23 Eylül 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

23 Eylül 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

bi —- “Akşam mir Japonyada sihirbazlık | Ameri Ateş üstünde yürüyen papasla- rın ayakları yanmıyor mu ? kanın biricik (Tokyo hususi muhabirimizin mek tabu) — Dünya üstündeki insanlar sihirbaz denilen adamlara dalma sevgi dolu bir| merak göstere gelmişlerdir. Bu şahsi- yetlerin inanılmayacak işlerini anlatan) birçok peri masalları vardır. Afrikada bugün her siyah kabilenin mubtelif si- Ateş üstünde yürüyen kahramanlardan biri hiz işlerini gören bir sihirbaz bâlâ büyü ve cisün işleriyle uğraşır. Hindistan , Afrika, büyük Okyanosun kenup sula” rı, adaları ve Japonya büyücü ve sihir- bazlar için çok verimli birer topraktır . Bu reportajımda size Japonyada kızgın! taşlar üstünde yürüyen obüyücülerden bahsetmek istiyorum : Bundan bir ay evvel Japonyanın İsu yarım adası adiyle tanrlan yerinde “ateş üstünde yürüme,, merasimini kendi gözlerimle gördüm. Bu yarım ada hem en modem ve $ık bir yerdir, hem de eski Sinema sanatkârlarının Enzengini kim ? Vergi tutarla- | rına bakılırsa i Birinci : Çarli Çaplin ikinci Harold Lolt Üçüncü: Mari Pikford Holivuttan yaz" yor: Holivut film yıl dızları mücevherleri için 1936 vergisi fi ni tahsildarlara ver. $ meğe başlamış ol - Guklarından, bun. İarın arasında en kıymetli mücevher koleksiyonunun ko mik Harold Loyd da olduğu meydana çıkmıştır, Vilâyet maliye bu hafta neşretmiş olduğu (isatitikler gösteriyor ki Harold Loyd'in mücevhe- rat 45.000 Türk lirası , Norma Şere- rinki ise 29.000 lira kıymetindeir, Harold Loyd ayni (o zamanda film kolonisinin gayri menkul emlik bakı" mından en zenginidir. En pahalı mo- bilya sahibi de odur. Yalnız mobilya tahsil şubesinin sının kıymeti 120.000 İlira tutarında -) | dır. Amerikan film kolonisinin en zen- gin aktörü Çarl çaplin en zengin aktrisi de Mari Pikford'dur. 1936 senesinde muhtelif aktörlerin verdiği vergiler sr. i rasiyle şulardır : Okuyucularımıza © kolaylık olmak Üzere hesaplarını Türk lirasına çevir - dik ; LİRA Çarli Çaplin 750,000 Harold Loyd 508.000 Mari Pikford 304.000 Riçar Batelemez 140.000 Doğlas Fayırbank 129.355 Kostans Benet 76.125 Je Bravn 69.300 Glorya 'Svanson 38.505 Norma Şerer 35.400 Rot Çaterton 34.900 An Harding 34.750 Jon Kraviford 34.750 ananevi Japonyay: temsil eder. o Ateş üstünde eski (o Japonyayı temsil eden mahallede gördüm. Geceyi bir hasır üstünde geçirdi- Bim küçük taşra otelinin aâr bundan elli sene evvelki çok önlü bir Japon ku- mandanmın adını taşıyordu. Ertesi sabah köyden on kilometre uzakta oturan sihirbazla tanıştım. Yü- zünde bin bir buruşuk ve kırışık olan bu ufak tefek adam hayli yaşlı olmakla beraber Japonyanın en usta sihirbazı olarak tanınmıştı. Bu adam kızıl ateş- lerde kızdırılan kor gibi olmuş taşları büyülüyor ve bunların üstünde 20 met- re kadar yürüyen papasların ayakları yanmıyor. Ateş Üstünde yürüme işiş- rinin Yaponyadan birkaç bin kilometre uzaktaki Samoa ve Fiji adalarında da tıpkı buradaki gibi yapıldığını işitmiş» tim, Tören başladı. Papaslar elöRinde uzun asaları sırtlarında beyaz entarilerile! geldiler. Manzarayı görmek için kilo- haydutluk tahtı boştur 1 numaralı halk düşmanı Alvin Karpis de yakalandı Amerikanm tacı cinayet tacıdır. Amerikanın kullandığı unvan (1 numa» ral: halk düşmanı) dır. Bu unvan bir kara damga halinde daha kimsenin alnına vurulmazdan önce onu AlKopan elinde tutuyordu;Tıpk: Jül Sezarın adından başka her şeyde Roma İmparatoru olduğu gibi. Bu unvanı ilk alan adam Al Kapon dap daha küçük birisidir. “Yılan gözlü, metrelerce uzaklardan gelen köylüler ,| © ateş sahasının çevresine toplandılar yüz leri korku ve dehşetten takallüs etmiş köylülerin arasında kendime bir yol â- çarak ilerledim. Taşlar gerçekten çok sıcaktı. Beyaz kora dönmüşlerdi. S: cağın büyük şeritler halinde taşların üs- tüne yükseldiği âdeta gözle görülüyor-| * du. Bir gece evvelisi bunların Üstünde sabaha kadar odun yığınları yakılmıştı. Yüzü bumburuşuk sihirbaz kızgın - taş sahasının kenarına durmuş, elleriyle işaretler yaparak bir şeyler marıladnr- yor ve bu ateşli taşların kudretini hiçe indirmek istiyordu. Buna ne dereceye kadar muvaffak olabildiğini de beş dakika sonra 12 genç Japonun sandallarını çıkararak yalın 2- yak bu yakıcı taşların üstünde yürüme leri ile kendini gösterdi. Bunların yü! zünde biç bir acı ve İztirap izi görül medi 'Tam bü sırada tuhaf bir hadise ol mu: Dir BİNİrtüiz meydana sula. rak yüzünde bin bir kırışık olan ihtiyar! sihirbaza bir şeyler söyledi. İkinci bir deneme için kendisinin elindeki asa ile taşları büyüliyeceğini (o söyledi. Ayni papaslar ikinci bir defa daha yürümeğe hazırdılar. İhtiyar sihirbaz kızarak ye- rinden çekildi. 'Tam bu sırada yanıma iki İngiliz seyyahı geldi. Bu kalabalığın niçin top. anmış olduğunu sordular. Olup biteni! kendilerine anlattım , Bunlar da genç papaslarla birlikte kızgın taşların üstün- de yalın ayak yürümeğe kalkışmadılar! mı? hemde o kadar israr ettiler ki: İlk yürüşün muvaffakıyetle netice: lenmiş olduğunu biliyorlardı. Neden İs| | kincisi de olmasın ? Fakat ne yazık ki genç sihirbaz,i yaşlı meslektaş: kadar usta değildi. Kız! gin taşların üstüne doğru salladığı değ-i muş. Sihirbaz papas kızgın taşları büyülerken 12 genç papasla iki İrgiliz seyyahı hâlâ ateş gibi olan taşların Üstüne yalın ayak basmağa kalkışınca ortada müthiş bir pandomimadır başladı hepsinin ayak. lari cayır cayır yanmıştı. Heyccanlanan halk, yaşlı sihirba. zın çevresini gararak onun elini eteğini öptüler; genç sihirbaz ise çok sefil ve zelil bir vaziyete düşmüştü. Beyaz kor haline gelmiş taşların bi- rinci denemede yalm ayaklarmı Niçin yakmadığı, İkinkisinde ise neden yaktı- ğını bir türlü anlıyamadım. Tatıdığım bütün Japon sihirbazlarına bunu sordum. Hiğ birisi bana izahat veremedi. Bun. ların hemen hepsi de papastı Mrlarını! yabançılara söylemiyorlardı. Yakalandığı zaman Alen Karpisin yanında olan Ruth Hamm Jon Dillinger o bir tethiş saltanatı sürdü. “Tethişçilerin birçoğu gibi katledilerek öldü. Bu “Etme bulma,, dünyasında A- rapların dediği gibi “Elçeza'ü min cins Elamel,, 'dir, Ona Ajvin Karpis halef oldu. Karpis dejenere olmuş bir Roma İm paratorunun asri timsaline benzeti- Jebilir. Onda kadınlar için ayni şehvet, hayvani zulüm, nüfuz ve buyruğunu kök İeştirmele dem, ayni iirat, kontrol &- dilmez hiddet, ani hiyanet, ayni apdak Hk, buz gibi bir cesaret ve birdenbire! sinirlerin boşanıvermesi vardı. Bir numarak halk düşmanlarmn ikincisi olan Alvin Karpis Litvanyalı bir ana babadan 10 ağustos 1909 da doğ. muştur. o Asıladı Raymond Karpaviç' ti. o Kanadada dünyaya gelmiş, ailesi onu Amerikanm Kansaz vilâyetinde To peko şehrine getirmişler ve orada yer- İeşmişlerdi. Daha ilk mektebe giderken otomo-| $ bil lastikleri çalmağa başlamış ve gü- nün birinde yakalanmıştı. İşte bu srra- da adın; değiştirerek (o Alvin Karpisi oldu. 16 yaşında iken on sene müddetle Hutçinson ıslabanesine kapatıldı. Böyle bir yer cinayete istidatlı olanları ye) tiştirmek için en birinci mekteptir . Burası hırsızlık, soygunculuk, dağa â- dam (kaldırmak ve adam öldürmek! derslerini asıl profesörlerinden o almak için âdeta bir akademidir. Karpisle iki arkadaşı buradan kaç- mağa karar verdiler. o Hücrelerinin de- mir çubuklarını destere ile keserek kaç- tılar o ve bir sene, üçü bir arada cina- yetler işliyerek yaşadılar. — , 1930 da Karpis tekrar tevkif edildi. Otomobili âdeta bir silah deposu gibi idi, Tekrar ıslabaneye gönderildi. Yeniden kaçmağa teşebbüs etti. Fa- kat Omemurlar hatırladı artık onu ço- cuk saymıyorlardı. Yatağında törpü ve! bıçaklar bulunca onu Lansing şehrinde» ki Kansas devlet hapisanesine gönder- diler. Burada Mama Beykerin of Ju Keyt'le tanıştı. o Beyker ana deni- len iri yarı şişko kadın bir elinde incil öteki elinde makineli tüfekle Amerika - nm bütün vilâyetlerini dolaşırdı. Dört oğlu vardı; Dördü de katil suçundan! aranıyordu. Bir sene Lansingde kaldıktan sonra Amerikan hükümetinin merhamet makâ.. nizması işlemeğe koyuldu. Karpis sa- verildi, Fred oKaprisi anaya götürdü. 1s- Jahathanede mektebe Lansingde üinver- siteye girmişti. Şimdi cinayetin canlı en! büyük profesörlerinden meslek dersi ala” caktı. Bir sene içinde Oklahar'a polisi Kar- pis'in üstüne çullandı. Suç: hırsızlık; hüküm suçlu; cezası dört sene ağır has) pis. Hapiste öç ay kaldı. Sebebi muh- telif vilâyetlerin ceza Kanunları ara sındaki karşılıklar, Hapisten çıkan Alvin mamanın ya” nma gitti ve birkaç halta içinde o da beyker çocukları gibi kanir katil oldu. Mizuri vilâyetinin küçük bir şeh - rinde polis komiseri Keyli masum ol- duğu bir cinayetten dolayı Karpisi sor guya çekti, Karpis'in vicdan: sorgu suale da- yanamıyacak yabut sorulanları dinle- yemiyecek kadar (rahatsızdı. Evvelâ kurşunu patlattı sonra da düşündü Tetiği çekerken güldü. Fakat bu bir cinayetti. Mem de kanunu tatbik eden bir adalet memurunu öldür- mekti, Beyker çetesi | kıpırdamalı hem) de çarçabuk tabanları kaldırmalı idi, Orta Amerika vilâyetlerini bir kurt sürüsü gibi dolaşarak allak bullak etti- ler. Arkalarında kapıları kırılarak açıl- mış bankalar soyulmuş evler ve uçan kurşunlar bıraktılar. Merkezleri Sent Pol kasabası idi, Bütün devlet polisleri arkalarına Bir türlü yakalanâmıyan çe in paraya ihtiyacı vardı. Dağa adam kaldırarak necat fidyesi almak kolay bir işti. İlk kurban bir bira fabrikatö- rünün oğlu William Hamm'dı. Bir al şam fabrikadan evine giderken göğsü- ne tabancayı dayayıp otomobile attılar. Babasından bizim paramızla tam 150.000 lira tutan Amerikan doları aldılar, 150.000 lira epi idi. Fekat çok da- yanmadı. Beyker ananın para harcıya- cak birçok yerleri vardı. Gene bir kur. ban lâzım, Bu sefer Edvard Bremeti kaldırdılar ve bizim paramızla 250.000 lira tutan dolar aldılar. Yalnız bir hata yaptılar, o Gizlendikleri yeri kurbana a Nihayet kafess tıkılan bir wumaralı halk düşmanı Alvin Karpis derhal gösterdiler. Ve birçok şeylerin üstünde parmak izlerini bıraktılar. Po- lis bunlardan derhal Karpisi tanıdı ve takibat gene şiddetlendirildi. Bunun üzerine Karpis yüzünün şekli ile parmak izlerini değiştirdi. Bu ameliyatı doktor Josef Moran adi: bir usta yaptı. Bizim paramızı 500 lira tu- tan bir ücretle doktor Moran Karpise yeni bir yüz ve yeni parmak izleri ver- di. Beyker ana Fred beyker, (o Alvin Karpis hem çabuk hem de uzak seyahat- lere koyuldular Karpis'in şehvetini dindirmek için Bey- ker ananın birçok vazifeleri arasında tedarik ettiği (Dolores Delaney adir kız da vardı. Beyker çetesimiütemadi seyahat- teydi. Polis çenberi de mütemadiyen daralıyordu.. Hayat yorucu bir şekil al mağa başlamıştı. Polisler bir defasında Karpisi sokak köşesinde sıkıştırdılar o kurşunlarla kendine yol açtı. Bunun! üzerine kendisine “sihirli,, Karpis la- Bu sefer yanlarında; kabını verdiler ve Dillingerden boş kal- mış olan “1 numarak halk düşman: tab- tırı, takdim ettiler. Çete cenuba Floridaya gitti. Kar- pis balık avlamağı (seviyordu. Fred beykerle bütün gün balığa çıkardı. Al- vin için geceleri Dolores vardı. Fakat balıkçılık onları bulanık su- lara götürdü. Fred beykerin kolunda bir dövme vardı. Sol kolunun iç tara- fında yeşil va kırmızı renklerde bir kalp Beyker Ana tarafımdan bulunup da Ak vinle aylarca yaşıyan Dolores Delaney dövülmüştü. Sandalcı kalbi gördü. Bu alâmeti bir haydudun taşıdığını gazete» lerde okumuştu. Gidip haber verdi. Polisler kolunda kalp dövmesi olan adamın Oklahava şehrindeki evine gitti ler. Muharebe saatlerce sürdü. Eve iki bin kurşun sıkıldı. Evden dışarıya da © kadar kurşunla karşılık verildi. Sonra sessizlik. Polis kapıyı iterek içeri girdi.” - Fredinvcesedi delik deşik içinde cansız yatıyordu. Ana beykef bir elinde incil bir elinde makineli tüfenkle yerlere serilerek ölmüştü. Fakat bir his. si kablelvuku'la hareket eden Karpis polisin gelmesinden bir saat evvel başını alıp gitmişti. Ayağı topal fakat zihni çabuk işli. yen Harri Kampeli adlı haydutla beraber kaçmışlardı. İlk vardıkları Jakson şeh- rinde bir otomobil çaldılar. Oradanatlan tik şehrine gittiler. İndikleri oteli polis muhasara etti. Fakat, Karpis yanında” ki haydutla ellerinde makineli tüfenkk olduğu halde muhasara kordonunu yarıp sıvıştılar. Yalnız arkalarında Dolores adlı metresini bırakmıştı. Kadın doğur- mak üzere idi. Karpis her uğradığı şes hirde bir otomobil çalarak ve bir ikincisi. ni almak için vardığı yerde bunu bıraka- râk boyuna kaçıyordu. Parast tükenmek üzere idi. Arka- sında polisler olduğu halde bir tiren dut durarak posta vagonunu soydu. Eline bizim paramızla 65.000 lira tutan nakid para ve esham geçti. Buradan şimale Kanada hududuna doğru gitti, Nevyor» ka döndü. Burada 100.000 seyircinin gitmiş olduğu Baer - Lowis boks maçına oda girdi. Nevyorkdan Arkansas şehrine göç etti hiç doymak bilmez şehvetinin sev» kiyle evlendi ve üç ay içinde karısın» dan ayrıldı. Bir vilâyette bir haftadan fazla kak mıyordu. Boyuna gezerken gene cenup suları onu çekti, (o Gösterişi çok sew- diği için yeni Orlean şehrinde çok ıliks bir otomobilin pazarlığını yaparken ga“ Tajcı onu tanıdı ve polise telefon etti. Yeni bir ortak ve (o Rut Ham adli kızla birlikte yaşamakta (o olduklar; ev muhasara altına alındı, Yalnız bu mü hasara çök gizli tutulduğu için hiç şüp- he uyandırmadı. 1 mayıs 936 da evden iki erkekle bir kız çıktı. Parmaklar ta- banca tetiklerine gitti, Karpis kurtuluş yolu kalmadığını görünce ellerini kaldır. dr, Şimdi hiç bir mahkümun kaçamıya cağı Alkatraz hapishanesinde giydiği on sekiz yıl hapis cezasını geçirmektedir . Böylece Amerikanın tahtı boş kalmıştır; Hattâ elektrik koltuğu bile boş dus ruyor. Her ikisinide doldurmak için acaba kim talip çıkacak? ERGİL ay Re O ve gam RE Lİ am DR ve mlm m ED ERE UZ

Bu sayıdan diğer sayfalar: