28 Eylül 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

28 Eylül 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER — Akşüm postası 11 di m aman m mmm m EE Saraçhanebaşı Horhor caddesi Ea HAYRİYE LiSESi Ana - ilk - Orta - Lise . Tam dövre Okulumuz bu yıl gördüğü teveccüh ve rağbetten dolayı ilk sıcıflardan itibârcn yabancı dil tedrisacna yeni bir teşkilâtla mühim bir İstikamet verilmiştir. Kızlar kısını ayrı bir dairededir. Mektebin (o hususl otobüsleriyle nebari telebe her gün evlerinden aldırılır. İstiyenlere tarifname gönderilir. Kayıt için her gün saat 10 dan 16 ya kadar direktörlüğe müracaat edilmelidir. Telefon: 20540 Yepi çıkan plaklar BAYAN BEDRiYE SUHEYLA Diyarıbekir şatkssr — AY DOĞAR SİNNİ SİNNİ Nr. 210100 yiğseyni şarkı — YAYLARAR İÇİNDE Bayan Birsen Yakup Necip orkestrasile Tango — SEVMEK GÜNAHSA; Müzik Akçay 270099 Tango — EMİNE: Müzik Akçay Nezipli Deli Mehmet Uşak Türkü — ANAM OLASIN ÖMER 270094 Hüseyni şarkı MALATYA ÜZÜM BAĞI Bayan Radife Uşak şariı—SİTEM ETTİM O YARE; Zeki Duygulu | 270101 Hicaz şarkı — SENİ SEVEN BİR BENİM: Duygu Bayan Hayriye Derviş Nr, 270102 Halk şarkısı — AFŞAR GÜZELİ; Halk şarkısı — SAFFET EFENDİ; Niğde İnhisarlar U, Müdür 1 — 1285.88 lira keşif bedelli Ahırkapıdaki iskelenin. kısmen tamiri ve ön kısmının yeniden inşası pazarlıkla eksiltmeye konul muştur. >. Eksiltme 29 — IX — 1936 tarihine rastlıyan salı günü saat 13 de yapılacaktır. 3 — İsteklilerin şartname ve keşifnamesini görmek üzere her gün ve pazarlık için de tayin olunan günde “67,5 muvakkat güven: me parasile birlikte Kabataşta Levazım ve Mübayast Şubesindeki Alım Komisyonuna gelmeleri. (1314) SE vE EHNSİRLAĞTİR KUTUSU: 200: KURUŞ Mektep kitaplarınızı Yorulmadan tekmil olarak İstanbul Ankara caddesi İrkıkp kitapbanesin den alırsınız. Kitap satın alıyoruz Eski ve yeni harflerle her nevi kitap lar ve okunmuş yeni harflerle lise kitap Tarı iyi fiyatla satm alınır. İstanbul An- kara caddesi 155 No. YALNIZ BU A BIÇAĞINI 292 MAĞLUP FAUSTA mazdı,. Olsa bile, Moröverin çekindiği bu gibi düşmanlar değildi, Ara sira durarak arkasına dönüp bakıyordu. Havanın çok soğuk olmasına rağmen Moröver alnımdaki terleri siliyor ve ara sıra da: — Ben deliyim!.. diye söyleniyor. du. Eğer Burguvanm söylediği adam, © olsaydı, şimdiye kadar elbette gö- rürdüm. Bluvayı altüst ettim, Birden, önündeki dar sokağı kapla» yan bir karaltı görür gibi oldu. He men sıçradı., Fokat, işittiği sesin ken- disini tehdit etmekte olmasına rağ men, daima kafasını işgal eden ada- mın sesi olmadığına kani olarak: — Niçin geçmiyecek mişim, bunu ea mı menetti? — Hayır mösyö, yalniz nereye git- tiğinizi söyler misiniz? — Mirtisin evine gidiyorum, — O halde geçebilirsiniz! Moröver yolda bir defa daha dur. duruldu. O Zaman başka bir parola söyledi, nihayet içtimam yapıldığı otelin kapısında tiçüncü bir suale al ba cevap vererek içeri girdi. Kimse kendisine yol göntermiyordu.| Çünkü buraya kadar gelenbilen bir) adam muhakkak evin içini de bilecek:| ti. Moröver alt katı geçer geçmez or. İalıkta kimse görünmez olmuştu. Zal ten onun kimseye ihtiyacı yoktu. Ko) ridora çikan büyük merdivenden ağır ağır çıktı. Otel boş gibi idi, hiçbir ta- raftan ses işitilmiyordu. Moröver bi- rinei katı geçti, aynı sessizlik ve ka- Tanlık; ikinci kata çıktı, vaziyet gene aynı, daha yukarı yani çatı arasına vağıl cidu, Orada, koridorun son ta- rafından birkaç kişinin konuşmakta olduğunu anlatan fısıltılar geliyordu. Moröver bu tarafa doğru yürümeğe başladı. Fakat, seslerin geldiği kapı- yı açacak yerde sağa dönerek başka bir koridora girdi. Burası otelin çatı arasını teşkil eden büyük bir salonun etrafında dolaşıyordu ve içtimada bu salonda yapılıyordu. Meröver koridoru dolaştıktan son- ra dar bir yerden geçerek, farelerle örümceklerden başka bir şey bulun- mayan küçük bir odaya girdi. Büyük salona bitişik olan duvarm yanma giderek oradan büyük bir tuğla cr kardı, Buradan salon mükemelen gö- rünüyordu. Halılarım arasında kayb- olan bir kafes bu deliğin salondan görülesine ani oluyordu. Moröver şim di bulunduğu yerden konuşulan şeyle- ri işitebilecek ve hazır bulunanları da görebilecekti, Salonda Dük dö Gizin annesi, Dük dö Giz, Dük dü Mayen, kardinal, Dük dö Burlon ve Düşes dö Monpansiye vardı, Bu toplantıya bir aile eclisi de denebilirdi. Ihtimal ki Moröver geç kalmıştı. Çünkü, tuğlayı çıkarırken Dük dö Gizle Düşes dö Monpansiye hariç diğerleri çıkmak üzere idi, Biraz sonın İse salonda yalnız Dük dö Giz ve Düşes dö Monpansiye kal. dılar, Genç kadın bir kapıya doğru yürüyerek açtıktan sonra; — Girebilirsiniz efendiler! dedi, Tçeriye, içlerinde Menevil, Büssi, Buva Dofen, Espina da bulunan bir sürü zabit girdi. Dük; — Tamam mıyız? diye sordu. Menevil cevap verdi: — Yalnız Moröver yok! Düşes atıldı: — Zaten ben onu çağırmamtıştım. Bir müddettir hareketlerinde bir tu- haflık görüyorum. Göz altında bulun- Inkılâp kitaphanesi MAĞLUP FAUSTA 289 nuniyetle gözden geçirerek mırıldan- dı: — Bu şekilde olursa, fena olmaya cak! Pardayanm bu kadar dikkatle dü- şündüğü ve yazıp çizdiği şey, akşam vereceği ziyafetin listesi idi, Otelciyi çağırdı, lâzım gelen emirleri verdi. Kriyon geldiği zaman hasırlanmış olan sofrayı görünce: — Ah, ah! diye bağırdı. Görüyorum ki, beni bir prens gibi ağırlamak isti- yorsunuz. — Değil, öyle olsa kr.iiyen bu kadar zahmete girmezdim.,- Fakat yemek, ister prens, İster kral ve İster boğazı- na düşkünbirisi için olsun gene ye- mektir, Arkanızı verip şuraya oturu- nuz, ben de karşımıza oturacağım. Kriyon gösterilen yere oturdu, Ken disi adam akıllı boğazına düşkürdü, bunun İçin de önündeki yemeklere lü- yık oldukları muameleyi yapmaktan geri kalmadı. Puardayan bu esnada damdan düşer gibi: — Biliyor musunuz, kralı öldürmek istiyorlar? dedi. Kriyon ağzıma götürmekte olduğu şarap kadehin! masaya bırakarak kor- ku ile Pardayana baktı, N — Bu sörlediğim sözlerle sizi hayre- te düşürdüm, diyeceğim geliyor,, — Azizim, emin olunuz ki hayret etmedim. Yalnız, haber veryeim ki bu sözünüzü başka biri işitecek olursa mahvoldüğunuz gündür. Bu otelin ha- fiylerle dolu olduğunu bilmiyor mu- sunuz? Pardayan güldü: — Bizi dinliyecek kimse yoktur. Pu-; sulara alışkın eski bir muharibim. Pek ilerilere kadar nöbetçiler yerleş- tirdim. Eğer böyle yapmasa idim, mi- safirimin rahat ve emniyetini boza- cak sözler söyler miydim?.. Bana ge- linee, böyle şeylerden zaten korkum yoktur, Pardayan hakikaten ciddi söyli- yordu. O, Kriyonu düşünüyor ve Üze- rine bir tehlike gelmesini istemiyor- du. Kriyon sırf kendisi için tedbir alın- mış olmasına içerledi, elindeki kadehi boşalttıktan sonra: — Ne diyorsun, Allahını seversen dedi, ben bu kadar korkak mıyım? — Hayır yüzbaşım. Sizin korkak olmadığınızı herkes bilir. Eğer böyle olmasaydı kimse size yiğit Kriyon de- mezdi, Size, burada konuştuklarımı- zın işitilmemesi için tedbir aldım di- yorum, Çünkü size söyleyecek sözle- rim çok mühimdir, Birincisi: Kralı öldürmek istiyor- lar! — Bunu nereden biliyorsunuz? — Nenize lâzım; yalnız söylediğim doğru mu? — Doğrul. — Alâ! Mademki bunu biliyorsü- naz, ikinci meseleye geçiyorum. Bu belki de birincisinden daha mühim- dir, — Ne söyliyorsunuz, beni adeta kor kutuyorsunuz. Kralı öldürmek için uğraşıldığı havadisinden daha mü- him ne olanak? — İşte!,, Ben kralın öldüğünü iste- miyarum, Kriyon bu söz üzerine karşısındaki» ne gittikçe artan bir hayretle bakma- ğa başladı. İlk karşılastıkları, yani Paristen çıktıkları gün Pardüyandan işitmiş olduğu birkaç söz ona bayret

Bu sayıdan diğer sayfalar: