11 Mayıs 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 12

11 Mayıs 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Oumhuriyet Tarihten Nüfus daireleri ne halde? yapraklar Jtiorsa Hareketleri Avrupa piyasaiannda vaziyet hoş değüdir Bizim Borsada bu hafta pek canb hareket olmadı, Türk kâğıdları kıymetierini muhafaza ediyor Amerika Birleşik Devletleri Reisi Ruzveltin gümüş parayı kıymetlen dırme siyaseti bu hafta gene dünya pıyasalarını işgal etmekte devam et mıştir. Çin ve Meksika paralanndan sonra Perou devletinin parası olan sol de tehlike geçirmektedir. Çünkü bu memlekette tedavulde bulunan paranın kısnu az&mı gümüştür. Gü müşün kıymeti paranın itibarî kıy metini aşınca bu paranın piyasadan çekilerek alelâde bir emtia gibi memleket haricine satılmaa ihtimali var dır ki bu hal Perouda büyuk bir te şevvüşu mucib olur. Ruzveltin maksadı gümüşün on ceunu 1,29 dolara kadar yükseltmektir. Geçen hafta zarfında once fiati bir aralık 0,80 dolara kadar yuksel mişken mubayaatın bıraz durdurul ması neticesinde bu fiat geriliyerek 0,70 dolar kararlannda kaldı. Şayed mubayaata gene devam edilerek fiat meselâ 0,98 dolan aşacak olursa bu sefer Hindistan roufiesi tehlikede bulunacaktır. Çünkü 0,98 dolar hali ha zırda tedavulde bulunan roupienin tam değer fiatidir. Bundan daha yüksek bir fiat roupieyi meta haline so kar, mübadelâtı gücleştirir ve mem • leket dahilinde galeyanı mucib olur. Amerika Birleşik devletlerinde mevkii tedavulde bulunan kâğıd paranın karşüığı olan altın stokuna bir sülüs nisbetinde gümüş ilâve etmek ve buna mukabil tekrar evrakı nak diye çıkarmak Ruzveltin plânı ikti zasındandır. Fakat hesab edılmiştir ki dünyada mevcud gumüş madenleri hep birlikte çalışsalar bu muthiş s t o ku ancak altı senede temin edebüe • ceklerdir. Belki bu sayede memleke timiz dahilindeki simli kurşun ma denlerinin istihsalâtı çoğalır. Hafta zarfında Avrupa piyasaiannda Isviçre frangma karşı hücumlar gene tevali etti. Isviçre millî bankası altın ihracatına bir dereceye kadar mani olmak için resmî iskonto had dini yüzde ikiden iki buçuğa ve tah vilât üzerine avanslann faiz haddini yüzde iki buçuktan üç buçuğa çıkarmağa mecbur oldu. Buna rağmen en dişeler bâkidir. Bunun en büyük delili Fransada üç ay vade ile yapılan lsviçre frangı satışları üzerine 30 santim kadar deport yapılmasıdır ki senevî yüzde yirmi dört faize tekabül eder. Felemenk florini üzerine spe külâsyon azıcık gevşemiş gibi görü nüyor. Maamafih vadeli satışlar üzerine depor haddi senevî yüzde onu bulmaktadır. Bu sebebler dolayısile Avrupa pi yasalannın hafta zarfındaki umumî vaziyeti hiç te hoş değüdir. tesviyesi mukarrer bulunmasına rağmen burada fıati 30,50 lira kararlannda sabit bulunmaktadır. Halbuki iki sene evvel Paristeki anni parite ile tstanbulda fiatler 32.50 liraya kadar yukselmişti. Perşembe günü birinci tertib tahviller 30,52 1/2, ikinciler 28,80, üçüncüler de 29,40 lirada kal düar. Dahilî istikraz kâğıdlanmızda da hemen hiçbir tebeddül yoktur. Yüz de beş faızli 1918 tahvilleri 96 lira, yüzde beş faizli Ergani istikrazı 93,75 lira, SıvasErzurum istikrazı da 95 lira etmektedir. Gayrimübadil bonolan bu hafta zarfında on para daha yükselerek 18 kuruşta kaldılar. 1933 tarihli ve yüzde beş faizji hazine bonolan 69 ku ruş, 1934 tarihli ve keza yüzde beş faizli bonolar 90 kuruş, yüzde ikiler de 59 kuruşta cüzl birer tezayüd kay detaıişlerdir. Konyada buğday satışı hararetlendi Köylerdeld stok zahire pazarlara döküldü Konya (Hususî muhabirimizden) * Bu yıhn ekin ve ekim durumu çok iyi olduğundan Konyada hararetli bir buğday saoşı başladı. Gene bir kuraklık ve bu kuraklıktan kâr, kazanç umarak cllerindeki buğda/lan saklamış olanlar yıhn bereketini görünce borsa ve pazarlara koştular. Eldeki stok buğday, arpa, yulaf gibi mevaddı bir an evvel satmak ve yeni senenin bereketine kavuşulmadan evvel buolan harcamak düşüncesi almış, yürümüş bulunuyor. Pazarlara karşı yapılan bu hücum, tam bir alıa bulamadığı için daha çok kazanmak ve kuraklık fclâketinden istifade etmek emeli ile buğdaylaruu ambarlara doldurmuş olanlan biraz da müteessir etmektedir. Ne denir, tabü felâketleri bir bereket gibi aramağa alışmış olanlann bir gün böyle bir akibetle karşılaşmalarına ağhyacak değiliz ya>.. Koca kış, Konya ve mülhakan köylerinde a a bir yoksulluk içinde geçiril miştL Bütün umudlan ekaginde olan köylü; onu kuraklığın geçirmi} oldu • ğunu görünce, kolu kanadı kınlmış bir halde derin bir sabır ve tevekkül içinde bu iyi günü bekliyordu. Çok köyde ve evlerinin çoğunda ekmeksiz geçirilen günlerin, ekmekli geçirilmiş günlerden daha çok olduğunu, daima işitiyor ve görüyorduk. Konyada köylü, yalnız çifti başında çalışır ve bu çalışmanı nverimi ile bütün bir yıl içinde geçinir. Çift başından ayn yerde çalışma, başka memleketlere gidip amcleliklc, nadiren de daha iyi bir i{ görmekle geçer. Bu, evin baba veya genç oğlunun boğazı tokluğu ve köyde kalan aile nin de gaz ve tuz masrafı çıkan demektir. Yoksa köyde bırakılan ailelerine ve tam bir boğaz tokluğuna kavuşamaz. Anadolu grupa Geçen hafta bu kâğıdlarda yanmşar lira kadar bir tereffü görülmüş • ken bu hafta gene tsviçre frangı hakkında Avrupa piyasaiannda mevcud endişeler saikasile piyasamız müte reddid bulundu ve fiatler umumiyet itibarile biraz geriledi. Perşembe akşamı kapanış fiatleri şunlardır: Tahviller 43,40 lira Hisse senedlerl 25 » Mümessil sen«dleri 51,35 • Banktdar Merkez bankası geçen haftadanberi bir lira kadar tenezzül ederek 58,50 lirada kaldı. îş bankaları 9,50 lira ve müessis hisseleri 90 lirada, eski fi atlerinde duruyor. Osmanh Bankası nın nominal fiati 25,50 lirada bir lira tezayüd etmiştir. 29 nisan 935 günlemeçli ve 3933 savılı Cumhuriyet gazetesinin 4 üncu sahifesinde «Nüfus dairelerinin haM> baslığı altmdaki yazı gözüme ilisti. Türkivenin her yerınde bu hal mevcud oldu§u icin bildiklerimi birkaç satırla size arzetmekten kendimi alamadım. Sevgili Cumhurivetimizin yurdun her isinde ve her yonünde deŞerli yenilikler yaptıŞı halde herşeyde esas sayılan ve ordunun ve devlet varida tınm kavnafo olan nüfus dairelerine bakmakta geç kalmıs diyeceŞim. Bir cok vilâvet ve kazalarda nüfus daı » releri ekseriyetle hükumet konakla rının en alt katında karanlık, havasız ve rütubetli birer kösesine atıl mıs bulunmaktadır. Diğer dairelerin malik olduğu mefrusat ve saıreden sarfı nazar, bu dairelerin odacısı bile olmadı §ı ve hatta bakımsızlık ve tahsisatsızlık yüzünden otuz yıldanberi cürüyen ^e daeılan defterlerinin bu halde kuflanılmakta olmasmın mah î zurdan da salim olamıyacağı soylen • mektedir. Son yıllarda nüfusunun seki2 yüz bine cıktıgını gazetelerde okuduğu muz tstanbul şehrinde seksenden fazla nüfus memuru mevcud bulunmasına ve ve her memura on bin nüfus isabet etmesine rağmen valnız G. Antebin yüz kırk bin nüfuslu nahive teskilâtından mahrum bulunan merkez kazası nüfus kaleminde di»er kazalar gibi iki kâtib bulunmaktadır. Bu memurlann son yıllarda gece • leri de çalıştıklannı sık sık gördüSümüz halde gene de insan kalabalıŞmdan içeriye girmek fevkalâde güç sayılır. Bu halin sebebini Işim düştüŞü za man alâkadarlardan sordum. Kadro • yu genis.letmek için her yıl Vekâlete yazıldığını ve son çıkan nüfusu mektume kanunile soy adı kanur.unda yanlı olan «yardımcı» maddesi hükmünden mahrum bulunduklannı söyle diler. Fikrimce basta gelen memleket işlerinden biri de nüfus meselesı olduğuna göre bu işi başaracak teşkilât gerektir derim. C. Antebde Gaziler eaddesinde mütekaidinden kolonyacı Nedim Erkan Kocasından tac atan kadın Aîeksi sordu: Haşmetpenah, şimdi söyleyinîz, ahrnak kîm? Katerin mi, yoksa siz mi? Ortada Çariçe Katerin, tağda âşıkt Prens Orlof, $olda kocast üçüncü Petro Rusya lmparatoru Üçüncü Petro, ilk karşılaşbğı gündenberi karısı «Katerin» i soğuk bulmuştu. «Gönülden gönüle yol var» demezler mi ya. Katerin de Rusya Veliahdı sıfatiîe karşısına çıkanlan ve kendine koca olarak verilen Petrodan hiç ho$lanmaFakat saraylarda evlenme, ekseri ya, gönül işi değil liyaset işidir. Bundan ötürü birbirini sevmiyen, levemi yen bir iki gene de, istemiye istemiye, evlenmişlerdi, Petrehof sarayına yerleşmişlerdi. Onlar, nişanlı bulunduk • lan günlerde tek bir sevgi kelimesi konuşmamışlardı, birbirlerine küçük bir tebessüm göstermemişlerdi. Par maklannda nişan yüzüğü vardı. Lâ kin bu yüzük, bir yüreği bafka bir yüreğe bağlıyan halkalardan değildi. Ikisi de kendi gönüllerini gene kendiIeri için saklıyorlardı. Bununla beraber bir arada ve bir dairede yaşıyorlardı. Çünkü Çariçe Ellizabet, prenses Katerinin halası idi ve Petroyu bu güzel Alaman kızile evlenmege zorlıyan da oydu. Bu se • beble gene kan koca, karşdıkh hoş • lanmamak duygusunu mümkün ol • duğu kadar taklamrya ve başkalanna belli etmemeğe s&vaşryorlardı. Bu yaşayif uzunca bir müddet sürdü. Birbirlerine bakar kör gibibakan ve birbirlerini görmiyen Petro ile Katerin en sonunda iki yüzlülükten u sandı. Daha doğrusu yüreklerde dal budak salmış olan »evgisizlik ve sevgi ijtiyakı gün geçtikçe kabardı, taştı ve bir fırsat bulup ortaya döküldü, kan kocanın daireleri aynldı. Petro, çok kaba bir adatndı, birkaç yıl sabredip te nihayet kansmın yürüne karşı: «Seni sevmiyorum, »enden tiksbiyorum» diye bağırdıktan ve: «Ben de öyleyim, ben de tiksinti içindeyim» cevabmı aldıktan sonra he men «Elizabet Voronçof» adlı bir çimal yıldızmı kendine mihrab edini vermişti. Artık gecesini, gündüzünü onun yanmda geçiriyordu. Voronçof tam bir şimal çocuğu i di. Rusya Veliahdini bir sıpa, bir buzağı gibi kullanıyordu. Aradasırada onu kamçı ile döğüyordu. Petro da bir hayvan muamelesi görmekten apaçık zevk alıyordu ve her kamçı ziyafeti » nin sonunda metresinin ayaklanna kapanarak aşkını inliyordu. bozuk ru hundaki hazzı haykınyordu. Katerin de kısa ve pek kısa bir zaman dairesinde yalnız kaldı, sonra boş gönlüne güçlü kuvvetli bir erkeğin hayaHni soktu. Bu «Greguvar Orlof» adlı bir asilzade idi ve Katerini av cuna alabilecek kadar kudret göster mişti. Petro ile Katerin Rusya Impara • toru ve Imparatoriçesi olduklan yıl işte bu vaziyette bulunuyorlardı. Biri bir kadının kölesi, biri bir asilzade zabitin halayığı mevkiine düşmüslerdi. Hatta taç giyme merasimi yapılırken Katerin dostundan gebe idi, Rus tahuna bir piç narnzed hazırlıyordu. Gönüllerini başkalannm eline ve ren bu haşmetlu kan koca arasında bir fark vardı: Petro sadece seviyordu, sevgilisinden başka yeryüzünde bir^ey gönnüyordu. Katerin ise a^k zevkleri arasında nefsini unutmuyordu, siyasi dalâvereler çeviriyordu. Bir gün sarayda büyük ve resmî bir ziyafet veriliyordu. Katerin de Imparatoriçe sıfati'e sofrada bulunuyordu. Orada, o muhteşem salonda metresi nin bulunmaması Petronun gücüne gitti, bu teessürle birdenbire kaba'ağı costu ve Prusya elçisile konuşan Ka terine bağırdı: Ahmak, sus, saçmalıyorsun! Katerin, bembeyaz kesilerek sof radan kalkarken koluna sevgilisi Orlof girmişti ve kulağına iğilerek teselli veriyordu: Metin ol, sarsılma. Bir gün bu sSzün öcünü alacaksın. . " l ''.' Aradan kısa bir zaman geçti, Ki' terin güzelliğini ortaya atarak Bâşıha birçok adamlar topladı, hayrete değer plânlar kurdu, yaman tedbirler aldı ve nihayet 1763 ayaklanmasını yarath. Petro, aşk uykusu içinde sevgili sinden yediği kamçılann hazzını sa yıklarken bütün Petersburg, «yaşasın Katerin» diye bağırıyordu ve ihtilâlci kadının sokaklara sıralattığı votka fı çılan etrafında Petronun sukutu $e refine çılgın danslar yapılıyordu. Petro bütün aşk hayahnda ilk de fa olarak güzel Voronçofu ve onun tatlı kamçılannı unutmuştu, hayatmı düşünüyordu. Yanmda yalnız Mare şal Münih vardı. tkisi birlikte şuraya buraya başvurup kurtuluş yolu an yorlardı. Bir aralık Kronştada gittiler. Fakat kaleye yaklaşınca nobetçi bağırdı: Kim o? lmparator! Petro bu kelimenin bir alkış koparacağını umarken şu cevabı aldı: Artık lmparator yok. Çariçe Hazrefleri var. Açığa! Biraz sonra Petro, Katerinin âş'kı Orlofun kardeşi Aleksi tarafından hapsolundu. O kendini hapisaneye götüren adamin elini öperek kemanmı, köpeğini, maskarası zenciyi ve metresini yanma göndermeleri şartile istifa etmeğe hazır bulunduğunu söylerken Aleksi kollannı gÖğsüne kavuşturdu: Haşmetpenah, dedi, şimdi söyIeyiniz: Ahmak kim? Katerin an» yoksa siz mi> Ticari ve sıntn şirketler ethamı Aslan çimento kâğıdlan üzerine hafta zarfında muamele durgun idi se de perşembe günü bazı satıcılar zuhur etmesi üzerine bu kâğıdlar 40 kuruş kadar geriliyerek 10,40 lirada kaldılar. tzmir mezbahaları hisse senedlerinden icra marifetıle satışa çıkarüan 1500 adedlik bir parti beheri 13,15 liraya alıcı buldu. Diğer smaî ve ticarî kâğıdlarda mühim bir değişiklik yoktur. Nominal fiatler şunlardır: îttihad değirmencilik 9,50; Şark değirmenciük 0,90; Telefon 13; Tramvay 30,50; Türk biralan 10,25; Şirketi Hayriye 16; Şark ecza deposu 4,80; hali tasfiyede Reji Şirketi 2,30; Omniyum Şark Sınaİ Şirketi 1,07 lira. Kadın hekimlerinin aylık toplantısı Boraa harîci muamelât ittanbal Menkal Ktymetler ve Kambiyo Borsast fstanbul Menkul Kıymetler Borsası da hafta zarfında hiç canhlık eseri gösteremedi. Bütün kâğıdlarımıza rehberlik vazifesini gören yüzde yedi buçuk faizli Türk borcu tahvilleri Pariste 343, 345 frank gibi nisbeten iyi fiatlerde kote edilmesine ve bu aym 25 inde altı aylık kuponun da Borsa kotuna dahil olmıyan ec • nebi kâğıdlanndan Mısır kredi fon siye fiatlerinde de gerilemeler vardır: 1886 tertibi 135 lira 1903 > 86,50 > 1911 » 79,50 > etmektedir. Türk altını Merkez Bankasının a • lış fiati olan 925 kuruşa yaklaşmaktadır. Geçen hafta 940 kuruşta iken perşembe akşamı 928 kuruşta kaldı. Türk Ginekologi Kurumu bu mev simin son toplantısını 8/5/1935 te Çalışan, çabalıyan köylünün derin profesör Kenan Tevfiğin başkanlığı bir kanaatkârlıkla beklediğj mahsul, altında Etıbba Odası salonunda yap • onu hiç bir zaman refaha kavuşturmuf ü. Bu toplantıda: Ahmed Asım Onur: Kadın tenasül değüdir. Fakat Türk köylüsü bu vauzuvları tüberkülozuna müptelâ bir tana o derece içten bağlıdır ki ektiğikadın gösterdi, tedavi için yaptığı a ni almağı, büyük ve emsalsiz bir remeliyatı anlattı, kadın zürriyet ilet • fah sayar. îşte bu refah, kuraklık âfeti leri tüberkülozunun mahiyet ve te davisi hakkmdaki fUdrlerini söyledi. olmadıkça daima köylünün avucu içinKenan Tevfik: Âdet görmiyen ka • dedir ve buna kavuşan asil Türk köydınlarda yapılan hormon tedavisin • lüsunün sırüm yere getirebilecek bir den bahıs ve bu usulle elde ettiği nekuvvet yoktur. Köylü, ektiğini ala ticeleri anlattı. mazsa iş tamamile aksi olur. Yuvanın Ali Esad Birol: îki granulozazelltuşenliği geçer, ocağı söner. Bir ocağın mor vak'asmdan ve miyomların röntgen teşhisile yapılan konservatif amesofraya koydurduğu bir tabak sıcak liyelerden bahsetti. yemek ve birkaç dilim ekmek emin Yapılan münakaşalara: Kenan Tevolalım ki köylümüzün hem midesini dol fik, Ali Esad Birol, Ahmed Asım O duruyor, hem de gözünü doyuruyor. nur, Saim katümıştır. Bundan sonra Ankarada bu sene Memleketimizde buğday işi, işte teşrinievvelde Sıhhat Vekili profe budur. Böyle olduğu halde bu madde sör Refık Soydamın başkanlığı al üstünde ihtikâra sapmak, köylünün bu tmda toplanacak olan (Birinci Türk en kıymetli vannı yok pahasma elinGinekologi kongresi) etrafında görüşden alarak gene ona akıllan durdurameler olmuş ve raporlarla serbest cak bir fiatle satmak istemek insan oğul mevzular hakkmda karar verılmiş • tir. lannın elinden gelmiyen yegâne iş olmalıdır. tyi bir sene, kurak olmıyan Sinema yıldızı Brigitte Helm hapisanede bir sene köylümüzü refaha kavuşturdu. Hükumetin aldığı sulama tedbirlerile bundan sonra bu tabü âfetin de önüne geçilebilecektir. Amerikada işsizlerin nümayişleri lllinua «Amerika» 10 (A A.) tllinua hükumeti ahalisinden 1200 açlık nümayişçisi hükumet sarayına vüriimüşlerdir. lllinua işçiler birliği reisi M. Edvard Morgan tarafından idare edilen nümayişçiler, saray önünde kamp kuracaklannı ve yardım tevziaa merkezleri tekrar açılmadan gitmiyeceklerini söylemışlerdir. M. AYSEL Yugoslav vapurculuğu Yugoslavya Loid vapur kumpan yasmın senelik raporundan Yugoslavyada vapurculuğun iyi bir surette te rakki etmekte olduğu anlaşılmaktadır. Rapor Yugoslavya vapurculannm muntazam çalışmalan neticesinde buldukları müsaid şeraitli navlunlar sa yesinde yabancı hatta vapurculukta ileri gitmiş büyük devletlerin şirket lerile muvaffakiyetli rekabetler yap tıklan da zikredilmektedir. Bu şirketten baska Adriyatik va purlan şirketi de bu sene Dalraaçya, Arnavudluk ve Yunanistan arasmdaki seferlerini takviye ederek fazla va purlar tahsis etmiştir. Ayni zamanda Mosak ile Dalmaçya ve Pire aras'nda Çekoslovakya ve Almanya seyyahlannı nakîetmek için her on beş günde muntazam postalar ihdas etmiştir. M. Tarhan TAN Bursa mekteblilerînin bayramı neş'eli geçti Rumen Çek muahedesi Romanya gazeteleri, Romanya ile Çekoslovakya hükumetleri arasında yeni bir ticaret muahedesi hazırlandığını ve pek yakında Bükreşte imza edıleceğini yazıyorlar. Bu yeni muahede ile iki hükumet arasmdaki ticari münasebatın ve müba jele edilen eşyanm artınlması temin edilecektir. Alman limanlarında faaliyet 1934 senesinde Almanyanm limanlanna gidip gelen yolcuların yekunu 194,085 kisiyi bulmuştur. Bunlardan 98,891 Almanyaya gelenler 95,891 i de gidenlerdir. 1933 te ise 88,500 gelenler. 80 bin 264 ü gidenler olmak üzere yolcuların yekunu 168,764 kişi idi. Meşhut Alınan sinerna yıldızı Brı gitte Helmin otomobilile yapmış ol duğu bir kaza neticesi Layipzig mahkemelerinden birinde iki ay bapse mahkum olduğunu yazmıştık. Resmimiz Brigitte Halmin bu iki ay hapsı geçirmek üzere hapisaneye sevkoJun mak için polis karakolunda bekîedi ğini göstermektedir. Brigitte Helm 2 nisanda evlendiğine göre hapsine hükmolunduğu sıralarda tam bala yını geçiriycrdu. Bu suretle yarım kalan balaymı belki hapisten çıktıktan sonra tamamlıyacaktır. âursa «Hususî» Bursa mekteblileri, geçen pazartesi günü burada büyük bir bayram yapmışlardır. Mektebliler bayramı Hıdırel leze de rast geldiği için çok eğlenceli olmuş, talebeler kırlara dökülmüştür. Yukarıki resim Bursa San'at mektebi talebesini kırda yemek yerken göstermektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: