8 Ekim 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

8 Ekim 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——& birinci teşrin 1934 | HABERin hikâyesi — Anne!. Bak, Afrikadan sa - ne getirdim. Bahriyelinin annesi | — Aman yarabbi... “diye ha j ii y- ' rrdı.- Bunu ne yapacağız? Fakat, birdenbire sustu. Ziza, elâ, oğlu müteessir bir tavır ta- kmmıştı. Sonra da, küçük (Omay- mun, ona, elini uzatmıştır. &, Bu harekette öyle insani bir pa vardı ki, mukavemet güçtü. 7 adın, maymunun elini sıktı. Bu- Mun üzerine, hayvan, onun dizleri. y b Yeniden elini uzatıp ahriyelinin annesinin ğ okşadı, 22 kei İl * — Ah, bilsen, ne akıllı meler anlar, anne... Alamaz maksadını anlar vallahi, e bak... — Lâkin, evlâdım.. B, muna nasıl bakıldığını ye Yili bileyim?... Gil » Ona iyi Fakat, gün ii geçti maymunu seydi, ve alir gul olan oğlu, ba İn ayrılmıyordu, günler sabuk " nize açılmak Oğlan, ma; * ve ira, onunla meş sayede evden aş- Fakat, mes'ut seçti. Bahriyeli, de. mecburiyetindeydi Ymuna döndü; pes j . Ti »i i lerimi mani ikale cakâin... o, bii e > Maymun, ellerini v , ellerini yüzü - X pad. Teessirle başını iki 3 “sa, sevki tabiigiy. mi hissetmişti? İşte, bine bir endişodir düş. in gözlerine bakmak. ,Felâketi, daha sanıyordu. kâdının. kalb; müştü, Tim” kardı. tirdiği günü 1 a Bedbaht anne, iyileştiği zama Mi kendisi gibi kimse iz ir kadın için pek güç mu anladı. Zira, varidatı arm ii u. tı. Bahriyeği, annesine bak, yor- B'r gü Hm n, kadın, maymunla dert. — Ah, Tim i rak, dar biy Bera > adi . Halimi, Ertesi saba, bat ne olacak? ve ihtiyar kadma bir Nezaket cümleleri taat; <n sonra, adam, dedi ki, — Efendi i: im galdy, TN vat Lü kaymun, satılık değildir... Pimi A$ para isterseniz verece- Mmciriyle oynuyordu. Ya. iğ Gali ve hanımının dizle- ölü geelenin ne olduğunu bana veye? Sizin kim oldu- tediğinizi Bilmş. Pisin almak iy Aman efendim, nasl olur? Maymun | Benden. bahsedildiğini (omutlaka | işitmiş olmalısınız. Ben, meşhur sincma rejisörüyüm... Yaptığım e- serler, dünyanm her tarafında gös terilir... — Affedersiniz... Fakat yaşlı- | yan, Hiç sinemaya gitmiyorum... | ğlum da sizlere ömür... İ : Sinemacı, en mühim yıldızları | <yecana getirecek bir tavır ta- | mdı; | — Efendim, ben, yeni bir sine- | ma şahsiyeti arıyorum... Altı ya | şmda bir çocuğa harikalar yaptı” | rarak firmam üzerine dikkati celbettim, Fakat, heyhat, çocuk | büyüdü... Güzel bir de kurt köpe- #im vardı. O da kudurdu, öldü... Binaenaleyh, bir yenilik (arıyo- | rum... Her ne bahasına olursa ol - sun bir yenilik1... Dün, tesadüfen | buradan geçerken şu küçük may- j Mun dikkatime çarptı. Yalnız fo - İ tojenik olmakla kalmıyor; daha bir çok meziyetleri var... Hareket- lerinden her biri ayrı bir harika- İ dır! Onunla çalışarak fevkalâde | muvaffak olacağım... i o— Efendim, tekrar ediyorum ki, bu maymun satılık değ'lidir... İ Bu, oğlumun bana yadigârıdır. — Size kaç para veririm, bili- yor musunuz? Bir rakam söyledi. Bu, müthiş bir rakamdı.. Her- hangi bir aileyi felâketten saade - te yükseltebilir ve yedi kuşak ev lâdını teminat altına alırdı. . İhti- yar kadın, gözlerini kapıyarak bir ân düşündü. « Bürpara, onu, borçlarından kur- taracaktı, Oğlunun doğduğu ev kendisine kalacaktı... Bir çek defteri ve bir stilo çr- Maymun, stiloya atladı. Onunla Oynamağa başladı. — Efendim, siz de bana may munu sattığınıza dair bir senet çik imzalarsmız... Tam bu esnada, ihtiyar kadın, kolunda adeta bir insan elinin te- masmı hissetti, Maymun, stiloyu almış, onun eline sıkıştırıyordu. Bu, bir tesadüf eseri mi idi?... Mihanikt surette, sinemacınm uzattığı kâğıda, muhatabının iste- diği satırları yazdı ve altma imza- sını koydu, Bu suretle hikâye: tamamlanı- yordu. Zira, Afrika sahillerinde bahriyeli ile maymunun göz göze gelişi üzerinden tam bir sene geç- mişti, Feleğin ne gaip tecellileri var- dır. Nakili: (Hatice Süreyya) Asliye mahkemeleri ikinci ye- nileme bürosundan: Hazine muhakemat müdüriye- ti tarafından o Eskiçeli Arif Bey kefilesi (İstanbulda (o Kabataş» ta Set üzerinde 3 No.lu © hanede mukim Hadiye Hanımın aleyhine açtığı alacak davasının yenilenme muamelesi esnasında: Halen ika- metgâhı meçhul bulunan müddei- rar verildiğinden tetkikatın icra ns müsadif cumartesi günü saat 14 te büroda hazır bulunması lü- zumu tebliğ makamına kaim ol- mak üzere ilân olunur. (280) aleyhe ilânen tebligat icrasma ka- | kılmacağı 29 — 12 — 934 tarihi- | | «Ce Cengiz tozu dumana katarak- tan ilerliyordu, Kurmuş olduğu büyük Hârezmi İmparatorluğu ar- tık Cengizin askerleri tarafından çiğnenen Sultan Mehmet Kazvin şehrinde son müdafaa çarelerini İ düşünmek üzere büyük bir meclis toplamıştı. Bütün kumandanlar ve İ beyler mecliste hazırdı. Herkes a- kıllılığı ve zekâsı kadar bileğile de meşhur olan Sür Beyi “Hezar Esep,, i bekliyordu. Cengizin bu yürekleri titreten hücumuna karşı koyabilmek çarelerini ondan baş - İ ka hiç kimsenin bulamıyacağına emindiler. Birden gözleri kapıya doğru çevrildi. Hezar Esep Sultan Meh- medi yedi defa eğilip selâmladık tan sonra dimdik ortada durdu. Sultan Mehmet sordu: — Cengizi durdurmak için ne yapmamı tavsiye edersin? — Bunun için bir tek çare gö- rüyorum, O da Kazvinin arkasın- daki dağlara çekilmeli. Yüz bin İ asker toplayıp dağların geçit yer- lerini tutmalıdır. Bu takdirde Mo- ğulların hücumları neticesiz kalır. Kuyvvei mâneviyeleri kırılır. Ve ancak bu suretle bu dehşetli akın drurabilir. Daha önceden Hezar Esebin fikirne itiraz etmeğe hazır olan beyler hep bir ağızdan: — Saçma fikir. — Boş söz. — Biz hücum etmeliyiz. — Cengizin ordusunu iki saat- te yeneriz. Diye söylenmeğe başladılar. Bu sözlrin hararetine Sultan Meh- met te kapıldı: — Evet.. Hücum ederiz. Cen- gizi kıskıvrak bağlayıp huzuruma getirecek yiğite bin altm verece - ğim. — Ben. — Ben yapacağım. — Hayır ben.. Kumandanlar Sultan Mehme - din gözüne girmek için hararetli hararetli kendilerini methediyor- lardı, Yalnız Hezar Esep bu mü- bahaselere karışmıyordu. Kendi - sini, çekemiyen (O Kumandanlarn sözlerini duymamazlığa gelerek Sultanı selâmladı ve huzurundan çıktı. Iki gün geçmedi ki üstleri baş- ları kan içinde İki süvari atlarını çatlatarak Kazvin'e girdiler. A- ğızlarından yalnız: — Cengiz geliyor. Rey şehri düştü, Bütün ordu esir oldu. Söz- leri dökülüyordu. Bu haber bir şimşek süratile her tarafa yayıldı. Kahramanlıklarından, Cengizi bağlayıp huzura getireceklerin- den bahseden kumanların vüzleri sarardı ve dilleri tutuldu, Herkes bir tarafa koştu. Asker şaşırdı ve dağıldı. Bu kadar süratle gelen bir ordu dünyanın hiç bir tarafında göriilmemişti. İ Ertesi sabah ilk moğol süvari - | leri uzak dağlarda göründüler. Sultan Mehmede hücum etmeyi tavsiye eden ve arzı hizmet eden adamlar sanki yer yarılmış içeri girmişlercesine kayboldular. Fi- rardan başka çare görmiyen Sul- tan Mehmet te oğlu Rüknettinle birlikte Kâryan kalesine sığınmak istedi. Oraya doğru giderken Mo- &ol süvairleri arkasından yetişti. Fakat Moğollar kendisinin Sultan Mehmet olduğunu bilmiyorlardı. İ Ufak bir çarpışma neticesinde atı yaralanarak yere düştü, Moğollar kendisini öldürmek üzere üstüne atıldılar. Bu esnada oğlu Rüknet- tin büyük bir kahramanlık göste - risini öldürdü. Ve babası Moğolla- rın atına binerek güç belâ kaleye sığınabildi, Mehmet Burada yal - İ nız bir gün kaldı ertesi günü Bağ- dada gitmek üzere Kâryandan ha- reket etti, Moğollar ertesi günü Sultan Mehmedin kâryan kalesine sığm- dığmı haber alınca büyük bir kuv- vetle kaleyi mhasara ve zaptetti- ler, Padişahım Bağdada doğru kaç tığını haber alır almaz bir kurşun ribi Bağdat yoluna düştüler, Fakat Sultan Mehmet yolunu değiştirmişti. Moğol suvarileri Pa dişahı bulamayınca hiddetle geri İ döndüler ve klavuzları yalan ha- ber verdiler diye öldürdüler. Sultan Mehmet meyus bir hal- de Sercihan kalesine sığmdı. Bu- rada yedi gün kaldı. Moğollarm etrafı didik didik ettiklerini (ve yaklaştıklarını duyunca Güylana, oradan da yalnız başma Mazen- deran'a kaçtı. Orada Hazer deni- zi kıyısında bir köye vardı. Bu köy de bir kaç gün kaldı. Zavallı o im- parator bu köyde camiden çıkımır Ve camiin imamına Kuran okutup edersem kat'iyyen haksızlık yap- mıyacağım, Tam mânasiyle ada- letle hüküm süreceğim,, diye ye- minler ediyordu. Fakat çok geçmeden cengizle- ründüler. Kendisine itaat vadeden mazendran beyleri hemen asker- i oldular. Nihayet bir sabah Moğol suva- rileri Sultan Mehmedin köyüne gi rince Mehmet bir sandala atlayıp Bahrihazre açlmaktan başka çare bulamadı. Svariler arkasmdan acı acı bağırıp oklar attılar. Bir çok- ları da atlarını suya sürerek boğul du. Deniz müthiş dalgalı ve soğuk tu. Kayıkta giderlerken Sultan Mehmet hasta olduğunu anladr. Ölümünün yeklaşiğını hissedince yanındakilere: — Yüzlerce memleketlere sa» hip ve hâkim olduktan sonra me- mağa başladı. Yanmdakiler ken - disini teskin etmek için: | rerek hücum eden iki Moğol süva- | yor mütemadiyen namaz kılıyor. | hüngür hüngür ağlıyordu. Ara sr- | rada: “Bir daha hükümetimi elde | rin eşsiz askerleri buralarda da gö | leriyle birlikte cengizden tarafa | | ngizi kıskıvrak bağlayıp huzurunuza getireceğim!,, Cengizin süvarileri Sultan Mehmedin Hazer denizine açıldığını görünce atlarını suya sürdü'-r ve boğuldular — Bu da geçer, her şey düzelir diye teselli etmek istediler, Fakat bu sözler Sultan Mehmedi teselli edemedi. Nihayet küçük bir adaya çıktı » lar, Sultan Mehmet burasını emin bulunca çok sevindi. Hemen bir çadır kurdurarak orada ikamet et- meğe koyuldu. Mazendran sahillerindeki köy- lüler kendisine yiyecek getirirler » di. Sultan Mhmedin parası olma » dığından bunlara mukabil kendi - lerine derebeylik beratları, memu riyetler verirdi. Bazıları bunları istemiyorlar, getirdikleri şeye rmu- kabil çakısmı, elbiselerini alıyor « lardı. Sultan Mehmedin hastalığı da» ha ziyade ağırlaştı. Bunun üzerine oğulları Celâlettin, Uzlakşah ve Akşahı yanına çağırdı. Evvelce ve liaht tayin ettiği Ozlak Şahtan ve- Bahtlığı alarak Celâlettine verdi. Ve: — Mahvolan İmparatorluğu kur tarabilmek kabiliyeti yalmız Celü - lettinde var. Onun için veliaht ola rak onu tayin ediyorum. Kendisi- | ne itaat ediniz dedi ve kılıcını ken di eliyle Celâlettine kuşattı. N Artık hayatı bitmişti, İki gün sonra öldü ve o adaya gömüldü. Bu suretle büyük bahadir Cengiz» le mücadeleyi oğluna terketti. Murat Selâmi Asliye mahkemeleri ikinci yes i nileme bürosundan; Hazine muhakemat müdüriye- İ ü tarafından Galatada Karaköy- palasta dairei mahsusunda mukim | Bulgar Dons Tütün şirketi aleyhi» | ne açılan alacak davasının ye nileme muamelesi (oesnasında: Halen ikametgâhı meçhul bulu » nan müddeialeyh şirket hakkın » da ilânen tebligat icrasma karar verilmiş olduğundan tetkikatın ic- ra kılınacağı 10 — 12 — 934 ta- rihine müsadif pazartesi günü sa- at 14 te büroda hazır bulunması lüzumu tebliğ makamına kaim ol mak üzere ilân olunur, (277) İstanbul asliye ikinci ticaret mahkemesnden: Oskan Şehter Efendi vekili a » vukat Arif Mustafa bey tarafın - dan İstanbulda Aşir efendi cad - desinde Beyker hanında 17 — 20 numarada Della Tolla biraderler aleyhine bin yüz doksan altı lira 59 kuruş tahsiline mütedair ika - me olunan davada müddeialeyh şirketin arzuhalde gösterilen ad - reslerini terkettiklerini ve elyevm ikametgâhları o meçhul bulun * duğu mübaşir tarafından teb - İliğ ilmühaberi zahrine verilen meşruhattan anlaşılmış olmakla dava arzuhali suretinin yirmi gün müddetle ilânen tebliğine ve tah- kikatın 30 — 10 — 934 tarihine zarım iç'n iki karış yerim bile kal» | müsadif salı günü saat 1 de tayi- İ madı, Ne acıklı vaziyet? diye ağla nine karar verilmis olmakla teb- liğ makamma kaim olmak üzere keyfiyet ilân olunur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: