25.000 15,000 Koza 1,300 1,200 Afyon 200 310 Yukandaki maddelerin umumiyetle 934 fiatleri 933 fiatlerinden daha yüksektir. Klering sistemi sayesinde bu mahsulâtın yüzde sekseni ecnebi memleketlerine ihrac edilmiştir Harb endişesi içinde bunalan Avrupada altı reportaj Polonyalılar sö M 1 Almanlar söylüyorlar Avusturyaya eğer başka devletier siyasal mOdahalelerde bulunurlarsa buna ses çtkarılmıyor . Fakat Almanya müdahale er^rse kat'iyyen mfisaade yok . Bunu unutamıyoruz • Reyiâm y isteriz M ma hakkı, her işe, mesleğe girebil Ulusal kadın birliklerinin birinci mesi, ücrotlerde müsavat, çahşma gayesi olan kadının hürriyetine daır yerlerinde sıhhî şerait, mesai saat fikirlerimi geçen makalede (1) yaz leri ve saire. nuştun. îkind gayeleri olan sulhu ve 2 Siyasî haklar. Kadının vatan umumî surette istediklerini de gözden daşlık hakkı, rey hakkı, intihab e geçirelim. dilme hakkı. Kadının sulh işlerinde âmil olmak 3 Ahlâkî haklar. Ahlâkta müsaIstemesi gayet tabiidir. Bugün kime vat, fuhuş, beyaz kadm ticaretinin sorsanız harb istemez. Nefer de, kukalkması. mandan da, kadın da, erkek te harbin bir felâket olduğunu söylerler. 4 Kanuni haklar. Kadının erke Fakat harb bu umumt isteksizliğe j ğin vesayetinden kurtulması. rağmen gene gelir. Çünku, rekabet 1 Kadın iktısadî hayata erkek esası uzerine kurulan cemiyetlerde, ten sonra girmiştir. Bu zamana kadar dahilde ferdlerin birbirlerlle, hariccemiyetin kadını iktısadî faaliyet de milletlerin birbirlerile boğuşma ten meneden yanlan, kanunlan, örf lan iktısadî bir zarurettir. Cemiyet leri vardır. Ailenin kuruluş şekli, lerin inkişaf seyirlerini tetkik e kadının haricde çalışmasma mânidir. dersek, insanlığın iptidaî devri olan Tekâmül safhalannda kadın erke semiye ve aşiretten sonra çarpıçma ğin mülkiyetine girmiştir. Cemiyet nın başladığını görürüz. kadının iktısadî fonksiyonlannı al mış, kadına ev işlerine, çocuklara llk semiye ve aşiretlerde mülkiyet bakmak vazifesini yüklemiştir. Bu müşterektL Aşiretler büyük konfe nun neticesi olarak kadın iktısaden derasyonlar haline geldikten, büyük köyler, şehirler teessus ettikten, el erkeğe muhtac vaziyettedir. Fakat sanayi pazarlarmda rekabet artın sanayii yavaş yavaş büyük sanayie ca, kadın aile hayatındaki huzursuzinkılâb ettikten sonra, rekabetin, ferluktan, esaretten, ihtiyacdan kurtuldî mülkiyetin yerleştiğini, bunların mak için çahşmak mecburiyetini duyneticesi olarak harblerin başladığını muştur. Kadını zayıf bir vaziyette görürüz. Harblerin sebebi doğrudan yakalıyan pazar onu daha kolay is doğruya iktısadidir, anası da reka tismar etmenin yolunu bulmuştur. bettir. Emperyalizmin eriştiği bu son Kadın çocuklarını geçindirmek zarusafhanın ilk tohumu buradadır. Bu retinde olduğu için çalışmasını daha günkü yaşayış içinde ileri milletle ucuz satmağa mahkumdur. Tabii serrin müstemleke siyasetleri, pazar yomayedar kadının bu ucuz çalışmasını lu ihtiyaclan, iktısadî çarpışmalan, erkek işçiye karşı silâh olarak kul harbi bir zaruret haline getirmiştir. lanmıştır. Bugün kadınların ücret İktısadî buhranlar, pazarlann daral lerde müsavat istemesi en yüksek ması, istihsalât fazlası gibi birçok ikbir hak olmakla beraber, bu günkü satısadî sebebler harbi hazırlar, mü nayi buhranlan içinde bu hakkı hiç himmat sanayicileri, harbden feyz bir memleket vermiyecektir. Kadın alacak teşekküller de harbi körük lar, bu kadar senelik mücadelelerine lerler. tdare başmda olanlar har raŞmen bu sahada ne elde ettiler? bin mes'uliyetlerinden kaçmakla be raber, harbin Snüne geçemezler. Bu Kadının ücreti azalırken, erkek isgünkü şerait içinde harbin gelmesi, çinin ücreti azalmıyor mu? îşsizlik ne kadınlann, ne ferdlerin temenni kadınla erkek arasında ayni nisbette sile menedilemez. Harbi kaldırmak içoğalmıyor mu? Hatta Hitler, kadın çin, harbin sebeblerini kaldırmak lâlan rekabet pazanndan niçin kovdu? zım. Kadınlann bu sulh savaşma gi Bundan başka kadının hem evde, rişmeleri çok yüksek, fazüetli bir iş , hem işde çalışması kadmın iki kat ama, harb faziletten anlamıyor. istismari değil midir? Kadının iş hayatına girmesi, ona iktısadî kurtuluMurahhaslardan biri harbin önune şunu temin etti mi? Kadınların çalış.geçmek içîn halkı tenvir edeceğiz ve masma taraftar olan feministler, bu..çocuklara sulh terbiyesi vereceğiz günkü şartlar icin.de kadının hem evdiyor. Hiçbir memlekette halk harbe taraftar değildir ki, tenvir işile bu de, hem işde çalısmak suretile iki misli yük yüklendiğini görmüyorlar nun önüne geçmek mümkün olsun. mı? Bunun önüne, çıkarttıklan ka Harbden en büyük zararı gören halk kütleleri olduğu için onlar, harbe, fe nunlarla geçebildiler mi? Başmdan sonuna kadar söylediğim lâketlerin en büyüğü gözile bakar gibi dava kadm, erkek, parlamento lar. Çocuklara verilecek terbiye ile da rey vermek, doktor ve avukat o de harbin önüne geçmek, yüksek dağ labilmek meselesi değildir. Kadınlar tepelerinden bir yanar dağ haşmetile bütün bu istedıklerini alsalar dahi, dökülen sellere kâğıddan siper yap kadımn iktısadî, içtimaî kurtuluşu mağa benzer. Bu gelen sel, asırlarm bugünkü cemiyette temin edilemez. içinde sulh terbiyesi gören çocuklaKadmlann işe, mesleklere girmek n da bir katre gibi yutar, götürür. hakkını kanun verse, cemiyetin ik Harb, iktısadî pazar, müstemleke, tısadî, içtimaî mekanizması vermiyerekabet gibi ejderlerin sırtında ge cektir. Nasıl ki vermemiştir. lirken, kadınlann bu ejdere toplu2 Kadınlann siyasî hak almalan, iğne ile karşı durmağa çalışmalan parlmantarizm ve demokrasi içinde, pek tuhaf birşey olur. Kadmlar çocuklannı harbe gitmek kendilerine pek az şey temin etmiş tir. Kadınlar bu siyasî haklan aldık ten menedebilirler mi? Harb başladılan halde iktısadî, içtimaî ezilmeleri ğı gün bir askerin ötekine, iki ana evlâdmın birbirini boğazlamasma en ortadan kaîkmamıştır. O halde sivasi haklardan fazla ne bekliyorlar? Ka gel olabilir mi? Eğer bunu yapabilidınlann meb'us olmasile esasta hiç yorlarsa hiç durmasmlar, bütün kuvbir şey değismemiştir. vetlerini oraya versinler. Fakat millî 3 Ahlâkî haklar, bunu geçen mahududlan bekliyen bekçiler, dipçiklerini onlann da göğsüne dayar, hat kalede yazmıştım. Beyaz kadın ticata kadınlara da siper arkasında i§ veretine ve fuhsa gelince, bunlar bu rirler. günkü cemivet için sakınılması mümkün olmıyan şeylerdir. îdeolojist içHarbin onüne, halkı tenvirle ge timaiyatçılann hemen de hepsi fuh çilemez, halk, koyun sürüsü gibi is şun lüzumlu bir şey olduğunu ter istemez gider. Harbe karşı koy iddia ederler. Neden? Fuhşu ortadan mak için, harbi doğuran iktısadî, içkaldırdıklan gün caile> denen mü timal, siyasî sebebleri ortadan kal «ssese gümbür gümbür gider Bu dırmak lâzım. Yoksa bu şerait içeri günkü aile, bugünkü sistemin yaratsinde harb bir zarurettir. tığı ve tuttuğu müessesedir. Fuhşun Sulh davasında da kadın erkekle kalkması için, kadının içinde bulunberaberdir. Kadın kadar, hudud bo duğu ahlâk çemberinin kırılması, ayuna giden asker de, cephe arka ile şeklinin değişmesi lâzımdır. Fuhuş smda kalan ferdde harbe düşmandır. beyaz kadm ticareti bugünkü cemi Köylü, işçi, her smıf halk kütlesi yetin iki yüzkarasıdır, bu karalan harbe kötü bir zaruret olarak sürükcemiyetin yüzünden silmek müınkiin lenir. Kadınların sulh mücadelesin değildir. deki rolleri, Umman içerisinde bir sa4 Kanunî haklar, kadının erke lın çırpınmasına benzer. ğin vesayetinden kurtulması. Kadın Geçen makalede kadının şikâyet iktısaden erkeğe bağh bulunduğu ettiği tazyiklere cemiyet içerisinde müddetçe bu vesayetten kurtulamaz. birçok kütlelerin, erkeklerin de ma Kadm iktısaden muhtac olmadığı yerruz olduğunu, davalannın bir oldulerde de, cemiyetin kadının sırtma ğunu söylemiştim. Diyeceksiniz ki, yüklediği öyle mecburiyetler vardır ki, kadın bundan istifade edemez. kadının kendine mahsus derdleri yok mudur? Vardır. Kadın ve erkek farkı cemiyetten Fakat bu derdler de, munferid sekalkmadıkça cemiyetin mekanizması bebler altında değil, cemiyetin kurubu aynlığı ortadan gidermedikçe, bu luşundaki umumî sebebler neticesi haklar kanunla temin edilemez. Ka meydana gelir. Kadınlann bu derd dm ve erkek yok, insan vardır. Ce lerine şöyle kuş bakışı bir gözle ba miyetlerin bu devreye gelmesi ka kalım. Kadınlar ne istiyorlar? nunlarla değil, içtimaî müesseselerin değişmesile mümkündür. Kadınlar 1 İktısadî haklar. Kadının çakşhaklannı kanundan beklerlerse bu sa(1) Sabiha Zekeriyya Hanımın bunvagın sonu gelmiyecektir. dan evvelkl makalesi 23 nisan 935 taSABİHA ZEKERİYYA rihli ve 3927 Bumarah sayımızdadn. Biz harb istemiyoruz, harb dfişünmüyoruz bile. Yalnız rahat yaşamak İçin sayılan kuvretli bir tnillet olmak istiyoruz ve bunun için silâhlanıyoruz. Zaman bizim lehftnizede çalışıyor. Nufiusumuz glttikce artmaktadır.,, Le Journal ad' Iı Fransız gaze lesinin harb endişesi içinde ktvra nan Avrupada milletlerin gör düklerini anlamak ve anlatmak üze re tamnmiş ro porlaj muharrir lerinden altısım allı büyük payi' tahta göndererek vaziyeti yerinde tesbit eliirdiğini yazm'ş ve ba muharrirlerin mek iublanndan üçü nü neşrctmişiik. Bugün de bu mek' tublann neşr'me devam ediyoruz: Litvanya mektubu: «En süratli tren Litvanyanuı payi tahb olan Kou nostan Memel li manma kadar gitmek için uzun bir gece rir. Halbuki bu iki şehri birbirinden ayıran mesafe yalnız üç yüz kilometrudur. Bu ağır gidişe hayretimi gö ren bir Memelli gülerck: Litvanyalılar memlcketlerinin çok büyük olduğu zannını vennek istiyorlar. Vakıâ »eyahat uztm ama Memelı görmek bu uzun »cyahate değiyor. Hem de neden ona hâlâ Memel diyoruz. Almanlann affraa magruren biz arbk ona hakiki ismini verelim. Ma demki aruk o Litvanyaya aiddir. Eskı ismile onu anmak lâzım. Kloipeda dıyelim artık ona. Kounosta iken bana resmî memur Bizim küçük limanımız hakikaten görülmeğc layıktır. Onu elimiz den geldiği kadar güzellcştirmeğe gayret ettik. dcmişlerdi. Harbden evvel Almanlar bu limanı tamamile ihmal eönişler vc daha fazla Koenigsbcrg ve Dantzig ile ugraşmışlardı. Onun için Almanlar: «Bu Memel imparatorluğa ekleme bir parçadır. împaratorluğu rahatsız etmekte ona çok pahalrya malolmaktadır. Ondan aynlmak bize ne maddî ne de manevî bir zarar getirir.» diyorlardı. Halbuki bugün onun istirdadı Almanlar için Letonyaya doğru bir menfez elde etmektir. Letonya ve Estonyaya ve şarka hücum!... Almanlar bılırler ki bu işe teşebbüs etmck pek saçma degildir. Bunun için Avrupayı ateşe ve kana boyamağa değer.. Bütün dünyanın gözlerini üzerine çevirdiği ve ilk kmlcımm orada parla^ıp parlamıyacağım dikkatle gözet ledi^i bu küçük liman nekadar güzel.» Tütün vaziyetimiz Memleketimizde tütün piyasası iyi vaziyettedir. Müstahsil mıntakalarda satıslar hararetli bir surette devam ediyor. Fiatlerde istikrar temin edil miştir. Trakya tütünleri kâmilen satılmıs., bura piyasası kapanmıştır. Trabzon ve Polathane tütünleri de tamamen satm alınmıştır. Kocaeli mmtakasmda satışlar hararetli bir surette devam etmekte dir. Bu mmtakada, simdiy* kadar İnhisarlî r idaresi 800,000, tüectJ ve şir ketler de 500,000 küo tütün almış lardır. . ^ , ,f r Samsunda bugüne kadar fld buçuk nülyon kilo tütün satılmıştır. Taşovada bugüne kadar satüan tütün 600.000 kiloyu bulmuştur. bu memlekete kuvvetli bir ordu hediye etmi? olan Polonyalı vatandaşlanna «Siz ti* caretinizJe. ka • nunlannızla meş * gul olunuz. Sizi müdafaa etmek işi benimdir» di • yen Mareşal Pilsudski ile pek zi « yade görüşmek istediğini, fakat Ma« reşalin böyle şeyler sevmediği i çin buna muvaf » fak olamadığını söylüyor ve P o • lonyadaki ordu nun kudretini, haH ve parlamento ü « zerindeki nüfuzu? nu anlaüyor. «Fakat bu dikta « törlük değildir. Bu zannı vermek fena bir harekef olur» dediktea «onra şunlan i « Almanya Yuçoslavyadan tütün alıyor Belgraddan bildirüdiğine pöre Yugoslavya inhisar idaresile Almanya tütün şirketleri arasında yapılan pa zarlık hüsnü suretle neticelenmiştir. Bükman, Remcar ismindeki iki büyük Alman sirketi Yugosîavya inhı sar idaresinden 1,150.000 kilo tütün satın almıştır. Yu^oslavya şimdiye kadar kendi sine lâzım olan tütünleri haricden satm almakta olduğu halde şimdi boylu külliyetli tütün satışı yapması tü tüncülük piyasasında ehemmiyeth bir hâdise olarak telâkki edilecektir. Odalar kongresine hazırhk Ticaret Odası 21 mayısta Ankarada toplanacak olan Ticaret Odalan kongresinde görüsülecek meseleler üzerinde îstanbul Ticaret Odası raporlannı bin'rmek üzeredir. Oda bu raporlan gelecek hafta Ankaraya gönderecektir. mıştır. Bu bizim maruz kaldığımız umumî müsavatsızlığın tabiî bir neticesidir. Hatta Uluslar Birliğine girdiğimiz zaman bile bizim bir salâhiyetimiz yoktu.. Bizim şimdi istediğimiz şey hukukî müsavattır.» Daha aşağıda Memel meselesini soran muharrir şu cevabı alıyor: Memel mi?. Bu çok mühim bir meseledir. Size biraz tarihten bahset mek isterim. Harb nihayetinde Memel herrfcmgl bir'çekildtt yeni bir idareye malik olacaktı. Orasını Fransız kuv vetleri İşgal etti. Ve bu ^îkerlerin kumandanı onlara burasınm ttilâf kuvvetleri tarafından idare edileceğini bildirdi. Fakat bunun üzerine oraya Litvanya askerleri gelince Fransızlar Alman limanmı onlara terkederek çekilip gittiler. Bunun üzerine bususî bir anlaşma yapıldı. Fakat o zaman yapılan bu anlaşmanın ahkâmma Litvanya heTgün muhalif hareketler yapıyordu. Bunun için Litvanya hükumeti nezdinde siyasî teşebbüsler yapıldı. Fakat neticesiz kaldı. Bugün istediğimiz yegâne şey (dünyaya isrikamet verebilecek olan muahedeler hazırlıyan Stresa ve Cenevredeki beynelmilel siyasî oto riteler tarafından) bu Memel nizamnamesine küçük Litvanyanın hürmet etmesinin teminidir. Asıl mühim meseleyi soruyorum. Anschluss yani Almanyaya Avusturyanın ilhakı hakkındaki fikirlerini: Biz bu mesele hakkmda iki senedenberi tam bir sükut muhafaza ettik. Fakat onun bizim için ehemmı yetini inkâr edemeyiz. Size şunu hahriatmak isterim ki Avusturyanın etTafını çe^ren diğer devletler bu memleketin maliyesine ve diğer dahilî işlerine pek ziyade müdahale etmekten çekinmemektedirler. Avusturyaya eğer baska devletler siyasal müdahalelerde bulunurlarsa buna ses çıkmryor.. Fakat bunu yapan Almanya olursa... Buna kat'iyyen müsaade yok. Bunu unutamayız... Avusturya Alman ka nmdan olan insanlann memleketıdır. Viyana muhteşem bir Alman şehridir. Bizim oraya karşı olan alâkamız ona komsu baska devletlerin olduğu gibi siyasî değil; ırk alâkasıdır. Nasyonal sosyalist fırkası ne istiyor?. Bu meselevi halletmek için reyiâma müracaat edilmesini... Bunun aksi Avusturyah lann hürriyetine karşı yapılmış olan b"vük bir haksızhktır.» Sergilere iştirak için Ticaret Odası arsıulusal sergi ve panayırlara iştirak şeklimiz hakkmda Ticaret Odalan kongresine mühim bir teklifte bulunacakür. Oda bu tekü finde arsrulusal sergilere iştirak için bugün îstanbuldaki mahdud azaüan mürekkeb olan heyet yerine bütün Bakanhklann mümessillerinden mürekkeb bir heyet teşkilini muvafık göstermektedir. lâve ediyor: «Polonya milleti ordusunun büyüklüğü uğrunda fedakârhklar yapmaktadır. Çünkü bu ordu ona sulhu temin ediyor. îki yüz elli sekiz bin nefer, on dokuz bin zabit ayni kılıkta ve on sekiz aylık mecburî hizmet...» Muharrir, bu memleketin ordusuna karşı duyduğu hayranlıktan uzun uzadıya bahsettikten sonra Polonya hakkında mühim bir şahsiyetten işittiklerini §öylece yazıyor: Polonya, topraklanna yapıla • cak herhangi bir taarruza karşı kendisini fevkalâde bir surette müdafaa etmeğe hazırdır. Biz harb istemiyoruz. Harbi düşiinmüyoruz bile. Siz de farkma varmışsmızdır. Harb mevzuu bizim memlekerimize girmemişrir. Bir ondan bahsetmeyiz bile. Biz dünyada serbestçe razı olunmu; anlaşmalar ve yahud uluslararası emniyeti temin e decek teşekküllerin ortaya çıkacağı devrin yaklaşmasım bekliyoruz. Fakat bu zamanı uzak görüyoruz ve şimdiki halde rahat yaşamak için sayılan ve kuvvetli bir millet olmak istiyoruz. Bunun için ordumuza bu ehemmiyetı veriyoruz. 1919 da Almanya bizimle (bir mevsimlik devlet) diye eğlenmişti. On sene sonra mevcudivetimizi kabul et ti. Fakat bize kendisinin dununda bir ırk diye bakıyordu. Bugün Hitler Berlindeki Poîonya san'at sergisîni geziyor. Kültür tesekkülleri memleket leri, milletleri birbirine daha iyi tanıtabiliyorlar. Rusya ve Almanya ile yapnŞımız ademi tecavüz misaklan onlann bizi kendilerile ayni seviyede millet saydıklanna en birinci delildir.» Almanya mektubu: «Almanyayı buradaki mühim ?ahsiyetlerden bazılarile görüşmeden bı rakmak istemedim. Buradan gitmeden evvel onlara Avrupayı tuzlabuz edebilecek mühim meseleler hakkmda sualler soracaknm. Bunun için nasyonal sosyalizm incilinin haricî politika kısmı hakkında söz söylemeğe salâhiyettar olan M. Rosenbergi gördüm. Onun söylediği sözleri hiçbir şey ilâve etmeden kaydediyorum. Bunu okuyanlar söylenen sözlerin manasmı kendileri bulsunlar, ben bunu bulmakta m'^^ülât çekmedim.» Muharrir burada M. Rosenbergin yanına nasıl girdiğini ve onun söylediği sözlerde ufak bir değişme olmasına imkân kalmaması için bir steno "tarafından bu sözlerin kaydedildiğini an lanyor ve ondan sonra şöyle devam ediyor: Herr Doktor Rosenberg müs temlekeler hakkında bana şu sözleri söyledi: Şimdiki halde mesele prensip meselesidir. Çünkü Versay muahedesi bizim müstemlekelerimizi iyi idare e demediğimizi iddia ederek müstemleke »ahibi olmak hakkını climizden al * Ne kadar seyyah geldi " Öğrendiğimize göre 1934 senesi zarfında memleketnnize 81,194 sey yah geîmiştir. Bunlardan 24,120 si toplu bir halde ve vapurla, 42,918 ı posta vapurlarile ve 6,500 ü de trenîe. diğerleri de muhtelif vasıtalarla gel mi?lerdir. Bu miktar geçen senekilere naza • ran çok fazladır. Bugünlerde 500 kişilik Yugoslav yah bir seyyah kafilesinin şehrimize muvasalaü beklenmektedir. Bu kafilenin içinde mühim kirnseler de vaıdıT. Devrialem seyyaJıı kaf asından rahatsız! Bundan birka»gün evvel başında zabit kasketi göriilen ve kendisine devrialem seyyahı namını veren îskender Ay Han isminde biri yakalanarak adliyeye verilmiş; Tıbbı ad lice müşahede al tına alınmasına liizum gösterilmişti. Polonya mektubu: «Bana bir Polonyalı şöyle söyledi: Zaman bizim lehimizde çahş maktadır. Nüfusumuz senede 400,000 kişi artmaktadır. On beş sene sonra memleketimizdeki otuzla kırk yaş arasmdaki erkek nüfusu hemen hemen Almanlannkine müsavi olacakür. İşte biz bunun için sulha inanmak ve harbi düşünmiyerek çahşmak istiyoruz. Fakat bu icab ederse hazır değiliz demek değildir.» Polonyanm artık yalnız bir şair memleketi olmadığmı, çalışkan birt memleket olduğunu söyliyen muharrir Rumen talebeleri Şehrimizde bulunmakta olan Ru men Üniversitelileri dün müzeleri gszmişlerdir. Bugün de Kadıköyündeki idman şenliklerine gideceklerdir. İskender ay neticesinde he Yapılan muayenc nüz kat'î rapor verilmemiş olmak • la beraber bu adamın vesayete muh tac bir halde olduğu bildirilmiştir. Bunun üzerine salâhiycti olmadığı halde zabit kasketi giymek suçundan dolayı takibata devam olunmasına karar verilmiş; evrak altına istintak hâkimlı ğinc gönderilmiştir. Yeniden aygır alınıyor Bu sene damızhk Mayas cinsi aygır celbi için baytar umum müdür'iiğii bu işin ehli bulunan Nurettini Bulgaristana göndermiştir. Şarkî Trakyaya aşım yapılmak üzere 20 tane aygır gönderilmiştir. Bu sene hayvanlanmızda rhemmi . .. „ yetli hiçbir hastahk görülmemektecli*

Bu sayıdan diğer sayfalar: