2 Nisan 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

2 Nisan 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 2 Nisan 1938 POJÎ Bugün ve yarınki millî küme maçları Bugün Yedeksubayla Beykoz karşılaşacak Bu hafta millî küme maçlarmın sekizinci karş:laşmalan yapılacaktır. Fikstüre göre bugün Taksim stadyomunda saat dörtte Ankara Muhafızgücü takımile Beşiktaşm maçları vardır. Yarın Muhafızla Galatasaray gene Taksim stadyomunda çarpışırlarken îzmirde de Alsancak stadyomunda Üçokla Alsancak maç yapacaklardır. Bu seneki millî küme maçlarında ilk seyahati yapan Muhafızgücü bugün ve yarm yapacağı maçlarla deplâsman külfetinden kurtulmuş olacak ve bundan sonraki maçlarını Ankarada tamamlıyacaktır. Fikrimize göre Muhafız takımı oyunculan bu seyahatte birbirine tamamile zıd iki tesirin altında bulunmaktadırlar. Misafirlerimizin bugünkü rakibleri Beşikta§a karşı Ankarada uğradıkları çok ağır mağlubiyetin tesirinden tamamile kurtulmuş olarak oynıyacaklarını zannetmiyoruz. Buna mukabil yarın Galatasaraya karşı, kuvvetçe hemayarlan bulunan Harbiyenin san kırmızılıları yenişini hatırlıyarak, büyük ve yerinde bir ümidle çıkmalan çok muhtemeldir. Muhafız oyunculannm haleti ruhiyeleri üzerinde rol oynıyacağı şüphesiz olan bu tesirler muhtelif şekillerde tezahür edebilir. Meselâ misafirlerimizin 7 0 mağlub olabilecek bir teşekkül olmadıklannı ispat için canla başla çalışarak ve biraz da oyun tutturabilerek bugün Beşiktaşı ademi muvaffakiyete uğratmalan mümkün olduğu gibi, yann da Galatasaray takımına ehemmiyet vermeme neticesinde mağlub olmalan düşünülemiyecek şeylerden de ğildir. Vaziyeti bîr de Muhafızgücünün bugünkü ve yahnki saha rakibleri cephe sinden tetkik edelim. Millî küme şampiyonluğuna en kuv vetli bir namzed halinde bulunan siyah beyazlıların bugünkü maça lâyık olduğu ehemmiyetten daha fazlasını vererek oynıyacaklarını ve ufaktefek hatalarla bir daha telâfisi mümkün olamıyacak puvan ziyanlarına uğramaktan kaçmacaklannı zannediyoruz. Beşiktaş kulübü idare heyetile birinci takım oyunculan arasındaki ihtilâf, aile efradı arasındaki dargmlıklan takib eden barışmalarda olduğu gibi, daha büyük bir bağlılık ve sevginin doğmasile neticelenmiştir. Muvaffak olmak îstiyen bir kulübün mücadele kabiliyetini sıfıra indiren ve kalenin içinden fethedilmesi dahi tâbir olunan dahilî ikilik ve nifak gibi kötü şeylerden iki tarafm hüsnü niyet göstermelerile kurtulan siyah beyazlıların bugün birbirlerine emniyeti olan ve birbirleri için futbol oynıyan kimselerden müteşek" kil bir takım halinde davranarak yeni bir galibiyet daha kazanacaklannı ümid ediyoruz. Muhafızgücune karşi pazar günü oynîyacak Galatasaray takımma gelince; san kırmızılılar geçen haftaki Harbiye maçmda morallerinin bir hayli kırık olduğunu gösterdiler. Bu halin takım eksik" liği, idman noksanı gibi, teknik sebeblerden mi, yoksa mahiyetleri malum ve meçhul hâdiselerden mi ileri geldiği anlaşılamamaktadır. Akisleri şimdilik millî küme tasnif cetvelinde beliren meşkuk vaziyet arasmda Galatasaraylıların büyüklerimizle Halk Partisinin memleketimizde kökleşmesini ESERLER ARASINDA: Galatasarayda değişiklikler Kulüb idarecilerinden bazıları istifa ettiler Yurdumuzun en eski spor teşekkülü olan Galatasaray kulübünde, idarî ve teknik kısımlarda bazı değişiklikler olmuştur. Bu cümleden olmak üzere futbol şubesi kaptanlığına, bu işten çekilen Vamıkm yerine birinci takımm eski mü" dafilerinden Vahyi seçilmiş; kara sporlan kısmı umumî kaptanlığına da maruf koşucularımızdan Omer Besimi istihlâf etmek üzere Necdetin namzed gösterilmesi takarrür etmiştir. îdare heyetinden de Muslih beş senedenberi mütemadî çalışmaları neticesinde bedenen ve dimağan çok yorulduğu itizarile istifa etmiş ve yerine yedek aza Naci Ipekçi geçmiştir. Bizce, iş başma getirilelidenberi kulübünün malî vaziyetini fevkalâde denile cek bir hale koyan ve futbol takımını da geçen sene millî küme şampiyonluğunu kazanabilecek derecelere getiren Musli" hin istifasma, Galatasaray ile Güneşin birleşmesine kendi şahsının mâni olduğu hakkındaki iddialar da âmil olmuştur. Muslih, hayatı otuz beş seneye yaklaşan bu en eski Türk kulübünün, ismi ve varlığı bâki kalmak şartile, Güneşle anlaşmasına razı olduğunu göstermek ve kendi şahsının böyle bir anlaşmaya mâni bulunduğu yolundaki iddialara bir cevab olmak üzere istifa etmiştir. Yoksa o, ça" lışmaktan ve yorulmaktan yılacak bir idareci olmadıgını beş senelik faaliyetile isbat etmiştir. istedikleri sekildeki temiz sporu her şeyin üstünde tutarak galibiyet veya mağlubi" yeti tâlî addettikleri anlaşılmaktadır. Sühulet yeni Kitabevinin neşriyatı Süvarilerimiz Alâkadarların alâkasızlığı Muhafızgücü takımı dün sabahki trenIe Ankaradan şchrimize gelmiştir. Bir mıntakanın en kuvvetli iki takımmdan birini ve aşağı yukan bir şehri temsil eden bu takım, maalesef Istanbulda hiçbir alâkadar tarafından karşılanmamış ve mi" safirler Haydarpaşadan itibaren kendi hallerine bırakılmış bir halde otellerine gitmişlerdir. Istanbul mmtakasındaki alâkadarların, misafir takıma karşı gösterdikleri bu alâkasızlık doğrusu çok acıdır. Beykoz Yedek Subay maçı Bugün Taksim stadyomunda, Muha fız Beşiktaş maçından evvel, saat ikide birinci kümenın sayılı takımlanndan Beykozla Yedeksubay mektebi takımı arasmda hususî bir müsabaka yapılacaktır. Beykozlular bu maçta hatırı sayılır bir hasımla karşılaşıyor demektir. Çünkü askerî hiz metlerini yapmakta olan birçok tanmmış futbolcular bugün Yedeksubay mektebi formasile oynıyacaklardır. Aylardanberi gördükleri talim ve terbiye bu futbolcu lan tam idmanlı bir hale getirdiği için Beykozluların zorluklarla karşılaşmalan çok muhtemeldir. Yedeksubay mekteb takımında Galatasaraydan Süavi, Necdet, Güneşten Omer, Istanbulspordan Hasan, Aziz, Ismail, Beşiktaştan Nuri ve Anadolunun birçok kulüblerinde en iyi oyuncu vasfmı kazanmış futbolcular yer alacaklardır. Neşriyat âleminde not edilmeğe lâyık bir kımıldanma var. Göze çarpan şey, evvelâ, çıkarılan eserlerin bolluğudur. Bu bereket, memlekette okuyucu, bil hassa kitab okuyucusu miktarmın birdenbire artmış olduğu intibaım veriyor. Acaba böyle bir çoğalış var mı? Yoksa, kitab tâbileri, neşrettikleri eserlerle okuyucunun zevki, alâkası ve bütçesi arasındaki münasebeti daha iyi mi kavramıya başladılar? Çıkan kitablarda iki türlü fevkalâ Millî binicilik gururumuzu geçen delik görünüyor. Biri tercüme salgını sene ve daha evvelki senelerde Avrupa dır. Meselâ Şekispir'in bir eserinin beş, ufuklarında güneşlendiren Türk süvari altı tercümesi birden piyasaya çıkıyor. eri bu sene de Avrupanın parlak ufuk Evvelce tercüme edilmiş eserlerin baş armda şimşek çakacaklar. Yeniden lâka mütercimler tarafından türkceye îiska saçlı Türk kızlan onlann zaferlerini tekrar mal edildiŞini de sık sık görüyo billur yüreklerinde tatlı heyecanlarla yaruz. İkinci fevkalâdelik, ucuz seriler şatacaklar. Türkün ezelî aşkı at üstünde neşredilmesidir. Büyük romanlarm 25 zafer kazanmaktır. Güneş yüksek Altay kuruş fiatla satışa arzedildiği de göze tepelerıni yaldızlarken at sırtmda doğan çarpıyor. Türk yavrusu büyüdükçe yükseldi, yükBunlardan eski bir müessesemizin seldikçe yalçmlaştı ve ona tırmanmağa neşriyatma bir göz atalım: Sühulet Ki saldıranları, onun şahikasına düşen yıl tabevi, programsızlıktan ve aceleden dırımlan yerin dibine indirdikten sonra sakmarak, intizam ve teenni ile hare gözlerini alabildiğine uzaklara dikti ve kete karar vermiş görünüyor. Yeni neşsanki yakalıyacdkmış gibi güneşi kovalıriyatım üç kısma ayırmıştır: <«Dünva yarak batıya hep batıya doğru yol aldı. şaheserleri tercüme serisi>, cDünva klâsiklerinden tercüme serisi», «Semih 500,000 ve 750,000 atlıdan toplanma büyük ordulan Avrupanın ta göbeğine Lutfinin «Ucuz romanlar serisi». kadar sürüp beslemek harikalan ancak Dünya şaheserleri arasmda «Lâdam Türk kumandanlannm yapabilecekleri O Kamelya> ve Anatol Frans'ın <Mavi bir iştir. Attilâ yalnız atlı olan 500,000 Sakalın Yedi Karısı>, yeni <Tais» ve «Meleklerin Isyam» tercümesi ve «Ma kişilik ordusunu garbe kolayca naklet mişti. Işte Türk atlılarınm bu akmlarıdır non Lesko» nun yeni tercümesi var. ki yeryüzünde hiç silinmiyen ve silinemi Oktav Fövye'nin <Fakir Bir Gencin Royen derin izler bırakarak yeni yeni birçok manı», Lâmartin'in <Rafael> ve Götenesilleri armağan yaptı. Türkün bu münin <Verter> eserlerl de bu serinin içinbarek akışı küremizin bir kehkeşanı gibi dedir. Mütercimler arasında Mithat Ceşa'şaalı bir kuşak vücude getirmiş oldu. mal, Peyami Safa, Suad Derviş, Nazan Danişmend, Faik Bercmen ilâh... isim 30 asır kadar oldukça uzun bir zaman leri göze çarpıyor. Dünva klâsikleri a bu engin tarih içinde şahlandı, saldırdı ve rasında Korney'den, Molyer'den, Bo haykırdı durdu ve son asırlarda uyuklar marşe'den ilâh... tercümeler ilân edil gibi görünen Türk atlısınıri şahin gözle miştir. Beheri 25 kuruşa satışa çıkarılan rile kartal uçuşlan Cumhuriyet abidesinin «Semih Lutfinin Ucuz romanlar serisi», etrafında yeniden parlamağa ve şahlanGüzide Sabrinin «Nedret», cHusran», mağa başlaması bugünün binicilik üstad «Ölmüş Bir Kadmm Evrakı Metruke larının gözünden kaçmadı. si», Aka Gündüzün «Çapraz Delikanlı», Geçen seneki müsabakalarda Alman Peyami Safanın ilk eseri olan «Gencli süvariliği yeni Türk biniciliği abidesine ğimiz». îskender Fahreddinin «Pmar Ba bir çelenk koyarak onu alkışladı. Birçok şmda Ölen Kız», Mükerrem Kâmilin Avrupa gazeteleri bu alkışı çiçekli baş«Bu Kalb Duracak...», «îstiranca Etek hklarla donattı. , lerinde», «Sus Uyanmasm» ilâh... gibi Demir üzerine perçinlenmiş çelik diye eserlerini güzel renkli ve resimli bir ka tarif edilebilen Alman süvarisinin bu takpak içinde okuyucuya sunmaktadır. U dirleri, bizi yanm asırlık binici üstadlancuzluğu, muharrirlerinin şöhreti veya mıza karşı şükran .orcu ödemeğe davet eserlerinin büyük bir kısım halk için raakamındadır. Bizden o emektar bini cazib olması gibi sebeblerle bu serinin ciîere bol bol saygı ve şükran! pek zivade rağbet kazanmış olduğun Son senelerde Fransız biniciliğinden da şüphe yoktur. Böylece, geniş yığın ilham almanın bu son uyanış ve sıçrayışla lara kadar yayılamıyan Türk edebiyatı, alâkadar olduğunu da, Türkün asil ve inintisar sahasım büyütmüş oluyor. saflı ruhuna sığınarak, söylemeği ödev Neşriyat âleminde görülen bu hare keti Türk edebiyatmm ve kültürünün revacı ve tekâmülü bakımından mem nuniyetle karşılamak icab ettiği kadar teşvik etmek lâzım geldiğine de kaniiz. Çek Millî Birliğinde inhilâl başgösterdi Başvekil, Südet Almanlarile temasa giriştL İngiltere, Nazilerin bir darbei hükumet yapmalarından korkuyor Hitler bugün tekrar Avusturyaya gelecek IBaştaraft 1 tnci so/ıı/edej Mançesier Guardian diyor ki: «Çekoslovakyanın istiklâline hürmet edileceği hakkındaki Alman taahhüdlerinin hiçbir kıymeti yoktur. Almanyanın, Alman dili kullamlan mmtakaları ilhak etmek niyetinde bulunduğu şüphe götürmez. Nasyonal sosyahst şefleri, bu me seleyi aralannda konuştukları zaman, bunda kat'iyyen müttefiktirler. Yalnız Berlinde taktık hususunda fıkırlerde ihtilâf vardır. Bazıları, Südet mıntaka sının Almanyaya ilhakmdan sonra Çe koslovak devletıni Almanyanın hımayesi altmda idame ettırmek, yalnız bu devletı Küçük Antantla Fransız ve Sovyet itti faklarından ayırmak fikrindedir. Diğer bazılarının fikrine göre ise, yalnız tamamile Çek olan mıntakalar istiklâlini mu hafaza etmeli, dığer ekallıyetler ıse mensub oduklan millete, yani Polonyalılar Polonyaya, Macarlar Macaristana ve Slovaklar ise kısmen Polonyaya kısmen de Macaristana verilmelidir.» nacaktır. Londranın tefsirleri Londra 1 Alman hükumetinin 11 martta Avusturyaya giren kıt'alardan büyük bir kısmının geri ahnması hakkında verdiği kararla normal rejimi nev'ama yeniden tesis etmesi siyasî mahfillerde beynelmilel gerginliğin izalesi için bir unsur mahiyetinde telâkki edilmektedir. Avusturyanm. dahilî vaziyetinin muhik' ;östermedığı hakıkî bir işgal ordusunun bu memlekette ipkası keyfiyeti, Çekoslovakyaya karşı cebrî bir teşebbüste bulu« nulacağı zehabmı tevlid etmişti. Avus m turyadaki kıt'a'arın geri ahnması, söy ». lendiğine göre, bu ihtimalin halihazırda mevcud olmadıgını göstermektedir. Siyasî mahfillerde sureti umumiyede zannedildığine göre, Fransa hükumeti tarafından ilk gündenberi ittihaz edilen azimkârane hattı hareketle bu hareketi teyid eden Çemberlayn'm beyanatı Al manyanın merkezî Avrupada arzularını muvakkalen durdurmuştur. S.B. Kadıköy spor kulübünün balosu Barutgücü sahasındaki maçlar Yann Bakırköyünde Barutgücü sahasında haftalık mutad futbol müsabakalan yapılacaktır. Evvelâ Barutgücü birinci ve ikinci genc takımlan, sonra da Barutgücü Demirspor B ve A takımlan çarpışacaklardır. Kadıköy spor kulübü bu akşam İçin azalarile muhitin en kibar ve nezih kimselerine mahsus olmak üzere, Süreyya sineması salonlannda bir balo tertib etmiştir. Sabaha kadar devam decek olan bu toplantının güzel ve eğlenceli bir şekilde geçirilmesi için ted birler alınmıştır. seyyahlara şehrin umumî binalan ve tarihî abideleri hakkında icab eden izahatı vereceklerdir. Diğer taraftan Deyli Herald gazete Avusturyadaki hava kuvvetlerinin sinin bildirdiğine göre, Çek nasyonal soskumandanlığı yalistleri Prag hükumetine karşı bir hüViyana 1 Avusturya Major Genekumet darbesi hazırlamaktadır. rali Loehr, Avusturyada bulunan Alman Sîyasî toplantılar yasak hava kuvvetleri başkumandanlığına tayiu Prag 1 (Hususî) Çekoslovakya edilmiştir. Dahiliye Nazın, bugünden itibaren Çe Yahudilere dair kararlar koslovakyada her nevi siyasî toplantıla Berlin 1 Havas ajansının muhabînn yasak olduğunu ilân etmiştir. ri bildiriyor: Südet murahhasları Başvekille Bundan sonra dinî Yahudi cemaatleri, görüştüler katolik ve protestan cemaatlerinin müstePrag 1 (Hususî) Başvekil M. fid olduklan imtiyazlan kaybedecekler Hodza bugün Südet Almanlarının üç ve sivil cemiyetler gibi vergiye tâbi tutumümessilini kabul etmiştir. Hükumetle lacaklardır. temas etmek maksadile Alman ekalliyeti Yahudilere ağır bir darbe indirmekte tarafından intihab edilen murahhaslar olan bu emir, Yahudi cemaatlerinden Südet Almanlannın mutalebatını izah etbazılarının ortadan kalkmasını intac edemişlerdir. Başvekil M. Hodza da ekallicektir. yet meselesi hakkındaki düşüncelerini Tahmin edildiğine göre, Yahudi ce « anlatmıştır. maatlerinin adedı 1933 senesindenberl Hitler Avusturyaya geliyor takrıben yüzde yirmi nisbetinde azalmışViyana 1 Hitler yarın Avustur" tır. Museviliğe sadık kalmış olan Yahuyada bulunacaktır. Mumaileyh, pazar dilerin adedi ise hicret ve doğumlaja nisgünü Gratz'a gidecek ve muhtelif Avus betle ölümlerin fazlalığı dolayısile şimdi turya şehirlerinde hergün bir nutuk söy 360,000 kişiden ibarettir. Bu miktar liyecektir. 1933 senesinde 580,000 kişiye baliğ olHitler 9 nisanda Viyanada buluna makta idi. cak ve büyük bir ihtimalle intihabat mü" Hitlerin Frankfurdda nutku cadelesinin son nutkunu söyliyecektir. Frankfurd 1 Hitler burada söylebiliriz. Führer, 10 nisanda Viyanada rey ve diği nutukta ezcümle demiştir ki: Artık hiç kimse iddia edemez ki Türk recektir. « Siyasî hayata atılalıdanberi en süvarisı eski kartallann neslinden değil; Protestan kilisesinin tavsiyesi yüksek gayem mağlubiyeti silmek ve tavp kimse inkâr edemez ki genc suvari zaViyana 1 Avusturya protestan ki rihin en alçak sulh muahedesini ortadan bitlerimiz Avrupanın vesaitle, servetle, lisesi, mensublarını Almanyaya iltihak kaldırmak olmuştur. Beş senedenberi b« refahla dolu sahnelerinde, yüksek mânile lehinde rey vermeğe davet etmiştir. muahedeyi sahife sahife yırttım. Ben huri bir kavsi kuzah resmederek atlamadı Arşidük Otto'nun vatandaşlık kuku ihlâl eden değil, bilâkis hakkı ye lar; ve kırlangıç uçuşile güvercinleri bile hakkı kaldırılıyor rine getiren bir adamım. Zorla kabul etgeride bırakmadılar. Emekli süvari Viyana 1 Führer'in Avusturyada tirilen bir muahedeyi mukaddes bir şey A. AKGÖNÜL ki komiseri M. Büerkel, M. Seys în olarak telâkki etmeği reddeyliyen bir inkart'a bir mektub göndererek «Şuşnig 500 Alman seyyahı geliyor idaresinm tazyikı altında Otto dö Habs sanım.» tngiltereye gidecek Avusturyalılar Milvoke vapuru, beş yüz Alman seyburg'a fahrî vatandaşlık unvanınm verilLondra 1 Dahiliye Nazın Samvel yahile bugün limanımıza gelecektir. İsmesi için Avusturyanm birçok komünleri Hor, 1 mayıs 1938 denberi 1317 Avustanbul sahillerine yaklaşacağı bir sırada, Belediye Turizm şubesi memurları, tarafından verilmiş olan kararların der turyalıya İngiltereve gelip yerleşmek mügemiye girerek, oparlörler vasıtasile, hal geri alınmasını» taleb etmiştir. saadesinin verildiöini Avam Kamarasın Daktilo aranıyor Fransızca ve türkçe iyi bilen bir Türk daktiloya ihtiyac vardır. îki ecnebi dili bilenler terciholunacaktır. Gazetemiz idarehanesine müracaatleri. Avusturyaya gönderilen kıt'alar geri alınıyor da söylemiştir. 61 kişinin talebi redde * dilmiştir. Çocuklar milletin en kıymetli hazinesidir. Bunlarm sıhhatte ve neş'eli olmalan için uğraşan Çocuk Esirgeme kurumuna yardım ediniz. yük bir sevinc duydum; temenni ettiğim, beklediğim macera nihayet başlamıştı. Benim de kendi hürriyetimden istifade etmesini bildiğimi, kocam neredeyse öğrenecekti. Fakat sevincim maalesef kısa sürdü... O gün çabucak akşam oldu ve ertesi gün Ozbekiye bahçesine giderken hafif bir heyecan duyuyordum. Yabancı adama karşı nasıl bir vaziyet takmacağımı henüz tayin etmemiştim. Benimle gene konuşacak olursa, ayni terbıyeli ve hürmetkâr tavrı muhafaza ettiği takdirde, kendisine cevab vermemek için hiçbir sebeb yoktu. Hatta, bu fırsattan istifade ederek ismini ve kim olduğunu da öğrenebilirdim. Görünüşü son derece terbiyeli, tam manasile kibar bir cemiyet adamı hissi veriyordu. Zihnimi bu kadar işgal eden o yabancıyı, bahçeye gırdiğim zaman, orada buldum. Beni görür görmez, mutad zarif tavrile başını eğerek selâm verdi ve bana doğru bir adım attı. Tam bu esnada, nasıl oldu bilmiyorum, Yusuf Haddadı birdenbire aramızda buldum. Yüzü sapsarı kesilmişti. Ateş saçan gözlerle, yabancı adamı yukarıdan aşağı süzdü; sonra bana döndü; gayet sakin bir sesle: Londra 1 Oğrenildiğine göre 1 1 martta Avusturyaya gönderilmiş olan mühim miktardaki Alman kıtaatı Al manyaya avdet etmektedir. Almanya, Avusturyada ancak iki fırka bulunduraeaktır. Bu fırkaların biri zırhlıdır. Bundan başka bir de sahra topçu livası bulu Lutfen yürür müsünüz Mukbile Hanım! dedi. Halinde hiddet ve huşunetten eser yoktu. Fakat öyle âmirane bir ifade ile söylemişti ki, itaat etmek mecburiyetini duydum. Yürüdüm. Aklım arkada kal mıştı. Yusuf Haddadın maksadı, acaba beni oradan uzaklaştırıp adamla kavga etmek miydi? Bahçenin kapısından çıkacağım sırada, dayanamadım, başımı çevirıp arkama baktım. Yusuf Haddad, kaşlannı çat mış, beni bir adım uzaklan takib ediyordu. Otekı adam da, kapıya doğru yürüyordu. O kadar tabiî ve o kadar lâkayd görünüyordu ki, biraz evvelki sahnenin hayal olduğuna hükmedeceğim geliyordu. Arkama bakışım, sadece seri bir göz atmaktan ibaret olduğu halde, kocam bunun farkına varmıştı. Bir adım ilerlediğini, kolumu tuttuğunu hissettim. Beş parmağı adeta etime gömüldü. Dikkat et, Mukbile, dedi. En küçük bir yolsuzluğa bile tahammül ede mem. Omuzlanmı silktim ve cevab verme dim. Dudaklanma hücum eden acı sözleri zaptetmek için kendimi zorladım. Yanyana yürüyerek eve geldik. Yolda Göring'in Avusturya fabrikalarına silâh siparişi Viyana 1 Mareşal Göring, Avusturyadaki sevahati esnasında ordu için muhtelif endüstri müesseselerine ve bil hassa Steyr fabrikalarına mühim miktarda sılâh ve otomobıl sipariş etmiştir. hiç konuşmamış, ikimiz de kendi düşün • • celerimize dalmış, iki dargm gibi yürü rrüştük. Eve girdiğimiz zaman, ben odama çekileceğim sırada, kocam: Sizinle görüsmek istiyorum Mukbile Hanım, dedi. Odama gelir misiniz? Sesinin ahenginde, emrine itaat edilme»ini istiyen bir efend'nin mutehakkim edasmı sezdim. Fakat, bu emri dinlemek niyetinde değildim. Görüşüp de ne olacak? dedim. Biribirimize acı sözler söyliyecek değil miyiz? Acı da olsa, benim söylemek istediğim şeyleri dinliyeceksiniz. Kocamı, meydan okuyan bakışlarla süzdüm: Maksadınız kavga etmekse buyurun, hazırım. Diyerek oda kapısını hızla açtım ve girdim. Yusuf Haddad peşimden girdi; kapıyı örttü; kollarını göğsü üzerinde kavuşturarak karşıma dikildı, durdu. Şimdi, odanın ortasında, ayakta karşılıkh duruyorduk. Yusuf Haddad: Hanım, dedi, bu münasebetsizliğin son olacağını ümid etmek isterim. Hangi münasebetsizlik? (Arkast var)' Aşk ve macera romanı t 3 3 IKOC/AIFVİ Nakleden: Hamdi Varoğla Bu kuvvetli bakışlann, Gzerîmde yaptığı ilk tesir benim için o kadar yeni ve o kadar yabancı idi ki, yüzüm, bir kan hücumile kızardı. Birdenbire şaşaladım ve gözlerimi, okumakla meşgul olduğum kitaba götürdüm. Fakat, zıhnim hâlâ o yabancı adamla meşguldü. içine dikerek, selâmına mukabele etmeğe mecbur bırakıyordu. Nihayet bir sabah, yabancı adam, barıa söz söylemek cesaretini gösterdi. Söylediği cümlenin, başlıbaşma hiçbir kıy meti yoktu: Hava bugün galiba fazla sıcak oIacak! Demişti. Fakat. bunu türkçe olarak söylemesi, üzerimde bir efsun tesiri yapmış, güzel türkçenin, kulaklanmdan kalbime ulaşan şiir dolu ahengi beni bir mıknatıs gibi çekmişti. Gülümsemekten ve yabancı adama cevab vermekten kendimi alamadım. Yanm saat sonra, kalkıp gideceğim zaman, adam da yerinden kalktı; ben, bnünden geçerken başını eğerek selâm verdi. Mukabele etmedim desem yalan söylemiş olurum. Elimde olmıyan bir kuvvet beni bu selâma mukabele etmeğe adeta zorlamıştı. Bu hâdise, ertesi gün, onu takib eden Türk müsünüz beyefendi? diye diğer günler tekerrür etti. O yabancı adamı, her sabah, bahçeye benden evvel sordum. gelip oturmuş buluyordum. Beni görün Evet, hanımefendi. Siz de Türkce, eski bir aşina tebessümile selâmlıyor, sünüz zannederim. gözlerini, yumuşak bir ısrarla gözlerimin Türkünv. Fakat nereden biliyor sunuz ? Okuduğunuz kitaba tesadüfen gözüm ilişmişti. Memleketten bu kadar uzakta, yabancı bir muhitte, bir vatandaşa tesadüf etmek insana öyle büyük bir zevk veriyor ki! Bu sözleri sonderece kibar ve hürmetkâr bir tavırla söylediği için, tanımadığı bir kadma, oluorta hitab etmek cür'etini gösteren bu adama kızmadım. Esasen, o da, daha fazla ısrar etmemiş, yerlere kadar eğilerek beni selâmladıktan sonra yanımdan aynlmıştı. Onu, bir müddet gözlerimle takib ettim; sonra, ben de bahçeden ayrıldım. O sabah, gökyüzünün rengi bana daha mavi göründü. Sokaklar, gözüme her zaman göründükleri kadar loş ve kasyetli değildi. îçimde, heyecanımsı birşey vardı. Adımlanmı, eve doğru, daha canlı atıyordum. Beynimin içinde, bixdenbire bir hafiflik, bir neş'e, bir ışık peyda olmuştu sanki. Eve iyice yaklaştığım zaman îhtiyar Abdu aklıma geldi. Başımı çevirdim; arkama baktım. Abdu, aheste adımlarla peşimden geliyordu. Yüzümde müstehzi bir tebessüm dolaştı. Abdu, biraz evvel, yabancı adamla konuştuğumu her halde görmüş olacaktı. Bu aklıma gelince bü

Bu sayıdan diğer sayfalar: