13 Ağustos 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

13 Ağustos 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

We- S PS SAA ALAY S GF bugün merasimle açılıyor Çocuk Sahifesi bilmecesinde he- diye kazananların listesi Kartpostal kazananlar 61 — İst. Yedikule 3 Sadık Bey. 62 — Eskişehir lisesi 421 Behire H. 63 — Beyoğlu, Asmalı Mescit sokak 49 Leon. 64 — İst. Kız muallim mektebinden Sabahat H. 65 — Şeh- zadebaşı 14 Şükran H. 66 — 'Topha - nede 6 Ahmet Bey. 67 — Çarşıkapıda 15 Muradiye Hanım. 68 — Suadiye 15 Sadi Bey. 69 — Samatya 96 Meh- met Ali Bey. 70 — İst. 44 üncü mek- tepten Fikret Çetin Bey. 71 — İstanbul Cümhuriyet orta mektepten Saffet H. 72 — Kadıköy 96 Neşet Bey. 73 — Üsküdar Sultan- tepe Nedime H, 74 — Beşiktaş 25 Perihan Hanım. 75 — Davutpaşa 248 Şekip Fikret Bey. 76 — İstanbul 60 Hikmet Bey. 77 — Sultanahmet Di - vanyolu Cemal 78 — Beyoğlu 3 Ner- min H. 79 Samatya Osman Saim B. — Tat. Erkek lisesi 664 Aptullah 81 — İnkılâp lisesi 722 Muammer B. 82 — İst. Mumcular caddesi Hasan. 83 — Heybeliada 38 Behran Rifat H. 84 — Sultanahmet 13 Huriye Hanım. 85 — Üsküdar 8 Refik Bey. 86 — Hasköy 87 — Viktor Ef. 87 — Bekir Halimpaşa yolu 266 Mübir B. 88 — Yenliçarşı caddesi 90 Pepodopulos. Ef. 89 — Kumkapı Kolluk sokak 29 Ber- hiz H. 90 — Haydarpaşa Bemia Sa - mi H. 91 — Beyoğlu 91 Hasan Bey. 92 — Kadıköy 14 Nedime Nuri H. 93 — Şişli 22 Kerim Bey. 94 — Pan- galtı Hasan Belkıs H. 95 — Aksaray 6 Handan H. 96 — İst. Marpuççular, 2 Simanef Ef, 97 — Samatya 20 Ra- na Bey. 98 — Küğıthane 42 Şükran H. 99 — Ortaköy Gedikli - sitajiyeri Mustafa Sırrı B. 100 — Tarlabaşı 8 Nezabat H. 101 — İst. Ankara cad- desi Kirkor B. 102 — Fener Halide Riza H. 103 — Büyükdere 6 Adnan Bey 104 — Mahmudiye caddesi 196 Arslan B. 105 — Bakırköy 37 Sühey- Vâ H. 106 — Aksaray 5 Muammer B. 109 — İst. Telgraf merkezinde Cafer Bey. 110 — Sirkeci 27 Lütfi Bey. 112 — Beyazrt kız sanat mektebi Mu- allk H. 113 — Darüşşafaka lisesinde © İsmail Bey. 114 — Divanyolu 111 Cevat Bey. 115 — Sirkeci Kavala o - teli Mehmet Bey 116 — Gireson Tiş tabibi oğlu Selçuk Bey. 117 — Nişan- taş kız orta mektep. Mihriban H. 118 — Adana 91 Rüstem Bey 119 — Heybelinda Şaziye Hanım. 120 — E- dirnekapı 52 Ferit Bey 121 — Gedik- paşa 2 — Tevfik Bey 122 — Şehre- mini 15 Zokiye H. 123 — İst. 27 inci mektep. Kay. 124 — Erenköy 2 Se « vim H. 125 — Pertevniyal Tisesi 91 İsmail Bey. 126 — Tstiklâl orta mek- tebi Burhanettin Bey 127 — Ortaköy 10 Nezahat H. 128 — Beşiktaş 77 Süleyman Faik Bey 129 — Kasımpa- şa 28 Halim Bey 130 — Moda 7 Ha- mide Naci H. 131 — Beyoğlu 24 ün- <ü mektep 129 Necdet Bey 132 — Fa- tih 27 Sacide H. 133 — Üsküdar 60 Ayten H. 134 — Beyoğlu 14 Osman Nedim Bey 135 — 39 uncu mektep 305 Mükerrem H. 136 — Üsküdar — 11 Enver Galip B. 137 — Sarıyer 14 üncü ilk mektep Vedia H. 138 — İs- — ftanbul 15 inci ilk mektep 22 Kadri B. 139 — Beyoğlu 14 Osman Nedim Bey. 140 — Nişântaşı 818 Semahat H. 141 — Ayazpaşa apartıman Tev- hide H. 142 — Ortaköy 6 Nerime H. 143 — Deniz O, MP. Cenap Bey 4 uı — Tstanbul Ticaret mektebinden 1081 Sadi 148 — Bakırköy Osman Şemsi Bey. 146 — Pangalit postane “karşısında Uhviye H. 147 — Beşik - taş Önnik Molkosyan 148 — Eyüp $8 Yüksel B. 149 — Beşiktaş 105 Nuri Bey. 1580 — Beyoğlu 37 Nermin Emin Hanm, B Bakıh;i_iy fabrikası 107 — Hocapaşa sokak 34 Hikmet | Bey 108 — Kadıköy 50 Müfide H. | Hi — Aksaray 6 Hatice Hanım. | (Aslanlı Hi lıümdar) Süleymanın Oğlu Süleymanın, susta duran aslana dirseğini dayayarak bir heykel gibi durması, yahut, 100 - 150 kiloluk birhayvanı | Tefrika N: 19 — Tahammül edemiyeceğim, tahammül edemiyeceğim.,, — diye dudakları titriyerek mırıldanıyor- du.. Avukat biraz teşvik ederek: — Anlaşılıyor ki, dedi sana bt korkuyu veren, mühim, çok mü- him bir sebep var. Evinizde pek ciddt bir yak'a cereyan ediyor. Şunu etrafiyle anlatamaz mısın?. — Gelin, kendi gözünüzle gö- rün! Mister Aterson, bunun üzerine derhal sıçrıyarak, şapkasını, pal- tosunu aldı. Bu sırada Polün yüzüne biraz inşirah gelmiş gibiydi. Birlikte çıktılar. Soğuk bir mart gecesiydi. Yu- karda soluk bir ay ışıyordu. Rüz- gârdan güçlükle konuşulabiliyor- du. Kan insanın yüzüne hücum e- diyordu. Rüzgâr ayni zamanda. sokaktan bütün insanları da sil- miş süpürmüşe benziyordu. Ater - son, şimdiye kadar Londrayı bu| kadar tenha görmemişti. Meydana geldikleri zaman, rüzgâr sanki daha — şiddetlendi. Cekilin bahçesinin demir par- maklıklarına —ağaçlar yaslanıp yaslanıp geri çekiliyorlardı. O zamana kadar daima iki a - dım ilerde yürüyen Pol birden | durdu. Soğuğa, rüzgâra rtağmen bir kürk gibi boynuna dolamasi en basit nümaralarıindândi | Yalnız b uheyecanlı ramanımızdan bir tefrika okuyunuz, size günlerden beri gördüğünüz ilânlarımızın boşuna yapılmadığını anlatacaktır. — 170 uncu sayıfamızdadır — 13-8.934 şapkasını çıkararak, kırmızı - bir| mendille alnını sildi. Fakat bütün bu hızlr yürüyüşten sonra, alnın - dan sildiği yorgunluk terleri de - ğil de, sanki boğucu bir haşyet e- seriydi. Benzi kireç gibiydi ve konuş- tuğu zaman sesi tıkanmalar ha- linde geliyordu. — İşte, dedi. Nihayet — geldik. İnşallah bir şey olmamıştır. — İnşallah, Pol büyük bir dikkatle kapıyı çaldı. Kapı zincirle açılıyordu. İ- çerden bir ses geldi: — Pol, sen misin?. — Benim efendim! Açın.. Hole girdikleri zaman, fev - kalâde bir aşıkla — ortalığın aydınlanmış olduğu — görülü - yordu.. Ocak — yanıyordu. Ve ocağın etrafma erkek, kadın, o evin içinde ne kadar hizmetçi var- sa, koyun gibi dizilmişlerdi. Mister Atersonu görür görmez, birden sanki hepsinde bir sinir bo- şanması oldu: Hele aşçı: — Ah, diyordu. Hay Allah sen- den razı olsun, Mister Atersonu adeta kucakla- mak istedi. Avukat, birden: v — Ne o, neden böyle? diye sor- du. Hepiniz buraya toplanmışsı - Iki Yüzlü Adam Bütün dünyaca tanınmış, fevkalâde meraklı zabıta ve tahlil romanı Çeviren Hikmet Münir nız! Efendiniz her halde umduğu- muzdan da fena.. Pol: — Korkuyorlar efendim, dedi. Korkuyorlar. — Bunu bir dakika sessizlik takibet: ti. Hiç biri bir şey söylemiyordu. Yalnız, hizmetçi kız, sesini biraz daha yükselterek, hınçkırarak ağ- lamağa başladı. Pol haykırarak: — Çeneni tut! diye ihtarda bu- lundu. Sonra, küçük hizmetçilerden bi- rine dönerek: Saadet ( Baş tarafı 9 uncu uyıfıdl’ sizin karmız alacaktım... Hoş ”” za gi'l yordum, değil mi?... Hul* bukı siz, hey gidi acemi G““k hey... Beni orada o halde bl'“w rak, -ehirden su getirmeğe NİZ.. Bunun sebebini kendisine *” lattım: Kitaplarda okuduğum gi bi hareket ettiğimi; bu kitapit” — da, bayılan kızlara ilk önce ©1 ' tirildiğini ve ancak yüzüne sü "" j pilen kız, gözlerini açıp mahi mahmur etrafına bakmarak: t — Ah... Aman Yarabbi... Nert” deyim ben?.. Dedikten sonra, delıkınl““' öpücük faslına geçmesi âdet ol ğgunu kendisine söyledim. Bu sözlerime bir parça IÜ ldüe Derken, düşünceye vardı. — Evet, esasen felâketimizi? l membar da bu.., Hayatımızı kitaP” lara göre tanzim etmek isterize | Lâkin hayat, sayfalardan daha İ. niş ve daha muhtelif eşkâllidir, &* zizim... Hayat, asla kitapların ta$” * Benze” vir ettiğine benzemez... mez... Kuuımdıkı sarı kese kığ!'—“’ bir portakal çıkardı. Elinde evirip çevirdi. Yüzünü buruşturdu: — Kör olası... -dedi.- Gözle kâf arasında çürük portakalı nasıl sokuşturmuş... Acemi bir hareketle meyvay' küpeştenin üzerinden aşırarak N” hire attı.Sarı portakalın beyaz kör püklerde kaybolduğunu gördüm: —E... Söyleyin bakalım... Hâ lâ hareketlerinizi kitaba uydu” mağa mı uğraşıyorsunuz? Susuyordum. Nazarlarım, fod" alevlerile kızaran sahil kumların * y dan sararmış ve biçilmiş çayırlâ” rmn enginliğine uzanryordu. Nehir kenarındaki tersine çe”” rilmiş kayıklar; büyük balıkları? dalgalar tarafından kıyıya atılmı? lâşelerine benziyordu. Çayırın & tesinde, küme halinde ot yığınlar? vardı. O günkü ince genç kızıfi teşbihi aklıma geldi: “Burası tepkı Afrika çölleri S” bi... benziyor...,, Karşımdaki kadın, sarı kes€ kâğıdından çıkardığı ikinci bir portakalı soymağa uğraşırken gap ki bana nisbet vermek ister gibii muttarit, yeknesak bir perdedef tekrarlıyordu: — Ya... Ben şimdi sizin karın!? olacaktım... Ya... Ya... 'Teşekkür ederim -diye cevâP verdim.- Teşekkür ederim... Bu teşekkürümde cidden sami” — Haydi, dedi, şimdi sen bize| mi idim. bir lâmba getir. Çabuk! Müteakiben, Mister Atersona: — Benimle beraber geliniz, de- Müter ' 'cimi(HaticeSüreyy2) () “Sutyen Gorj, un Türk# di ve arka bahçeye doğru yürüme-| memeliktir. ğe başladı. Hem yürürken, nasıl (2) Zenaatkâr — esnaf; y?”" hareket| Pyansızca artisan kelimesinin mü” etmek lâzım geldiğini öğretiyor -| kabili olan san'atkâr. du: — Kabil olduğu kadar — yavaş ve gürültüsüz yürüyeceksiniz. İşi- tilmeyin; fakat işitin! Sonra bir şey daha söyliyeceğim.. Sizi çağı- racak olursa da, yanımna gitmeyin! Aterson önce cesaretini kaybe - der gibi oldu. Sonra, tekrar ken - dini toplıyarak, uşağın arkası -| na takıldı. Lüâboratuvar binasma daldı. “Teşrih odası,, denen ye - ri geçerek basamakların alt yanı - na geldiler. Pol burada, Atersona, bir ke ” parda durup, içeriye kulak ver * mesini söyledi. Ot yığınları da ehramlart — 4 Kendisi de, lâmbayı yere koyâ ” — rak ve merdivenleri çıkarak, dole tor Cekilin bulunduğu odanın k&” pısını vurdü. — Mister Aetrson geldi, efen * dim, dedi, sizi görmek istiyor: F » (Devamı /

Bu sayıdan diğer sayfalar: