18 Şubat 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

18 Şubat 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TT g Polis Hafiyesi (X: D)y (TT üt ü aa ; İ vurarak yatını zaptediyorlar. Polis hlfbd’ j x:9 katili buluyor. Katil tam cinayeti itiraf üyet ği esnada mechul bir adam kendisini öl Bıçakta polis hafiyesinin parmak izi bulunUf Hafiye kaçıyor. AMUCAM KUMDİNE GELD, NYU Zi STIYOR. â S7 - HE HABE ariFE T iygagilİÜD yıy a v oTürk matbuatında bir yenilik olarak sayılacak bu roman- birinci odefa “HABER,, de çıkıyor. Bu romanı bir sinema seyreder gibi takib edecek, heyecandan heyecana düşeceksiniz. PEKALÂ PALI . |SiZE VASİYETNAM, YARDIRMAK İsTi- NE GELDİ.. Kimst Yok, merak| | Eme « sövle vazavım” &.. KN daki altı hapishaneye — “altı — cehen- nem 'e adını vermişti. K'rünci kattaki hapishane locaları s-eçb Gezaya Çarpılmış şato zabitleri- v> , va hafif suçlardan mahküm Ro- nı Veayörlerine tahsis edilmişti. Zu DiTiNCi tabakaydı. İkicei tabakayı zemin katı teşkil e- d Yoragu, Burası da şatodaki muhafız Yırkası neferleri için âdi hapishane - ler vardı, “Bundan sonra artık yer altma ini - liyordu. Burada, kâfi derecede aydınlatıl - mış demir parmaklıklı menfezler va - sıtasile hava alan hırsızlara ve katil - Jere mahsus localara rastlanırdı. Bundan sonra dördüncü tabakaya inilirdi. Burada da beş, yahud altı 1o- €a bulunurdu. Buralarda zincir yok - tu. Oturmak için bir kanape, uyumak için saman vardı. Buralara idama mahküm olanlar konurdu. Bir kat daha inilince beşinci taba- kaya varılırdı. Burada yukarda söy - Jediğimiz localardan ancak üçü bulu- nur ve buralarda muhakemesi yapıla- cak tehlikeli caniler yatırılırdı. Altıncı ve sonuncu tabaka ise gıkıcı ye istirab verici bir yerdi. Zemin ka - tından dört kat aşağıda bulunan — bu yer, muhit dairesi ancak bir kaç ayak olan bir kuyu halindeydi. Biz iple buraya indirilen bedbaht yer bulamadığı için ne oturabilir, ne de yatabilirdi. Şöyle uzanacak bir yer bulunsa bi- Te yatmak kabil olmazdı. Çünkü ku - yunun içindeki dizlere kadar — çıkan pis ve kokulu suya, yılanlar, kara kür bağalar, kocaman fareler atarlardı. Bu kuyuya atılanlar, açlıktan — ve pis sudan kurtulmak istiyen farelerin kara kurbağaların, yılanların hücu - munaa uğrardı. İşte yalnız Papa, Se- zar ve Lükresce bilinen dar yoldan daha geniş bir yolla — Vatikandan (Sent--Anj) şalosuna getirilen Ra - | ayağını bağlıyan zincirlerin takılı bu- BORİLYA Polisle kavga © TA! Sizmisiniz. favrs masıl ? 'Neden Pencere, den GgiriYorsunuz? Kendine ğel-i Y"S' ırdı. $i Budala! iİnanı. Yotmusun, Vâsı. İyeftnameni sak. (lyacağım? Ö ü gastan, beşinci katın üç locasından birinde, korkune bir badrumda ziyelr- le bağlanmış bulunuyordu. . & » Kukuletesi başından çıkarıldıktan sonra Ragastan etrafına süratle bak- mıştı. Papas Garkonyonun bir işareti- le bütün adamları çekildiler. Papas | da hain gözlerile Ragastanı tekrar | süzdükten sonra çekildi. Ragastan mahbeste yalnız. kalın « | ca: — Düşman gitti fakat ben de mah - voldum, dedi. Düşmanlarıma inliye - rek öldüğümü göstererek sevinmek fırsatını vermiyeceğim! Bu genç yaşında Borjiyaların inti- kamından kurtulmak kendisince im - kânsız görünüyordu. Bugünkü vaziyeti dehşetli olması- na rağmen, Primverden artık tama - mile ayrıldığına kani bulunduğu hal- de, Apyen yolundaki mezardan çıktı- ı zaman hissettiği kederi duymuyor- du, Çünkü daha o zaman Sezar Borji- yadan ayrılmamış, ondan gördüğü lü- tuflara karşı iyi hareket etmek mec - buriyetini duyuyordu. Fakat şimdi.. İş tamamile başkay- — dı. Artık onun minnetinden kurtul - müuştu. Ragastan hapsedilmemiş olsuydı, kendisine karşı büyük bir lütuf göste- ren bu adamın hiç bir vakit düşmanı olamıyacak, iyilikle mukabele hisleri- ni, kollarını bağlamış bulunacaktı. Fakat şimdi, kendisini huksız yere tevkif ettirmiş olması onu bu vicdani düşünceden kurtarmıştı. Bu hapsedi - lişi kendi için bir kurtuluş olmuştu. Eğer buradan çıkmıya — muvaffak olursa hayatını Primyerin hizmetine bağışlamıya karar vermiş bulunuyor- du. Ragastan bu düşüncelerdeyken sa- atler yavaş yavaş geçiyordu. Kahraman delikanlı, bir ara, eliyle üi Tunduğu duvurdaki perçin çivisini sö- küp atmak istedi. Fakat bunu kopa- rabilmek için en mükemmel ületlerle günlerce uğraşmak lâzımdı. Bileklerindeki kilidleri — birbirine vurarak kırmak istedi. Bunda da bi - leklerini zedelemekten haşka bir şeye muvaffak olamadı. Belki eski bir halkasını kırabili - rim ümidiyle zincirlerin üzerine geri- lerek şiddetle dayandı. Hiç bir fayda- st olmadı. Ragastan duvarın dibine oturdu. Makine gibi bir hareketle eli- ni destinin üzerindeki ekmeğe götür - dü. Bir Jokma kopararak yedi. Sonra yavaş yavaş yorgunluğu, endişe ve is- tırabını yendi ve uykuya daldı. Bu sırada hapishane kapılarının sürgüleri açılıyordu. Bunların çıkar- dığı gürültü ile uyandı. Bulunduğu bodrum aydınlık oldu. Ellerinde — bi- rer meşale tutan ikl gardiyan bodru- ma girmişlerdi. Bunların ardından çakmaklı tüfekle müsellâh dört asker içeriye girdi. Kukuleteleri gözlerine kadar inmiş üç papas Ragastanın ö - nünde dikildiler. Şövalye, bodruma çıkan yola göz ucuyla baktığı sırada mızraklı, balta- h bir takım askerler görmüştü. Sayısı yirmi tahmin edilebilen bu mızraklı aakerler ilk işarette mahbusun üzeri - ne yürümeğe hazır bulunuyorlardı. Başları kukuleteli üç papastan bi- ri Ragastana doğru ilerlemiş bir diğe- ri de söylenecekleri zaptetmeğe hazır- . Tanmıştı. yeye doğru ilerliyen papas: lye dö Ragastan siz misi - — Evet Mösyö,. Ya siz? — Ben, Papalık makamt namına ic- rayı adalet eden ve verdiği karar isti- naf olunamıyan bir büyük mahkeme- nin müstantikiyim. —Mahkememizin kararı adalete uygundur. Soracakla- rıma doğru cevab vermeniz lâzımdır. Sizin Italyaya mukaddes babamız Pa- 7a ——— ' pa Hazretlerile muhterem aileleri a - leyhinde fesat çıkarmak ve hiyanet etmek için geldiğiniz söyleniyor, —ne dersiniz? — Hayır!a Ben İtalyaya yalnız Se- zar Borjiyanım yanında hizmet etmek ve uğrunda sadıkane kılıc kullanma - ya geldim. — Niyetlerinizin, söylediğiniz sa - dakatten pek uzak olduğu şahidlerin ifadelerile sabittir. Bunun hakkımda da uzun uzadıya tetkikat yapacak de- ğiliz, Yalnız aleyhinizde şikâyet ola - rak ileriye sürülen bir katil maddesi- ni konuşacağız. Ragastan hayretle: — Katil mi? diye sordu. — Evet. Siz, Papa — Hazretlerinin ikinci oğlu Fransuva Borjiyanın üze- Fine birdenbire hücum ederek zavallı- yı alçakcasına hançerle öldürdünüz. Hiç ummadığı ve beklemediği böy- le bir ithamdan dolayı Ragastan şa ” şırmış ve cevab vermemişti. Müstantik: — Niçin susuyorsunuz, dedi. Cevab * versenize.. — * — Bu itham yanlış ve doğru olma * dığı için susuyorum. Katilin kim ol * duğunu belki benim kadar siz de bi * lirsiniz. Ben gördüğüm şeyden, PU dakikaya kadar şüphedeydim, Gözü * me inanmak istemiyordum. Fakat, bi> nun yanlış olduğunu şimdi anlıyorum- Monsenyör Sezar Borjiyaya söyler yin: Bundan sonra öldürdüğü adam* ların kan izlerini ortadan dikkatlt kaldırsın! Müstantiğin sağında duran adam? şiddetli bir titreme ve ürkme geldi. Müstantik acele acele: — Susun! dedi. Dine karşı küfür den başka bir şey olmıyan bu SöZ Nü bu telmih ile yakayı sıyırmak istiyot” sun ama faydasız. Fransuva Borjiyayı katletmediğir nizi isbat edebiliyor musunuz?

Bu sayıdan diğer sayfalar: