8 Ekim 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

8 Ekim 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Çocuk Eski bir atalar sözü: sevgisi “Kimin dağda bağı var, yüreğinde dağı var!..,, “Kimin ki dağda bağı var, yü- | yen şu küçük hanım büyüse, biran veğinde dağı var,, Bu öz türkçe atalar sözündeki dağ ve bağ kelimeleri bu sözün içinde mecaz olarak kullanılmış- tır. Birinci dağ kelimesi Kayış- dağı gibi, Uludağ gibi bildiğimiz dıg olduıu halde ikinc dığ keli- Mesi ateş manasmadır. Ve ikisi Burada asıl manalarında kullanıl- #namıştır. Cümlenin mecaz manası şudur: (Kimin bu dünyada çocuğu #ar, yüreğinde ateşi var) Fakat niçin böyle? Onu büyüt- Mek, okutmak, adam etmek, ev Bark sahibi kılmak çok uzun ve ü- Zzücü, çok zor ve yorucu bir iş ol- | duğundan mı? Fakat çocuğun zevki acaba ne- 'de vardır? Bir ana baba için bu dünyada Şocuktan daha sevimli, çocuktan dabha iç açıcı, Banrı tatlı tatlı oyalıyan ne vardır ki? İ0GM e n adam etmek, sonra mutlu bir ev Bark sabibi kılmak hakikaten çok fzun, çok üzücü, çok zor ve çok yorucu bir iştir. — Fakat bu dün - yada: — “Armut piş, ağzıma düş,, Gder gibi çabucak, kopkolay ve ü- züntüsüz, eziyetsiz kazanılan şey war mıdır? İnsan bir kedi, — bir ddd ÜB Köpek, bir kuzu, bir tay, bir sıpa, | Kattâ bir kuş besleyip büyütmek | we onu terbiye ile istediği hale sok mak için bile bir sürü fedakârlığa, zahmet ve eziyete — katlanryor da Kendi varlığının sevgili bir parça- sı olan çocuk için neden biraz fe- Hakârlığa tahammüle, zahmet ve eziyete katlanamıyor Ne yalan söyliyeyim, ben kendi Şocuğumu kaybedelidenberi ille - Yin çocukları bana hep birer gül koncası gibi görünür ve iller bu Kendi koncalarını severken, öpüp koklarken ayni sevginin bendeki fatlı hatıraları can evimde canla- Nur; sekiz yıl önce ölen sırma saç- İ yavrumun mis kokusu — bütün tadı ve acısı ile burnumda tüter. K'min varsa tanrı bağışlasın, Kani her gördükleri sakallıyı ba - baları sananlar gibi, son zamen - da ben de her gördüğüm çocuğu kendi yavrummuş gibi — sevmeğe başladım. Fakat sunu da söyliye- yim ki bunların nek haşarıları huy Buzları, yüz buldukça astarını is- tiyenleri müstesna ha! Meselâ bakın, şu yanımdakiler, kırk bir buçuk maşallah, ne gere- ginden çokyaramaz, densiz haşarı ne de pek fazla pısırık, sümsük, çekingen... İkisi de tam sevilecek Birisi büyürse doktor, öteki çift ei olacakmış... Doktordan, eczacı- darı, hasta bakıcıdan yana cok şü- Kdür, etimiz, dostumuz pek fazla olduğu için bari çiftçi olmak isti- çocuktan daha in- | önce çiftini, çubuğunu yoluna koy sa da, hiç olmazsa ihtiyarlığımız- da bizi de yanına çiftlik kâhyası alsa! Akşam üstü evine, testi ile su taşıyan şu köylü oğlanla yanında- ki kızlar da fena değil, belli ki on- | lar da cana yakın şeyler... İnsanın onları da okşıyası, sevesi geliyor. Lâkin yolun ortasında durmuş, su uzaktan gelen odun yüklü kam yonun peşine takılmak için bekli- yen ve durdukları yerde gelene ge " | çene takılan şukülhanilere hiç yüz vermeğe gelmez hani!... — Bunlar biraz yüz buldular mıydr hemen arkasından astarını isterler ve e - £ | ğer astarını da bulacak olurlarsa o zaman: — Pamuğunu da ver bari ki sa- na yorgancı başı diyelim! Diye insanla alay etmeğe baş - larlar. ; Bunların bır bııkı çeşidi daha | vardır ki, böylesi çocuk, hani ne l diyeyim, dostlar ba: men%% Y sun... DöyTeTerimie akşam tramvay biletçisi, basama- | ğa atlamak isterken — ürkütmeğe kalktı: — Çekil oradan hakayım! Küçük hırpani 'bir adım gerile- dikten sonra cevap verdi: — Yuuuuu! Entyiye bak, yuwu! | Bı'nı sonra durak verinde gene geldi, gene ayni basamağa atladı ve araba kalkarken biletçi gene kovdu: — Atla, oradan aşağı ulan! Hırpani atladı ve gene bir adım açıldıktan sonra avucunda — dolu olan tozu toprağı kaldırıncca adam cağızın yüzüne fırlattı. Gel de x'mdi, sen, böylesini ok- şa, sev bakalım! Biletçinin yüzüne bir avuç toz toprak serpen bu küçük — hoyrat serseri. #evin yüzüne de iki avuç tuz, b'ber fırlatır. Osman Cemal Asliye mahkcmc]cn ikinci ye- nileme bürosundan: İstanbul Hazinei maliyesi ta - rafından Beyoğlunda Paoyraz so - kağında 18 No. da Madam Santon aleyhine açılan alacak davasının yenileme muamelesi — esnasında: Halen ikametgâhı meçhul bulu - nan müddelaleyhe ilânen tebligat icrasma karar verildiğinden tet - kikatın icra kılmacağı 19 — 12 Mh;l;lfl: ömer Rıza — — blind: (blaynd) kör. bloom: (blum) çiçek açar, — çiçek verir, blossom (blospm) çiçek, gönce, blow (blov) esmer blue (bla) mâvi. boord (bord) tahta levha. boat (bot) kayık, sandal. body (bodi) beden. book (buk) kitap. both (bos) her ikisi, bottla (botul) şişe, bough (bov) dal. box (boks) kutu. boy (boy) erkek çocuk. branch (branç) dal. bread (bred) ekmek. break (brek) kırar. broakfast ( brekfast) kahvaltı. bridge (bride) köprü. bright (brayt) parlak. briug (briug) getirir. Britain (Briten) Britanya. British (Britiş) Britanyalı. Bronze (bronz) tunç. brook ((bruk) irmak. broom (brum) süpürğe, brother (brozer) birader. brother » in law (brazer in - lov) kayınbirader. brown (bravin) kahve rengi, brush (bros) fırça. brush (bros) fırçalar. bud (bod) tomurcuk. bulild (bild) bina eder. bullding (bilding) bina etmek. bunch (bonç) demet. burn (bern) yakar, burst (berst) — patlar, çatlar, acır. bury (beri) gömer. bush (buş) çalı. buhsy (buşi) çalılık, busy (bizi) meşğul. but (bot) lâkin. butcher (butçer) kasap. butterfiy — (baterflay) kelebek. buy (bay) satın alır. EERLANE EARIN ĞN SAA Y I Yarcni sile, cage (keç) kafes. cake: (kek) kek. call: (kol) çağırır. called (kold) tesmiye olunmuş. can (ken) iktidar ve imkân fiilidir. (İ can go: gidebilirim). cap (kep) başlık. car: (kar) araba. care: (ker) dikkat, itina, care: (ker) dikkat eder. careful) kuful) dikkatli, itinalı. carriage (karyoc) araba, carry, (keri) taşır, caşt (kast) atar, castle (kasel) kale, cat (ket) kedi. cateh (ketç) yakalar. cellar (seller) mahzen, kilâr,.. cent (sent) santim. certainiy (sertenli) muhakkak. ehair (çer) sandalye. ehalk (çok) tebeşir. ehange (çenc) değişir. —- change (çenç) değişiklik, eheck (çek) mani, set. eheek (çik) yanak. cheer (çir) alkışlar. cheerful (çirful) güler yüzlü. eheese (çiz) peynir. cherry (çerri) kiraz. €herry - trec (çerri - tri) kiraz a » ğacı. ehest (çest) sandık. ehild (çayld) çocuk. ehin (çin) çona. €hoose (çuz) seçer. ehristmas (kristmas) milâdı İsa. elean (klin) temiz. elcar (klir) berrak. elear (klir) temizler. elerk (klerk) kâtip, elever (klever) çalışkan, zeki, elimb (klayım) tırmanır, eling (kling) sarılır. eloek (klok) saat, elose (kloz) kapar. (Devamı var) — 934 tarihine müsadif çarşamba günü saat 14 te büroda hazır bu - lunması lüzumu tebliğ makamına kaim olmak üzere ilân olunur. Yazanı KADIR CAN No, 19 Lâkin bu hal Şahin Reisi yıldır- Büyük macera, aşk ve harp romanı Korsan reisi kılıcının her inişinde : 3 can yakmakta devam ediyordu — « Sonra kılıcını bir. defa 6 6: mıyordu. Gittikçe daha ziyade co- | evvelkilerden daha büyük bir 8# — | şuyor: — Daha varsa gönder. Sık ça- yıra tırpan daha güzel işler, ya şeyh!... Diye haykırıyordu. Bu sefer de, yere yuvarlanan- lar onun sağa sola sıçrayışlarına mâni oluyor, mermer döşemenin üstünde yer yer biriken kanlardan ayağı kayıyordu. Fazla olarak sol tarafını korumak için sol elinde de hiç bir şey yoktu. Kapıya doğru sıkıştığı zaman omuzu yumuşak bir yere — çarptı. Eliyle yoklayınca kalmn bir perde olduğunu anladı. Bir çekişte onu koparmış, sol koluna dolamıştı. İş te o da güzel bir kalkan bulmuştu. Şimdi daha cesaretle çarpışıyor du. Kılıcımın her inişinde bir can yakmakta devam ediyordu. Yere yuvarlananlardan istifade yolunu da bulmuş, onların üstüne - sıçıra- mış, karşısındakilerle daha yuka- ridan çarpışmağa başlamıştı. O zamana kadar yirmi adam yerlere yuvarlandığı yahut saftan geri atıldığı halde onun hiç bir ta- rafmda ufak bir sıyrık bile yoktu. Kıpmın daracık eşiğinden kurtul- ve solunu açık bnıkmı!ılznu $0- hunu duvarla örtmeyi daha uygun bulmuş ve duvara doğru yarım yapmıştı.. ç.'hZıuıa hareme giden koridora varmak için en kısa yol da buydu. Şeyhin telâşı artmıştı. Artık Şahin Reisi sıkıştırmayı düşünmüyor, daracık harem yolu- nu kapamanın çaresini arıyordu. Şahin Reis bu sefer yan taraftaki sedire sıçıramış oradan daha gü- zel döğüşmeğe başlamıştı. Salonun içi ahlar, oflar, — inle- meler ve bağırmalarla dolmuştu. Kapıların dışında korkudan göz - leri büyüyen ve ilk fırsatta kaçma ya hazır, belki yüz karar adam vardı. Şahin Reis en ziyade uzaktan atılacak olan bir oktan korkuyor- du. Fakat hernedense Şeyh Ebus- sait bunu akıl etmiyordu, yahut bile bile yapmıyordu. Bununla be- raber Şahin Reis sol koluna sarılı duran perdeyi fırlatmış, halıdan yapılan kocaman bir yastığı almış tı. Artık atılacak oku da onunla karşılamak mümkün olacaktı. Bu sırada ortalığın gürültüsü - ne, bir kapının yumruklanmasın- dan çıkan sesler karıştı. Hem de bunlar harem tarafınadı geliyor - du. Şeyh oraya bakarak yanmdaki adamlarından ikisine emir verdi: — Sıkı kapayın, çıkmasın dışa- vrl.,. Harem tarafından bir kadın se- si de duyuluyordu: — Açın, açın burayı.. Ben onu Şahin Reis Habibenin sesini ta- nımştı. Yüzünde büyük bir sevinç dalgalandı: — Duyuyoör müusun ya Şeyh?.. Diye haykırdı. ka çevirerek salladı. Demind ri karşısma dikilen iri boyh. N Birinin omuz hizasından kan * kırıyor, diğerinin kesilen kolu © şemenin üstünde hâlâ kımıldan! yordu, Herkes şaşırmıştı. Şeyh Ebussaidin yüzü kül $' olmuştu. Şahin Reis bu şaşkımlık da bir sıçrayış daha yaptı. D dibindeki büyük dolabın Üüstü çıktı. Sonra Şeyh Ebussaidin kudan büyüyen gözlerine bak? Zavallı adam puslayı şaşırmışt!' — Neden bu kadar geç ı Şimdiye kadar tesirini yapmış malıydı.!.. Diye düşünüyordu. Ayni zamanda iki kolunu mak için hazırlanan bir leylek bi çırpıyor, kapıya doğru hayk! yordu: t — Koşun, imdat!.. Koşun di$”” rum size, köpekler!.. Bir ki: başa çıkamadınız! Yazıklar size.. Allah belânızı -versin. şun!.. Tutun bu adamı!. . — Harem kapısmım iç tarafind kadın sesi birdenbire yükı Durup durupta — ansızın bo ve fışkıran bir su gibi etrafı durdu: — Baba, ben onu seviyorutf” Öldürme onu!.. O ölürse, ben yaşamam!.. Şahin Reis dolabın — üstündef şeyhin üstüne sıçrıyacağı genç kızı babasının yannıda dü: — Ben sağım sevgilim! Ben ö" medim!... diye haykırdı. Genç kız tutmak istiyenlerin lerinden şıyrıldı. Şahin Reise do ru koştu. N larında, büyük bir yorııı.ıılllkı riğ çinde derin bir uyku ihtiyacı hi$” sediyordu. j Son bir gayretle silkindi... (Devamı verf —.. yryuı'una .»

Bu sayıdan diğer sayfalar: