3 Temmuz 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

3 Temmuz 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kadıköyün yeraltı sokaklarında gezinti HABER — Akşam Postası Kuyunun içindeki gizli yol Kaçakçıların deposu halinde de kullanılmış Modadayız.. Plâjın tam arka - sıma tesadüf eden yerde — yüksek bir koruluk var. Bir çok kimse - ler güneşin yakıcı — sıcaklığından kurtulmak için buraya sere serpe oturmuşlar.. Hem dinleniyorlar, hem de plâjda yıkananlarla Mo - da koyunun doyulmaz güzelliğini seyrediyorlar. Biz bunları sağımızda bıraktık. Bir metre kadar boyunda dikenli telleri atlayarak bir mısır tarlasma girdik. Mısırları aralayarak otuz metre kadar ilerledikten sonra ö - nümüze resmini gördüğünüz bü - yük kuyu geldi. Metzeler anlattı: — Burası bir Alman baronu - nun malıdır.. Söylendiğine göre zavallı adamım karısı sinir hasta - lığına tutulmuştur. Nöbeti geldiği zaman kendisini korkutmak lâzım geldiğiğinden adamcağız tabanca- sını çektiği gibi havaya bir kaç el ateş etmek mecburiyetindedir. Ancak bu silâh seslerinden şon- rak kadının aklı başına gelebili - yor.. Ve buhranı atlatabiliyormuş Esrarengiz kuyu — Bu gördüğünüz kuyunun için: de tıpkı masallarda — olduğu gibi muntazam bir yol vardır. — Biraz sonra beraberce burada dolaşaca - ğız.; Kuyunun içine baktım.. — Otuz metre kadar derinde su vardı. Ve kuyunun içi gittikçe genişliyordu . Ayni zamanda ağzında işlemeyen büyük bir demir tulumba duruyor- du. Bu şekliyle kuyu sonradan ve kolaylıkla su elde etmek için ağzı daraltılmış ve bir tulumba takıl - mış bir bostan kuyusuna benziyor- du. Ben kuyuyu bu şekilde tetkik e - derken Metzeler demirleri arala - dı. İlk önce bacaklarını, sonra da bütün vücudunu kuyudan içeriye sarkıttı. Bir kaç saniye sonra kay- boldu. Gözlerimi kuyunun karanlığına alıştırarak bakıyordum. — Alman mütehassıs kâh demir — borulara, kâh duvarlara tutunaraka hakika- ten bir merdivanden — iner gibi sür'atle dibe doğru yaklaşıyordu .. Bu suretle kendisini bir müddet takip ettim. Sonra birdenbire kay- boldu.. Gözlerim karanlığa iyice alıştı - ğı halde onu bir türlü göremiyor - dum..*Metzeler kaybolmuştu. Bir kaç saniye sonra — kuyunun içinden bir ses yükseldi. — Haydi! Siz de inecek misi - niz?. Dikkat ettim, kuyunun — on, on beş metre kadar derinliğinde birkö şeden Metzeler'in başı görünüyor- du.. Tünelin ağzı her halde bura - dan başlıyordu. Kuyuya iniyorum | Bir müddet tereddüd ettim.. Fa- kat Metzeler'in sesini ikinci defa duyduktan sonra ne olursa olsun diyerek kuyuya inmeğe karar ver- ! dim. Ayaklarımı demirlerin arasın - dan sarkıttım.. Tam kendimi içe - riye bırakacağım zaman kulağı - mın dibinde bir ses patladı: — Hey ne yapıyarsun orada ?, Gayri ihtiyari titreyerek başımı çevirdim.. Palabıyıklı, iri yarı bir - adam başımın ucunda — duruyor, beni ters ters süzüyordu. Kıyafetinden bahçıvan olduğu - nu anladım. — Hiç! Şu yerin altındaki tü - neli görmek için iniyorum.. Adam cevab vermedi.. Bundan istifade ederek sordum. — Siz hiç buraya indiniz mi ? Bir müddet sustu. Sonra omuz - larımı silkti: — Çok şükür aklımı kaçırma - dım... Ben daha fazla birşey söyleme- ge lüzum görmeden kendimi ku - yunun içine doğru sarkıttım.. Bah- çıvan her nedense — beni şüpheli bulduğundan kuyunun başından ayrılmadı. .Yanı başına uzandı, ve lâkayd bir tavır aldı.. Kuyunun içinde borulara ve taş- lara tutunarak ve basarak iniyo - rum.. Dışarıdaki bunaltıcı sıcağa mukabil burada ıslak bir serinlik var.. Kuyunun ağzı küçüldü, kü - çüldü, küçüldü.. Birdenbire ken - dimi bir buçuk metre kadar yük - seklikte bir tünelin ağzında bul - dum, 8 Kuyudan aşağıya inmek hiç de sanıldğ gibi zor ve tehlikeli bir şey değilmiş.. Bilâkis çok kolay, hattâ eğlencelidir bile diyebili - vım, tünelin içinde Tümnel çok munatzam ve kuru ... Biraz eğilmek şartiyle gayet ra - hat yürünebiliyor.. Ellerimle du - varları yokladım. Gayet mücellâ.. Bu esnada Metzeler elektrik lâm- basını duvarlara çevirdi.. Bu du - varların hemen yarısına kadar çi- mento ile sıvanmış olduğunu, fa - kat üstünün eski Bizans kemerle - riyle örülü olduğunu gördüm. İza- hat verdi: — Umumi harb sıralarında bu kuyular kaçak benzin deposu ola- rak kullarılmış.. Onun için duvar- | ların yarısı çimento ile sıvalı.. Ec- nebi gemilerinden motörlere yük - lenen benzinler gece vakti Moda - ya getirilir. Ve oradan buraya istif edilirmiş.. Tünel alabildiğine - zun olduğundan dünya kadar ben- | zin saklanabilirmiş.. Bundan son - ra benzinler yavaş yavaş çıkarılır, ve elaltından satılırmış.. Metzeler hem bunları anlatıyor, hem de kuyunun içindeki yoldan yürüyordu. Ben de kendisini takib ediyordum. Daha — ilerilerde çi- mento duvarlar bitiyor, ve bu yer - altı yolu bütün eskiliği, ve bütün hususiyeti ile meydana çıkıyordu. O kadar ilerlediğimiz halde tüne - lin havası bozulmuyordu. — Bunu söylediğim vakit, Metzeler şu ce - vabı verdi: — Daha ilerilerde hava kuyu - ları vardır. Buradan daima hava gelebildiğinden hiç bir vakit ha - vasız kalmak tehlikesi yoktur. Eskiler hava ve suya çok ehem- | miyet verirlerdi. Onun için bu tahtelarz yollarda sık sık hava de- likleri, ve kuyulara — giden yollar yapmışlardır. İcab ederse — yerin altından kuyulara kadar gelirler , ve buradan sularını tedarik eder - lerdi. Nitekim içinde bulunduğumuz yeraltı tüneli de böylece iki vazi - fe görüyordu. Hem ileride şimdiki Fransız mektebinin arkasına tesa- düf eden yerde bulunan manastır- dan icabında kaçmak, ve Mada - da bekliyen gemilerle denize açıl- mak, hem de icabında su tedarik etmek için kullanılıbiliyordu. Bu manastırın ismi — İveritzi olması muhtemeldir. Bu manastırın altında buulnan diğer yollardan doktor Mahmud Atanın evinin bulunduğu yere, ve Altıyol ağzında sanayi müfettişi Danişin evinin altına gidilebilir. — Bu yol kaç metre ğgundadır?. — Yüz metre kadar gider.. Son- ra bir hava kuyusuna tesadüf edi - lir. Fakat bu hava kuyuları kör kuyu sanıldığından, taş ve toprak- la doldurulmuş, bu şekilde yol da kapanmıştır. İşte hava bu kuyu- nun yanlarından sızıyor. Bittabi yağmur filân yoğdıkça kuyulara yığılan taş ve topraklar — içeriye doğru kaymakta ve kuyu yeniden gökmektedir. Bunun üzerine bu gibi kuyular bu şekilde mütema - diyen dolup boşalmaktadır . Istanbulun bir çok — yerlerinde bir türlü dolmıyan kör — kuyular vardır. İşte bunlar yeraltı tünel - lerinin tam üstüne tesadüf eder. Ve yeraltı tünelleri ekseriya bu gibi köy kuyulardan keşfedilir. Bu kuyulardan üç tanesi Frnasız mek- tebinin bahçesinde vardır. Yavaş yavaş geriye dönüyoruz. Ben artık yollara alıştığımdan ko- uzunlu- layca yürüyorum.. Tünelin ağzı - na geldiğim zaman da hiç tered - düt etmeden demirlere sarıldım . Ve kuyunun iç düvarlarına basa basa yükselmeğe başladım, Aşağıdan daracık görünen ku - yunun ağzı büyüdü, büyüdü, bü - yüdü. Nihayet tulumbanm demir- leri elime geçti.. — Bir kaç saniye sonra dışarıda idim.. Metzeler de, biraz sonra çıktı. Palabıyıklı bahçıvan hâlâ ye - rinden kımıldamamıştı.. Bize hay- ret ve şüphe ile bakmakta devam ediyordu.. Başımızda şapkalarımız olmadı- gından kendisine ellerimizle se - lâm verdik, Ve glediğimiz yoldan | geriye döndük.. ü Tlkeikağr MN 15 İ0 ViŞ Yarın da okurlarımı Kadıkö - yünde yerin altında bir saraya da- vet ediyorum Murad SERTOĞLU Dört yaralanma vakası Dün gece dört yaralama vaka. st olmuştur: 1 — Esrarkeş Sabri ile arkada. | şı Fethi, Gazhanede Alinin kah- vesinde aturan Yusufla Eminin üzerine hücum etmişler, Yusufu bıçakla yüzünden yaralamışlar- dır. 2 — Aksarayda pazar yerinde seyyar satıcı Halil, para bozdur- mak yüzünden Ferit isminde biri- sini dirhemle başından yaralamış- tır. 3 — Beşiktaşta Yenimahallede oturan fotoğrafçı Hayik, Yervant ve Mardirss isminde iki kişinin ö- nüne çıkarak kavga etmiş, Mardi- rosu başından, Yervantı gözünün şlundııı varalamıştır. 4 — Maltepede Tepe mahalle- sinde oturan çoban Sevket koyun- larını İçerenköyünde otlatırken köy çobanı Etem yanına gelmiş, kavgaya tutuşmuş, Şevketi ile başından yaralamıştır. “Romanyadan 30000 göçmen gelecek Bükreş, 2 — Bu yıl Romanya- dan Türkiyeye 30.000 göçmen gi- decektir. Şimdiye kadar konso- losluğa müracaat edenlerin adedi 26.270 kişidir. Bunlardan 7262 soydaşımız daha geçen yıldan mal ve mülklerini satmışlar — ve göçe hazırlanmışlardır. Geri kalanlar da ekinlerini topladıktan — sonra göç edeceklerdir. Geçen yıla ka- dar yurdumuza göç edenler ayrı, ayrı pasaport alıyorlardı. Kendilerine büyük masraflara malolan ve yolsuzluklara kapı a- çan bu'usülün izalesi için köy, köy| müşterek pasaport verilmesi hu- susundaki Türk teklifini Romanya hükümeti esas itibariyle kabul et- miştir. Bu hususta Romen makamları- na emir verilmesi bekleniyor. Na- zım vapuru Köstencede beklemek- tedir. Bundan başka Hisar, Ada- na, Adnan, Bursa vapurları da ge- lecektir. Istanbul 3 üncü lera memurluğun: dan: Ohanes kızı Nemrus'a 350 lira mur kabilinde birinci derece ipotekli olup paraya çevrilmesine karar verilen ve tamamına 11,1li lira kıymet takdir edilen İstanbulda Çelebi oğlu mahal- lesi Sultan hamam sokağında eski 40 yeni 30 numaralarla mürakkam bir bodrum, zemin kat ve üst kattan iba- ret beton arme bir mağaza binası 11520 hissede 2800 hissesi açık arttır- maya vazedilmiştir. Arttırma — peşin- dir. Artlırmaya iştirak edecek mülşte- rilerin kıymeti muhammenelerin yüz- de 7.5 nisbetinde pey akçesi veya mil- Mi bir bankanın teminat mektubunu hamil olmaları icabeder. Müterakim vergi, tanzifat, tenviriye — ve — vakıf borçları borçluya aittir. — Arttırma şartnamesi 22 — 7 — 905 tarihine mü- sadif pazartesi günü dairede mahalli mahsusuna talik edilecektir. Birinci arttırması 5 —& — 915 tarihine müsa- dif pazartesi günü dairemizde saat 14 den 16 ya kadar İcra edilecek, bi- rinci arttırmada bedel kıymeti mu- hammenenin yüzde 75 ini bulduğu takdirde üstte bırakılır. Aksi takdirde gon arttıranın taahhüdü baki kalmak Üzere arttırma 15 gün daha temdit e- dilerek 20 — 8$ — 935 tarihine müsadif Salı günü saat 4 den 16 ya kadar dairede yapılacak ikinci arttırma ne- ticesinde en çok arttıranın — üstünde bırakılacaktır. 2004 numaralı İcra ve iflâs kanununun 126 nci maddesine tevfikan hakları tapu sicilleriyle sa- bit olmıyan ipotekli alacaklılarla di- ker alâkadarların ve irtifak hakkı sahiplerinin ve haklarını ve hususile | Zehirli gazlar 38 TEMMUZ — 1935 ilerliyor ! İngilterede “demokratik kontrol birliği,, son yıllar içindeki zehirli gaz faaliyetini ve yeni icad olunan zehir- Ti gazleri tenkid yollu bir kitap çıkar- mıştır. Burada bilhassa diyor ki: “Cenevre zehirli gaz protokoluna rağmen, 1918 denberi, her hükümet kimyevi harp usulü üzerinde kendini yercesine araştırmalar yapnuştır. Bu protokolu imzalıyanların her biri, diğerinden daha müessir zehirli gaz ortaya koyabilmek için fenni tec- rübelerde bulunuyorlar. Fenni tecrü- beler yalgız buna münhazır kaldı. Halbuki insanlığı zehirli gazlardan kurtarmak için çalışmaları Tâzımdı... Ayni el kitabında, İngiliz hüküme- tinin zehirli gaz salgını kargısında bugünkü tedbirlerine de hucum et- mekte ve icadların alabildiğine git- mesine dokunmaktadır. — Bir arnavut bakanı kaçak- çılık etmiş 'Tiran — Son günlerde Arna- vutluk efkârı umumiyesini alâka- dar eden mühim bir kaçakçılık va- kası olmuştur: Arnavutlukta cigara kâğıdı i- mali va satışı bir fabrikanın inhi- sarırrladır. Bu yüzden kaçakçı- lık vakalarına tesadüf edilmekte- dir. Son defa yakalan iki cigara kâğıdı kaçakçısı malları nereden tedarik ettiklerini öğrenmek için sıkıştırılmışlardır. Bunlar neticede kâğıtları Nafia Bakanı Saraçinin evinden tedarik ettiklerini söylemişlerdir. Bunun üzerine bakanın evinde araştırma yapılmış, birçok damgasız cigara kâğıdı bulunmuştur. Bakanın kar- etmişse de, gerek bakan ve gerek kardeşi hapsedilmişlerdir. Nafia Bakanı kahineden çıkarılmıştır. Gülle Marinin kavgası Mari isminde bir kadımın Gül isminde bir kız aleyhine açtığı dövmek ve sövmek davasına, Sul- tanahmet ikinci sulh ceza hakye- rinde dün bakılmıştır. Dinlenilen bir şahit, iki komşu arasında aradaki yolu süpürmek- ten kavga çıktığını, “sen süpüre- ceksin... Hayır, sen!,, yollu başlı- yan kavga sırasında, — Gül kızın Mari kadının üzerine atılıp yüzü- nü tırmaladığını ve sövüp saydığı- nr anlatmış'r. faiz ve masarife dair olan iddiaların —— ilân tarihinden itibaren 20 gün zar- fında evrakı müsbiteleriyle birlikte dairemize bildirmeleri lâzımdrı. Aksi takdirde hakları tapu gicilleriyle sa- bit olmıyanlar satış bedelinin paylaş- masından hariç kalırlar. Müterakim vergi, tenviriye ve tanzifiyeden iharet olan belediye rüsumu ve Vakıf icare- si bedeli müzayededen tenzil olunur. Daha fazla malümat almak isteyen- lerin 994 — 1M numaralı dosyada mevcud evrak ve mahallen hacız ve takdiri kıymet raporunu görüp anlı- yacakları ilân olunur, (12822) inhisarlar U. Müdürlügünden:l İdaremiz ihtiyacı için şartna mesi mucibince 10 bin metre Âme- rikan bezi satın alınacaktır. Verme k istiyenlerin 19 — 7 — 935 tarihi- |ne müsadif cuma günü saat 14 de 76 7,5 güvenme paralariyle birlile- te Kabataşta levazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonuna müracaatları. (3705) Levazım ve mübayaat şubemiz 14 — 7 — 935 tarihinde Ka- bataştaki yeni binaya nakledilece ğinden bu tarihe kadar Kabataşta yapılacağı ilân edilen eksiltmelerin eskisi gibi Cibalideki alım komis- yonunda yapılacağı ilân olunur. — (3693) — Lâütfi Fikri'nin Adadaki köşkleri Büyükada'da Nizam'da 7019 L. 50 kuruş kıymeti muhammeneli 5482 M.ım - da 4 bina 1 mükemmel banyolu ve fevkalâde manzaralı esas köşk. 2 — arkada ufak bir — köşk. 3 kolaylıkla köşk haline konabilir sağlam bir bi- na. 4 — Kirada güzel bir köşk, Ahır bahçevan odası su depoları, kışlık - çi- 'W'kçel camekânlığı, çeşme.S atış 8—7— 935 Pazartesi saat 14 de Beyoğlu dör- düncü sulh hukuk mahkemesi salonun dadır. Yüzde 7,5 teminat şarttır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: