11 Mayıs 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8

11 Mayıs 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

II Ma/ii 1935 Kadııı sevgisi ve fedakârlığı Amenkalıların «Hayatım sana feda!)) tarzında yaptıkları ((Flora Vintersin ıztırablı hayatı)) fümi Pariste muvaffakiyet kazandı Paris mayıs (Hususî) Kadmlann çcktikleri ıstıraplan, onlann ümitsizliklerini bir kadın hiç şüphesiz bir erkekten daha iyi anlar. Geçen gün «Le Calvaire de Flora Winters» filmini gördüm. Hâlâ, heyecan ve hele • xan içerisindeyim. Bu filimde bir aşk ve fedakârlık hayatının binlerce sahnesi vardır. Bu kor'delâ Flora Winters güzel ve saf mevcudiyeti üzerine azgın bir fırbna gibi hücum eden müthiş, felâketleri tasvir ediyor, o, bir erkeği seviyor, erkcğin öldürüldüğünü görüyor, başkasmın yapbğı bir cinayetin eezasmı çekiyor ve nihayet kendisi de dünyayı kendi arzu ve iradesile terkediyor. O hapishanede iken yalnız babasının ismini taşıyan ve annesinin biitün ısbrablanm, fedakârlıklannı sonradan öğrentn kızı onu ziyarete geliyor. Fakat kadın, sırnnı ifşa ederek gidip kızının yanında rahatça yaşıyacağj yerde susuyor, kızını da susturuyor. Flora Winters te «Hayatun sana t kendisini bir erkeğin aşkına hasreden bütün hayatı müddetince onun gölgesinde yaşamak istiyen kadınlardan, kızlardan biridir. Flora Wîntersin Bromfielddir. muharriri Louis Bu muharrir, epi za mandır Fransada yaşamakla beraber hiçbir vakit Amerikadaki vatandaşiannm içtimaî hayatını takipten geri kalmamış ve oradaki bütün asrî facialarla alâkadar olmuştur. Amerikada on sekizinci asırdan itibaren burjuva sınıfına geçerek son zamanlara doğru âyan azası, avukat, banker gibi büyük mevkiler elde eden adamlann bazı hususî hayatlannda hiç te vicdanî davranmadıklannı, yahut davranamadıklannı göstermek istiyor. Evet, işte Flora Wıntersin macerası da gene bu mevzuda yazılmıştır. Flora bir halk kızıdır. Gençliğinde işçilik te etmiştir. Fakat tahsili, terbi yesi yüksek, nıhu çok incedir. siyettedir. Fakat taşra hayabnm Tam bazı John Shadvvelle zevcc olacak bir şahentrikalan onlan birleşmekten mene diyor. John kendi ailesüe aynî sevfyede bulunan diğer bir aileden, zengfn lâkin havaî bir kızla evleniyor. Mes'ud olamadığım görünce o sınıftan bütün erkekler gibi hodbin olduğu için Floraya karşı olan aşka dönüyor, zavalh kadıncağızm kurmuş olduğu aile ocağını yıkryor. Senelerce iki cepheli bir hayat yaşıyor. Kansile resmî bir hayat, Flora ile gizli, fakat çok mes'udane biı hayat.. Johnun Floradan bir çocuğu oluyor. Adam gene hodbinliği yüzünden çocuğunu kendi evine gebriyor. Kansı her şeyi bilrnekle beraber susuyor. Sırf, büyük adamın karuı olarak kalmak için..* Bütün bu şahsiyetlerin karakterleri filimde gayet iyi canlandınlmışbr. Helen Winson bu kukla zevce rolünde her hareketile, her tavrile sırf monden mevkiinden, alışbğı konfordan aynlmamak için cebren bu hayab yaşadığım pek iyi gosteriyor.. Nitekim, kocası kendisin • den aynlıp Flora Wintersle evlenmeğe karar verdiği gün onu hiç acnnadan oldürüyor.. Bu zavalh John Shadvvelli. içtimaî mevkiini feda edemediği gibi aşkından vaz geçemediği için iki cepheli hayat yaşamağa mecbur olan mdamı John Boles mütenasib vücudü ve hülyalı tavırlarile çok iyi temsil ediyor. eda» nın kahramanı, Raj£ Snüth » b i Gina Manes Avrupaya döndü tki senedir sahneden çekilmiş olan Fransız artisti tekrar işe başladı Bir Fransız muharriri enu föyle tr . ir ediyor: «Bir isim ki riizgir albnda kıvranan bir yelken gibi şakhyor. bir yüz ki savrula savrula yağan yağmuru habrlabyor. O, sanki uzak ve meçhul memleketlerden, sisli ve du • manlı diyarlardan gelmişb'r. Sanki tenha bir nhbmın üzerinde uzaktan aksedcn balıkçı seslerinin akislenle kulak lannı doidurarak büyümüştür. Yahut tek başına ıssız sokaklarda koşa kosa yetişip adam olmuştur.» Acaba nereden gelmişb*r> Onun romantik hayatını biraz deşeIim. Gina Manes, filimde daima uğursut huysuz ve ahlâksız kadın rollerini oynıyan bu yaman Fransız artisti Paris civannda meşhur Bastille kalesi dibinde SainteAntoinenm kenar mahallesinde doğdu. Çocukluğu boya, vernik koku* Ian ve çekiç gürültüleri arasında geçti. Mahallenin bütün çocuklan gibi pazar günü vaktini panayırlarda geçirdi. Beş paralık dondurmalar yiyerek, beş, paralık serbetler içerek ve athkanncalara binerek. Bazan kendi yaşındaki erkek çocuklarla gavga eder ve kuvvetli yumruğile onlan sindirirdi. O kadar acardı. Bazan da yaralanır, gelip yaralarını annesine sardınrdı. Buna rağmen saflıgından hiç bir sey kaybebnedi. Birçok defalar yüreğine sıkmblar basardı. Fakat e yaşta bu sıkınblann neden ileri geldiğini bir türlü kestire mezdi. Monoton hayat onu bezdirmeğe başlamışb. Bir değisjklik görmek için yanıp tutuşuyordu. Bir an durup nıhunu dinlediği vakit orada büyük bir bosjuk hissediyor, etrafmdaki her şey siliniyor. bütün hatlar, hatU ufuk kayboluyor, benliği nihayelsizlik içinde kaybolup gidiyordu. Aruk onun için zaman re mesafe yoktu. Yalmz ziya ve golge oyunlan mevcudiyetine hâkimdi. Yani ruhundaki boşluklan mahallenin küçük sinemasında seyretb'ği seyahat ve macera filimlerile doldurmaya çalışryorda. Fakat bu bir iki saatlik eğlenceden sonra gene günlük hayabn yekneeaklığı kendini gosteriyor, gozlerinden rüya siliniyor, yerine hakikat kaim eluyer, Küçük Gina z«rla ayılblmış bir sarhoş gibi sersem sersem dolaşıyordu. *** Gözleri, kedS gözlerini andınr. Çe nc.nin altını daima bir kürk boa ile süsler, yüzünde binbir mana bir arada toplanırdı. Işte bu şekilde Niste dolaşırken Rene Navarrela karşılaşb. Bu hâdise bundan tam on beş sene evvel cereyan ediyordu. Rene bu asabî ve kıs men gayritabii mevcudiyetin sinema için mükemmel bir şahsiyçt olacağmı düşündü. Onu Louis Feuilledea takdim etti. Louis de Ginaya «Esrarengiz adam» filminde bir rol verdi. O zamandanberi Gina sessiz 2 0 ve sesli olarak ta tam bir düzüne fılım çevirdi. Yukanda da yazdığımız gibi Gina bütün bu filimlerde hep uğursuz, huysuz ve ahlâksız kadın rollerini oynadı. Fakat o benliğine hâkimdi. Stüdyodaki bu yapmaak şahsiyetini hiç bir zaman hususi hayabnda kendisine örnek ittihaz etmedi. Eskisinden daha saf ve sade olmaya gayret gösterdi. Daima şen, daima şakrak olmakla beraber beri taraftan da çok hassasb. Fakat acaba bütün hafifmeşreb kadınlar da ayni karakterde değil midirler? »•• Bu filimde esas vak'a naklettiğün olmakla beraber, diğer taraftan Amerikadaki günlük hayabn teferrüab da gösterilmektedir. Müstebid bir baba, her şeye baş eğen bir kız, muhteris bir âşık, şatafata düşkün bir zevce,. Amerikanın merkezden nzak şe hirlerindeki yaşayı? tarzı işte bu bp lerde pek güzel canlandınlmışbr. «Le Calvaire <!• Flora Wj|ltK*» ^enüebilil ki Amerikalılarm bazı «aadedtmi, isbkballerini nasıl bir takım esassız ananelere ve saçma ibkatlara feda etbkIerini anlatmak için yapilmişbr. Fakat oradaki asıl mühim şahsiyçt Hollivudun en büyük facia artistle rinden Ann Hardingdir. Çünku Flora Wintersi bu artist yaşabyor.. Seven ve sevdiği için ölecek kadar fedakârlık gösteren kadını... / n. Resimlerimiz Yakartda Gina Manes, ortada «Flora Vintersin tsttrablı hayatı* filiminden bir sahne. Asağıda: Ufanın yeni yddızlarından Rita Falkenstein zablankadan bahsetb. O zaman kocası: Gina, diye haykırdı, şöyle çöle doğru bir seyahat yapsak, hiç te fena olmaz zannederim. Kadının gözlerinde Afrikanm parlak güneşi, vahalann sakin hayab, nihayetsiz çöllerdeki deve seyahatleri, bir anda canlandı. Kan koca karar verdiler ve yola çıkblar. Çöl yakınmda yerleştiler. Fakat serbest hayat ta uzun sürerse nıhayet bir esaret olur. Herkesin ağzında bir sakızdır dolaşmaya başladı: Haberiniz var mı, büyük bir sinema yddızı gönüllü hizmetçi yazılmış. Mutfağmdan ve evinin işlerinden başka hiç bir şey düşünmüyor. Arada bir rivayetler çıktıf Gina, fttoda oynıyacakmış, «Büyük oyun» da rol alacakmış! Bu rivayetlerden hiç birinin ash çıkmadı. Eşi dostu mektub üsblne mektub yağdırdılar: Kendini san'at hayabndan mahrum etmek sade kendi elinde olan bir hak degildir. Biz senin sinemaya dön meni istiyoruz. Abel Gance de bir mektub gönderdi. Çevireceği «Napolyon» filminde Kraliçe «Jozefın» rolünü oynamasını teklif etti. Gina bu sefer dayanamadı. Bir hafta içinde hazırlanıp Parise gittu Bir ay sonra da kocasından aynldı. Kendisile göriişen bir muharrire bu meselelere dair diyor ki: Afrikaya gidişim ve kocamdan aynlışım hakkmda ash olmıyan birçok sözler söylendi. Ben oraya dönmemek üzere gitmiş değildhn ki... Sinemayı terkebneğe kat'iyyen karar vermemişb'm ki.. Bunun en büyük delili de Germanttaki villâmı sahnayışmı, onu daima muhafaza edişimdir. Kocamdan aynlmama gelince guya, George benim filim çevirmeme mâni oluyormuş. Böyle bir seyin ash yok. tşin hakikab şu.. On sene beraber yaşadık.. Kâfi değil mi?. *** fşte Gina için artık yeni bir hayat başladı. Belki birçok müşkülâtla karşılaşb ve karşılaşacak.. Fakat gene dai ma şen ve şakrak..n. Perdenin arkasmı gordüğünüz za • man, nice saf ve masumlann müthiş ahlâksız, nice uğursuz ve ahlâksız zannedilenlerin kendi halinde, ve nice neşelilerin hakikatte kederli anlarsımz.. Onlar gibi sinemanın bu ebedî ah lâksız kadını da emin olun hususî hayabnda bir «melek» br. olduklannı Temmuz gelirse Ginanm sinemadan aynldıgı tam iki sene olacak. Fransız sineması bir buhran geçiriyordu. Kocası George Charliarun da bir ayağı kınlmışb. Gina çok meyus bir halde idi. Germanttaki villâsma çekilmiş oturuyordu. Kendisini ziyarete gelen bir arkadaşı ona Fastan, Merakeşten, Ka •

Bu sayıdan diğer sayfalar: