23 Eylül 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

23 Eylül 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

l 23 EYLOL — 1985 B . .... 71 : — Bir Zeybek alayı teşkil edilebilir mi? Gerçi bu yazımın sağlavina| “Benim Görüşüim,, amma, mevzu, hakikatte, benim değil, bir şoför okuyucumun görüşü... Takside gidiyorduk. Festival için gelip sokaklarda an'anevi kılıklariyle gezen Zey. beklere raslayınca, $0för, sür'atini azalttı. Bize hitaben: — Şunlara bakın, şu aslanlara! bakın, baylar! dedi. Öyle büyük bir iftihar duyuyor- du ki: — Ne yazık &i, bunları ancak böyle kırk yılda bir görüyoruz... | diye ilâve etti, — Her zaman da Efelerin 80- kakta dolaşmasına imkân var mı ya?... diye sordum. Safranboluda | cinayet Safranbolu — Elfanı cahiyeş'- ne bağlı şeyhler köyünde bir ci - nayet olmuş, bi: tarla ve bir ka. din yüzünden üç kardeş 20 vaş- larında Şaban adında birini öldür- müşlerdir. Sie Güzel bir gezinti Eylülün güzel havalı bir gü- nüne tesadüf eden dünü Darüşşa- fakalılar “Şirketi Hayriye,.'nin 71 numaralı vapuriyle güzel bir ge zinti ile geçirmişlerdir. Şirket bu vapuru, Darüşşafaka emrine parasız tahsis etmiştir. Va- purda güzel bir caz Ve mükemmel) bir saz da'bulunuyördu.. Beykoz parkma gidilen bu geğintide da. vetliler, çok güzel eğlenmiş ve çok neşeli bir gün geçirmişlerdir. yayaya ya Bir noktaya dikkat Herhangi bir Ja e teşkilâtı isimle değil, cisimle yapmak gerektir. Herhangi bir toplulukta, herhangi bir gösteride, sporda, eğlencede, beş on bin kişinin bir araya geldiği yer. lerde, neden bir türlü intizamı temin edemediğimizi, neden karyaşalıklara sebebiyet verdiğimizi, neden tam teş - kilâtla, her şeyi yerli yerinde yapma" dığımızı düşünürken © elinize, pazar günkü otomobil yarışları münosebe - tiyle, Türkiye Turing kulübünün neş- rettiği mecmua ( geçti. O mecmuada, bu yarışı tertip eden komite üyeleri - nin isimlerini okurken, düşüncemizin cevabını bulduk, Tertip heyeti ara - sında şu İsimler de var: Jatanbul Emniyet direktörü Fehmi, C, A. Partisi İstanbul ( idare heyeti Başkan vekili Ali Rize, Vali muarini Rükneddin, Belediye Reis muavini Hömit.. 1935 ydı eylülünün 21 nde yaplan otomobil yarışlarının terli -| binde haydi İstanbulda bulunan Bay Ali Riza — arlık partinin başkan ve- kili olmamakla beraber - uğraştı diye lim, Fakat eski emniyet direktörü - müz Fehmi, eski vali muavini Rük - neddin, eski belediye reis vekili Hâ * mit, bu yarışı nasıl tertip etmiş olur- lar, ki İstanbulda değiller. Bay Feh- mi şarkta, Bay Rükneddin Içelde, Bay Hömit İzmitte. Bu o noktaya dikkat etmek gerektir. Çok kere © başarmak istenilen işlerde teşkilât © bozukluğu Ju yüzden doğuyor. İş tek kişiye bırar kılıyorda, sils olsun diye omevki sa- hibi kimselerin ünvan ve İsimlerinden ibaret heyetler yapılıyor. — S. K. — Yar elbette... — Nasıl?.. — İngiliz kralınm sarayı önün- de koskoca kalpaklı askerler gö- rürüz. Skoç askerlerini de bilirsi- niz... Fransızların Cezair, Tunus! alayları vardır. Rusların Kafkas! kılıklı askerleri meşhurdur, Bi-| zim de niçin Zeybeklerimizden teş kil edilmiş bir bö ü sın?... Bunlar, geçit resimlerinde ve törenlerde ne güzel durur... Otomobilin içinde bu sözleri dinliyenler, şoförün söyledikleri- ni pek doğru buldukları için, bel. ki bu fikir halkımıza, hattâ hükü- metimize de mülâyim gelir, diye yazıyorum. (vana) Yünlü kumaşlar Yerli fabrikalar bir- denbire fiyat düşürdü Amerikan bezi, patiska gibi beyaz pamuklu kumaş piyasasın - da alabildiğine bir fiyat ihtikârı sürüp giderken buna karşılık yün! lü kumaş piyasası şayanı dikkat bir vaziyete girmiştir. Hususi ellerin | işlettiği yünlü kumaş fabrikaları bu yılın ikinci üç ayındanberi ve azardan başlı » yarak yünlü kumaş fiyatlarını lü - zumundan fazla kırmağa başla - mışlardır. Bu fiyat kırması da kâfi gel - memiş, fabrikalar bundan başka! Muharrir Arkadaşımız Osman Cemal Büyük kaza atlattı Dün yazıcılarımızdan Osman Cemal Kaygısız'ın başından tees- süf edilecek bir kaza geçmiş, bir atlı tarafından çiğnenmek suretiy- le yaralanmıştır. Arkadaşımız bu vakayı şöyle anlattı: s “Dün saat dört buçukta, Top- çularla Münrevi arasmdan ai- lem ve misafirlerimle geçerken arka taraftan dörtnala gelen iki süvari beygirinden biri bana çarp tr, üstümden geçti, her tarafımı çürük içinde bıraktı, üstüm başım parçalandı. Ko'larım, belim, kal- çalarım, dizlerim bereler içinde kaldı. bir dişim kırıldı. Arkadaki beygir de tam beni yerde yatarken çiğneyeceği sırada bi şorförle bir taharri memuru yetişip beni ölüm- den kurtardılar. Bu gece sabahlara kadar sar- gılar içinde inledim, durdum. Şim- di de her tarafım hurdahaş, az kaldı ölüyordum. Bunu yapanlar, her pazar bey- girlerle yüzlerce halkım, çoluk ço- cuğun gezme yerleri olan buralar- da sabahtan akşama kadar dar yollar üzerinde sirf kadmlara, kız- lara caka satmak için beygirleri hep dört nala koştururlarmış. Yü. rüdüğümüz yol yumuşak toprak olduğu için arkamızdan dört nala pe pe kam . ilerlemiş ini diye Kema begirleşin şi genleri biç yollarıyla fiyatları düşürmekte devam etti'şlerdir. Bu hal hususi fabrikaların matlüp olan gelişme sahasını bulamadığma ve piyasa. nm darlığına bir delil telâkki e - dilmektedir. Hususi yerli kumaş fabrikaları memleket. yünlü istihsalinin yüz- #e kırk beşini vermektedirler. Bu bakımdan yünlü kumaş piyasasın: da önemli bir mevkileri bulun - maktadır, Ihdaş edilen bu vazi * yet gene kumaş endüstrimizin a - leyhine bir netice vermiş ve piya- sadan yapılan siparişlerde tüccar daha teenni ile hareket etmek lü- zumunu duyarak fabrikalara olan siparişlerini hissedilir derecede a- zaltmıştır. kii gi Ingiliz mubripleri nereye gitti? Londra, 22 — Singapurdan bil- dirildiğine göre, dört İngiliz dest- röyeri bu sabahı limandan ayrıl mıştır. Bunların nereye gittikle- ri belli değildir. A Diyarbekir eski valilerinden Sırrı paşa oğlu sabık darülfünun müderris ve memleketimizin kıy - metli mühendislerinden Zeytin - burnu Demir Eşya Fabrikası mü - hendisi Kâmran Sırrı Ölçmen te - davi edilmekte olduğu Alman has! tahanesinde pazar günü kanser - den ölmüştür. İ saat 2 de Taksimdeki mezkür hastahaneden kaldırılarak Rume- li hisarındaki aile, kabristanma defnedilecektir. metre kala farkına vardım. Ve yanımdakiler çil yavrusu gibi ka- çışırlarken ben kadınları kurta- rayım diye kendim beygirlerin al. tırda kaldım.,, . Alâkadar yerlerin gözünü çe» ler, herkesin hayatını tehlikeye sokmalarına müsaade edilmeme- sini temenni ederiz. Arkadaşımız« da, geçmiş olsun, diyerek çabuk sıhhate kavuşması- nıtemenni ederiz. Osman Cemal, son zamanlardı, edebiyatımızın cidden kıymetli bir eseri olan “Çingeneler arasında,, isimli bir tefrika yazmış, ve bu, gazetemiz- de dercolunarak edebiyatçılarıı dikkatini celbetmişti. miyiz; Istanbul! limanı ölçülüyor Liman genel direktörlüğü 1s. tanbul limanına verilecek yeni şe- kil münasebetiyle limanın şimdiki durumunu tesp:' ve genel ölçüsü- nü aldırmağa başlamıştır. Bunun için mütahasssıar salışmıya geç mişlerdir. “Ölçme, gümrükler baş direktörlüğü cihetinden yapılmak- SU ıslâh edilecek Şimdiki sosyetenin kalıp On yıldanberi İstanbul raciyo - sunu çalıştırmakta olan Türk Tel-, siz Telefon Sosyelesinin hükü - metle olan mukavelesi gelecek yılın baharında nihayete ermiş o | lacaktır. Türk sermayesiyle ve ulusal bankaların yardımiyle kurulan bu sosyete Türkiyede ilk defa radyo istasyonu yapan bir teşekkül ol « muştu, Sosyetenin hükümetle an- laşması büttikten sonra imtiyazın tekrar uzatılıp uzatılmaması hak - kında da henüz bir karar verilme; miştir. Sosyete idare meclisi ve| sonra da heyeti umumiyesi yakın- da toplanarak hükümetten böyle! bir talep yapılıp o yapılmamasır tetkik edecektir. * İ İstanbul radyosunun on yillik! hayatı çok müşkül 'şartlar içinde geçmiştir. Radyomuzun halka ken dini sevdirdiği iddia sdilemezse | de sosyete de abonelerden umulan | yardımı görmemiştir. Buna sebep de memlekette her radyosu olanm i kalmıyacağı henüz belli değil Radyo Sosyetesine yılda on lira vermeğe mecbur olduğunu göste“. ren bir kanun bulunmamasıdır. Vakrâ böyle bir kanun projesi yardır, Fakat birkaç yıldır bazı se- bepler dolayısiyle kanun haline gelememiştir. Bu vaziyette mem- lekette 12 bin kadar radyo bulun- duğu halde Radyo Sosyetesi an « cak 2 - 3 bin kişiden para alabil « mektedir. Onlar da kendi istekle- riyle para vermektedirler. Radyo Sosyetesi erkânmdan bir zat bir muharririmizle bu hu - susta konuşurken demiştir ki: “.— İstanbul radyosu köşebaşm- da keman çalan bir dilenci vazi « yetindedir! İstiyen para veriyor, istemiyen vermiyor! Basm Genel Direktörlüğüne bağlı bir komite Ankara radyosu neşriyatmın düzeltilmesi için bir program hazırlamıştır. Bu ıslahat programı birinciteşrinin birinde tatbika başlanacaktır. Bundan son ra sra İstanbul radyosuna gele « cektir, Kırtasiyecilik derdi nihayet dairelerden kalkıyor mu? s İstanbul vilâyet ve belediyesi tarafından, daima şikâyet edilen kırtasiyeciğilin ortadan kalkması İçin yeni bir çareye başvurulmak üzeredir: Alâkadar memurlar, her hangi küçük bir şeyi doğrudan doğruya kendi başlarına yapmıya cesaret edemediklerinden âmirle- rinin mütaleasını o soruyorlar, ve uzan bir muhabere yolunun açıl- masmâ sebep olayorlardir. ... «— Son zamanlarda gene birbiri. ne benziyen ayni meselelerin hal: li için âmirlere başvurulduğu gö- rüldüğünden vilâyet ve belediye meclislerinde bu cins memurların mes'ul tutulmaları konuşulmuş - tur. Alınacak olan böyle bir ka - rarın kırtasiyeciliğe nihayet ve « receği zannedilmektedir. Bir üfürükçü yakalandı Davutpaşa tarafında oturan Nuri adında birinin üfürükçülük ve sahte doktorluk yapmakta ol- duğu haber alınmış ve Nuri cür- mü meşhut halinde yakalanmıştır. Üfürükçü, polis tarafından gön - derilen ve yanlarında bir çocuk bulunan iki memüru safdil insan- lar zannetmiş, hasta dedikleri ço-. cuğu okuyup üfiedikten sonra ilâç| olarak da bir şişe su vermiş ve böylece yakayı da ele vermiştir. tadır. Burası limana en hâkim nokta olduğundan mesahaları i - çin de en müsait vaziyette bulun maktadır. ŞEHRİN DERDLERİ Yunanlı misafirler Ellide Verdikleri şölen Şehrimizde bulunan dost Yu. nan babriyelileri dün Elli kruva- zöründe bir süvare vermiştir. Sü- varede Muhiddin Üstündağ ve birçok yüksek rütbeli subaylar ha- zır bulunmuşlardır. e Yeni Izmir anbarın- daki hırsızlık Geçen gün Sirkecide Yeni İz- mi ranbarında yapılan hırsızlık - tan bahsederken hırsızı anbar sa- hibi İzzetin yakaladığını yazmış- tık. Öğrendiğimize göre, hirsizi yakalıyan İzzet, anbarın sahibi değil, bir komisyoncudur ve an- barın sahibi Âlimet Rasimdir, Kurum yağdıran baca Ankara caddesini Yeni Postane meydanına bağlı - zi yan dar hir yol var: Muhzırbaşı sokağı... Bu dar 80 - Cenazesi 24/9/935 salı günü| kağın sağ tarafında bir birahane hacâsı var ki bun © dan bütün sokak esnafı ve civar hanlardaki yazıhane sahipleri şikâyetçidir. Bunların iddialarına (o bakılacak olursa sekizinden İtibaren yanmağa başlıyan bu bacadan ya- a | in kurumlar dükkânlarda masaların üstünü birer par sabahın | mak korumla örtüyor, yazıhanelerde pencere açılması. a imkân vermiyormuş. Esnaf ve yazıhane sahipleri bir ara Nahiye müdürlüğüne şikâyet etmişlerse de bundan da | bir sonuç çıkmamıştır. Birahane sahibi pekâlâ ufak bir fedakârlıkla bacasını dört metre daha y lir, Bu suretle hem esnaf mütemadi rundan kurtulur, hem de civar hanlardaki yazıhane s2- hipleri pencerelerini açarak nefes alabilirler. bir istida İle kurum

Bu sayıdan diğer sayfalar: