21 Mart 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 14

21 Mart 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sanat bahisleri Şiir ve modern hayat “İtalya çok tehlıkeli bir blöf yapıyor!,, Yazan: Inkılâplar çağmımda yaşıyoruz ... Eski inançlarımız, — zevklerimiz hattâ tiksinmelerimiz bile değiş - mektedir. Geçmişte hiç bir in- kılâp yoktur ki, milletlerin ve şa - hısların düşünme tarzlarında bu kadar çabuk, bu derece umulmaz değişiklikleri görmüş olsun.. ÂAdet- ler başkalaştı... Fikirler değişti... İnançlar altüst oldu... Ve yaşayı - şin bütün tecrübelerini — tatmak için olan açlığın — sevkiyle, yeni nesil yaşama san'atini — büsbütün unuttu. Düşünceye dalmak, tasarlamak için vakit yok; ruhu besliyen ya - zıları okumak için vakit yok.. Ça - gımız çok serttir, yaşamak için sa- vaş çok şiddetlidir; pratik faydası olmıyan işlerle eğlenmek caiz de- ğil.. Şiir san'atinin de inkişaf yo - lunda olmadığı pek aşikâr.. Şimdi şairlerin sayısı çok daha — az; şiir şaheserleri de az; çünkü — içinde bulunduğumuz çağ hem şiire, hem şaire pek mülâyim değil!.. Çağın temayüllerini anladığı - mı pek iddia edemem; ancak za - mane şiirinin düştüğü vaziyete de acımaktan kendimi alamıyorum .. Bunun sebebi ne olsa gerek? A- caba neslin ruhuna harbin tesiri mi oldu? Bildiğim — bir şey varsa © da şiirin bahçesi çiçeksiz. ve ço- rak kalmıştır. Sesli sinema, Jaz Musikisi, yirmi dört saat zarfında bir çok tecrübeler görebilmek is - teği, yeni yeni icatlar, ihtisaslar, atalarımızı aylarca müddetle bes- Tiyebilecek duygular bunların hep- si şiirin büyümesine engel oluyor.. a Aneşk bütün bunlar muvakkat ı;lerdır. çıbuoık tesiri giden mo- da gibi bir şey... Halbuki insanın ruhhu daima ve daima şiirin ifade- sini ister ve bunda israr eder.. Bu an ne vakit gelecek? Ben bilmiyorum? — Her halde bugün değil.. Çünkü — Ademoğulları bir san'at eserinin tam değerini he - nüz takdir edebilecek — vaziyette değildir. Hızlı giden bir eks - Rabindranat Tagor presteki yolcu, gözünün — önünde ki geçici manzaraları takdir ede - myieceği gibi çağımızın baş dön « dürücü seyrine kendini kaptırmış olanlar da bir şiir hakkında mu - hakeme yürütemezler.. Yaşayışın kendine mahsus bir ahengi vardır. Ve bu ahenk bü- tün varlık tehlikeye konmaksızın hızlaştırılamaz.. Aç gözlü bir - bur, zengin bir sofrada muhtelif yemekleri çiğnemeden yutmağa uğraşır her birisinin — tadını ayrı ayrı tadmak için vakit kaybetmek istemez ve böylece varlığın en iyi tarafını kaybeder, Sür'at, sür'at ve baş döndürücü bir hız... Bütün ruhlar sanki çıl - gün bir hız fırtınasına kapılmış !.. Hız b'r takım muvaffakıyetlere se bep olabilir.. Fakat Ademoğulla - rının bütün saadetlerini temin ve yaşayışlarını tezyin edemez gibi geliyor bana... Böylece gençlik hız sayesinde hayat hakkında — geniş bir bilgi toplayabiliyor. Fakat ben bu bilgiyi zait sayıyorum. Çünkü ©o hassasiyetini kaybetmek üzere - dir. Dünyanın aşılmaz sanılan mesa- feleri kısaldı, şimdi her hangi bir fikir en kısa bir zaman zarfında küremizin en ıssız ve uzak yerleri- ne bile varıyor... Yeni düşünce tarzları, — yeni âdetler, yeni ruh Hinduları bile kaplamıştır. İ Diyorlar ki son kırk yahut elli sene zarfında fen sahasında elde edilen terakkiler şiir ifadesini za- yifletmiştir. Ben buna inanmıyo- rum.. İlmin getirdiği zenginlik ça- ğı, muhakkak ş'iri öldürür mü?; Öldürmemesi lâzım; bhele genç nesillerde hiç de böyle olmamalı - dır. Çünkü şiir bilhassa — gençliğin başlıca vasfıdır. — Fakat bu öyle bir histir ki — nemalandırılmazsa, çabuk kaybolur ve bu ziya gayri kabili tamirdir. Onunla birlikte de hayatın bütün tazeliği ve bütün güzelliği gider. Trcakyada tetkikler Tekirdağlı şairler Tekirdağ muhabirlmiz yazıyor: Tekirdağ, şiirlerini kanlı sul- tanlar için kılıç gibi kullanan bü- yük vatan şairi Namık — Kemal merhumun yüzlerce sene — evvel daha birçok halk ve saz şairleri ye. tiştirmiştir ki bunları aşıkane şiir- ler yazmakla vakit geçirmişlerdir. | Bunlar arasında memleket hal- kınca bilinen Piri Çelebi, Cafer, Bezmi, Remzi, Hasan ağa, Derviş Ahmet ve Malkarada doğan (Nev'i) tanınmıştır. Piri Çelebi: Asıl ismi Mıııufı1 olup (1150) senesinde ölmüştür. Bu beyit Piri Çelebinindir: “Bilinmez nice gündür ey seba yarim ne âlemde, Kiminle — salmır ol lâle ruhsarım ne âlemde?,, Cafer Efendi: Tekirdağında doğan ve yaşayan Cfer Efendi . şehrimizdeki Rüstem Paşa cami- inde müezzinlikle iştigal etmiş ve (1149) senesinde son nefesi ver- miştir. Cfer Efendinin bir beyiti aşğıdadır: * “Ne gecem gecedir. ne güdüzüm gündüz benim Cafer, Yetürdüm gündüzüm billâhi hayfa gönlüm eğlenmez.., Bezmi Efendi: Asıl ismi Meh- met olup Hicretin 11 inci asrı sonlarında yaşamış ve (1149) ta- rihinde vefat etmiştir. Bu beyit Bezminindir: “Meyi nabı satar piri mügân havfi | yasak tulmaz; Gelen rindeni yollar yerine hiç bir çanak tutmaz., Remzi Efendi: Asıl ismi Os- man Remzi olup şair Remzi Efen- dinin biraderidir. (1137) senesin- de ölmüştür. Bu iki beyit Remzi Efendinindir: “Kızıl elmaya değişmem — zekânın sultanım, Gerdanın Âkdenize, lâlini —mülkü Yeııen'ı:.ıl *Yadı mir'att ruhu kendi lebinle Remzi, Şimdi nöbet ml -verir tutll — şeker şikene,, Hasan ağa: Tekirdağında yetişip genç yaşta (1140) senesinde vefat eden Hasan ağanm bir beyiti: “Sakın aldırma elinden gamı zinhar Hasan, Mülâzım Norman 1865 numaralı mahpus Casus lagiliz zabiti mücellid yamaklığı yapıyor 186 numaralı mahpus İngilte- redeki Maidstone hapishanesinin | en münzevi adamıdır. Bu mahpus yabancı bir devlete askeri esrarı satmak suçiyle 1933 yılında beş! seneye mahküm edilen genç mü- lâzım Norman B. Stevart'dır. Hapse atıldığı gündenberi mah- pusların hiç birisiyle konuşmamış ve hapishanenin içtimaf ve spor faaliyetlerinden hiç birine iştirak etmemiştir. İngiliz hapishanelerinde, mah- pusları bedava beslemezler, hapse tıkılanların her birisine iş gördü . rürler. Sabık zabite de hapisha- ne matbaasında mücellit yamaklı- ği işi verilmişti. Vazifesi, ciltle- necek eski kitapların kapaklarına | tutkal sürmekten ibarettir. Bu çok can sıkıcı ve yeknasak — bir İştir. | Gündüz sabahtan akşama kadar i- şini gördükten sonra geceleri yat. | mak için hücresine çekilmektedir. Hapishanede biricik arkadaşı sağır ve dilsiz bir mahpustu. Ara- larında el ve ayak işaretleriyle an- laşırlardı. Şimdi ise bu sağır ve dilsiz mahpus hapishaneden çık - mış eski zabit de arkadaşsız, tek başına kalmıştır. Hapishanede kendisini yegâne Nice demir ki senin yarr vefada-| ziyaret edenler, hâlâ sorgularına rındır.,, Derviş Ahmet: Tekirdağ aha- Tisinden olan Derviş Ahmet (1157) senesinde vefat etmiştir. Muhtelif lisanlarda şiir söylediği rivayet edilmektedir. Bir beyitini naklediyorum: “Derviş bana — cevretme de ol yarı eefakâr, Bazı olmalı Hazreti İsa ana billâh...,, A. Hamdi Yazan: W.N.Ewer | İtalyada iktısadi buhran en son kertesine varmış bulunuyor; işsiz « lerin sayısı milyona yakın bir ye- kün tutuyor; devlet varidatı bütçe- | nin büyük açığını bir türlü kapa- yamıyor; ticaret müvazenesi yıl - dan yıla aleyhte olan dehşetli a - çıklar veriyor; devlet bankasında- ki altın mevcudunu elden kaçırma- mak için İta'yan sanayiinin ha - riçten tedarik mecburiyetinde ol - duğu ham madde ithalâtı bile tahdid ediliyor ve bütün bunlara rağmen Senyör Musolini Habeşis- tana hücum için harıl harıl hazır- lanıyor; etok dolusu paralar har « cıyarak Afrikaya ordular gönder.- meğe kalkışıyor! Bu tezatlar kar- şısında insan kendi kendine s0 - ruyor: Duçe, bu blöfü acaba — sadece faşistleri onurunu okşamak ve| kendi kurumunu yatıştırmak - için mi yapıyor?. Bana kalırsa bütün — bu askeri hareketleri, bayrak alayları ve ti- yatro sahnelerini andıran atıp tut- malar sadece blöften ibarettir ve Duçe bir Habeşistan muharebesini aklından bile geçirmiyor. Müstemleke muharebeleri hem kötü, hem de çok tehlikeli bir iştir. Senyör Musolini bunu — İngiliz müstemlekât tarihinden çok güzel öğreneb'lir. Hele Habeşistan gi- bi bir ülkede ucuzca elde edilebi - lecek bir muzafferiyete hiç de im- kân yoktur. İkinci bir Aduanm tekrar vuku- | wen büyük — ihtimâller vıdır.. 1896 martında Habeş askerleri İtalyan ordusunu Aduada tam mâ- nasiyle pataklamıştı. İtalyanların Habeşistan istiklâ - line bir nihayet vermek ve burası- nı bir İtalyan müstemlekesi yap - mak için girişimş oldukları o sa - | vaşta İngilizler de muvafakatini | vermişti.. Faşistler ise o muharebenin ha- | | kikatte bir galibiyet olduğuna dair durmadan propaganda yapmakta | masallar uydurmaktadır, Hattâ o | muharebenin — yıl dönümleri bile |tes'it edilmektedir. — “Corriere della Sera,, gazetesinin en büyük | puntolarla yazıdığı şu başlıklara bakm: “Adua Pagino d'ercismo İtali - ans,, Adua İtalyan kahramanlı- ğının bir Hmsalidir!.. Fakat Musolini ile generalleri - nin ahvale daha iyi vakıf olduk - larını sanıyoruz, İtalyanın yeni bir Aduayı göze | aldıracağını hiç de sanmıyorum .. Fakat her hangi bir pokercinin de | size söyliyebileceği gibi blöf yap - mak oldukça — tehlikelidir. Farz. delim Habeşliler bu blöfü gördü - |ler. Farzedelim ki Musolininin devam etmekte olan harbiye ba-| kanlığı memurlarıdır. Aile ziya- retleri pek nadirdir. Hapishaneye girdiğindenberi | annesinin kendisini görmesine an cak iki defa müsaade edilmiştir.. Yazdığı mektuplara da ancak al- tı haftada cevap alabiliyor. Çünkü bu yazılar ve gelen cevaplar hapis. hane idaresince kontrol edildikten sonra sansör icin harbiye bakan- lığına gönderilmektedir. Mahküm, #rha iki yıl hapisha-|, nede kalacaktır. /| için zabitlere | “bronz,, madalya'ar veri!miştir. dikte etmeğe uğraştığı ağır tazmı nata yanaşmadılar.. Bu son haftaların — bütün atıp tutmaları boşa mı gidecekdi? Her halde büyük bir devlet olan İtal * | yanın, atıldığı meydandan geriye | dönmesi her tarafta fena tesirler yapacaktı. Geryie dönmeyip te Uluslar Ku- rumuna aza olan bir millete çul ** lansaydı ne olacaktı? Bu kurumut diğer üyeleri bermutat ses çıkar * mayıp seyirci mi kalacaktı? İşte zor bir mesele daha! Bunun içindir ki İtalyan Habeş meselesi karşısında bütün Avrupt dış bakanlıkları sinirlenmiş, bü * yük üzüntüler geçirmişti. — Hele Fransızlar ne kadar da çırpınmış * lardı?. D Fransa “Alman tehlikesine, | l karşı Duçeyi elde etmek için az mı uğraşmıştı?, İta'lyan Afrikada ser- güzeşte atılmış olsaydı, Avrupada» D ki krymetinden yarısmı kaybede * cekti. İşte Fransızlar da — bundaB telâşa düşmüşlerdi . Duçe bu telâşı yatıştırmak için İtalyanın 7.000.000 ilâ 8.000.000 silâhlr asker çıkarabileceğini bü « tün dünyaya yüksek perdeden Tânt etti. Kendi gazetesi olan (Popor | 4 lo d'italia) —da şunları yazıyor: dimi “İtalya hem ruhan, hem de teke bktaj nik bakımından mükemmel bir su” | mapi rette hazırlanmıştır. O, Avrupa * baz nım mukadderatmı tayin eden ve ken edecek olan — devlettir. — İtalya w kendi hukukunu kendi vazifelerini 8i İ we kendi mukadderatını ııudnh * Mlark ür.,, n Demek ki Musolini Megalomani | (” buhranlarının en had devrelerin « den birini geçiriyor ki tam bu es“ | tlini nada hiç de iyi yapmıyor. , e Musolini makalesinde — “Garp | © milletleri, alçak bunaklardır,, di | — yor. Kendisine güvenen Fransız ve K Ingiliz devlet adamları — için hoşa | gidecek söz doğrusu!.. İtalya “Medeniyetin bekçisi,, * dir, diyor. Öyle ya bütün Afrikayi seferber etmekte olan Habeşl'le * re karşı Duçeyi korumak için be * yaz ırk mensupları elele verme * NL . Habeş'stan hukuku düvelin ta * rif ettiği vechile “mütearrız bif mil'ettir,, . Silâh almak için uğra * Şıp duruyor, Habeşistan dünyaay bir tehlike teşkil ediyor; sulhper * ver İtalyayı tehdit ediyar!.. Bu sözler size deli saçması gibi gelecek amma bunlar !talya hükü” 'ı. met'nin ileriye sürmekte oldul" ; idd'alardır. Bun'arın hepsinin fevkinde de k h tuhaf bir iş olmuştur: — Val - Val hâdisesinde bulunmuş olan İtal * yan kıt'atının hepsine nişanlar dâ* | gıtılmıştir. “Askeri yararlık'artır “gümüş,, efradü L'Ii:—'—"ı BC Y ETEFET L S Habeşistan İtalya mütalebatımi! kabul edip de işi kısa — kesmemit olsaydı Fasist i“aresi çok çet'n VE içinden çıkılmaz bir vaziyete dü” şecekti.. " O News Chronidl Nşî T TE NN DS » (Ş e

Bu sayıdan diğer sayfalar: