2 Kasım 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 23

2 Kasım 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YEVET...ETRAR) ÖİKKATLE ARAŞDIR MALYIZ.,.. &VET.. vOLDA. OLmAaS Aydı YORUZ.MAL. BvKİ Suyu. MUZ KAL- Yağsız Gündüz, Yarım Yağlı gece ve Acı Badem Yağlı HASAN KREMLERİ i Çiller ve sivilceleri ve lekeleri kat'iyen izale eder. “yanın mevcud kremlerin en nefisleri, en sıhhileridir. Nazik cildli kadınların hayat arkadaşıdır, İhtiyarları gençleştirir ve gençleri güzelleştirir. İnsana ebedi bir taravet we Hasan Acıbademyağı ile yağsız gündüz ve yarım yağlı gece kremlerini unutmaymız. Kutusu 50, tüp halinde 20, Türkiyede yapılıp ta Avrupa etiketi (o yapıştırılan ve aldatan kremlere vesair itriyata aldanmayınız. Hasan ismine ve markasma dikkat ediniz. | HASAN DEPOSU: Ankara . İstanbul - Beyoğlu dde yer terzimi | işte size bir adres: TANIR ee mea tr aEtEAMEEMMMN 8:22 33311210101222222 72770 3322222383 | mi iktidar İiElektrikten korkan TRIMYAGERT VE Hüsameddin Umumi idrar tahlili 100 kuruştur. Bilumum tahlilât Eminönü, Emlâk ve Eytam bankası karşısında İzzet. 8 bey hanr, SEE SEREN RAE he ermis DEM Salli #8 bayanlara ondüle için müjde Hakiki buhar makinemiz gel- # miştir. Bayanlar buhar makinesi diye bir çok yerlerde aldanıyor- lar, Bunun için bir kerre Aksa- çilleri rayda . Millet caddesinde Gü - ve İSI geveşkliğine HNormobin | 5 Tafs'lât: Galata pos'3 kutusu 1255 IHSAN YAVUZ Kadın ve Erkek Terzisi İstanbal » Yenipostane karşısında Foto Nar yanında Letafet hanında P Saat 9 dan 6 ye kadar Azârtesi fıkaraya meccanen e sun değil mi? İhtiyar babanı yalaner- lıkla itham etmiyeceksin sanırım, — Sözünüze İnanıyorum baba. Zavallı şövalyenin son ümidi de kırılmıştı. İhtiyar asker tekrar söze başladı. : — Ben sana arabanın nereye git - tiğimi bilmediğimi söyledim. Fakat sen bana böyle esraengiz bir surette kaçı - rılan kadınların kim olduklarını her- halde söylersin. Bunların Monmoran- Sİ ailesine mensup ve Marşalin akra- balarından olduklarını biraz çıtlatmış tın? Fakat benim tanımadığım bu'ka. dıntlar kimlerdir. — Baba, gittiğiniz gün bana söyle. miş olduğunuz bir sözü hatırlıyorsu - nuz değil mi? Size ait olmıyan biri olmadığı için ismini söylemek isteme- diğiniz kadını henüz unutmadığınızı sanıyorum, İşte bu kadmlar birisi o öbürü de kaçırdığınız kızıdır. Ihtiyar Pardayan titredi ve biriz sarardı. Şövalye: — Bu kız, bu çocuk Luiz dö Piyen daha doğrusu Luiz dö Monmoransidir dedi, — Onu seviyor musun? — Evet baba! — Ne uğursuzluk. Kısa bir sessizlik oldu, Sonra genç Şövalye titrek bir sesle devam etti: — Onu seviyorum. Ümitsiz olarak 8#vİyorum. İşte bunun İçin her ne o- olsun kendisini kurtarmak iste- , “e Arabada onların bulunduğundan e smin misin? — #amamen eminim. Küçük Jane- tin bana söylediği sözleri hatırlıyor musunuz? Bu sözler bütün (hakikati ortaya koyuyor. o Ana ile kız on beş Camcıbaşı han No. 1 Leman Hanım) gelen - Tekeleri i v 7 r ve rop T Şermin Terzihanesi Sultan hamam! gicieim, 24 PARDAYANLAR gün kadar evvel kaçırıldılar. Ben Mar şal dö Damvilden o şüpheleniyordum. Şimdiyse bu şüphem doğru çıktı. Fa - kat bunları nereye götürdü, niçin yer lerini değiştirdi? — Ah, şimdi her şeyi anlıyorum. Dün ve bugün benim hakkımda alınan tedbirler boşuna değilmiş. Marşal ken di konağında iki kadınım mahpus bu » lunduğunu ve bu kadmların kim ol. duklarını benim anlamamamı isti - yordu. Çünkü eğer hakikati ve senin teşebbüslerini bilmiş olsaydım sana yardıma kalkışacaktım. — Fakat haba, nasıl oluyor da Sizi Marşalin hizmetinde görüyorum? Ne vakitdenberi onun konağında bulunu- yorsunuz? — Dün akşamdanberi! Hattâ ora - da hep kontrol altında idim. Yalnız Marşal bana geceyarısından sonra ser best kalacağımı söyledi. O saatte de sana gelmeğe niyetlenmiştim. Bunun üzerine Pardayan, Pon Dö- se hanında Marşale rastlayışını ve bu nun nasıl neticelendiğini oğluna anlat tı. Şöralye de babasının gidişindenbe » ri olan bitenleri naklederek o sergü » zeştini tamamladı. Konuşma bittiği zaman şafakda sökmeğe başlamıştı, İhtiyar Pardayanın otel Dömemeye dönüsü ve Marsale siyasi teşebbüşle « rinde yardım etmesi kararlaştırıldı. Bu da Jan dö Piyenle kızımın ne ol duklarmı anlamak için en iyi çare idi, İhtiyar asker: — Bunu bilmesi lâzımgelen birisi var ki bu da arabayı kullanan Vikont Daspermondur. İcap ederse onu zorla söyleteceğim. Merak etme, az xaman içinde ne yapmak lâzımgeleceğini an - kullanılmadığı Için onu düzeltmek ü - zere çalışmağa mecburum, İşe başla - mak için de bir şişe şarap arıyacağım. — Ne, mahzene mi gidiyorsun? Fakat ya mahzen memuru duyarsa? — Adam sende öna kim haber ve - recek? Sen söylemezsin değil mi? — Peki, mahzenin kapısı kilitli! — Onu biraz evvel açtım Jahet. — Öyle ise benimle birlikte ( biraz kilere gel.! Daha vaktin var, — Olmaz! Anahtarı hemen yerine koymaklığım lâzım. Bunun üzerine kapı açıldı. Korku. dan titriyen Janetin yüzünü iki eliyle örttüğünü gördüm. Ben de geri geri gidiyordum. Nihayet mahzene girdim. Ve duvara yaslandım. Mahzen Âdeta kapkaranlık olduğu için artık Jillonun beni görmesine imkân yoktu, O şarap ararken ben de yukarıya sıvışmağa karar verdim. Fakat aptalın yediği hal ta bak! Herif bir meşale yakmaz mı? İhtiyar Pardayan; — Of! diye haykırdı. — Herif beni görünce korkudan ol duğu yerde kaldı. Lâkin aklı başına gelince bağırmak istedi. Fakat artık 5 işten geçmişti.Bağırmadan evvel tam vaktinde gırtlağından yakalamıştım. Çünkü ayni zamanda yukarıda mah - zen memurunun o dikkatsizliğinden dolayı homurdanan bir ses duydum. Bu kapıyı anahtarla kilitliyen vekil - harç Jildi. Şüphesiz Janet de kurtul - muştu. İhtiyar Pardayan: — Hay kör şeytan! Gene mi bu se - fil vekilharç! Bu herifin ne yazık ki yalnız iki knlağı var? İşte mahzene kapandım! Buradan çıkabileceğine hiç ümidin yok, © © © “PARDAYANLAN leryüz Kadın berberi Bayan Şe-ğ| Bayanlarda DOKTOR kürenin salonunda hakiki buharğ| doğumdan ” eleri kâfidir. evi Kemal özsan Urolog «— Operatör EKraköy — Ekselsiyor (o mağazası 3 -den 8 * e kadar. — Fakat işte yanınızda değil ml « yim baba? Demek ki oradan çıktım. — Doğru, doğru. — Kısaca, kapı sağlam olduğu gibi kilitte üç kere çevrilerek tamamen ka panmıştı. Ben se bağırmasına meydan vermemek için dâima Jillonun gırtla- ğından sıkıyordum. Birdenbire herif kızardı, arkasından morardı, O vakit elimi gevşettim. Rahat rahat iki kere nefes aldıktan sonra Jillo ayaklarıma kapanarak: — Merhamet ediniz muhterem hır- sız! Yaşamaklığıma müsaade ediniz. Emin olunuz ki sizi ele vermem, dedi, İhtiyar Pardayan: — Werif seni hırsız sandı ha! diye bağırdı. — Evet.. Kılıcımdan maada belim- de bir hançerle bir de tabanca vardı. Bununla beraber daha ziyade emin ol mak İçin herifin ağzını tıkadım. İhtiyar Pardayan gülmekten ba » yıldı. —- Bu vaka saat kaçla olmuştu? — Galiba sabahın on birinde., — Tam bu sırada ben de uşak Did. yenin ağzını tıkamıştım. Ah, Parda » yanlarm hareketleri biribirin ayni gün ayni işi yaparken görüyor! — Sözlerinizden bir şev anlıyama- dım baba, — Bunu sana sonra anlatırım. De « vam 6#f, Jillonun ağzını tıkadığını söye lüyordun.. — Evet canımın ne kadar sıkıldı » gıt anlıyorsunuz ya? Bir saat, IKİ saat geçti. O sırada sıkıldığım kadar acıkmış ve susamıştım da, — Mahzende bulunduğun için su « Forma:36 * Bevliye Mütehassısı yanında. Her gün öğleden sonra Tel: 47235

Bu sayıdan diğer sayfalar: