16 Mayıs 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

16 Mayıs 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

12 — Banka kâtibi ile kaçan prenses | nnn No:1 Nevyorktan yazılıyor: Sabık İspanya — «kralr Alfonsun yakın akrabasından — 21 yaşmda ) prenses'Kristina Torlonia geçen | gece bir banka kâtibi olan 26'ya - şında,Danyal Lord'adli — adamla | kaçınış ve sabahın — saat ikisine doğru Nevyork civarındaki Harri- son köyünde oturan bir sulh hâki - mini derin uykusundan uyandıra - rak nikâhlarını kıydırmışlardır. | Buntlati sonya yeni gelin “Neov - yorka annesi — prenses Elzi Moor Toslonin telefon ederek mesele- l yi bildirmiştir. Prensesin annesi aslen Amerika- | hdır, Evvelce İtalyalı pren 'Törlo - | mia ile evlenmişti. Bu prens | bundanr iki sene evvel TI yaşında | ölünce prenses yurdu olan Ameri- k nmüş ve ovakittenberi Nev | yorlla yaşamıştır. ST SAÇ Y » AYemi iktidar ve bel ge gini, sinir zafiyetini giderir ORMOBi UTUSUNDAN ÇIİKAR Her eczanede — bulunür Kutusu 150 kuruştur. Adres: Galata, Posta Kutusu 1255 Müderris K. Kömürcüyan Mektep,'bdnka, Şirket've kütüpha- | nelere Mmohsus deri'kitaplür: | Yenl harflerler tenzilli bedeli —kr. Amell ve tatbiki kambiyo 85 Yeni muhasebe usulü 122,5 Tiçari malümat ve bankacılık 105 Iktisad ilimi B7,5 İhtisas muhasebeleri YI5 (Şirket, szhayi, zirtat Ve banka) tica- ri'Ye Mi hesap 70 Düğüritma cetvelleri Cyeni Takam- lârla). 56 Bağlia satış yevi : İkbal kütüphnnesi ZAYI — İnkilâp tarihi karnemi kaybettim. Yenisini alacağımdan a. kisinin hükmü yoktur. Fen Fakültest-Beznermektebi son sınıfında 36 Hasan | zaman, orada, öÖlü kafalarından | şekil almıştı. Erostikme iflerin - | bisesi su kesilmişti. Usu damlaları izler bırakarak yu - a Te Mara Ufuk birdenbire kararmıştı. AF- rikanın — ortasında — çök seyrek rastlanan bu hâdiseyi yerliler hayra yormuyorlardı. Halk kulübelerine köşuşmuş tu.'En azı dörtten aşağı ölmiyan mileler, havanım bu ani kararma -| sile, zifiri bir hale yiren çatıları- | nın altına sığınmışlardı. Onlarca çok defa tecrübe edil: mişti. Atalarının anlattıkları hi - Kkâyeler Kâlü külaklarında çınlı - | yordu: Dölaşan felâket acabal hangi ailenin damında çöreklene- cekti? | Kulübesine girmekte geç kal . mış, bir genç kız koşarak ancak yetişebildiği meydanlığa geldiği yapılmış duran ehrama — çarptı. Bu çarpış İki kafa tasını yerinden| oynatmıştı. Yüzlerce kurüu kufa, korkunç takırtılarla meydana ya yıldı, Bu sırada çıkan — kuvvetli bir rüzgâr tozu dumana karıştır- di; kulübelerin âğaç dallarından örülmüş kapıları gıcırtılarla ka - pandı. Genç kız, kulübesine girmeye muvaffak olamamıştı; Hemen si- perite sinerek kendisini koruma- ya çalıştı. Bu müthiş rüzgârın bir yağmur getireceği belliydi. Nitekim öyle oldu. E Her bir-damlası kuru ağaç dal. larında, taze ağaç yapraklarındı birer-kırbaç gibi şaklayan yağ -| mur başladı. | Bir-an içinde rüzgâr bir bıçak-| la kesilmişçesine durdu; göklere doğru yükselen toz — bulutu, ııı! tüne'su boşaltılmış bir alev gibi, sindi. Karışıklık çok sürmedi. Yağ - murun dinişi de gelişi kadar ça - buk oldu. Gene - gıcırtılarla açı | lan Niyam Niyam kulübelerinden çikolata rengi korkunç çehreler göründüğü zaman suya süsamıs kızgın topraklar yağmur suların: “çoktan emip yok etmişti. "MARA... Bu isim —yağmurdan kaçamıyan genç kızm-adıydı. Sı Til #iklam olmaştu. — Toplanma mış, taranmamış saçları islanınca yapışkan ve büsbütün — fena bir den örülmüş, diz kapaklarma ka dar yalnız önile arkasmıörten c' Düzgün ve-çikolata rengi deri - sinden, ayağa kalktığı — zaman larından birisiydi. Bademi andı- ran gözleri üstünde kavisli kaşla-| rı vardı. Tombul yanakları aras sında sıkışıp kalmış güt burnunun; altında -— aslımnda çok — kâlın - dudakları göze © kadar misbetsiz görünmüyordu. Süratle kulübeden içeriye gir di. Aydmlık için tepeye yakın bir “yerde brrakılmış açıklıktan süzü - Tenişik azdı. Dişarıki —aydımlığa alışan gözleri evvelâ hiç bir şey ORMANIN KIZI Vahşi hayvanlar âarâsında ve Afrikanın balta görmemiş ormanlarında geçen aşk ve kah- Famanlık, heyecan, esrar ve tetkik romanı Yazan: Rıza Şekib samm Elbette Niyamniyam kızı Maranın bu durgunluğuna sebep olacaktı rısından fazlası dönemediği hal göremedi. Fakat az sonra lügede' yere ötürmüş ihtiyar babasile ihtiyar ânasını sezdi ve kısaca: — Mutkanut (*).. dedi.. Babası, anası — ayni zamanda cevap verdiler: — Müketüt (**).. Mara, başka bir şey söyleme- den gitti, yatağınım yanina otur duü. Boynündan aslan dişlerinden yapılmış kolyesini çıkardı. Yanma bıraktı. Uzun parmak-, Tarımıı vücudünda dolaştıratak - laklığı gidermeye çatıştı. Rabası kızlının bu, günlerdenberi süren durgunluğum u hiç te hoş görmü yordu. —— Mara, dedi. Islandın mı? «— Evet, baba... — Gök kuüdurduğu zaman n2- redeydin? — İncir ağacı altında.. — Gög kudurmadan niçin gel- medin?.. — Geldim.. Fakat meydanda yakaladı.. Kapıyı arkadan kapa - Mıştmuz.. — Niçin seslenmedin? Mara, cevap vermedi. O sus - mayı tercih etmişti. Babasr üstelemedi. Horama, kabilenin en zavallı erkeklerindendi. Hele üç sene içinde birdenbire| çökmüştü. Yaşı kırkr aşan bu ihti- 'yar, vahşi, Marayı tam on bir ka- dmn değiştirdikten sonra meydana getirebilmişti. Gençliğinde ele a - vuca sığmaz bir — delikanlIr idi. . Şimdiki reislerinin babası Ba şiyamanza ile beraber — çok defa aslanlı kükümdardan öç almaya gitmiş ve savaşa gidenlerden ya 'de o, dönenler içinde bulunmuş tu. Horamayı bu savaşlarda göster- diği kahramanlığa mukabil, zaten âdet olduğu veçhile, Başiyaman - za kendi elile — evlendirmişti. Bu ilk evlenişinde-çocuğu olmamış - tı. Bir, bir daha, bir daha tam on defa evlendikten tonra ancak on birinci ve şimdiki karısı Bunga- dan Marası dünyaya — gelmişti. Kabilesi içinde mevkiini de te min edeceği sırada ihtiyarlık ya- kasma yapışmıştı. Artık — #avaşa gidemiyordu. Ön dişlerini keskin- tetmek için bileye bileye bitirmiş nihayet kökünden — söktürmek mecburiyetinde kalmıştı. İşte bun dan sotira da kabilesi içinde bür- bütün gözden düşmüş, kabilenin —Müide R Topkapı dışındaki aile bahçesini Yarın açıyoruz Saygılı müştrilerimiz için büyük fadakârlıklar bu bahçeyi çok asri vesevimli bir hale koyan Sirkecide Bahçe'! Lokanta sahibi Bay Ali Rıza tahtı idaresine günü saât 14 Cuma kırk beş yaşında — dişsiz bir yüz karası haline gelmişti. Mara, oturduğu yerde gittikçe | durgunlaşıyor ve gözleri dalıyor: du. Kızının bu halini gören anasvı yaklaştı. Bu kuru, düşük göğüslü bir kadındı. Yanaklarından alnına doğru çıkan düğmeler — yüzüne daha korkunç bir mâna veriyor du. Kabarık saçları dökülmüştü: — Mara!, omuzlarına Cevap vermedi. Yalnız anası - nın sesile toprağa mıhlanmış göz. lerini kaldırdı — Mara, söyle nen var?, — Bir şeyim yok.. . — Söyle bana.. İhtiyar babana acı... O son günlerini — yaşıyor... Buğgün yarın etini dostlarımız paylaşacaklar. Onu böyle bir gü nünde üzme.. bana., Senin — Bir şey yök.. Maranımn bu kat'i cevabı karşı- sında Bunga da fazla ısrar etme- di ve çekildi. Kulübede bir ölüm havası es. miş gibiydi. İhtiyar ana düşünü - yor, baba, kafasını başka şeyler- le yormak istemiyor, Mara meş - gul olacak ve kendisini o dakika da oyalıyacak bir iş arıyordu. Mara, nihayet aradığını bulmuş| gibi yerinden kalktı. Bir gün evvel, daha — olmadan topladığı kokarorozu aldı. Onu lâpa haline getirdi. — Toprak biz tencereye koyarak ateşe bindir - Şi di. İçine, bir tahta parçasile ka - rıştırırken, su boşalttı. /Bunu böz:| lece kaynatacak, sonra şeker ka-! mışı şirası koyarak öğle yemeği" yapacaktı. Kulübenin sessizliğini —dışar dan yükselen haykırışlar bozdu. Mara o kadar dalgındı ki bu Şıykırı,lm işitmedi bile.. Fakat anasile babası korkunç yüzlerini kulübenin kapısından uzattılar.. Koşuşanlar vardı. İhtiyar Horama, uzaktan gelen bu bağırışın mânasını anlamıştı. Karısımı iterek acele — yatağının yanıma döndü, keskin — bıçağını kaparak iskelet — bacaklarından umulmuyan 'bir çeviklikle uzak - | Taştı. (Devamı war) (*) ve (**) Niyam Niyam - li- sanında kulübe içinde selâm alıp verme. ihtiyar edere! almıştır. den 22 © ye kadar mükemmel ıncesaz Ucuz ve çeşid mezelerle envai içkiler 15 MAYIS SŞikâyetler temenniler: GÇ FK AAA AD NLTT CA 1935 Zavallı bir mekte hademesi Aldığımız — bir mektubu aynı Yazıyoruz: Ben yirmi yıl İstanbul mektep * lerinde hademelik etmiş altmı dört yaşında bir ihtiyarım. Geçef yıl İstanbul lisesine bağlır tatbikaf ilk mektebinde hademelik eder* ken bir gece mektepte elektrik ol! madığı için karanlıkta taşan su de polarımı kapatmak için çılmirl), tavandan taşlığa düştüm, sakat' Tandım. Mektep beni hımhıneyî kaldımdı ve bir ay sonra hastaha neden sakat kalarak çıktım. O ze' man: — Sen sakatem, artık bir işe ya' ramazsın!.. Diye beni mektepten çıkardıla' ve elim böğrümde sokak ortasın * da kaldım. Bir buçuk yıldır maaril makamlarından'baş vurmadığır yer kalmadı, fakat derdime bir çare bulamadı.. Vazife görür ken düşüp bacağı kırılan bir adat bir mağazada, uşak, bir fabrikaı amele olsaydı ona elbette bir ik ramiye falan olsun verirlerdi. Bi ise tam yirmi yıl mubtelif mek teplerde vücut yıpratmış, sakal ğartmış, ve sonra da bir gece va zifesinde bacağını kaybetmiş bi emektarım.. Şimdi bu halde — ben ne yapa' kime avuç açabilirim?. Bir buçu yıldır elimde avucumda olan b ©n para da bitti.. On parasız, yef siz, yurtsuz sokak ortasında kal dım.. Maarif benim gibi ihtiyar b emektarı bağazı tokluğuna ol hafif bir işte kullanamaz mı ömrümün sonlarımda — bana bi ikramiye falan vererek beni sok: ortasında sürünmekten kurtai# maz mı ?. Şaşırdım, kaldım, Tanri- riz! için bana bir akıl öğretin!.. Eski ve sakat mektef hademesi: İslâm DOKTOR .. Kemal özsan Ürolog — Operalör Bevliye Mütehassısı Kraköy — Ekselsiyor — mağ yanında. Her gün öğleden sont?) 2 .den 8- € kadar.. — Tel: 4i Müzayede ile fevkalâde satış 1935 Mayısın 17 inci Cuma günü bah saat 10 da Bayoğlunda T! de Eski Talimhane meydanında Dede caddesinde Şevbeni apartırı 2 numaralı dairesinde mevcut ve Hanri Mitraniye ait gayet zarif satılacaktır. 8 parçadan mürekket? akaju kaplama gayet zarif asri yatak oda takımı, gene <'aju kap asri diğer ufak bir yatak oda oymalı meşeden mamul Renesans müzeyyen bir büfe ve müsa, nsri mek oda sandalyeleri, bir kanapt iki koltuktan mürekkep emaalsiz sız vaşetinden memul yazıhane İ gene üç parçadan mürekkep kanape takımı, Sövres vazolar ve kemmel Sövres bir bonboönier, Martin emsâlsiz bir vitrin, 1 wald ve Bavaria tabak - takımlartı M çay takımı Hayli vazolar, biblol saire Berndorff markalı 76 a mürekkep mükemmel bir çatal takımı Singer dikiş makinesi, sandalyeler İngiliz bir bronz | bağa bir tuvalet takımı vesair ev . Güzel bir gramolen / dandelti”” cemi bakları, (11589) Dr. Hafız Cemal Dahiliye Müteharsısı Cumadan başka gün! (2,5 dan 6) ya kadar İstarbi | vanyolundaki (118) 'numa! susi kabinesinde hastalarım' * eder. Muayenehane ve ev T8T 22398, Kışlik teleforu 21047"

Bu sayıdan diğer sayfalar: