13 Ağustos 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

13 Ağustos 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haser, Müyegı “Bip sı Yay ii sün, Saadetle o kadar yüz) ' ki, az daha kendimi,! in uşak pençesinde hisse; hg, Eezintisinde idik: Sıcak a, , derinden birinde, erkekli, İni, talebe kafilesi, (Volga) Mg kenarmdaki çayırlara ap, *epladığımız kuru dallar - i yu bir ateş yakarak bu a- le na geçip oturmuş; > Pişirdiği balık çorba” | im:zı doyurup votka ile Y MEZ; ten sonra, aramızda bir Ja ta başladı; “Nasıl etmeli A İğtişaşat içinde kivra » çen âlemi insaniyeti; bu za- , , Muztarip cemiyeti beşe h İn makul ve mantıki esaslar ü- sokmalı k isâl eylemeli?,, mevzuu kg bir hayli çene çaldık...| tai, Yet, bedenen ve ruhen yor öt, halde, biçilmiş çayırın en- ; mila gönlümüzün dile- fa imüt ihen, b! Sağma” eveccihen, yayıl | hi *ofrasınm ortasında yanan ik, Meşten uzaklaştığım * za- : mmda bir genç kız vardı.! İç w kız, bana, zeki ve hassas! alı, Rüyordu.. Gözleri saftı, "ak ve bütün insanlara şefkat:| iy, “dr... Sözlerinde, daima ba ira, *Plaşılması kolay bir haki- iğ, “Miri tanini kulağa çar- tu. i yi ce, yan yana yürüdük. Bi- y $ otların toprak üzerinde ka- ag, yes, —sanki, karşımızda-| fay âptan yere düşerek, bu sa- yda kıristal haline gelmiş! zmeleri imiş gibi — ayak-| e, m altnda çıtırdayıp kırılıs| Y iliyordu, ş Mimdaki genç kız, derinden Sip hefes alarak diyordu ki: © kadar güzel.. Afrika çöl *k, * #ibiyiz.. Şu karşıki kuru ÜN oleri de ehramları andırmı- Mi Hava ne sıcak... Ma, adaşım, bu kümelerden bi- X “Opkoyu gölgesini göstere- idda güneşin sıcaklığından İmuşuz gibi, bu gölgede o -| Dizi teklif etti, tos böcekleri ötüyordu. U- İe biri kalbi burkan bir sesle: 4 * beni aldattm?., Te 9Y kadın... ag, Küsüniü söylüyordu. Ben ya» & iki genç kıza, hayatı nasıl! iğ Stmı kemali hararetle anlat ty “alışıyor; ve bu suretle, asla i bi iğ, olsa akıl erdiremedi hir Mmevzua burnumu sokmuş a Tordum. Sözümün en coş- Mk gide, genç kız, hafif bir| “ay “Pardı ve samanlar üzeri- R, © üstü uzandı. nl Mest, ay yılma, galiba hayatımda ig adiğım bayılma idi ki, bir- Saşırıverdim; haykırmak, civardakileri imdada ipek istedim, Fakat gene bir- ke hatırladım ki, okuduğum a, , da benim şimdiki vaziye- KN fen kahramanlar, bu vazi- l Ağırmamış, o çağırmamış,! EN abire baş vurmuşlardı.| ite e arr takliden derhal far in KSiriştim, Genç kızın etekli- *n düz erini gevsettim. Blözu-| Mini, elerini çözdüm. Göğsü- Dul Mefesini daraltan “Sutyen Aya (0 çıkardım. May angle dolmuş iki simin fa-| aa, ran memelerini görünce, *Mmuz güneşi vurmuş gi ve di tütsülemiştik. ça, NM ei he ,5*hi bir nizama |, Saadet AŞ Yazan: Maksim Gorki bi bir hale uğradım. Dudaklarım öpmek arzusile yanıp . kavruldu. Fakat ben, bu arzuyu derhal ye: nerek, bayılan genç kıza su getir- mek üzere; nehire doğru seğirt- tim, Kitaplarda öyle yazılı değil.) Bir papas mantosuna bürünmüştü ortalık; midir ya?.. Hikâye ve romanlar - Gündüz çarpışan, koşan, uluyan kalabalık; da, bayılan kızların yüzlerine so- —Yatışan deniz gibi— susmuştu, uyumuştu. ğuk su serpmezler mi?.. Hattâ, ba-| Göl bir karanlık kuyu, dağlar 1ssız ve kuytu. yılma mahalli “Volga,, sahili nev) Put uğruna buraya koşanlar —haydut gibi—; inden sulak bir mahal dahi olma-! Sazlı göl kıyısına devrilmişler put gibi.. Yalnız mahsurların hiç yumulmuyor gözleri: Gece doldüruyorlar, gündüz açılan yeri.. Surlarm taş bağrında sızlıyor bin bir yara; Vurulmuş asker gibi, tutunup kay İki büklüm duruyor kulelerin gö Kayaların sızıyor —kan gibi-— Yödikçe balyozların ağır inişlerini, Koca duvar sıkıyor mermerden dişlerini.. İçerde İznik hasta, açlığın kucağında; ğüm üst başmı eski nizam ve inti- Haftalardır yatıyor korkunun yatağında.; Bir tek umudu kalmış şimdi bir ksahramanda: Sur dışında cenkleşen şanlı kılıç aslanda, Bu yiğit uzatıyor ömrünü hastaların, i Bu yiğit dindiriyorsızısını hisarın.. İ Yürek pekliği gelsin diyerek mahsurlara, Korısiyle oğlunu kapamıştı surlara; Müsideünidekiyor bak onlünü, lem yarma Hergece dolaşarak uzun yollarda y » gun, Kalenin dıvarından aşıyor içeriye, Tanyeri ağarmadan dönmiyordu geriye.. Nasıl korkmuyorsa hiç en çetin döğüşlerden, Urkmüyordu öylece gece yürüyüşlerden.. O geçerken gül bile çekilip yol veriyor, Gece koyulaşıyor, ağaçlar eğiliyor; sa; muharrirler, bir çaresini oObu- lup, bayılma hâdisesinden evvel, bir miktar su ihzar ederler... : Elimde, nehirden su doldurdu- Zum şapkamla, bir tay gibi zıplayıp sıçrıyarak ge! ri döndüğüm zaman bir de bak - tem ki, bizim hasta kalkmış; de- min benim, açıp çözerek obozdu- çayırın üstünde zamına sokmuş bile... Su dolu şapkayı elinin tersile itti, Ve yarı işitilir, yorgun bir ses- le: — Lüzumu yok! “dedi, Sonra kalktı. Deminki kır sof- ramızın ortasında alev alev yanan ateşe doğru ilerledi. Niçin beni aldattm”.. Ah, ey kadm... Türküsünü bıktırıcı bir rürle geveliyen iki darülfünunlu- nun biraz ötesine geçti, oturdu. Genç kızm bu beklenilmedik tahavvülünden şaşaladığım için, tereddütle: — Bir yerinizi acıtmadım ya? -diye sordum. — Hayır! cevabını verdi.» A! cıtmadımız.. Gösterdiğiniz alâka -| dan dolayı teşekkür ederim. Bana öyle geldi ki; küğük ha- nım, bu teşekküründe samimi de- ğil.. teker- .i. Evvelce, kendisile, birbirimize! sık ark rastgelmezdik. Bu vak'a zerine otesadüflerimiz büsbütün seyrekleşti, derken; genç kız taliktan büsbütün kayboldu. hayet, gaybubetinden dört sonra, bir vapur seyahatinde, tek- var buluştuk. “Volga,, sahillerindeki sayfive- sinden, kocasının bulunduğu — *€-| hire gidiyormuş... He a 'le idi, Kr-| liğı, kıyafeti yerinde idi, Boynun-| da, altın zincirle, birinci rütbe ni- şannı hatırlatan bir pandantif a | sılıydı. Değişmiş, şişmanlamiştı.! Cehennemâsâ “Tiflis, . şehrinde, şen gürcülerin sattıkları kızıl Kaf- kas şarabımın şişkin tulumuna dön| müştü, Maziyi yâd ile, iki eski dost gibi konuşmağa başladığmız zaman: İ or! Ni- sene — İşte evlendim... Evlendim! © işte... dedi. | Vairit geceydi. Ve sularda fecri! kâzıbın turuncu iltimâatı vardı. Vapuw, nehrin iyvicacmı takiben, şimale doğru ilerliyordu. — İki çocuğum var. Üçüncüsü de yolda.. | Bu sözü, mesleğine âşık bir 7€-| naatkâr (2) tavriyle söylemişti. Dizleri üzerinde bir sarı o ksse kâğıt dolusu portakal vardı. Aalaca karanlığın içinde, siyah gözlerile gözlerimi aramağa çatı- şarak; — Size itiraf edeyim mi?.. sdi-! yordu.- Eğer o gün, ot yığınlarının gölgesinde... Aklınıza geldi va... Kuru ot yığmlarının dibinde.. O kadar beceriksizce, o kadar toyca hareket etmeseydiniz.. Yani, #sy... Beni 6pseydiniz filân... Ben şimdi! Mütercimi: (HaticeSüreyya) (Alt tarafı 12 inci sayrfada) © HABER — Akşam Postasi “Kapurtala mihracesin Kılıç Arslan “| Sanki yardım görüyor yelden, gökten, topraktan; Halkın duası ona çelik kalkandı Haktan.. | e | İ Meğer son kavuşmaymış, meğer bu son geceymiş; Bu karanlık akşam bir felâkete gebeymiş. İ Estesi gün kaleyi sardı ölüm korkusu; Kara bir belâ gibi aktı Salip ordusu. Tarih bile İzniğin işitmedi sesir | Kâpılar açılınca verdi son nefesini... , . : * Kılıç Aslan dayamış başını bir kayaya; Karısını andıran uçuk benizli aya, Ağlamadan bakarak, çare düşünüyordu: Gene asker lâzımdı, gene lâzımdı ordu.. İçini istiklâlin, öcün ateşi yaktı: İ Yurdu, karısı, oğlu, esir mi kalacaktı?, | BEİ boğuk sesi.. i Dağılan erlerini topladı bir kaç günde; Gene Türk atlıları, bir gün kale önünde, | Köpüklü dalgalarla çarptı kalın surlara; Düşman daha doymadan zafere kana kana, Gene insan kanından aktı bir kızıl dere, Üstü yosun bağlamış su dolu hendeklere., Girmedi dal kılıçlar haftalarca kınına, Boyun eğdi kuleler coşkun Türk akınına. Tarihin hükmü geldi en sonunda yerine: Kavuştu kılıç Aslan bütün sevdiklerine.. , ' Bursa: .1934 RIZA RUŞEN in “Benim Amerikalı kadın! o... olacak!,, dediği Kapurtala Mihracesi, Hindistanın en zengin Mihracelerinden biridir. Yaşlı bir adamdır ve yirmi üç yaşında bir o karısı vardır. Cenubi Amerikalı olan bu kadını, Mihrace, Pariste iken sahnede görmüş, “Bu dansöz, benim olacak!,, demiş. Em- merih Kalmanın “Bayader,, operetinde ol- duğu gibi, bu kadını almış, Hindistana gö- türüp (o nikâhla- mıştır. İnce, zarif, ca - zip bir kadın olan bu eski dansözü, Mihrace oçıldıra- siye sevmekte, o - nu hareminde ka- palı tutmakta, ber kesten » kıskan - makta imiş. Ka - dın, ancak OKral Naibinin (o karısı Mibraceyi o ziya- rele geldiği za- man yapılan me » rasime iştirak e - debilirmiş! Yukarda «: soldaki resim Mihracenin, gözdesini, sağdaki resimise diğer saray kadınlarını gösteri- yor. Aşağıda ise Mihraceyi Kral .Naibinin karısını karşılarken görüyorsunuz. Sağdaki resimde görülen Mihracenin cücesidir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: