19 Şubat 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

19 Şubat 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

19 Şutat 1938 CUMHURİ5TET HfidiseJer arasında Demokrasilerin reveransı Musahabe Japon kıt'aları Çinde hezimete mi ugruyor? Japon kuvvetleri başkumandanı General Matsui Tokyoya çağırıldı, dün imtiyazlı mıntakada iki Çin korsanı öldürüldü, muharebe devam ediyor rından ikisini öldürmüş, beşini yaralamış ve 45 ini de esir almıştır. Londra 18 Çin sefaretinin HanKorsanlar bir Amerikan deposundan kovv'dan alıp neşrettiği bir habere göre, çalmış oldukları eşya ile kaçmağa uğra Çin kıt'aları Fengchow istıkametinde iler şıyorlardı. liyen Japon kuvvetlerini inhizama uğratBir şehre girdiler mışlardır. Pekin 18 Sansi'deki Japon kıtaatı udret iradesinin filozofu Nietzsche «tehlike içinde yaşamak lâzımdır.» der. Zekâ sanatoryomu Yazan: FAZIL AHMED AYKAC • Cismanî derdlerimiz için hastane ler, sanatoryomlar kuruluyor. Ya zekâlarımızla vicdanlarımız ne olacak? Onlara nerede kür yaptıracağız? Nerede hava değiştirteceğiz? Cevab bulmak güç değil. Hatıra iptida kitablar geliyor. Ondan sonra, şiiri, musikiyi ve her güzel san'at şubesini düşünüyoruz. Lâkin kitablar hakkındaki görüşler büyük değişikliklere uğradı. Daha otuz sene evvel meşhur bir fikir ya ratkanı azçok şöyle düşünmüştü: Kitablar, artık bir zekâ afyonu oldu diyordu, bu gidişle garb çok okumaktan ölecek. Zira bugün dünyada lüzumun dan ziyade kitab var. Hem de bunların burnunu sokmadığı mesele kalmadı. Zihinlerimiz, en fazla aburcubur yiyen adamların midesinden daha berbad hale giriyor. Çünkü hem okuyoruz, hem de herşeyden okuyoruz. Bunun neticesi korkunc bir kafa hazımsızlığı olacaktır. Kafa hazımsızlığı insana ister istemez irade dermansızlığı verir. Gerçekten, besleyici olan, nefes, hava ve ruh verici olan rnüspet irfan ne ise onu aramalı.. Işte o kültürdür ki, öyle bir kültür mefhumunun kucakladığı şiir, san'at, ve felsefedir kı süreksız varlığımızda bize devamlı ideal teneffüs ettiren bir zekâ ve vicdan sanatoryomu olabilir.., yoksa hergün sayısı artan ve gene hassasiyetlerde tıpkı bayat ve kokmuş mezeler gibi manevî tokzin kaynağı olan yazılar değil... Işporta edebiyatından hem kafa ara, hem gönüllere gelen şey zarardır, fayda asla! Pis, mağşuş ve pespaye bir edebiyat, tıpkı mundar yerlerde satılan müteaffin şekerlemelere, çikolatalara benzer.. Bu zevk bulandırıcı unsurdan bence en çok kaçınması gerekli olan heyetler, yeni inkılâb koşulanna girmiş, gene ne siller olmalıdır.. Sıtma ile, veba ile, frengi ile mücadele ediyoruz. Halkın karnına girecek şu veya bu pis maddeyi kovala masını belediyeden haklı olarak istiyo ruz. Pek güzel! Fakat düşünelim; acaba bütün bir camianm iz'anına, vicdanına ruh vebası, duygu kolerası sokarak biraz para kazanmaktan başka birşey için yazılmıyan kitablar savaşa değmez mi? Bunları söylerken dikkatim sızmış değildir. Bu fikirlerin cihandaki ne narin bir takım prensipleri zedeliyebileceğini ve smırlan iyi çizılmeyince nasıl vehametli anlayışlara yol açacağını bilirim. Şu se beble hemen şunu söyliyeyim: Bir tek dakika bile san'at, kalem, düşünce hür riyetine (suikasd) fikri hayalimden geçmemiştir. Ve inanınm ki bir inkılâb edebiyatının idealist serbestliğine el uzatılmaz. Fakat iz'anına, vicdanına ve eski dille «hüsnüniyetine» başvurulabilir ve vurulmalıdır.. Dünyada cinayet yapmak için bile hürriyet var; ancak canilerin derakab yakasına yapışacak pençe mevcud olmasın denilemez! Kat'iyyen ve kat'iyyen! Bence matbuat için söylenilen meşhur söz, edebiyat ve san'at alanmda da yer bulmalıdır. Yani edebiyat, kendi kendinin kontrolcusu olmalı. Geçenlerde bir yazımda anlatmağa çalışmıştım; ilim dilinin hususiliği şuradadır ki o sesi dinliyenler ve anlıyanlar daima bir azlıktır ve her vakit bu böyle olacaktır. Halbuki san'at nekadar başka şey!. Onu vaktile ( H . Taine) ne iyi anlatmıştı. San'atın tabiati hem en yüksek şeyden bahsetmektir, hem de bu işi herkesin anlıyabileceği vasıtalar kullanarak yapmak! Şu halde, bu büyülü tesîr aleti, yalnız. adiliğin tercümanı olup kalırsa ne yazık değil mi? O zaman san'at bir zekâ şahikası, bir duygu sanatoryomu değil, büsbütün ayrı birşey oluyor. Hatta bir his bodurumundan da kötü ve rutubetli birşey! İHEM NALINA MIHINA İdarei maslahat Iman politikası, yeni bir muvaffakiyet kazandı. Askerlikte bir «infiltration tabiyesı» vardır ki burada «yavaş yavaş sokulmak» diye ercüme edebilıriz. Bu tabiye, bir düşman mevziini büyük birliklerle ve şiddetle hücum ederek değil, küçük birlikler ve münferid avcılarla adeta sızarak ve süzüerek zaptetmekten ibarettir. Alman siyaseti de, Avusturya meselesinde infiltration tabiyesi takib etti. Veriailles muahedesinin imzasındanberi po litıka âlemini «Anschluss» adıyla işgal edegelen Avusturyanın ilhakı işini silâhh ve gürültülü bir müdahale ile değil, Avusturya kabinesine nasyonal sosyalist nazırlar sokmak suretile halletti. Avusturya, resmen ve zâhiren müstakildir amma hakikatte filen Almanyanın idaresine geçmiştir. Çünkü, gittikçe sa yıları artacak olan nasyonal sosyalist nazırlar, Avusturyayı, Almanyanın arzusuna eski bir tabirle dilhahına uygun bir şekilde idare edeceklerdir ve günün birinde bu filî ilhak, resmileşiverecektir. Nitekim daha şimdiden Avusturya Dahiliye Nazın Hitler'le görüşerek lâzım gelen emirleri almıştır. Almanya, gittikçe artan askerî kuvve:ine dayanarak böyle mahirane formüllerle bütün gayelerine varmaktadır. Rhin nehr'nin gayriaskerî mıntakalan da, güün birinde, «sembolik işgal» formülü sayesinde Alman kuvvetlerile dolmamış mıydı? Almanyanın, Avusturyaya tevcîh edien bu yeni hamlesi karşısında büyük demokrasiler ne yapıyorlar? Onlar, mutadarı üzere «idarei maslahat» siyaseti akib etmektedirler. Sultan Hamid devrini idrak edenlerimiz, bu idarei maslahat politikasını pek iyi bilirler. Padişah, Avrupa devletleri karşısında, hiçbir zaman tecellüd göstermez, idarei maslahatla meseleyi halle çaışırdı; fakat neticede, daima Avrupa devletlerinin dediği olurdu. Sultan Hamid, idarei maslahatla azçok zevahiri curtarırdı. Almanyanın karşısında, büyük demokrasilerin, gene, Sultan Hamidvarî bir darei maslahat politikası takib ederek işi tatlıya bağlıyacakları anlaşılıyor. büyük kuşlar, Yenecek dalga, yok kasırga arar. Diyen de bizim Fikretimizdir. Bu ayni aileye mensub iki fikirden çıkabilecek tek mana şudur ki insan miicadele için dünyaya gelmiştir ve tehlikeyi sevdtği nisbette zafere kavuşur. Kuvvetli adam, kokladığı havanın tuzaklarla, vartalarla, görünür görünmez kazalarla, belâlarla dolu olduğunu duymağa muhtacdır. Yoksa bu kuvvet lüzumsuz birşey olur ve kendi kendini yiyerek tükenir. Büyük demokrasilerin en büyük şaşkınhğı bunu anlamamaktır. Tehlikeden kaçmağa diplomasilerinin birinci prensipi haline sokan o memleketler, birkaç senedenberi, her milletlerarası davada, şerefsiz bir sükun politikasına sığınmak istedikleri için, hezimet üstüne hezimete uğradılar. Şimdi kendi gazeteleri, bir harbi göze almadıkça, nasyonalist devletlerin leri hareketlerini durdurmak müm kün olamıyacağını yazıyorlar. Ha şunu bileydiler... Fakat, dünkü Çin veya bugünkü Avusturya meselesinde en büyüklerinin karan nedir? Ajanslar bize öğretiyor ki, Berchtesgaden mülâkatının acıklı neticesin den sonra, Amerika efkânnda ezici bir ekseriyet, Avrupa işlerine müdahaleden meneden an'anevî infirad politikasında ısrar olunmasma taraftardır. Amerikan politikası Okyanusu aşmaktan korktuğu gibi, İngiltere de adalarının içinde kalarak Orta Avrupa işlerine karışmamayı tercih edecekmiş. Her tehlike zamanında olduğu gibi Fransa gene yalnız bırakılıyor ve onun tek basına sunturlu bir kavgayı göze almasına imkân yok tur. Muharebe vaziyeti: Hava muharebesi Hankovv 18 Şehir üzerinde bir cevelân yapmağa teşebbüs etmiş olan beş Japon tayyaresi, otuz Çin avcı tayyaresile bir muharebeye girişmiştir. Japon tayyarelerinin bombaları, tay yarc meydanına düşmüşse de birguna hasan mucib olmamıştır. dün saat 12,30 da PingYao'nun 40 kilometro batısmdaki Fen Yang'a girmiş lerdir. Bir Amerikan alayı ayrıldı Bir Japon kolunun muvaffakiyeti Tokyo 18 Bir Japon kolu dün akşam Sarı nehrin şimalindeki Çin hatlannı yarmağa ve Sinsiang'a girmeğe muvaf fak olmuştur. Bu şehrin cenubunda dığer bir kol Pekin Hankov demiryolunu kesmiştir. Şanghay 18 Amerikan bahriye silâhendazlannın ıkınci alayınm, bugün San Diego'yi hareketi dolayısile Amerika, Şanghay'daki garnizonu normal haddine irca etmiştir. Bu alay. bahriye silâhendazları 4 üncü alayı. General Beau mont'un kumandası altındakı altıncı alay, Çin Japon ihtilâfının başlangıcında âcilen Şanghay'a gönderilmişti. Şanghay 18 Kovangçeu'daki Fransız toprağile HongKong arasmda çalışan Fransız Rinseng vapuru 13 şu batta Japon gemileri tarafından Ladrone adası yakmlannda tevkif edilmiştir. Ja pon makamlan vapura aid vesikalann yolunda olmadığını bildirmisler ve vapuru Peskadores adaları limanına götürmüş lerdir. Hâdiseden haberdar edilen Şanghaydaki Fransrz büyük elçisi ve Fransız deniz makamlan, vapurun hüviyeti hakkmda teminat vererek, kayıdsız ve şartsız derhal serbest bırakılmasmı istemişlerdir. Bundan başka Fransız makamları, hiçbir yabancı bahriyeye Fransız vapur larının seyrüseferlerine müdahale hakkı tanımadıklarını bildirmislerdir. Şanghay 18 Itimada şayan bir membadan bildirildiğine göre, General Matsui, Tokyo'ya çağırılmıştır. Geçen seneye kadar Kore ordusu başkumandanı olan 58 yaşındaki General Hata'nın Matsui'nin yerine geçmek üzere bugün hava yolile Tokyo'dan geleceği söylenmektedir. Bu tebeddül için sebeb olarak şu hu sus ileri sürülmektedir: Hata, Matsui'den daha ziyade diplomattır. Zannolunduğuna göre, Japon kabinesi, Yantse mıntakasında ecnebi menafii, gümrükler ve Şanghay meseleleri hak kında daha itilâfcuyane hareket etmek tasavvurundadır. Henüz teey>üd etmemiş olan bir habere nazaran, Matsui bilâhare Nankinöldürülen Çin korsanları de merkezî Çin hükumetinin teessüsü takŞanghay 18 îmtiyazlı mıntaka za dirind: mezkur hükumet nezdine büyük bıtası bu sabah erkenden Çin korsanla elci olarak gönderilecekhr i »j Bir Fransız gemisi tevkif edildi General Matsui Tokyoya çağtrılmış Denizbank teşkilâtı Büyük zırhlıların için tetkikler tonaj hadleri Merkez olarak yeni bir Üç bina bulundu Ankara 18 (Telefonla) Evvelki gün şehrimize gelen Denizbank Umum müdürü Yusuf Ziya Öniş, bugün de İktısad Vekâletindeki dairesinde nafıa işlerile meşgul oldu. Denizbank mer kezi olarsk Çankaya caddesinde Sovyet sefareti karşısındaki bina tutulmuştur. Banka. çalışmalara birkaç güne kadar yeni binada başlamış olacaktır. Denizbank idare meclisi bugünlerde toplanacak, bankaya bağlanan teşekküllerin bir şirket halinde mi, yoksa hükmî sahsi}reti haiz müesseseler şeklinde mi idare olunacağı hakkında kararlar ahna caktır. Denizbanka yapılan tayinle rin bugünlerde Yüksek Ta^dikten çı karak alâkadarlara tebliğ edileceği anlaşılıyor. Büyük Şefimiz Prens devlet arasında fikir PoPa taziyede bulundu aykırılıkları var Vaşington 18 Hariciye Nezareti salâhiyettar yüksek memurlan, tonilâtoları büyük zırhlıların inşası hakkında Fransa İngiltere Amerika görüşmelerıne daha başlanmamış olduğunu bildır mektedir. Londra muahedesi ingiltere hükumeti arşivlerine yatırılmıs olduğundan bıı hususta ilk teşebbüs Ingiltereden beklenmektedır. Bir tayin Meşhur kaplan avcısı Said Salâhad din Denizbank kılavuzluk ve römor körcülük şubesi müdürlüğüne tavin edilmiştir. Kılavuzluk ve römorkörcülük idareleri şimdiye kadar İktısad Vekâ letine merbut bulunuyordu. Yollar kanunu tadil edilecek Ankara 18 (Telefonla) Memlekette yol insaatımn genis bir programa bağlanarak daha süratle yürümesini temin edecek olan proieler yakında alâkadarlar tarafından gözden geçirilecektir. Bu arada yollar kanununda değisiklikler yanan lâviha da vardir. Yeni vol prog ramile memlekette ehemmiyeti sıra sile bircok soseler anlacak. bu arada İstanbul Ankara yolu da ıslah edile cektir. Konyada bir alavımıza sancak verildi Konva 18 (Husu^î muhabirimizden) Orgeneral İzzeddin Çahşlar, bugün Cumhuriyet meydanında topçu alavı mıza merasimle sancak verdi. Halk, mektebliler, erkân ve memurlar mey danı doldurmuştu. Merasim, çok heyecanlı oldu. İzzeddin Çalıslarla alay kumandanmm nutukları höparlörle ya yıldı. Merasimden sonra yapılan geçid reTiinde asker, çok alkışlarıdı. Rumen Kralının Paris ve Londra seyahati Roma 18 (Hususî) Stefani ajansınm Bükreş muhabirine göre, Romanva Kralı refakatinde Hariciye Nazın M. Tataresko olduğu halde mart nihayetin"3e Paris ve Londrayı ziyaret edecektir. Vaşington 18 Iyi malumat almakta olan mehafıl, Londn, Vaşington ve Paris arasında cereyan etmekte olan müzakerelerin İngiltere, Amerika ve Fran sanın hattı hareketleri arasında mübaye netler bulunduğunu meydana çıkarmış olduğunu beyan etmektedir. İngiltere ile Amerika, yalnız 1936 muahedesinin ma Efes vapuru denize indirildi lumat teatisine dair olan maddderini muBerlin 18 Izmir limanı işletmesi hafaza etmek istedikleri halde Fransanm için Almanyada inşa edilen gemilerden meselâ bir ademi inşa mıntakası ve müm Efes gemisi 17 şubatta Bremen'de mu kün olduğu takdirde zırhlılar için 35 bin vaffakivetle denize ındırılmistir. tonun bir had olarak kabulü gibi keyfiyet bakımından bazı tahdidatın da ipkasın KISA HABERLER istemekte olduğu rivayet edilmektedir. * ANKARA 18 Kız lLselenndeki asFransanm iddiasına delil olarak her türlü kerlik derslerinın muvaffakiyetle devam tahdidi terketmenin Almanya ile Sovyet ettiğı gelen raporlardan anlaşılmaktadır. Oğrendiğıme gore, derslere devam olun Rusyayı, İngiltere ile olan iki taraflı iti makla beraber kızların da erkek talebeler lâfları hasebile bu tahdidat kaydından gibi 15 gun muddeîle kampa çıkarılmaları hakkında bir karar alınmış değiîdir. beri kılacağını ileri sürmekte olduğu söy* ATINA 18 Mılli Ekonomi Nezaretinlenmektedir. ce Yunanıstanla Almanya arasında uzum, Halbuki Almanya ile Sovyet Rusya incir ve saıre gibi muhtelif teşekkullere mensub tuccar ve memurların mubadele ve Italyanm yeni tip cüzütamlar inşa et edilmesi tasvıb edilmiştir. Bu mubadelemeleri takdirinde bu keyfiyet, Fransay den maksad iki tarafın bırbırlerüe daha Almanya ve îtalyanın inşaat programla İyı tanışarak piyasalan ve mahsullerinın sürüm istidadlarını iyice anlamaları ve nnın dununda olan inşaat programını tev ona göre Almanya YunanLstan ticaretinın daha ziyade inkişafını temin etmeleris' etmeğe icbar edecektir. (a.a.) dir. * ATİNA 18 Dündenberi Makedonyada devamlı kar yağmaktadır. Dedeağacla Kavalada emsaline pek az tesaduf edilir büyüklükta dolu yağmış ve bir çok hasaraİskenderiye 18 Royter bildiriyor: tı mucib olmuştur. * PARİS 18 Borsada faaliyet yoktur. Yeşil gömleklilerin üç saat kadar sü Fakat Roosevelt'in iptidai maddeler rayiren bir toplantılan ehemmiyetli kavgalara cinın sağlamlaştırılması lüzumu hakkındaki beyanatı neticesinde esham eski kıysebeb olmuş ve 40 kişi yaralanmıştır metlerini muhafaza etmektedir. Bunlar arasında birkaç kadın ve birkaç * VAŞİNGTON 18 Mumessiller mecda Avrupalı vardır. 300 den fazla kimse lLsi, işsizlere 30 hazıran 1938 tarihine kadar yardım için istenilen 250 milyon dolar Nahas Pasa lehinde bağırarak toplantı tahslsatı kabul etmiştir. M. Roosevelt, bu tahsLsatm kabulünü nın yapıldığı yeri işgale teşebbüs etmiş müme&siller meclisi relsine göndermiş oltir. Kuvvetli polis müfrezeleri tezahü dufu bir mektubla taleb etmişti. * BELGRAD 18 Yugoslav Münakalât ratçıları sopa ile dağıtmıya muvaffak oNazırı Mehmed Spaho bazı tetkiklerde buIabilmiştir. Birçok sokak feneri, tramvay lunmak üzere bugün Romaya gitmiştir. Nazır İtalyada bir hafta kalacaktır. otobüs ve vitrin hasara uğramıştır. Kitab çok okuyup cihanı müellif ka lemile örülmüş bir dokuma halinde gö renler, gerçek hayatın hakikî nescinden habersiz kahyorlar. Tuhaf şey; garb çok okuyarak ölecekmiş. Acaba şark da hiç okumıyarak mı yaşıyacak? Dikkat edersek şunu göreceğiz: Dünya yüzünd^ yaşıyan insanların en büyük kalabalığı, en az ehemmiyeti kendi kafasının içıni döşemek hususuna verir. Hele biraz da züppe olursa! Pek aydınlık başlı sanılanlardan bir çoğuna bakalım; anlıyacağız ki bu kimseler için bile bir çorabın, bir yakalık veya kravatm hayattaki değeri, zekâlanna giydirebilecekleri herhangi bir esvabın Bu defa da nasyonalist hamle hiç kinden çok ileridedir. Hatta entelektüel bir mukavemete uğramadı. Meydan geçinen insanlardan pek çoğu arasında da gene boş. Gene demokrat elçiler, nas vaziyet böyle görünüyor. yonalist diktatörler önünde boyun iptida üstümüze başımıza, sonra oturkırarak, temsil ettikleri devletlerin duğumuz kalktığımız yere, daha sonra teessüflerini bildirmekle kahyorlar. Fakat artık Almanya ve Italya değil, içinde yasadığımız manevî muhite ehemtarziye vermeğe alışmış görünen Ja miyet veriyoruz. Bütün bunlardan sonra ponya bile pardon demeğe ihtiyac da kafamızı.... mühimmi görürüz sanırsıduymuyor. Elçiler birer reverans ya nız? Ne yazık ki çok defa hayır! İnsanların çalıştırmaktan en çabuk pıp çekiliyorlar. O kadar. bezdikleri uzuv bünyeleridir. Nasyonalist hamle karşısında bü Fikret ne güzel söylemişti: tün demokrasilerin son kımıldanışı da bu reveranstan ibaret kaldı! Kocaman bir karın, kü'çü'k bir baş. PEYAM1 SAFA Az düşün, çok yc, daima uğraş! Hakikatin en büyük parçası budur. Yalnız bereket versin ki başka taraflar da var. Peki amma çok okuyanlar ne oluyor Ankara 18 Prens Nikola'nın ölü denilecek? Yukarıda söyledim; bir ba mü münasebetile, Cumhur Başkanı Ata kıma göre tamam birer tirakü. Çünkü türkle Yugoslavya Naibi Prens Paul a onlar, kitabların verdiği zekâ esrarını çerasında asağıdaki telgraflar teari edilmiş kerek hem bunuyor, hem de bunahyortir: lar. Zira günün birinde zihinleri birer veAltes Ruayal Prens Paul him ve hulya mimarı oluyor. Bir mimar Yugoslavya Naibi ki masallardan, kelimelerden yapma bir BELGRAD takım köşkler kuruyor ve yalnız onların Alteslerinin, Altes Ruayal Prens Ni içinde yaşamağa alışıyor! Nihayet?.. kolanın ölümıle uğradığı zıyaı haber al Nihayet bu rüyalı bugu dışmdaki haki dım. Kendilerinden samimî taziyetlerimin kat âlemine tahammül edemez bir hale kabulünü rica ederim. gelıyoruz ve kendımızi değistirmeğe de K. Atatu'rk gücümüz yetmıyor!. Dünyada gördüğüCumhur Başkanı Ekselâns müz şeylerin yüzde doksan beşi bu suretKemal Atatürk le ya duygumuza, ya düşüncemize aykırı ANKARA düsmektedir. îrademizde savaş kudreti Çok mütehassisim, hararetle teşekkür kalmadığı için de biz hemen cihana daederim. rılıyor ve bitkin bir malumat viranesi haPaul linde çöküp gidiyoruz. Mütehassıs işçiliğe de büyük ehemmiyet vermemiz lâzım [Başmakaleden devam} ler temin eder. Yüksek tahsil yapmadan hayata atılmağa mecbur olan zeki şehir çocukları heves ettikleri herhangi bir sanayi sahasmda kendilerine sevimli bir istikbal hazırlıyabilirler. Herkesin mutlaka yüksek tahsil yapması ne ferdî saadet için şarttır, ne de içtimaî hayat için lâzımdır. Sovyet Rusyada bu işe doğrudan doğruya devlet müdahale ediyor: Sen tornacı olacaksın, sen çarkçı, sen dümenci! Diyor. İtalyada da daha ilkmektebden başlıyarak çocuklann istidadlannı takib etmek suretile bazı usullerin tecrübe edildiğini duyuyoruz. Gencliğin istikbali üzerinde mütehakkim bir rol oynamak, JÜemokratik temayüller peşinden koşas Türkiye Cumhuriyeti hükumetinin prensiplerine uyamaz. Biz heveslileri teş\ik etmek, onların ihtiyaclarına cevaib vermek suretile başka hiçbir tedbire başvurmağa mecbur olmadan usta işçi yetiştirmek meselesini halledebiliriz. Sanayi mekteblerini daha specialise bir hale getirerek çoğaltmak, bu mekteblerden iyi derece ile çıkanlara Avrupada bir iki se ne staj yaptırmak herhalde lâzımdır. Usta isçiye şiddetli ihtiyacımız var. Cumhuriyet hükumeti, memleketimizdeki içtimaî ahengin daima daha mütekâmil bir hale gelmesini temine uğraşırken bu mühim nokta üzerinde dikkatle durmayı ihmal etmemelidir. c J Gerçek ve verimli kültür, insan kafasını dondurmaz, duyarlığımızı uyuşturup irademizi yatalak etmez.. Bilâkis bütün bu unsurlara bir (atlet) çevikliği, bir kahraman fedakârlığı vermeğe yarar. Ve onun sayesindedir ki biz, ileri anlamile bir millet mefhumu ve insanlıkla medeni yet ideali besliyebiliriz. Hiç şüphe yok zekâ ve (estetık) jçin hiç değişmez bir talimatname çizilmiyecektir. Böyle bir fikrin ancak tehlikeli bir vehim olabilece ği çoktan anlaşıldı. Ancak gene pek iyi anlaşıldı ki o büyük unsurlann tekâmü Bu ne fena sey! O halde kültiir lâzım lünde gördüğümüz kanunları mütalea değil mi? Halbuki her millet, irfan gö edebilir ve çözebiliriz. Türk edebiyatında, gerek tercüme zünden capakları attıkça (aman kültür!) gerek yaratma yolile böyle yeni bir çığıdiye haykırıyor. İleri bir insanlığın bütün ideal hamle rın pek geniş surette açılmasını diliyelim lerine koşan yeni Türkiyede de pek Böyle bir yolun bizi eriştireceği tepeye verilebilecek adı makalemin ta başma haklı olarak ayni ses duyulmaktadır. yazdım: Su halde? Bu pek yerinde sorgunun cevabı bence şudur: Zekâ sanatoryomu! Fazil Ahmed Aykaç îşçi ernniyeti Çimento fabrikası Iskenderiyede kanlı arbedeler oldu Vekâletinde çalışmalarına devam ediyor. Vekâletin muhtelif subelerile Sıhhiye ve Nafıa Vekâletleri mümessille rinden mürekkeb bir komisvon, ağır ve tehlikeli isler hakkmdaki nizamname vi hazırlamaktadır. îşçi emniveti ve işçi sağlığını korumıya matuf olan nizam name esas itibarile hazırlanmıstır. Bugünlerde Devlet Surasına verilecektir. Diğer taraftan iş kanununda 30 lirava kadar olan işçi ücretlerinin hacze dilemiyeceği yolunda sarahat bulun masma rağmen bazı yerlerde haci?ler vapılmakta olduğu anlaşılmış ve Ma • liye Vekâleti devlete aid borclar için dahi 30 liraya kadar olan işçi ücretinin haczedilemiyeceğini alâkadarlara bil dirmiştir. NAD1R NAD1 Ankaradaki komisyon Günde 300 tonluk istihsal yapabilecek bir nizamname hazırladı Fransada silâh ve müAnkara 18 (Telefonla) îs nizamnaAnkara 18 Sivasta tesisi takarrür himmat imalâtı artıyor melerini hazırlıyan komisyon, İktısad eden çimento fabrikası makine aksammm Paris 18 (Hususî) Kabine bugün Almanyada Tumboldt müessesesine ihale mühim bir toplantı yaparak millî müdaedildiği istihbar edilmiştir. faa işlerini müzakere etmiştir. Millî MüGünde 300 ton yani senede 90,000 ton çimento istihsal edecek olan bu fab dafaa Nazırı M. Daladier'nin izahatı üzerine, kabine silâh ve mühimmat imalârıkanın montai islerinin 1938 teşrinievvetını artırmaqa karar vermiştir. linde ve fabrikanın 1939 senesi temmuz Sedof Troçki'nin ölümüne ayında çimento istihsaline başlıyacağı andair tahkikat lasılmaktadır. Paris 18 Troçki'nin evvelki gece Fabrika civarında mevcud iptidaî Paris hastanelerinden birinde ölen oğlu maddelerin fabrikanın bugünkü istihsal Leon Sedof'un ölümü sebebini araştır kabiliyetinin iki misline tezyidi halinde mak için adlî tahkikat açılmıştır. Otopsi, dahi kifayet edecek miktar ve vaziyette peritonit alâmetleri göstermektedir. Aileolduğu nazarı itibara alınarak fabrika nin arzusu üzerıne, hastanin iç azası alıntesisah az zamanda istihsalâtını iki misli mış ve zehirlenme emareleri araştırılmak üzere muayeneye gönderilmiştir. ne çıkarabilecek şekilde yapılacaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: