11 Mayıs 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

11 Mayıs 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cumhuriyet 11 Mayıe 1935 Nelere sinirlenirsiniz? ( Şehir ve Memleket Haberleri Nizamettin Nazif «Yanhş, diyor, nelere sinirlenmezsin, diye sor!) «Umumî yerlerde üzerime dikilen gozler, benî ayyaş zannetmek, muharrirliği fena göstertnek ve gazete tefrikalan...» Nizameddin Nazifi elime geçirip ondan anketime cevab almak için akla karayı seçtim. [*] îşinin başında yanına gittim: Aman dur çalışıyorum. Akşama konuturuz.. cevabmı aldım. Akşam evindc yanına yaklaştım: însaf et, »abahtanberi çalıştım, nasıl anket cevabı vereyim? Dedi. Velhatıl ona telefonla mü racaat ettim. Anket suallerini yazıp eline verdim, akşama cevablarını yaz da getir dedim. Gene dinletemedim. Genc dinletemedim. Nihayet bu sabah tam yazı maıaiinra başına oturmuş. tefrikasmı yazmağa hazırlanırken açuğı defterlcrin üstüne oturdum ve elime kâğıd kalem alarak: Haydi başla. Dedim. Hayrola? diye sordu. Hususî hayatında en fazla neye sinirlenirsin diye tordum. Kaşlannı çatü ve: Sabah taze kafa ile tefrikamı yazmağa hazırlanırken beni sıkboğaz edip te anketine cevablar almağa uğraşan karana: Diye ve âdeta homurdandı. îstiskali anlamamazlığa geldim ve bu cümleyi kaydettikten sonra sormağa devam ettim: Ya umumî hayatta? Bu sabah kurtuluş yok mu?.. Hayır... Herhalde fazla enerjik löylemi? tim galiba, boynunu tevekkülle büktü. Peki, dedi, o halde bana neye «inirleninin? diye sorma, neye sinirlenmezsin diye sor... Sen de bilirsin çoeuğum, ben nelere sinirlenmem ki! Tramvayda giderken, umumî bir yerde otunırken şu veya bu adamın gözlerini bana dikmesi, beni müthiş $i nirlendirir.. Hiç unutmam bir gün Adaya gidiyordum. Yanında genç bir kadın bulunan kıranta bir adam mütemadiyen bana bakıyordu. Nihayet dayanamadım, herifin gözlerini diktiği tarafa ben de baktım. Bu yer aşık kemiklerimle dizimin arasındaki yerdi. Dikkatle baktım, bir kusur mu var diye. Kusur yoktu. Jarterim çoraplanmı iyi germişti. Pantalonum ütülü idi ve ayakkablanmın bağlan da çözük değildi. Yani bu adamın bende bir noksan bulacağını zannetmiyordum. Halbu ki herif kaşlanni çatmış, dudaklannı büzmüş bana beğenmiyerek bakıyordu. Derken bu beğenmiyen bakışlar boynuma vükseldi, sonra da omzumla göğsüm ve şapkam arasmda mütema dî bir seyahat yapmağa başladı. O kadar ısrar ve inatla bakıyordu ki mu hakkak bende bir kusur vardır dedim ve arka salona girerek kendimi muayene ettim. Hayır hiç bir şeyim yoktu. Geri döndüm. Ben yokken gözlerini başka tarafa dikmiş olan adam; ben gelir gelmez gene gözlerini bana çe virdi. Artık dayanamadım, yanına gittim: «Kılığımda, kıyafetimde canınızı sıkan bir şey mi var?» diye sordum. Demindenberi gözlerinizi benden ayır mıyorsunuz?». Herif en tabiî, en asude bir hal ile: «Göziime kâhya değilsin ya!» cevabını vermez mi?.. Bp hikâyenin mabadini anlatmağa ne lü zıma var... Netice malum... Modadan Kınalıya kadar süren küçücük bir zabıta vak'ası tahaddüs etmiş... idü. Sonra canımı sıkan şeylerden biri«" de kendisile tanışalı ancak bir hafta olmu? bir vatandaş ki onunla daha henüz yalnız bir vatandaşsınız. Yani aranızda ne bir ahbaphk, ne bir dostluk, ne de bir arkadaşlık teessüs etmiştir. Bu vatandaş sizi evine çağınr. Ya yemege, ya çaya, ya da gece oturmağa. Bunda o kadar ısrar eder ki kıramaz gidersiniz. Fakat gittiğinize de gidece • ğmize de bin kere pişman olursunuz. Çünkü bu zatın davetlileri birbirlerini tarumamaktadırlar. Siz oraya gitme den evvel davetlilerin hepsi toplansın, muhavere hararetlensin diye iltizam [•] Nizameddin Nazif, muharrir arkadaşımız Suad Dervi§in zevcidir. (Cumhuriyet.) Kan davasından doğan bir cinayet Intikam alayım derken başkasmı Öldürdü Galatada Arabcamii civannda feci bir cinayet olmuştur. Fınncı Nikonun yanında çalışan 16 yaşlannda Maksud isminde bir genc köyünde büyük kardeşini öldüren Aliye muğ ber olmuş ve onu ele geçiremiyeceğini anlayınca Alinin kardeşi îbrahimi öldürmek hırsile birkaç gündenberi peşinde dolaşıyormuş. Nihayet evvelki akşam saat 6,5 ta îbrahimi Galatada Mahmudiye caddesinde 125 numa ralı işkembeci Lazzann dükkânı ö nünde kıstrrarak eline geçirdiği bir tabanca ile ateşe başlamıştır. Atılan kurşunlara kendisi hedef olduğunu anlıyan lbrahim o sırada dükkânm önünde duran arabayı kendine siper yapmak istemisse de muvaffak ola mamış ve Maksudun attığı kurşunlardan ikisi göğsüne isabet ederek kanlar içinde yere yuvarlanmıştır. Çağınlan hndadı sıhhl otomobili ile hastaneye kaldırıldıktan bir müddet sonra öl müştür. Maksudun attıgı kurçunlardan biri hamal Aliye diğeri de dükkâna kaçmak istiyen Lazzann avağina isabet ederek hafif surette yaralamıştır. Katil yakalanarak Müddeiumumiliğe verilmiş, hakfanda takibatı kanuniyeye bailanmışbr. Tayyare postalarının hikmeti vücudu nedir? Nafıa Vekâleti posta ve telgraf işlerini yoluna koymak ve bu iş lerde sürati temin etmek maksadile bir yandan tedbirler alır, yeni likler yapmağa uğraşırken, dığer Uraftan bazı Posta memurlârının bu işin kıymet ve ehemmiyetmi kavnyamadıklarmı görüyoruz. Pire ile îstanbul arasmda haftada iki defa tayyare postası vardır. Tay • yare postasmdan maksad surati temin etmektir. Halbuki Pıreden kalkan posta tayyaresi Büyükdereye iki buçuk saatte geldiği halde, posta çuvalları Büyükdereden lsUn bul Postanesine üç saatte getirile • memektedir. Tayyare postası Atinadan mek tub, Yunan gazetelerini de getirir. Fakat bunları günü gününe postadan almak bizim için bir derd olmuştur. Posta tayyaresinin saat altıda geldiğini görür, saat yedi buçuk, sekize doğru Postaneye adam yollanz. Fakat aldığımız cevab thenüz gelmedi» den ibarettir. Mektub ve gazeteleri alan memu rumuz saatlerce orada bekler, tevzi memurlarına rica eder, bin müşkülâtla saat 9 buçuğa doğru mek tub ve gazeteleri almağa muvaffak olur. Her posU günü çektiğimiz müşkülât, dün daha münasebftsiz bir şekil almıştır. Muharrirlerimizden, biri mektub ve gazeteleri almak üzere bizzat Postaneye gitmiş, ev velâ «posta gelmedi» cevabile karşılanmıştır. Arkadaşımız, bu cevab üzerine derhal Beyoğluna çıkarak tayyare postasile gelip orada sa tılmakta olan Yunan gazetelerin den bir nüsha almış, tekrar Pos taneye gelmiş, gene «gelmedi» cevabile karşılaşmca, elindeki gazeteyi göstererek bunların. Beyoğlunda satılmakta olduğunu söylemiş tir. Arkadasımızın bu hareketl, tevzi başmemurunun fena halde canmı sıkmış olmalı ki, arkadaşı mızı, «çık dışarı, posta gelmedi» diye kovmak cür'etinde bulunmuş ,Şaut dokuz* doğru posta gelıniş, fakat bu sefer de arkadaşımıza verilmek istenmemiş ve «siz abone siniz, kutunuza atacağız, vereme yiz» denilmiştir. Halbuki bu saatte kutular, kapalı olduğundan mektub ve gazetelerin ahnması ertesi sabah a kalaca ğından arkadaşımız, henüz vazife sini bitirmiş olan kutu memuruna rica ederek postayı bin müşkülâtla alabilmiştir. Postadan aslan ağzından pay alır gibi gazete ve mektub almak han gi memlekette görülmüş bir iştir. Pireden buraya iki buçuk saatte gelen posta, burada üç saat sonra tevzi edilemez ve istenildiği hal de de mektub ve gazeteler veril mezse tayyare postalarının hik meti vücudü nedir, diye; Iraktan gezgin getîrebilmek için... Demiryollar tarifesinde tenzilât yapılacak Bu yıl Iraktan memleketimize fazla miktarda gezgin gelmesini temin için Türkiye Devlet Demiryollar idaresi nin hazirandan itibaren IraJdılar için fimendifer ücretJerinde yüzdc 30 tenzilât yapacağı haber verilmektedir. Her yıl Iraktan Lübnana 15002000 gezgin gittiğine nazaran, tenzilâtlı tarife sayesinde bu gezginlerin mühim bîr kısmmı Türkiyeye geh'rmek kabil olacağı Irak mehafilinde kuvvetle umulmaktadır. Irakhlann memleketimize alışmalan memleket için hayırlı bir teşebbüs olacaktır. Çünkü Iraklılar memleketimize birkaç gün için değil, bütün bir mevsimi gecirmek için gelmektedirler. Siyasî icmal M. Lavalin seyahati ransa Hariciye Nazın M. Laval Şarkî Avrupa seyahatine çıktL Evvelâ Varsovayî, büâhare de Moskovayı ziyaret edecektir. İngiliz kabinesinin mührühas lordu olup haricî işlerde Sir Con Simona yardım eden Mister Eden Şarkî Av rupa seyahatinde ilk defa Moskovayı ziyaret etmişti. Faktıt Fransanın Le histanla akdedilmif tedafüî b:r itti fakı mevcud oiduğundan bu devletin Hariciye Nazın Moskovadan evvel Varşovayı ziyaret etmek mecburiyetinde kalmıştır. M. Lavalin Varşovayı ziyaretten maksadı Fransa ile Sovyet Eusya arasmda ahiren Pariste imzalanan kar şılıkh yardım misakı hakkında Lehistan hükumetine izahat vermek ve Şark Misakına taraftar olnnyan, hatta böyle bir tasavvuru Lehistan için zararh gören Leh hükumetinin Fransa ile Rusyaya inhisar eden mukavele hakkında gösterdiği memnuniyetsiz liği bertaraf etmeğe çalışmaktır. Bu itıbarla Fransa Hariciye Nazınnm Varşova seyahati, Aknanya ile anla şan Lehistan hükumetile Lehistanm şark komşusu Sovyet Rusj'a ile anla Şan Fransa hükumeti arasmda gün den güne çoğalan suitefehhümleri izaIe için iyi bir fırsat teşkü etmekte dir. Lâkin fena bir tesadüf M. Lavali Varşovada Lehistanın mukadderatı üzerinde büyük nüfuz sahibi olan Mareşal Pilsudski ile görüşmekten menedecek gibi gözüküyor. Mareşa lın rahatsız oknası mülâkata imkân bırakmamıştır. M. Laval Lehistanın merkezinde meslektaşı miralay Beckle görüşecektir. Fransa üe Sovyetler arasında ak dolunan karşılıklı yardım misakı ve bunu izah eden protokol umumî ve şumullü hükümleri ihtiva etmekte olduğundan Fransanın herhangi muayyen bir ihtimale karşı alacağı va zıyeti sarih bir surette ifade etme mektedir. M. Laval Varşovada» bu noktaları ve muhtelif ihtimaller karşısmda Fransanın ne vaziyet alaca ğını izah edecektir. M. Lavalin Varşovadan sonra Moskovaya yapacağı seyahatte dahi baş lıCâ maksadı gene Fransız Rus mi sakmdan Fransanın ne anladığmı ve varid olan siyasî ve askerî ihtimal lerden her biri karşısmda Fransanın ne gibi tavır ve harekette bulunacaFransız Rus misakımn metni üzerinde çok çalışılmış ve bazan tek bir kelime için Parisle Moskova arasın da haftalarca müzakereler cereyan. etmis olmakla bprafeor gene birçok noktalar müphem bırakılmıştır. Bi naenaleyh miSjakın ne gibi ahvalde tatbik edileceği iki taraftan her birinin siyasî düşüncelerine bağh kal • maktadır. Fransa hükumeti Hariciye Nazın vasıtasile sıyasetinin ruhunu eski müttefiküe yeni dostuna anlatmak istemiştir. Fransız Rus misakımn müphem noktalarmın tenvir edilmesi Avru • padaki siyasî vaziyetin dahi tenev vürüne yer bırakacaktır. Irakta tiyan vaziyet Irakta dört eski başvekilin iştirakile teşekkül eden yeni istikrar kabmesi, meclisi feshettiğinden, bu ayın 20 sinde yeni intihabat yapılacaktır. Hariciye Nazm Nuri Pas» mayısın 6 ına günü Cenevreye gitmek üzere Bağdaddan yola çıkmışhr. Iraktaki Asurilerden 6500 kişi Suriyede yerleştirileceğinden Nuri Paşa Beyruttan geçerken orada Uluslar kurumunun Asuri işlerine memur ettiği ltpanyalı M. Olivie ile görüşecektir. Bu görüşmeden sonra Nuri Paşa Irakla Iran arasmdaki hudud ihtilâ fını müzakere edecek olan Uluslar Kururou toplantısında bulunmak üzere ayın 20 sinde Cenevrede bulunacakbr. Nuri Paşaya Irakm genç Adliye Nazın Mehmed Zekİ Bey refakat etmek tedir. Her iki nazınn Cenevreden dönüşte memleketimizden gecerek IVaka dönecekleri söyleniyor. Mcharrir Nizamettin Noaif üe geciknvşsinizdir. Bu müddet zar fmda da o vatandaşın bütün davetli • leri gelmişlerdir. Amma geldikleri an' dan itibaren aralannda tek kelime konusmamıslardır. Kadmlar birbirlerini süzmekle ve erkekler yalnız birbirlerine sigara verip kibrit çakmak nezaketinde bulunmakla meşgul olmuşlardır. Böyle bir odanın içine girdiğiniz zaman bütün gözler size dikilir. Erkekler bir harekette bu lunmuş olmak için birer, birer yerlerini size takdim ederler. Oturdunuz mu da herkesin gözü sizdedir. O su • san vatandaşlar size içinde bulunduklan azaptan kurtulmak için bir tahlisiye simidi gibi sanlmışlardır. Size öyle gelir ki konuşmak mecburiyetindesiniz. Fakat o zaman büyük bir müşkül ile karşılaşırsınız. Çünkü eskiden bu in sanlardan hiç birinin zekâsını ölçme mişsinizdir. însan tanunaktaki kabiliyetinizin derecesi ne kadaı.YÜksek olursa olsun bu yabancılan güldürmek, ağlatmak veya onlarda muhaverenize karşı küçük bir alâka uyandırmak imkânını bulamazsmız. Cumalık elbise * sini giyip gelmiş bir bakkal, bugün, ancak bayramdan bayrama şıklaşabilen işi çok bir mualime, ve tapuda da kâtiblik eden genç bir müezzin Şehir Opereti jönprömyelerine o kadar benziyor ki.. Kendi zevklerile giyinmiş değil, terzilerinin san'atile giydirilmiş olan bu muhterem vatandaşlann kahkaha düğmelerini bulup basmak, alâka batar» yalannı saklıyan pilleri keşfetmek imkânsızdır ve degme babayiğitin kâp değildir. O zaman böyle bir salonda karştlaştığınız sükutun cebrile zoraki ve muvaffakiyetsiz bir soytan haline girmiş bulunursunuz ve tabii de küpIere binersiniz. Ben bunlardan maada heroin kullanan şoförlere, peyniri, pastırmayı, simidi velhasıl yıkanmadan yenilecek şeyleri saracağı kâğıdı almak için parmağını tükürükleyen esnafa da çok sinirlenirim. Ya dünya hâdiselerinde sinirine dokunan nedir? diye sordum. Ben Musolininin tank üstünde resim çıkarmasına, bütün dünya faşistlerinin alaromen selâm almalanna Hitlerin perçimine, ve Japonyamn Mançuko valisi PuYinin müstakil bir İmparator diye büyük üniformalı resimlerinin îstanbul sinemalannda projete edilmesine sinirlenirim. Mesleğinde neye kızarsın? Mesleğimde sinirime dokunan şey bilhassa gene gazetecilerin yapbklan esnaf propagandasıdır. Çünkü bu propaganda son on senedenberi yetişen nesillerin matbuat âlemile alâka • dar olamamalanna sebebiyet vermiş ve yeni yetişen nesilleri ise Ankara caddesinden geçmiyecek kadar tiksindirmiş ve ürkütmüştür. Bu propaganda Ahmed Rasimle baslar, o îsmet gibi arkadaş larının ve kendisinin Babılâlide çok sıkmtı çektiklerini. gazeteciliğin ve muharrirliğin insanı doyurrnaz bir iş olduğunu kalemine virdetmiş, ya zıp durmuştur. Halbuki ben tam on dokuz senedir Babıâlideyim. Burada kazandığımdan başka gelirim yoktur. Ne memur ol mak, ne de muallimlik etmek ihtiya anı duyanm. Ne ticaret, ne de borsa oynanm. Kalemimle pekâlâ yaşarım. Hoj para kazanmadığım gün olmaz ŞEHtR tSLERÎ Harab evler yıktınlıyor Son zaman] arda birçok eski evlerin yıktınlması için Belediye sahiblerine tebligatta bulunulmuştur. Fakat her nedense ev »ahibleri bu işe pek yanaşmamaktadırlar. Bunu nazan itibara alan Belediye yıkılması lâzım olan evleri yıktırmağa ve masarifini de enkazını tatarak karşılamağa karar vermiştir. Odun ve kömür depolan Belediye odun ve kömür depolannîn nasıl inşa ediîecegi hakkında bir talimatname hazırlamaktadır. iur, MÜTEFERRÎK Paris ataşemiliterimiz Pati*Elçtrajimiz ataıonrrtter ri Atamer meztnıen îstânbula gelmıj' ' ""îırl r>.» nrat; KÜLTÜR tŞLERl Ilk nesil okulunun müsameresi Yeninesil ilk okulu talebesi kalâde bir müsamere vermiştir. Müsamerede çocuk rondlan ve okul başokutanlığınm yazdığı ve okul musiki okutanı tarafından bestelenen operet alkıslar arasmda temsil edilmiştir. dün kız lisesinde yıl sonu münasebetile fev Kaybolan kıtmetli bir cser Maarif Vekâletinden dün |u tez kereyi aldık: «Gazetenizin 7/5/1935 günlemeçIi yazısınm 2 nci sahifesinin 3 üncü nüshasmda (kaybolan kıymetli eser) başlığı altında Bursa müzesinde bu lunan Mısır sultanlanndan Berkukun üzerinde kitabe ve elyazısı bulunan Kur'anın dört parçası kaybulmuştur tarzında bir yazı görülmüştür. değil... Fakat o zaman da tahammül lâzım. Hangi muallimin. hangi me Zikri geçen seserler Îstanbul Türk murun, hangi tüccann velhasıl hangi ve îslâm Eserleri müzesinde mevcudvatandaşın yeryüzünde parasız kal dur. Bu haberin ayni sütunda düzel dığı bir veya birkaç günler olmamıştır. ı tilmesini dileriz.» Hem funu da söyliyeyim ki; arasıra işsiz kalmanın bir fazilet terbitkârisi ECNEBÎ MEHAFİLDE vardır. Insan eskisinden daha kuvvetli Rumen millî bayramı hamleler yapar. Bir de gene ayni proRumenlerin millî bayramı müna pagandanın bir fena ciheti daha varsebetile dün Romanya konsoloshane dır. O da herkese muharrirleri sar sinde bir resmi kabul yapılmıştır. hoş tanıtmaktır. Sen bilirsin. Ben raRumen general konsolosu saat 11 den kı içen değil, rakı kokusuna tahammül Hicaz hükumeti Ankarada bir el13 e kadar Rumen tebaasının ve ec edemiyen bir insanım. Yeşilhilâlin tabii çilik kurmağa karar vermiştir. Ya nebi konsoloslann tebriklerini kabul bir azasıyım. öyle olduğu halde ekse kında bir tetkik seyahatine çıkacak oriya sokakta hemen, hemen hiç yüzüetmiştir. lan Hicaz Kralının ikinci oğlu Emir nü hatırlamadığim bir insan bana yakBr teberrü Faysal memleketimizden de geçecck laşır ve yıhşarak sorar: «Üstad ak Hususî yatile Istanbuldan geçerek ve Ankarayı ziyaret ederek elçlik meşamlan nerelere gidiyorsunuz kuzum... Romanyaya giden Figaro gazetesi selesini halledecektir. Ayni zamanda Görüsemiyoruz. Yeni açılan filân meysahibinin kansı Madam Catnarenau Hicazın Hariciye Vekili olan Emir hanenin mezeleri pek güzel. Bu ak' Istanbuldaki Fransız hayır cemiyet şamlann birinde görüşsek». Sonra biraz Faysala muavini Hamza Bey de re lerine 250 lira teberrü etmiştir. daha hatırladığım bir başka çehreye fakat edecektir. rastgelirim: «Sizi bu akşamlann birinde davet etmek istiyonım. Iki binlik alır karşı, karşıya yuvarlanz» der ve sözünün tesirini göstermek ister gibi IUTürk Talebt Birliği dün ikinratıma bakar... Işte bu şey beni çileci kongresini konden çıkanr. gre başkanı Nedi Peki gazete karii olarak gazetemin başkaninğuıda lerde sinirine dokunan şey nedir? yapmıştır. Kendi aleyhimde olmakla be Kongrede ça raber söyliyeyim. Tefrikaların bollulışma raporu, malî ğuna sinirleniyorum. Zira benim kafaprogram, teftiş ra mm içinde eğer bir teşrifat sırası yapporları üzerinde mak lâzım gelirse ben tefrikacıyı, hatateşli münakaşalaı ta heyeti tahririye hademesinden sonra yapılmış, Birlik merasime sokanm. Bunu söylerken hiç obalanndan biri bir arkadaşı kıracağımı zannetmiyo Türk Talebe Bir rum. Yalnız şunu demek istiyorum ki liği namına kabul gazete evvelâ havadis neşreden vasıedilen marşı ten ta demektir. Bu ciheti o kadar heyecankid ettikten sonlıdır ki daha kolay ve fazla geliri olan ra yeni bir marş Dünkii toplantıda Birlik amumi kâtibi tefrikacılığı bu heyecanı tatmak için yaptınlması karar Fahri rapor okayor ihmal etmiyecek bir arkadaşın mevcud altına ahnmiştır. Ve yeni dilek j yapılmış ve geç vakit kongreye son j olduğunu tahmin etmiyorum.» ler hakkında da pek çok konuşmalar | verilmiştir. SUAD DERVİŞ Muharrem Feyzi Soruyoruz! Atina elçimiz geldi Atina Orta Elçimiz Ruşen Eşref dün Deniz Yollan idaresinin Izmir vapurile İstanbula gelmiştir. Ruşen Eşref kısa bir müddet burada ve Ankarada kaldıktan sonra tekrar Yunanistana gidecektir. ükum Ankarada bir e!çiîik kurmaya karar verdi Naî"ia Müsteşannm Yunanistanda yaptığı tetkikat Bir müddet evvel Atinaya giderek Yunanistandaki su tesisaü ve nafia 15leri hakkında tetkikatta bulunan Nafia Müstesan Atıf İstanbula dönmüştür. Nafia Müstesan Auf Yunanistanda yapüğı tetkikler hakkında demiştir ki: « Seyahatim 25 gün sürdü. Atina civanndaki su bendlerini ve su tesisatını da gezdim ve diğer nafia işlerini tetkik ettim. Ankarada su tesisatile Menderes vadisinin ıslahı iflerinde Atbadaki tetkikatımizdan isbfade edilecektir. Menderes vadisi işi üç senede biririlecektir. Bu iş için 3,5 milyon lira sarfedilecektir. Yunanlılann tesisab iyi y* pılmışnr. Onlar bazı taraflarda Ame rikan müesseselerinden istifade etmiş • • lerdir. Biz kendi işünizi kendimiz ya » pacağız.» Talebe Birliğinin ikinci kongresi Cumhuriyet Nfehan 5 Kuniftur | Türkiye j { için Hariç İçto 1400 Kr. Seneltk Altı aylık 750 400 Oç aylık Bir aylık 150 1700 Kr 1450 yoktur 800

Bu sayıdan diğer sayfalar: