20 Nisan 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

20 Nisan 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dış Politika Inönü Bulgar sarayında misafir Yazan: Şekip Gündüz Belgrad konuşmalarından sonra Vajova güzellerinin çiçekledikleri yollar. dan geçerek ve dost Yugoslavyanm gönlünü gönüllerine basarak . anâvatana doğru yola çıkan Bayan İsmet İnönü, Başvekil İnönü ve Dış Bakan Dr. Aras gu satırların okunduğu anda Bulgar topraklarında Çar Boris'in misafiri ola. rak bulunmaktadırlar. Dost ve müttefik Yugosalvyarın dostu ve bizim komşumuz Bulgaryada İnönünün en yüksek milli saygılara muhatap oluşu ile Doktor Stoyadinoviçin geçen yılm sonbaharinda ayni iyi kabule muhatap oluşu arasında bir münase- bet bulmamak mümkün değildir. İnönü ile Kral Boris'in karşılaşmasını yalnız, komşu memleket relsinin Tür kiye Cumhuriyeti Hükümet reisini tanımak arzusuna hamletmek ve şu anda Bulgar toprağında yapılan temasları yalnız hissi bakımdan tefsir ile iktifa et. mek kabil olamaz. Doktor Stoyadinoviçin Ankara ziyaretinden avdet ederken Bulgarlar Çarı ile konuşmasında, olduğu gibi Türkiye hükümet re in Belgrad ziyaretinden sonra Kral Borise misafir olmasında da siyasi bir mana aramak lizımdır. İnöntünn Bosna, Hersek, Hırvatistan, baştan başa vecde ve ecuşu huruşa garkederek ay Dalmaçya.Slovenya ve Sırbiyeyi ğı müttefik diyardan Bul. garyaya vardığı giln Sofyadan dünyaya şu haber yayılmaktadır: “Yügoslav hükümeti 18 yıldanberi Bulgar - Yugoslav tahkimatı, tel örgüleri kaldırmaya karar vermiştir, Bu « Dıragoman hudud istasyonları arasındaki tel mevkilna Konmuş ve Çaribrot hududünda olan karar derhal tatbik örgülerin kaldırılması her iki taraf halkı tarafından bayramlarla tes'id edil- miştir. Yugoslavya 450 kilometre uzunluğundaki tel örgü hattmnıbu hafta içinde ortadan kaldırmış bulunacaktır.,, Malümdur ki #mumüi harp mütarekesinden sonra yapılan muahede mucibin. ve Bulgaristan, Yugoslavya hududunda tahkimat yapmak hakkından mahrum edilmişti, Yugoslavya ise Bilhâssa Makedonya çetelerinin cenubi Sırbistanda giriştikleri tahriküta ve Bulgaristandaki dahili isyanların serpintilerine mâni olmak için bitin hududu tel örgülerle kapamıştı. Her iki millet arasında uzun zaman mücadele mevzuu olan bu “bir taraflı tahkimat, ım kalârrılması Bulgar - Yugoslav münasebetlerindeki müspet in. kişafm çok manidar bir delilidir. Bu jest İnönünün Bulgar sarayma misafir oluşuna tesadüf etmekle bilhassa ehemmiyet almakta ve Balkan paktmın kök- leştikçe, genişleyip yayıldıkça ne derece insani, ns derece #ulhçü bir ehemmi. yet ve kıymet kazanmakta bulunduğunu tebarüz ettirmektedir. « Biz İnönünün Belgrad ziyareti kadar Sofyadaki misafirliğini de Balkan paktr, Balkanlarda komşuluk, dostluk münasebetleri, Balkan milletlerinin ik. tısadl, içtimat, siyasi Mr ve cenubu şarki Avrupada sulhün kökleşmesi ŞEKİP GÜNDÜZ Lord Loyd Başveki- limizle görüşecek iwgiliz diplomatı beyanatında Türk- İngiliz dostluğunun inkişaf ettiğini söyledi İngilterenin eski Mısır fevkalâ - de komiseri ve Nafiz siyasi ricalin- den Lord Loyd şehrimizde iki gün kaldiktan sonra dün akşamki eks- presle Londraya hareket etmiştir. Bra Loyd hareketinden evvel şu beyanatta bulunmuştur: “.—'Martın 13 ünde Londradan bir İngiliz askeri tayyaresiyle hare- ket ederek doğru İskenderiyeye, ora. dan Maverayi Erdüne, Filistine, soğ riyeye, Kıbrıma gittikten sonra tel rar Mısıra döndüm ve oradan da Yunanistana uğrıyarak a geldim.. * Buseyahatim esnasında hariçte- ki İngiliz mekteplerinin vaziyeti hakkmda tetkiklerde bulundum. Tür kiyede daha uzun müddet kalamadır ğıma müteessifim. Maalesef der- hal Londraya dönmek mecburiye- tinde olduğumdan, Ankaraya ka- dar gidemiyeceğim. Bununla beraber, Türk . İngi ie münasabatıın dstan biz e de terakki ve inkişafını görmekle bü- yük bir memnuniyet hissediyorum. Bu münasebatm gittikçe daha ziya- de inkişaf edeceği tabiidir. Bu, an- cak zaman meselesidir. Türkiye Cumhuriyetinin bütçesini mükem - mel bir surette tevzin ettiği görül - mektedir. Kemalist Türkiyede, di- ğer sahalarda da elde edilen muvaf- Kenter e 70 ği takdir. mevsiminde İstanbula gelerek, bir müddet kalacağım. Deniz sporlarmı çok sevdiğim için şehrinizin tabii güzelliklerinden de istifade etmek | istiyorum. Dünyanm umumi siyasi vaziye- ti “fevkalâde,, değildir. Akdenizde" ki vaziyete gelince, eskisine nisbe- Dünya sülhunu korumak üzere, İngiliz hükümeti birkaç sene evvel silâhlarmı tamamiyle bırakmıştı. Fakat, maalesef kimse İngiltereyi bu hareketinde takip etmediğinden, Londra hükümeti silâhlanmağa ka- rar verdi. Şimdi kuvvetleniyoruz. Ve kuvvetleneceğiz. ilterenin bu hattı hareketi dünya efkârı umu" miyesi tarafından takdir edilmekte- dir, zira, İngiltere sırf sulhu koru- mak için silâhlanıyor.,, Lord, Londraya giderken Belg- raddan dönen başvekil İsmet İnönü ile trenin telâki edeceği bir istasyon- da velevki birkaç dakika da olsa gö” rüşerek tazimlerini sunmak istediği" ni ilâve etmiştir. Bu mülâkatın Sof. ya ile Filibe arasında olacağı umul. maktadır. Kumutayda dünkü müzakereler Kamutaym dünkü celsesinde Nafia vekili Ali Çetin Kaya. beya" natta bulunarak şark demiryolları. nm hükümetçe nasıl satım almdığı- nı anlatmış, bu şirketin memleket ıktisadiyatı zararma nasıl çalıştığını izah ederek şiddetle alkışlanmıştır. Plâka borçları Bir çok taksiler satılığa çıkarıldı Şoförlerin plâka borçların hazirana kadar verilmesi, aksi takdirde otomobil. lerin satılacağına dair Belediyece yapı- İan tebligat üzerine bir kısım otomobil sahipleri arabalarını şimdiden satılığa çıkarmışlardır. Bunlar arasında Nişantaşı taksisinde | bulunan on araba birden satılığa çıkarıl muştır. Arabalara sahibi tarafından muh telif fiyatlar konmuştur. Bunlar aratında 93l senesinde 2500 liraya alınan yeni bir arabanın arka ta- rafına “900,, liraya satlık © olduğunu gösteren bir kâğıt yapıştırılmıştır. hi a YUĞOSLANYA Bl izi Viyana harpleri esnasında Sırp çeteleri... “ Avusturyanın anasından emdiği süt burnundan gelmişti. ,, — Yazan: N.N. Tepedelenli — Türk ordularmın ilerleyişleri de, vam ediyordu. Türkler Dalmaçyayı, Likayı, Kırlavayı her taraftan ta#yik etmekteydiler. Macarlar Hırvatlara belki yardım etmeğe çabaladılar ve Kırbavsko Poliye multarebesinde Hır. vatalr cidden büyük bir mukavemet gösterdiler. Lâkin 'Türk orduları pek amansız İarbediyorlardı ve Kırbavsko Poliye harbin! büyük 'bir muzafferi- yetle bitirerek Hırvatistana daldılar (1493). Bunu Belgradın zaptı takip etti (1521). Artık Türk orduları Ma. car ovalarma dayanmış bulunuyorlar. dı. Bir zamanlar Yugosalv âlemini mütemadi entrikalarla tefrikaisra dü- şürerek siyasi emellerine bazice et, miş olan Macarlar artık kendi kendi. lerini korumağa mecbur ediliyorlar. dı. Nihayet mukadder akibet gelip çattı: 1528 da meşhur Muhaç meydan muharebesini kazanan Türkler Macar İstiklâline son verdiler ve bu Zengin ovalarda da at oynatmağa başladı. lar. (Raya — Reaya ) lar ve (Haydut — Hayduk ).lar... Koskoca bir milletin istiklilinden mahrum kalmaya kolay kolay taham, mül sdemiyeceği şüphesizdir. Osman. b İmparatorluğu Bizanstan sonra Mo- ra, Boşnak, Sırp, Hırvat, Macar ve Arnavut topraklarını zaptedince büra. sİnrda yaşıyanları (Raya Tanya) & Hersek'in Türkler tarafından zaptı. »ı müteakip ileri gelenlerden bifçok- ları Dalmaçyada Kilis kalesine kaç. Mişlardı. Az sonra burası da Türkle. rin eline geçines Senyeye kaçtılar, o- radan da Türklerle harbetmek şartiy. le Avusturya hizmetine girdiler; Bunlara tarihte Uskok adı veril. miştir. Uskoklara Venedik cumhuriye- *i ve Avusturya her türlü yardımda bulunuyor ve bunlar Türklerin idare. si altımda bulunan yerlere girip hay.'/ dutluk, eşkıyalık yapıyorlar, kervan- ları vuruyorlardı. Yani gerillâ yapı. yorlardı. “Çalıştıkları araziyi iyice ta. nıdıkları için ve bu havali hep ken: di millettaşları ile meskün bulunduğu için bu gerillâda muvaffak olmuyor değillerdi, Maamafih zamanla bu teş. kilât işi azıttı ve Adriyatikte korsan. lik yapmıya da başalyınen Veneğikli- ler tarafından imha edildi, (On yedin. ci asır), Sırp Patrikliği Bununla beraber Sırpların Osmanlı ordusuna karşı olan isyanları, daha u. zun müddet devam etti durdu. On al- | time: asrın sonlarıyla on yedinci asrın Ilk yıllarında Hayduk tarafmdan ya. pılan çete harplerinden başka Sırpla. rın 1566 da Viyanaya yürüyen Kanu- ni Süleyman ordularını taciz edişleri de zikre değer, Bilhassa Kont Zirims. ki adlı bir Hırvat asilzadesinin Siget civarında Kanuni Süleyman orduları. nın ağırlıklarına ve levazım kollarıma verdiği zararalr ihmal eğilemez. Türk ordusunun dehşetli kudreti karşısın. da bu nevi hareketlerin .devamma, hiç şüphesiz, imkân yoktu. Netekim biz çok geçmeden Siget'i aldık. Fakat Zirimski İle adamları bize teslim ol. madılar ve/ hire kadar elde &rlınç har. bederek öldüler. Yugoslav. çetelerine, fedailerine ve âleilerine bu de. virde yardım edenler şunlardır: 1 — İspanya. -— İtalyı A — Papalık. Bilhassa Papalık ne İspanya Bal. kanları ne pahasına olursa olsun Türk Yugoslavlar Krah Aleksandr Düfuzundan âlmak endişe ve emeli le yanıp tutuşuyorlardı. Belgradı ele ge. çirdikten sonra Türk ordularının Tu» na havzasındaki sirgtejik kiymetleri artmıştı. Belgrad Orta Avrupanın a. nahtarı idi, Eğer bu anshtarla Türk otdulari Viyana kalesinin kapılarını açabilmiş olsalardı artık Türk akıla. rmı Gaskonya körfezine kadar, Atlas denizine kadar durdurmaya imkân bu lunamıyacaktı. Maamafih garbi Avrupanm tam bir anlaşamamazlık içinde bulunması Yu- imkân bırakmıyordu. “Osmanlı lere sine âsi her Yugoslav şefi, kendisine yardım eden devletin arzusuna göre çalışıyor ve bu yüzden sistematik bir isyan cephesi kuramıyorlardı. 1593 te Avusturyanın tahırikiyle Hırvatlar Sİ. sakla Hasan paşa kumandasımdak! bir Osmanlı kuvvetini ansızın basıp mağ- iüp ettiler; bu muharebede kumandan da şehit düşmüştü ki, akabinde Türk orduları Viyanaya doğru yürümeğe başladılar, Avusturya garptan yardım bekledi. Bu yardım gelmeyince Türk ordusu. | nun geçtiği yerlerdeki isyana tahrik etti. Bu isyan Banat, Peç, Hersek'i sardı. Lâkin “Türkler bu mevğit İsyanları Kolaylıkla ezdiler ve Viyanayr zeptedememelerine rağ. men 1606 da Avusturya ile yaptıkla- TI münhedede Avusturya Yugoslav. yada bir daha tahrikât yapmamaya and içti, Zira Viyana kapılarındaki barpler anasından emdiği südü bur. | nundan getirmişti. (Devam ederek) Yeni camiin perdesinden yorgan! Bir ibtiyar yakalana- rak mahkemeye verildi Düa iki garip hirsizlik vakası olmuş- tur: Yugoslavları 1 — Dün gece Yenicamiin önünden geçen polis devriye memurları. camiin içinden doğru biz kumaşın kesilmesine benzer bir ses işitmişlerdir. Memurlar setin geldiği tarafar gilinci “ camiin dış kapısı önünde bir adamın elindeki hıçak la perdeyi ortasından kesmekte oldüğu- nu görmüşlerdir. Bu adam elindeki bığağı ile yakalan. mış, Eminönü merkezine götürülmüş- tür. Bu adam isminin Halil ve 68 yaşın da olduğunu, İneboludan (sabahleyin geldiğini söylemiştir. Halil perdeyi neden kestiği sualine , Anlamak Anlamak, alışmakla kabil olur. demek, “Bu, , alışık ol duğum şeylerden değildir, demektir. Bunuy içindir ki herhangi bir şeyi an. lamak, bir cehit sarfıni” mütevak- kıftir, Hiç bir gayret göstermeden de anladığımız şeyler vardır: bunlar za- ten bildiğimiz, bizim için hiç de yeni olmıyan şeylerdir. Birçok “kimseler, fikri bir gâyret sarfından kaçındık. ları için, bunlarla Iktila. eder, yeni bir şey öğrenmek, ona alışmak İste- mezler: “Ne yapalım? anlamıyoruz,, derler ve bunu, o yeni şeyle meşgul ol. mamak için, bir mazeret Sayarlar. Halbuki anlamalarına mani olan şey, zekâlarınm kıtlığı değil, tembellikle. ri; büsnüniyet sahibi olmamalarıdır. Bunun içindir ki mutasallifi, gös- teriş yapmak istiyen adamı, “Anlamı- yorum!" diye yeniliğin önünde dü. dak bükenlere tercih ederim. Zaten mutasallife taş atmak daima tehlike- lidir, çünkü atacağmız taşın onunla beraber hakikaten anlıyanı da yarala. ması kabildir. Hem yepyeni bir işin karşısında gerçekten anlıyanla anlar gibi gözü. ken adam biribirinden pek ayırd edi- lemex; ikisinde de anlamak, alışmak cehdi vardır. Aralarındaki fark sade- ee bir zaman farkıdır: biri, samimi olan adam, anladıktan, alıştıktan son. ra o yeniyi beğendiğini söyler; öteki ise önce beğendiğini iddia edip sonra- dan anlamak ister. Bu fark çok büyüktür ama sadece bunun için mutasahlif? büsbütün hor göremeyiz. Onun birçok hizmetleri de vardır: yeninin üzerine dikkati çeke. bilir; bazan, Kerçekten anlıyan adamı harekete getiren odur. Bir Fransiz ressamı: “Mutasallif bizim velinime. veya pis bir söz söyleyince: görmüşsünüz, yanlış duymüşsunuz; benim çocuğum cicidir, öyle şey yap. maz,, der, Çocuğundan böyle cici diye bahsetmesi, çocuğa da öyle olduğu Mmutasallifi"olur, sonra - biraz istida. dı varsa - gerçekten cici olur ve'8t. rafmdaki “kaka çocukları” da ıslah edebilir. Biz de karilere: “Siz anlıyor. sunuz, en yüksek şeyleri de anlıyabi- Hirsiniz, cici karilersiniz,, demeliyiz ki onlara da yüksek fikirlerden, en ağır eserlerden anladıkları kanaati gelsin. Belki önce sırf gösteriş olsun diye; ân- lamadıkları, canlarını sıkan eserleri okumağa kalkarlar: sonra da alışır, yani hakikaten anlarlar, Bugün Türk edebiyatı, Türk resmi, Türk sanatı bizde kalabalık bir muta- sallif küt'esi olmadığı için sıkmtı ce. kiyor. Ah! omü bir meydana getirebil- sek!... Nurullah ATAÇ , Donanmayı “teftiş General Kimi Özalp bu işle meşgul Şehrimizde bulusan * Milli Müdafaa Vekili Kâzım Özalp İngiltere kralının tac giyme merasimini müteakip yapıla. çak deniz şenliğinde bulunacak olanı Ko catepe muhiribinin hazırlıklarını yakın- dan takip etmektedir, Yakında harp filosu da (o Jimanımıza gelecek ve Milli Müdafaa vekili umumt bir teftiş yapacaktır, Yorgahım yek, perdenin yarısını kesip kendime yorgan yapacaktım.. Halil bu sabah Oo müddeiumumiliğe verilmiştir. Oradan cürmümeşhut mah- kemesine sevkolunacaktır, 2 — Aksarayda Haseki (o hastanesi civarında oturan boşta gezer takımın. dan 25 yaşında İhsan dün Kadıköy va- purunda halâya girmiş, kurşun boruları kesmiştir. Bu iş hayli uzun sürünce dı- şorda apdesthaneye girmek istiyenler şüphelenmişler, vapur tayfalarına ha. ber vermişlerdir. Tayfalar denize bakan pencereden içeri bakınca İbsanın kur- şun boruları kesmekte olduğunu: göre- yek kapıyı açtırmışlar, hırsızı yakalamış lardır,

Bu sayıdan diğer sayfalar: