22 Mayıs 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

22 Mayıs 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

lhnan l ne iyi! Nefes nefese karakola girdi, ko- Miserin yanıma çıktı: — Yazıhaneme bir hırsız gir Mmiş ve kasamı açmış. — Pekâlâ.. Hırsızı 24 saat son - —Ta yakalayıp hapse tıkarız. — Yak, yok, hapse sokmayın.. ez., Kasayı nasıl açtığını ba-| Na tarif etsin, Davamdan vazgeçe- rim, ı — Anlamıyorum. — İki ay var ki kasamın anah tarını kaybetmiştim, bir türlü aça Mıyordum da!, Rüyada takib bire uyandı: — Aman ne korktum, Rüyamda evimize hırsız girdiğini gördüm . Uykum'kaçtı. Kabil değil uyuya- mam. Kocası cevap verdi: rüyada benim hırsızı tutarak po- lise teslim ettiğimi gör! — Hey bana baksana! Bu merdi- Yenle ne yapıyorsun? Hırsız — Hangi merdiven? Dünkü ve bugünkü î kadın Müşhur bir Amerikalı mizah | Muharririne dünkü kadın nösliyle bugünkü kadın nesli arasındaki farkı sormuşlar, şöyle cevap ver - Miş: — Başlıca fark toz meselesir. dedir. Dünkü nesil, evin oşyası ü zerinde toz ioplandı diye üzülür Ü. Bugünkü nesil “burnumda Budra denilen toz acaba kalmadı M? Acaba burnum parlıyor mu?,, diye üzülüyor! — Brakın yahu! Biraz daha kala- yım, yüzmeği öğrenmeğe başlamış- tım! a —t H Erkek — Korkma karıcığım, tehli- ke yok! Ben yanındayım! Itirahat etmeli! ten sonra: ; Kadın endişeyle sordu: Hırstz — Bari müsaade edin de eve, t:,“"“' edeyim, yemeğe bek- le şu dilimin haline bir bakın! ihtiyacı pek fazla! Gece uyurlarken kadın birden:| — Öbür tarafına dön! Uyu! Ve Doktor, kadını muayene - ettik- '-'V — Yalnız o kadar mı doktor, he- — Biliyorum.. Onun istirahate| ,, İhfyatı seven paraşüteli! Telefon işliyor Yazıhanede muvakkaten bozul muş olan telefonu tamir etmek i- çin, bir amele gelmiş, lâzmm olan i- şi yaptıktan sonra yazıhanenin sa hibine dönerek: — Makineniz hazırdır. Herham- gibir yere telefon ederek bir tec- rübe yapmız. Demişti. Bunun üzerine Ahmet evini aradı ve: — Sen misin karıcığım? - Diye söze başladı. Fakat tam bu sırada muüthiş bir gök gürültü- süyle şimşek çakmmca telefon telle- ri gene bozuldu ve Ahmet maki neyi elinden bıraktığı gibi masa: sına koştu. Sersemliği geçip de tekrar ayağa kalkınca cevap bek lemekte olan ameleye döndü: — Karımın ta kendisiydi.. dedi, telefon işliyor! — Mühim bir şey yok, dedi, yal-| *” nız biraz istirahate ihtiyacınız var. b Seyyah — Buranın havası çok fe- nadır demişlerdi. Genç yerli — Uydurmuşlar! Bakın m buranın en yaşlısıyım, otuz yaşı- na bastım! Sigorta parası Sigorta şirketi memuru izah et- meğe çalıştı: — Maalesef kocanızın ölümün: den dolayı şirketimiz sigorta para- sı ödeyemez. Çünkü kocanız ha- yatında yalnız yangına karşı - si- gortalamıştı. Ancak yanmış ol - saydı ödeyebilirdik. Kadın şöyle dedi: — Biz bunu düşündük de ko cam öldükten sonra cesedini yak- tık! Garson — Bak karıcığım, bir ay böyle idman edersem — tayyarelerde iş bulabilirim! Sarhoşluğu bırakmış Köy papazı ayyaşlığı ile meş- hur bir köylüye yolda rasladı: — Yavaş yavaş nefsini ıslâh et- tiğini görüyorum da çok memnun oluyorum. Dün seni senelerden- beri uğramadığın kilisede gördün. — Ha, evet! Meyhaneye git - mek için evden kaçmıştım. Peşi - me düştüler. Beni bulamasınlar diye kiliseye girdim. Çünkü ora - sını aramak akıllarına gelmezdi!. müdürü (pehlivana) — ?ı.l'_f;' Didip onu işten çıkardığımı Hdt bulunur musun? 1 Çılgın âşık Çılgımnca âşıktı. Sevgilisi seya- hatten dönünce hemen istasyonda karşıladı: — Mektubunuzu aldığım zaman bilmezsiniz ne kadar — sevindim. Sevincimden zarfı açmadan önce üstündeki pulu öptüm. Düşündüm ki bu pul sizin nazik dudaklarını- za sürünmüştür. Kadın: — Vah vah! dedi, bilseydim pu lu dudaklarımla ıslatırdım. Bense şimdiye kadar pulu hep köpeğimin burnuna sürüp ıslatmağı âdet et- miştim! v Kadın — Bir dakika aynamı tutu- versene, Burnumun ucü parlıyor galiba.. Baksana herkes bana bak> yer! Yağmurdan kaçarken.. . Misafir artık eve postu sermişi Ev sahibi nihayet dayanamadı. Bir gün nazikâne işi anlatmak istedi: — Sizin seyahat epey uzadı, ço- luk çocuğun sizi göreceği gelmiş: tir, Misafir olur pişkinlerden de gildi, hiç oralı olmadı: — — Hakkınız var, dedi, bunu hiç düşünmemiştim. Derhal bir telg- raf çekeyim de onlar da gelsinler, birkaç hafta size misafir olup bir- likte İstanbulu gezeriz! Ka l Güneşin tesirleri,

Bu sayıdan diğer sayfalar: