1 Kasım 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

1 Kasım 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 1 tkinciteşrin 1936 GUZEL SAN'ATLAR ( Şehir ve Memleket Haberleri ) Büyük bir doktoru daha kaybettik Tramvay işçileri Şirketi Maliye Vekâletine Göz tabibi Esad Paşa şikâyete karar verdiler Bolu saylavı Cevad Abbas Tramvay vatman ve biletçileri şimdiye kalb hastalığından öldü kadar müteaddid defalar Vilâyete, Be ta yaralıîar arasında lediyeye ve Nafıa Vekâletine müracaat ederek en ehemmiyetsiz vesilelerle şirketin kendilerini para cezasına mahkum ettiğinden şikâyet etmişlerdi. Bu şikâyetlerin şimdiye kadar bir türlü nazarı dikkate alınmadığını gören tramvay müstahde mini bu sefer de aralarında yaptıkları bir içtimada Maliye Vekâletine müra caate karar vermişler ve bir şikâyetname hazırlamışlardır. Bu şikâyetnamede şirketin her ay müstahdeminden asgarî on lira ceza kesmekte olduğu, bu suretle müs tahdemlerın almakta oldukları para mıktannm 20 25 liraya düştüğü ve yalnız bu para üzerinden devlet vergisinin kesilmekte olduğu, kesilen paralar şirke tin kasasına girdiği için bu yüzden devlet vergisinin ziyaa uğradığı ve şirketin bu hareketile bir nevi vergi kaçakçılığı yapmakta olduğu beyan edilmektedir. Şikâyetname bugün Maliye Vekâle tine gönderilecektir. Siyasî icmal Tuna havzası ve Balkanlar Abidelere dair Yazan: Heykeltraş Krippel Iptidaî insanlan, birçok zahmetlere katlanarak, mabudlara kurban kayaları, mihrablar yapmağa sevkeden nedir? Kültürde yüksek seviyeye erişen millet ler, o derin heyecanlar mahsulü olan ilâh ve mabud resimlerile o muazzam mabed leri niçin yaptılar? Niçin insanlar, nerede ve nasıl yaşarlarsa yaşasınlar, kend hükümdarlarına ve büyük hemşerilerine bunların meziyetlerini ve gürdükleri büyük hizmetleri ahlâfa nakliçin birer yadigâr bırakmak maksadile, abideler rekzettiler? Cevab, her zaman ve her millet için aynıdır: «Mümtaz ve muhterem bir şahsiyetin hatırasmı teyid için, kalblerin amakından kopan mukavemetsiz bir heyecanm sevkile, ona lâyık bir abide kurmak.» Samimiyetle ve kıskanclıktan âri bir hisle bir büyüğün önünde eğilen bir başa, heykelin nüvesi telkih edilmiş demektir. Bu heyecan kalbden fışkırarak dudak lara sıçrar ve oradan teshir edici kelime halinde fırlar ve nihayet san'atkârın eline yaratıcı kuvvet ve kudreti bahşeder. Heyecan hakikaten yüksek ve selim ol du mu; artist, sellerle ter dökerek koca bir kayayı atölyesine getirebildi mi; muazzam bir abide kurmak maksadile hiçbir zahmet ve külfetten çekinmedi mi, bin zahmet ve gayretle elindeki ölü kumaşa hayat vermeğe muvaffak olabildi mi; o zaman, fakat işte ancak o zaman, sar fedilmiş olan kuvvet ve tesir asırlarca sonra dahi müşahidin kalbinde heyecan kaynatmağa başlar ve sehhar bir kuvvet, tıpkı vaktile abideyi yaptırmak kendileri için kalbî bir ihtiyac olan eslâfın yap tıklan gibi müşahidin başını huşu ile eğdirir. Umumî bir heykelin yapılması kara nnın meydana attığı binlerce meselenin en ehemmiyetlisi, şüphesiz, her iki te mel unsurunun en muvafık şekilde itti hadından sonra, fikrî muhteva ve haricî şekildir. Bundan sonra meselenin en iyi sureti hallini temin için duçar olunacak müşkülâtin iktihamı kalır. Şuracıkta resimle plâstik arasmdaki azim farkı gösterir bir mukayeseye ihtiyac vardır. Vakıâ bu mukayese her iki sanat arasındaki bütün farklan göstermek ten pek uzaktır. Şu kadar ki mevzuumuza taalluku olduğuna göre biçilmiştir: Ressam, bir şahsı tamamile ayni yüz ve harekette iki ayrı tabloda, meselâ birini ferah verici güneşli bir peyzaj için de, diğerini karanlık, kasvetengiz bir orman içinde gösterebilir. Bu iki tabloyu ayni zamanda gözlerinin önünde bulunduran bir müşahid, resimdeki şahsm iki muhtelif muhitte ayrı ayrı tesirler tahtmda göründüğü intıbamı alır. Bundan başka ressam tabloyu, haricî muhit te sirlerinden korumak için de, bir çerçeve içine alır. Ressamın yaptığı bir insan resmini haricî müessirattan beri tutmak için bizzat tayin ve tesbit ettiği bir mu hit ve çerçeve içine alması imkânı hey keltraşta tamamile mefkuttur. Berikinin eserinin muhitle öyle bir irtibatı vardır ki bu şekli mütalea edilirse elbet büyük bir ehemmiyeti haizdir. Fakat fikri muhtevaya bilâvasıta müessir değildir. Heykel ise hemen daima açıktır. Yani kâh açık güneşe, kâh bulutlu bir havaya, kâh sabahm berrak ziyasına, kâh yumuşak akşam karaltısına ve kâh ta gece karanhğına ve yahud ışıldak ziya sına maruzdur. Müşahidin zaviyei rüyetine göre heykel ve fon muttasıl değişir. Bundan başka heykeltraş abidenin yakın etrafının zamanla esaslı surette değişe bileceğini ve böylece ister istemez haricî tesirlere maruz kalabileceğini de gözö nünde tutmağa mecburdur. Bütün bu müessirler çok defa eserin görünüşü için korkunc tehlikeler demektir. Ve san'atın bütün kabiliyet ve ciddiyetile bunlann önüne geçmek gerektir. Bu tedabirin a demikifayesi halinde ise ciddî bir san'atkâr, sırf para kazanmak maksadile, fikre karşı böyle bir günah irtikâbmdan kaçmır ve heykeli yapmaktan içtinab e der. Eserine, bu müessirata karşı gereken fazla kıymeti vermek için heykeltraş evvelâ kendi kuvvetli heyecanmı getirir ki bu heyecan müşahid üzerinde değişmez ve müstakar hissini ifade eden bir intıba bırakır. Bundan sonra artist esere öyle bir şekli kıymet verebilmelidir. Bu da kompozisyonun orijinalitesi ve teferru atının işlenmesinde şaşmaz ahengini ve san atkârın zevkiseliminin ve buluş ve yapış kabiliyetinin bariz nişanesi olur. Işte burada da mühim bir mesele meydana çıkar: Kalbî saiklerle ve heyecanla yapılmayıp yalnız el yordamile şöylece meydana getirilen bir heykel, yani ruhsuz plâstik bir fotografi orijinallik, yüksek hayal ve kuvvetli şekli yapış sorgu larını tatmin edebilir mi? Bu suale bi lâtereddüd mutlak bir «hayır» la cevab verilebilir. Eğer plâstik bir eserde mu şahitin benliğine tesir edecek fikrî bir kıymet, ruhî bir ifade mündemiç değilse bıktınr ve yavan bir tesir bırakır. Ve onun neticesi ısmarlıyanın arzusunun tamamen aksi çıkar. Eser öyle kuvvetli bir intıba bırakmalıdır ki müşahidin gözü ve ruhu adeta teshir edilmelidir. Ve heykeli rekzedilen şahsiyetin haiz olduğu evsaf ve fezaili hatta alelâde bir adam üzerinde de müessir kılacak mahiyette bulun malı ve o âli şahsiyete cidden lâyık ol duğu hissini vermelidir. Bir manayı müfid olmıyan tez elden çıkarılıvermiş bir iş bu tesiri mümkün değil yapamaz. San'atkâr bütün kudretile meydana kovacağı eserin muhitine temessül etmeli, heyecanından mülhem olarak en müsaid şekli bulmalı hatta biraz da şair olmalı dır. Ve kendisine bu sahada da at oynatmağa meydan ve müsaade vermelidir ki eserine hergün ve her yerde görülen lerden başka bir ruh, özüne bir hüviyet verebilsin. Bu şerait nerede mevcud bu lunmazsa orada herşey boş ve muvaffakiyet ümidi beyhudedir. Her nerede bir eserin hatırası teyid edilmek istenilen şahsiyete lâyık bir muvaffakiyet seviyesine çıkanlmamış olduğu görülürse bu muvaffakiyetsizliği he men san'atkârm fıkdanı kabiliyetine vermemelidir. Bazan san'atkârın heyecanma mahallî âdât müessir olur ve bazan da ısmarlıyanın, samimî bir hissi mes'u liyet meclubu olarak, dahiyane bir saikin tesiri tahtında meydana getirilmiş orijinal bir esere, alelâde kabiliyette bir heykel traş tarafından yapılan ulu orta kıymetsiz yavan bir taslağı tercih ettiği görü lür. Bu hale maalesef ekseriya müsaba knlarda da tesadüf olunur. îsmarlıyanlar için ehemmiyetle bilinmek gerektir ki anonim bir müeabakaya çok defa acemiler de dahil olurlar. Bunlar, ve teessüf olunur ki birçok profesyonel san'atkârlar geniş bir nisbette avamın zevkine yaran* mak ve bu vasıta ile siparişi elde ederek para kazanmak hissi hasisile harekete geçerler ve böylece bahsettiğimiz yavan taslaklar kabilınden eserler meydana ge* tırirler. Müsabakanm seviyesini tenzil ederler, ,YÇ h.U, suretle ciddea oriiinaj ve yüksek kıymetteki projeler izam edilmiş ve fazla modern görünürler böyle bir müsabaka, ekseriyetle ılık, ne sıcak ne soğuk, bir uyuşma ile neticelenir. Manasız bir neticeye varan bir işe çahşmak şüphesiz hoş birşey değildir. Hele hakem heyeti azasından bulunur da kayidsiz likle ve sırf münakaşadan kaçmmak emelile kanaat hilâfma ekseriyete ittiba edivermek te insanı mes'uliyetten kurtara maz. Bir müddetten beri kalbinden mustarib bulunan ma ruf doktorlarımız dan göz tabibi Esad (Paşa), evvelki gece Kadıköyündeki evinde vefat etmiştir. Tıbbiye mek tebinde ilk göz kürsüsünü tesis eden ve kırk sene Darülfü nun müderrisliği ya Merhum goz tabibi Esad (Paşa) parak birçok göz doktoru yetiştiren Esad (Paşa) bir zamanlar da Sıhhiye Umum Mü dürlüğünde bulunmuştur. Ilim ve fen âleminde büyük bir kıymeti olduğu kadar yüksek ruhlu bir milliyetçi olan E sad (Paşa) bu yüzden Mütareke sene lerinde tevkif edilerek Maltaya nefyo lunmuştu. Maltadan dönüşünde tekrar Darülfünunda çalışan bu kıymetli doktor son zamanlarda hastalanarak istirahate çekilmişti. Cenazesi bu sabah saat on birde Kadıköyünde Modadaki evinden kaldırılarak cenaze namazı Osmanağa camisinde kılındıktan sonra Çamlı cadaki makberei mahsusuna defnoluna caktır. Kederli ailesine taziyetler beyan ederiz. Küçük san'atlar Ankarada toplanacak kongre hazırlıkları bitmek üzeredir 12 ikinciteşrinde Ankarada toplanacak olan küçük san'atlar kongresi için hazır lıklara başlanmıştır. Bu işle meşgul olan Ticaret Odası küçük sanayi erbabını dinlemiş ve dileklerini tesbit etmiştir. Diğer sanayi erbabı da gelecek cumaya kadar dinlenecek ve rapor îktısad Vekâletine gönderilecektir. Şehrimizden kongreye 15 küçük san'at grupunu temsil etmek üzere 15 murahhas gidecektir. Bu murahhaslar Odaca seçilecektir. KÜLTÜR İŞLERÎ Azlık mektebleri türkçe muallimleri İstanbuldaki ecnebi ve azlık mekteblerindeki türkçe muallimlerine aid kadro, Maarif müdürlüğüne gönderilmiştir. Muhtelif mekteblerde ders alan mu allimlerin yeni kadro ile dersleri bir mektebde teksif edilmiş ve kadrolar buna göre hazırlanmıştır. Bu mekteblerdeki Muallim mektebleri mezunlarile 1341 senesinde 842 numaralı kanunla muallim olanların ders adedi azamî miktara çıkarılmıştır. Muallim vekillerinin ise, ekserisi Üniversite ve yüksek mekteblere müdavim bulun duklaTı için bunlann ders miktarlan ancak yapabilecekleri bir hadde indi rildiği gibi dersleri de gene bir mektebde teksif edilmiştir. tstida ile nakil ve becayiş istiyenlerle fazla ders veril mesini istiyenlerin, kadronun müsaade ettiği nisbette arzuları isa'f edilmiştir. Yalnız bazı muallimlerin mektebleri zaruret dolayısile değiştirilmiş olmakla beraber ders adedleri pek fazla indirilmemiştir. MÜTEFERRIK Deniz sularımız tetkik edilecek Deniz sularımız üzerinde yapılacak etüdlere esas olmak üzere Ankara.Zi raat Enstitüsü kimya kısmınca sahil vilâyetlen'rç. muhtelif yerlerinden» deniz suları istenilmiştir. İstanbul Vılâyeti bu suları muhtelif şişeler derununda göndermiştir. Umumî müfettişler Ankarada Trakya Umumî Müfettişi Kâzım Dirik, Cumhuriyet bayramında Trakyada bazı müesseselerin ve bu meyanda Kız Sana't Enstitüsünün açılış törenini yaptıktan sonra beraberinde Müfettişlik Mülkiye Başmüşaviri Sabri olduğu halde şehrimize gelmiş ve buradan Ankaraya gitmiştir. Üçüncü Umumî Müfettiş Tahsin Uzer de bugünlerde Ankarada buluna cak ve her iki genel müfettiş mmtakalarmda yapılacak işler hakkmda Baş vekâlet ve Dahiliye Vekâletile temasta bulunduktan sonra vazifelerine döne ceklerdir. ugün bütün Avrupanın dikkatj Tuna havzası ve Balkan yarımadası devletleri arasında devam eden sıkı temas ve müzakerelere çevril miştir. İspanyaya karşı bitaraflığm muDün sabaha kar hafazası işi bile ikinci plânda kaldı. İnşı Arnavudköyün giltere Dış Bakanı M. Eden, bitarfalı de bir otomobil kağın bırakılması takdirinde harb olacağını zası olmuş, içinde Ingiliz parlamentosunun yeni devresinin bir saylav da bulu açılışmda söyledi. İngilterenin İspanya nan dört kişi yara meselesi yüzünden harbin vukuuna meylanmış, iki otomobii dan vermemek için bütün kuvvet ve kudve bir evin duvan retile çalışacağını haber veren bu sözler hasara uğramıştır. şüphesiz endişeleri teskin edecektir. Kaza şöyle olmuşBu sükunet, Avrupanın Tuna havzası tur: ve Balkanların mukadderatile daha zi1441 numaralı hususî otomobil, Emin Bir otomobil kazasın yade uğraşmasına yardım edecektir. Tuisminde bir zatın i da yaralanan Bolv na ve Balkan işleri üzerinde Berlinde, daresinde olarak Bo saylavı Cevad Abbas Peştede, Pragda ve Ankarada müzakeIu saylavı Cevad Abbasla üç arkadaşını reler oldu. Berlinde Alman ve İtalyan hamilen dün sabah saat dört raddelerin devlet adamlan Tuna havzasında kendide Bebekten İstanbula doğru hareket lerine taraftar bulunan bulunmıyan bü tün devletlerle anlaşmak ve işbirliği yapetmiştir. mak hususunda esas itibarile mutabık Otomobil, Arnavudköyünde Defterdarburnundaki kavsi dönerken yolun so kalmışlardır. Daha sonra, Peştede Avusturya ve lunda duran maden şirketine aid 833 numaralı otomobilje karşılaşmış ve çok hızlı Macaristan Dış Bakanları görüştüler. gittiği için fren yapamıyarak bu otomo Umumî Harbin sonuna kadar mukaddebilin arka tarafına çarpmıştır. Çarpışma ratlarını birleştirmiş olan bu iki devlet pek şiddetli olduğundan 1441 numaralı tekrar iktısadî ve siyasî işlerde beraber otomobilin camları kırılmış, ön tarafı da yürümek hususunda anlaştılar ve Viyaparçalanmıştır. Otomobilde bulunan Bo nada toplanacak Uçler konferansınm talu saylavı Cevad Abbasla arkadaşları rihini 11 teşrinisani olarak tesbit ettiler. Ayni zamanda Küçük İtilâf devletlerile yaralanmışlardır. Kaz.a bu kadarla bitmemiş ve hasara anlaşmak ve işbirliği yapmak hususunda uğnyan 833 numaralı otomobil caddede esas itibarile mutabık kaldılar. Prag mülâkatına dair neşrolunan reselli metro kadar ilerliyerek o civarda 17 mî tebliğde Küçük Itilâfın Tuna hav numaralı evin duvarına çarpmış, orayı zasındaki diğer hükumetler, yani Macada yıkmıştır. ristan, Avusturya ile işbirliği yapmak huKazayı müteakıb çağırılan Cankur susunda hününiyeti olduğu ehemmiyetle taran otomobil ile yaralılan Beyoğlu haskaydolunduğu gibi Almanya ile de ayni tanesine kaldırılmışlardır. suretle hareket edileceğine işaret edil » Saylav Cevad Abbasın ilk tedavisi yamiştir. pıldıktan sonra kendi evine nakledilmişBerlindeki görüşmelerden sonra Al rir. manya, Roma protokoluna dahil üç devDün şehrimizde bulunan saylavlar ve letle birleşmiş olduğundan Pragdaki iş dostları kendisini ziyaret ederek geçmiş birlıği kararında bu büyük devlet te heolsun demişlerdir. saba katılmıştır. Emniyet altıncı şube müdürlüğü kaza Hulâsa bütün son görüşmelerde gerek yerinde dün öğleden sonra bir keşif yap Orta Avrupada gerek Balkanlarda yektırrmıştır. Kazanın sebebi bugün belli o diğerine karşı cephe almış bulunan ya facaktır. hud soğuk davranan devletler arasında, Dün gece geç vakit Bolu Saylavmm işbirliğini temin edecek yol ve çareler sıhhatini sorduk. Gittikçe iyileşmekte ve aranması hususunda ittihad hasıl olmuşsıhhatinin düzelmekte olduğunu öğren tur. Yalnız bu çarelerin bulunması ve dik. Bolu Saylavı Cevad Abbasa geçmiş tatbikı işi kalmıştır. olsun der, ve çabuk iyileşmesini temenni Lâkin bunlan bulmak pek kolay ol Arnavudköydekı otomobil kazası Yabancı ve azlık liselerile ortamekteblerine aid kadroda ise hiçbir deği şiklik yapılmamiş, herkes yerli yerinde bırakılmıştır. Yeni kadro yarından itibaren alâka Eğer ısmarlıyanın cesareti, san'atkânn darlara tebliğ edilecektir. yaratma kabiliyetile birlikte muayyen bir ŞEHtR tŞLERl fikri temsil için orijinal ve mana ifade eden bir şekil bulabilirse ve yahud, tam Arka hamallığını ıslah için tersine, estetik yüksek kıymette bir şekil, Arka hamallığını ıslah maksadile Daulvî mahiyette bir fikir verebilirse o za hiliye Vekâleti tarafından verilen ka man esere müşahidin nazannı muttasıl rar, bugünden itibaren Ankarada tatçekecek harikavî bir kuvvet ifade edil bik edilmeğe başlanacaktır. Bu kara miş olur. Ve işte o zamandır ki yapılan rm İstanbulda tatbikma şimdilik imkân eser bir san'at eseri ve bir kültür amili o görülememektedir. Zira, İstanbulda arlur. ka hamallığını kaldırmak için alâkadar müesseseler henüz icab eden hazırlık Bir san'at eseri meydana getirildiği devrin kültürel seviyesini gelecek asır ları ikmal etmemişlerdir. Bu hazırlık ancak iki aya kadar ikmal edilebile lara gösterecek bir ayinedir. Bundan docektir. layıdır ki musib olmıyan bir intihabda DENtZ tŞLERl kendi asrının kadrini tenzil eden ve içtinabı icab eyliyen bir dakika mündemic Emden mekteb gemisi yarın dır. Ismarlıyanın ve yaratan artistin her geliyor ikisi de bir büyük şahsiyete, sevgi ve hürAlmanların Emden gemisi yarın sa met uyandırmak maksadile, dikilecek bah saat onda limanımıza gelecektir. heykelin o şahsiyete cidden lâyık ve geçGemi kumandam saat on birde maka miş zamanlardan kalma en güzel eserler mmda Valiyi ziyarette bulunacak, saat arasmda şerefli bir mevki tutacak kuvvet on ikide de Vali bu ziyareti iade ede li bir eser olmasında muasırlarına karşı cektir. müştereken mes'uldürler. Halbuki gele Yarın saat 16.30 da Emden mekteb cek batınlara karşı hemen münhasıran gemisinde matbuat için bir kabul ressan'atkâr mes'uldür. Çünkü ekseriyetle mi yapılacaktır. eserde onun namı görülür. Umumî bir abideye ayni zamanda bir zevk ve kültür terbiyesi amili olarak ta kıymet vermelidir. Çünkü muasır san'at tesirlerinin halk yaşayışmın en ince da marlanna kadar nüfuz ettiği bununla ispat olunur. Bunlann hepsinden mühim bir nokta da eserin, her müşahide hürmet telkin edecek yüksek bir vakar ifade etmesidir. Bunu ifade edemezse heykeli ikame etmekteki maksad nerede kalır? Vakur bir eserle, ruhsuz, kuvvetsiz, orijinal olmıyan bir yapı hiçbir zaman birleşemez. îstik balin varisi bir genc, heyecansız, manasız bir taslak önünden hiç alâkadar olmaksızın geçer gider. Olsa olsa ithaf edildiği büyük adama daha değerli bir heykel yapılmamiş olmasından mustarib ve muğber olur. Bir heykel özden fışkıran heyecanla meşbu olur ve onda bir eseri san'atin haiz olması lâzım gelen şeklî ve ruhî kıy 1 ECNEBİ MEHAFtLDE Rumen elçiliği matbuat ataşesi Romanya Matbuat umum müdürü M. Dragu, Ankaradaki Rumen elçiliği matbuat ataşeliğine tayin edilmiştir. Eski Rumen Hariciye Nazırı M. Titulesko nun yakın dostlarmdan olan M. Dragu yakında memleketimize gelecektir. Öğrendiğimize göre, şimdiye kadar Hari ciye Nezaretine merbut bulunan Mat buat umum müdürlüğü Başvekâlete bağlandığından M. Dragu, Ankaraya tayin edilmiştir. mıyacaktır. Avusturya Başvekilinin Peşteden ayrılmasını müteakıb parlamentoda söz söyliyen Macar Dış Bakanı Macaristanın müsavat hakkı tanınmadıkça hiçbir müzakereye girmiyeceğini ve Macaristan kendisinin dun vaziyetini herhangi bir anlaşma ile tasdik etmiyeceğini söylemiştir. Maahaza esas itibarile Orta Avrupa ve Balkan devletlerinin işbirliğine karar vermiş olmalan bu yerlerde sulhun istikran için gayet mühim bir başlangıc sayılmalıdır. Muharrem Feyzi TOGAY Şark Demiryollarının satın Şehrimizdeki îtalyanlar bugün merasim yapacaklar almması hakkmda Bir müteahhid Mudanya Belediyesine 50 bin lira hediye etti Bursa (Hususî) Mudanya Belediyesinin kasabayı elektrikle aydınlat ması işi elli bin liraya mal olmuş; ve Belediye bu parayı müteahhidine ödemiş » tir. Fakat çok hamiyetli ve vatanperver olan Hayri Ipar ismindeki bu zengin mü:eahhid parayı aynen Belediyeye iade etmiş ve belediyeden bu para ile Mudanyaya bir (Mudanya mütarekesi abidesi) yaptırılmasını dilemiştir. Elli bin lira şimdi İş Bankasına yatı ılmış ve bu abide için Kripel Mudanyaya davet olunmuştur. Kripel gelmiş ve ıbidenin şeklini tesbit etmiştir. Ancak kaabanın müstakbel imar plânı için de profesör Egel Mudanyaya getirilmiştir. Abide; plânm tasdikini müteakıb yapılmağa başlanacaktır. Şark Demiryollarının murahhasla rından bir kısmı, Ankarada teknik komisyonlarda cereyan eden müzakere lerin sonu alınıncıya kadar şehrimize dönmüşlerdi. Bunlardan ikisi de Ankarada cereyan eden müzakerelerden mer kezi haberdar etmek ve yeni direktif almak üzere Parise gitmişlerdi. Parise giden murahhaslar bugünlerde şehrimize dönecek ve derhal Ankaraya gide ceklerdir. Şehrimizdeki diğer murah haslar da buradan onlara iltihak ede ceklerdir. Ankaradaki teknik müzakereler etrafında teferrüatma kadar anlaşma hasıl olmuştur. Bu kısım heyeti umumi yede son defa gözden geçirilecek, bundan sonra fiat meselesi halledilecektir. tstanbuldaki îtalyan kolonisi faşist lerin Roma üzerine yürüyüşlerinin 14 üncü yıldönümile Habeşistanda İtalyanlarm kazandıkları zaferi tes'id et mek üzere bugün merasim yapacaklardır. Sabahleyin saat 11 de Sent Antu van kilisesinde dinî merasim, öğleden sonra saat 16 da da Kaza Ditalya kulü bünde bir toplantı yapılacaktır. Bu toplantıda hazır bulunmak üzere sureti mahsusada şehrimize gelen fa şist fırkası erkânmdan M. Radogna bir nutuk söyliyecektir. Bu münasebetle İstanbuldan gönüllü olarak Habeşistana giden îtalyan genclerinin avdeti de tes'id edilecektir. Merasimden sonra davetlıler şerefine bir ziyafet verilecektir. Vazife başında ölen tramvay biletçisinin cenazesi kaldırıldı Bahriyelilerimiz Ankaradan döndüler İhracatçıların bloke paralarî îspanyaya mal ihrac eden ve bedelini alamamış olan ihracatçılara blokaj paraları karşılığmın verilmesine Cumhuriyet Merkez Bankasmca yarın başlanacaktır. Banka bu husustaki listesini hazırlamıstır. İki gün evvel Aksarayda Küçük Langada müessif bir kaza neticesi vefat eden Tramvay şirketi biletçilerinden Sabrinin cenazesi dün arkadaşlarınm g8z yaşları arasında kaldırılmıştır. Ken dini sevenlerden birçoğu çelenk gön dermiştir. met ve evsaf birleştirilmiş bulunursa o zaman müşahid, medarı imtisal olmak üzere oraya konulan büyüğün önünde borclu olduğu hürmeti derin bir surette duyar; herkes o büyüğe ithaf olunan san'at eserinin hüsnü muhafazasına ve vatanın nef'ine semere vermesine and içer. İşte o zaman da abideden istihdaf edien gaye elde edilmiş olur. Cumhuriyet Nushası 5 Kuruçtur Abone ı T ü , k i y e şeraiti I ***» Senelik 1400 Kr. Altı ayhk 750 Üç ayhk 400 Bir ayhk 150 W» 1700 Kr. 1450 800 yoktur H. KRİPPEL Cumhuriyet bayramı münasebetile Ankarada yapılan resmigeçide iştirak ederek pek çok alkışlanan kahraman bahriy elilerimiz dün şehrimize dönmüşlerdir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: