3 Mart 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

3 Mart 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HİKÂYE Uİ TESİYE, Pnris barosunun en İleri gelen avukallarından biridir. Mühim bir dava oldu mu bemea bana telefonlu haber verir; Kider, müdafaasını — dinle- rim, Müdafaaları çok şiddellidir. Hâkim- leri, jüri heyelini derin bir teessür için- de birakır.,, Hece kendisini ziyarele giltim. Çok düşünceliydi. Merakla sebebini — sordum. — Fikrim başka diyarlarda dolaşıyor, dedi, bugün, Cenubl Amerikadan bir mek- top aldım ve çok eski bir cinayeti hatır- ladım... — Aman, rica ederim, anlat şunu... Ben da yarın için bir hikâye mevzyu arıyor düm... — O halda lülfen y karşıkl raflan 42 numaralı dosyuayı alıver., ... UKUKU bitirdikten sonra A... baro- suna kaydolmuştum. Babam nulerili. Bu küçük şehirdeki davaların ekserisi a- lacak, verecek gibi ehemmiyetsiz şeyler- den ibarettik Bir gün, mühim bir vaka oldu. Himayet âa ve kendisine öldürmeğe teşebbüs etmişti. Ru küçük serseri benüz on sekiz yaşla rında (di. Müdafaasını bana havale elti- ler. Evrokını görden geçirdim, mazisi » Metrük bir çocük — bir piçe. iki gün sonra bir kilise kapı- sına bizakılmış. Himayel elfal almış, bü yülmüş; ön Üç yaşına gelince bir çifllik ahibinin yanına uşak verilmiş.. suk, on sekiz yaşına kadar bu çiftlik te kalıyor, sabahtan akşama — kadar dür madan çalışıyor. Buna mukabil, kazandı- ği ayda oluz frangı geçmiyor.. Hâkimlerin merhametini c.Ibedecek, Jüri heyetini te- essüre düyürecek bir müdafaa hazırlamak işten değil. Tevkilfhaneye gittlim. Kendisini görünce faşırdım. Bu, çifilik uşağına hiç de ben zemiyordu. Hatinde ve tavrında bir başka hk, bir incelik, nasıl anlatayım size, bir n salet vardı, Elleri, çapa kullandığı halde zarafetini mubafaza ediyordu. Babasının, anasının kim olduğunu bilmiyordu. Çiftlik uşaklığını kendisine lâyık — görmediğini, Insanlara karşı derin bir nefret duyduğu- vu söyledi. Beş yüz frangı çalmak isteme- sine gelince. Bunun sebebi şuydu: Çift likten kaçmak, başka bir yerde başka bir işe girerek tallini denemek.. — Düşününüz bir kere, Bay avukat, di- vordu. Ana yok, bBabdba yöke — Sizi seven, meyus dekikalarda teselli eden, — cesarel ve Ümll veren kimse yok. Köpek yavrusu otbl sokağa birekilmermek ne büyük fe- lâkeltir, bilmezsiniz.. Himayel etfal alır, bBüyü'lr, sonra bir çifiliğe verir. Burada, tobirl mozur görünüz, (t gibi çalışırsınız. Kiyrteliniz bilinmez. Sonra pazart vok, tattii yok. Kuzancınıt ne? Ayda nihayet ©- hwt franki.. Bu bir şey değli. Ya gördüğü- nüz Ankaretar * Zavallı! haklıydı. Fakat, şahitler hep aleyhinde, Bunların ekserisi — kıskanclık hissite aleyhinde söylüyorlardı. Çünkü o, köy kızlarının sevgilisi idi, lefumuml! ile oramızda bir münaka- ktı. O, iddinnnmesinde şöyle — diyor- Cemlyet, sokakta birakılmış bir çe* ; ona acıyor, himayesine alı- Senclerce bekıyor, büyülüyor. Ve iş bi ediyor. Fakat, bir metrâk çocuk, Bir ceminete karşı töşekkür edecek yerde ğa, adam öldücmeğe leşebbüs edi- ı ı l vor. Emsaline ibrett müessire olmak üze #Ccn, ÜN Ona verdiğim cevapta, cemiyetin ma- mneviyalta değil, maddiyalta ehemmiyel ver- diğini, yalnız vücutla meşgul — olduğunu, kalbe ehemmiyet vermediğini, aslı belir- siz olan bu metrâk çocuğun ağır işleri yı pamıyacağını dikkat nazara — almadığını söyledim, Müdafaam, Jüri heyeti üzerinde büyük bir tesir husi getirdi. Allı ay ceza ver- diler ve cezayı da tecil ettiler, Mahkemeden çıktıktan sonra Dömer ba- nn leşekküre bile lüzüm görmedi. — Yalnız gözlerini gözlerime dikti: — Siz, yalnız siz beni anladınız.. Dedi. Kendixine Alrikaya gitmesini, e- mebi alayına gönüllü yazılmasını tavsiye etlim. Sörümü dinledi. Birkaç gün sonra Mar silyadan vapura bindi. ... Kİ SENE geçti. Kendisinden bir kart poslal aldım. Üzerine, — gazetelerin birinden kesilmiş kücük bir parça yapış- tırılmıştı. Nerakla okudum: *Yeni! fırke kumandanı — şerefine yapt- dlan gecil resminden sonra madalyeler tev- zi olunmuşlur; *Birinci A.R, taburunda onbaşı Fransna Nömere, Fas harekdtında göslerdiği fev- kalâde hizmet ve yararlıklarına mükâfa ten gümüş liyakat madalyesi. Şunu hatırlalalım ki “Ayni Kemali,, de aüllerle Dukubalan müsademede labur kır mandanı ve başcavuş ağır bir suretle yo- ralarmış, taburun elcat hatte — kesilmişik, Onbaşı Dömer büyük bir cesarelle asilerin haltını yararak kendilerini firara meebur etmiş ve toburu salimen karargâha gelir- meye muvaf(ak almuşlı.... rusu bu kartı öküyüneş sön derece memnun oldum. İKT pün sonra — bir mek- tüp'aldımı. İçi yüz fraaklık bir bank nolt vardı. Bir de küçük köğü. Kâğıt üzes rinde şu cümle yazılı idi: “Onbaşı Fram sua Döümrre gönderilmesi ricasile.... Altımış bin nüfusluk bir memlekette bu kâğıdı ve parayı gönderenin kim oldu. Bunu anlamak imkânsızdı. Fakat, bunda bir fucia olduğunu hissediyordum. Çünkü mektup A... dan postaya atılmıştı. Dömer de bü şehirde terkolunmuştu. Sonra yazı, bir kadın yazısı ıdi. Belki ketilisini terke den anasar tarafından gönderilmişli Di merin münasebette bulunduğu zevk kadın larından hiçbirinin böyle bir semahatte buluramıyacağı tabitydi. Yüz İrangı ken disine gönderdim, e. . oN SENE geçti. Dömerden bir. haber almamakla beraber, bilmem hiç aklımdan çıkmıyordu. Daima kendi: ni düşünüyordum. Bu metrük çocuk her zaman zihaimi işkal ediyordu. Bir sahah gazetemi elime — aldığım za- mun, kocaman harflerle yazılmış bir baş- lık dikkat nazarımı çektit “Şaranfda müt hiş, Tüyler Ürpertlci bir etnayet!. Framns sua PDömer adir bir sabıkalı bir — çifiçiyi, korısını ve kızınin vişanlısını Balta Üle Öl- dürmüşle Katit pakalanmış, ve cürmünü soğuk kanlılıkla iliraf etmiştir...., Şimdi sana, gazele muhahirlerinin yaz dıklarımı, sonra Dömerin son on — senelik hayatına dair bizzat bana söylediklerini anlalayım: Gönüllü yazıldığı alayda — arkadaşları arasında temayüz ediyor, En — tehlikeli müsademelerde Ön safla — bulunuyor. Ku- mandanlarının takdirini ve leveccühünü kazanıyor. Dört âene sonra — çavuş olu- yor, Müddeli bitiyor, yeniden beş sene i- çin tazeliyor. Zihnen hir karar veri Birar para sahibi olmak; Fransaya dönün- ee bir çifilik satın alarak çalışmak. Ta bur kumandamı, beş sene daha axkerlik yaparsa hizmeti on beş sene olucağını ve tekalt maaşına hak kazanacağını söylüyor. Dömer kabul etmiyor, terhisini — istiyor. On sene Fasto nekerlik yapmak, — memle- ketlmi pörmeden veşamak kâfidir. diyor. Bu müddet zarfında — biriktirdiği otuz bin frank kadar bir bara ile A, ya geli- yor. Kücük bir ciftlik alıyor, — çalışıyor, ve sakin bir ömür sürüyor. Rir gün, köy şenlikleri esnasında, tanımadığı bir krza tesadüf edivor, nralarında münnsehet baş- lryor. Neden sonra ba kizim, — öldürmete teşehbüs ellili eski patronun kızı Jaklin olduğunu öğreniyor, ve hayretten kendini alamıvor. Geneler, hirihizlerini görüyorlar, biri birlerinden boşlanıyorlar, — sevişiyorinr. Tattin babasının, arzırcı hilâfina kendisini zengin bir çiftçinin oğluna vermek İste- ni söylüyor, ağlıyor. Tamam bir sene iki sevdalı, fırsal bul dukça gizlice birleşiyorlar, Nihayet Jak- linin düğün günü tayin olunuyor, bağ bu zumu sonunda... Fransua birçok tereddütten sonra kızın babasına müracaate karar veriyor. Çiftliğe gidiyor. Çiltçi, kendisini baridane kabul ediyor, mazideki hatasını yüzüne — çarpı- — Hatamın cezasını fazlasile cektim. I- tahı bal eltim. Ve size, kızınızın İzdivocunı talep etmeye geldim. Param var, çiftliğim Dar, çalışıyorum.., Diyor. İhtiyar çifiçi evvelâ kahkaha ile gülüyor, sonra hiddetle: — Kızım razı elsa bile ben hapatta İken onu sana vermiyeceğim, Kızemı, beni öl vermek hal. İslahı nefsetmiş!.. Sen Bir dolmatarı Fasta: dürmek istiwen bir adama ki vahşilere yultur. İToydi, detol.. Bir daha buraya ayak basma! Piç! katll.. Dömer dişlerini sıkıyor, kendini zapte diyor, bir cevap vermeden çıkıp gidiyor. İhtiyar haksız mı? Söylediği yalan mı9? Kendisi a<lı ve nesli belirsiz. — metrük bir çocuk, daha doğrusu bir piç değil mi?.. Fakat, Jaklini seviyor. O da, onu seviyor. Sonra, on senelik müstemirkede yakıcı bir güneş ultında küm diyarlarında Hös- terdiği yararlık bü lekeyi — silmiye kâlı gelmiyor muydu? Gençlik ve tecrübesizlik sebebile yaptığı bir hatayı bu hizmetile ö demiş olmuyor muydü? Evet, bir kilise kapısına birakılmış bir çocuk, bir piçti. Bunu acı bir suretta — anlıyordu. Fakal, bunda onun ne tuksiratı, ne günahı vardı? Jaklini gördüğü zaman, babasının verdi- ği cevubı söylüyor, saallerce beraber ağlı- yorlar. Kız: — Fronsuva, diyor, seviştiğimizi baba- ma itiraf ettim. Dinlemek bile — istemedi. Seni sevdiğimi, senden başkesile len mek arzısında almadığımı söyledim. Kır di, köpürdü ve: “Önün karısı — olacağına geber, yerin dibine gir..., diye — bağırdı. Ah! Pranma.. Yarın evde nikâh — kımlar cakl. Al benl, nerene gölürürsen oölül Rütün ruhumla, — mevcudişretimle senin alınak isttyorum. Nişantımdan nefret edi- yor. Dömer sapsarı ölüyor: ı RTESİ gün Dömer, her — vaklıki gibi şafakla beraber kolkıyor, yeni satın öru odun kesmeye gidiyor. Bü- tün gün durmadan, dinlenmeden çalışıyor. Kocaman ağaçları bir iki baltada yere do viriyor. Yamağı, bunları bu iri kütükleri kaldırıp yığın yapmakta güçlük çekiyor. Artık akşam oluyor, hava kararıyor, et rafa bir hüzün çöküyor. Ağaçlar, birer ha yel gibi görünüyor, Dömer, baltasın) omuzuna — atıyor, ya vaş yavaş yürüyor. Çalılara, dikenlere & hemmiyet vermiyor. anlık gillikçe ar- tıyor. Uzaklar bir ışığın parladığını gö rüyor. Köye yaklaştığını anlıyor. Duruyor, uzun uzun düşünüyor. — Sonra, bir şeye karar vermiş gibi aörünüyor. Ve hızlı a- dımlarla yürümeye başlıyor. Çifiliğin el rafındaki çiti allıyor, kapıyı iliyor ve içeri giriyor. Hepsi oradadır. Nikâhı kıyacak olan no- ter, Korman ailesi, kız tarafı.. Jaklin, mab- zun mahrun otürüyor, Masanin — üzerinde billür bardaklar ve şampanya şişeleri var, Bunların görünce çileden çıkıyor, divane ye dönüyor. — Niçin geldin? İşin ne Burada?.. Dömer cevap vermiyor. Çifiçiyi göğeüin den siddetle Itiyor. Noterin önündeki kâ- Batları alıp ateşe atıyor. Jatlinin yözü sap- rıdır. Hayret ve korkü ile — sevgilisine bakıyor. — Vay, cüretkâr katil.. Dar, ben şimdi sana haddini bildiririm.. İhtiyar bu sözü söylediklen sonra du- varda asılı av tüfeğini almak istiyor. Katil!.. Bu ketime bir kırbaç tesiri gös- teriyor. Sonra, ihtiyar tüfeğe — sarılıyor. Dömerin Rözleri bulanıyor. Raltayı lulan küvvetli eli kallıyor. Sanki bir meşe ağa- einı devirmek İstiyormuş gibi şiddetle in dirişor. İlk evvel ciftçiyi, sonra karısını yere seriyor. Hazır bulününlür, bağrışa rak kaçmağa başlıyorlar. — Arkalarından koşüyor; nihayettekine de bir balta indi: riyor. Jaklinin nişanlıı, kufası ikiye uy mılarak yere yüvarlanıyor. Zavallı kızca Aız bayılmış, ocağın yanına — düşmüştür Dömer, onu kollarının arasına alıyor, ya- vaşca yatallın üzerine birakıyor ve sonra çıkıyor. Ağır adımlarla çifiliğine dönüyor. YÜ Yazan : Jandarmalar, kendisini tevkife geldikle- Fi Zaman onu bir masanın — önünde, başı elleri arasında uğlar — buluyorlar. Hiçbir şey söylemiyor, mükavemel göstermiyor. Ellerini kelepçeye uzatıyor. Sorgu hâkiminin buzarunda bir şey in Piyer Fonten tev Ba mucize, bana bir deste mA':; e him eden bir kadın şeklimde göründü ge kaf, bu mucizeden istilade edenlezdii dın, çekilip gittikten sonra m»unrfı’ı. dım ve gecenin büyük bir kusmanı DNÜT geçirdim. Nihayet, sabaha kargşı MATMrİL Kâr elmiyor. Vakayı olduğu gibi anlatıyor. | verdim: Fransun Dömer ihtimal S kek Müdafan için hangi avukalı istediği se- rulunca benim ismimi veriyor.. — A da böyle bir avakat yok. Bu isim de yalnız bir noler var.. Diyortar. Zabıt kâlibi, sorgu höâkimine benim Pariste olduğumu hatırlatıyor. Bir tolgrafla, Dömerin müdafaasını kabul e- dip elmiyeceğimi sordular, . A RENE dim. A... ya gittim. Rüyük bir heyecan içindeydim. Tevkifha- nenin kopasında biriken — hulk bağırıyor- gdüt “Kahrolsutı!.., efkârı — umuümiyenin tamamile aleyhinde olduğunu anladım ve kendisini nasıl müdafaa edebileceğimi dü şünmeğe başladım, Aşk yüzünden mi? Peki, fakal ya eski- | delimum! müslehzi: den yapılan hırsizlik ve ölüme teşebbüx! üddleiimüuminin buna kasdile yopılmıştır... — mukahetlesinde unacağı muhakkak. Herhalde maznunu köÖrmeyi ve müdalaamı onca göre bhazırla mayı muüvalik buldum. Hücresine girdiğim zaman Fransua Dö- mer çılaın gibi yerinden Çırladı, ellerime sarıldı. Bulanık gözlerini — yüzüme dikti Bir şey söylemiyordu. Bu, tanıdığım deli- kanlı değildi. Büsbülün — değişmişti. Boy- lanmış, azim ve irade sahibi bir adam ol muştu. Çehresinde bir katil, hir şerir hali yoktu. Bana cinayeti ve sebeblerini tama mile anlattı. Jöclini, başka birisinin karısı görmiye tahammü! edemiyecek derecede sevdiğini aöyledi: “— Burada bulunmadığınızı Bilseydim sİzi roahatstz etmezdim, Fakal, sizi bir da- ha pörmek arzıusunrdan kendimi — alama- dım, Vaklile, ön üç sene envel bana karşı pek dilcenab davranmışlınız. Oruda, ek- seriyelle siri hatırlığyordum. Liyakat ma- dalyesile tallif olunduğum zamon bunun sizi memnun edeceğini — düşündüm ve o nazele parçasını kesip gönderdim, — Bunu ihtlmal çocukça bir gurura — hamlelliniz. Hayır! Hiç de bönle değit,. Bu, size kurşı hlssettiğim hürmet, tevecclkh ve muhabbet ten İert getmiştir. Şünhesiz. bsaktile bir ka HU nümzerli, bunün ” det Kâkiki katit ötan bir adamın bu muhabbeti aize şeref vere vek şeylerden değildir. Fakol..., Dömerin Tehinde şahadel edecek bir Iki kişi bulen: çalışlım. Bu hususta çok müş külât çektim, Dömerin Afrika çöllerinde- ki hizmeti lukdir olunmuyor değildi. Fakat cinayeti herkesin tüylerini Ürperliyordu. Teyzesinin evinde bhasla — yalan Jaklini ziyaret ellim. Kızcağız, hıçkıra hıçkıra ağ hyordu. Bir aralık teyzesi dışarı çıkınca hana, her şeye rağmen Dömeri sevdiğini, sevmelle devam edeceğini ve onu bekliye ceğlini süyledi. Mayır! Bu cina- | ettim. Bu xsözleri Dömere - nakletliğim zaman ncı acı güldüz — Beni mi bekliytcek? dedi. Nerede? Öteki dünyeda mit.. Allı ay sonra, A ya büyük bir kolaba- bk toptanmaya başladı. Parislen ve vilâ yöllerden gelen gazete mühabirleri kah veleri doldürüyordu. Adliye binasına bu susi telefon halları konuluyordu. Dömar ve ben çok müşkül — bir valyele Relmiştik. — (Bordo'dan — yent bir müd- delumumi gelmişti. Eski — müddemmumi başka bir yere tayin edilmişli. Herhalde yenisinin kendisini göstermek İsliyeceği iddianamesinin biraz — şiddelli olacağı munakkaktı. Yeni müddetumul, elli beş — yaşlarında ve mllivenin pek mümtaz memurlarından birisiydi. Dümer, henl her rörüşte elime sarılıyor ; — Amon. üstad, diyordu. Başımı Gipo- Haden kurtar, Başka bir şey İslemem Gu- wana gidince kurtulmanın çarelerini ben n de, emlökini — paraya çe- virir, gelir, beni bulur. Benim de istediğim büydü. — Fakat hiç ümit etlmiyordum, Cünkü yeni müddelu muml çok seri, çok katı yürekli ve elddi bir adamdı. Her şeye müdahale ediyordu. Şahidlere saal sormama bile müsanle e! miyordu. Duha ilk cekede biribirimize 4- deta hasım olmuşluk. "Buna dikdik bakr yor Sdklin mahkemeye gelmedi. — Yataktan kalkamıyacak derecede hasta — olduğuna dalr tabib raporile tahriri ifadesi okun du. Müddetemumt. hâkim, Jüri heyeti hattâ dinleyiciler bile Dömere hain bain bakı yorlardı. Karar ertesi güne bhırakılıtı. Müddelemu mi, yanımdan geçerken selâm bile verme Pit “Böyle bir canavarı müda'anyo çalışmak ayıotır!... demek İstiyor gibiydi. Yorsun ve ümltsiz bir balde eve geldim Yeme'ten sonra odama çekildim. Dömeri idamdan kurtarmak istiyordum, Fakat bu kahli değilti. Oc kistvi öldürmüş ve eür münü tamamile itiraf etmişti. Tabibimdlii ranoru da aleyhindeydi. Kendisini kurtar- mak için bir mucizo Jâzımdı. mahkâüm olacak, fakal ben, lesini kurluracağım.. * < *” RTESİ GÖN, müddeiumum! (6 mesini okudu. Hayatımda bU şiddetli bir lddianame işilmedimi ' caiz: “Ba ve emsali yibi değersit — Vip tâklara karşı adalet biamandır!an -Iııl' dü. Nihayet jüri beyetine Jöndü: hığa zarardan başka bir faydası OlMAÜN, bu piçin idaminı İslterim..., diye Dinleyiciler bravot Bravo! diye €Ü . çırpmaya başladılar. Jüri heyeli yarıff #t müzakereden sonra — kararıni elti: İdamt.. möt Dinleyiciler bu kararı alkışlarken © bana: bakiyofii habek idal disnt” VA Ben de manidar bir tebessümle mu? Dömer sandalyesine yıkılmıştı. Eegidit yavaşca:; “Cesaret, dedim. Cezant W Bet küreğe tahvil ellireceğlin. SÖE yorum sand.... Yemek saalinde, müddelum ; ne gillim. Kapıyı açan hizmetçiye Kâ? verdim ve kendisini görmek — isled söyledim. Hizmelçi, az sonra ııııllı-'ıı, — Müddelomumi, bir. yerde Bu sebeble sizi.. yerr — Haydi, gil söyle.. Şimdi mutlak isini görmek- istiyorum.. d Hizmelçi, ses çıkarınndı, gitti V? Ölp delumuminin iki dakika kadar heni de muvafakat ettiği cevabını getirdi. y Odaya girdiğim zaman kendisini, İ Masasının yanında ve ayakta '*"’__,ı Arkasında smokin vardı. Elimi $ bir sandalye gösterdi: — Bir emriniz mi var, üsind!e gö — Tebrik ederim, iddisnameniz © yüksekti. — Rica ederim iâtifeyi bırakınık S07 ya niçin geldiniz, onu söyleyinize. — Vp — Evet, dağru., Buruya welişimiü , mahkâmun kellesini kurlarmak İ0i? dımınızi rica elmeklir. Bu söz, kâalasına indirilmiş bir FŞ desiri yanlı. Yözü kıplırmızı (ılğ%'!fw! Ve yömrüu$ünu masamımn Ürerine YUT »& Oatat/ dedi; hen, alaya BİĞ'İ ,J" fa, en hoşlanmadığım” şeydir. — İPSTİE deni, menfur bir mahlâktan — kurtifle, istemek, buna çalışmakla varifemi 9"'., Buna virdanen kanlim. Bu cans' f'“, taracak bir kuvvet tasavvur edemi *? gp Herhalde yaptıklarının cezasımı BÜ lir. Siz de gelmiş, benden d'"";':o’ yorsunur.. Zira, biliyoramuz ki adliye müsteşorıdır.. — Evet, muhterem müddeirmum- "j düşünerek getdim, Fakat, asabhiyet ST çi detten bir şey çıkmar. İklde bir "u*’ hakmaya da Iüzum yok. Lütfen yü İf almız, davetli olduğunuz yere raRA düğunuzu, getemiyeceğinizi — 05YN Sonra görüşelim.. di Bu sözleri o kadar ciddi ve ıml".,/ ldvırla söylemiştim ki hiç sek © dan dediğimi yeptı. Sonra bani verdi. Ve kibriti yakarken: — Buyurunuz, üsted, dedi, sİSİ rüm... aü — İstemiş olkaydım, con dakikil Dgtl me geçen beri vesaik sayesinde MAT ll idamdan kurtarabilirdim. Müdafaff'|| iddiannmeniz! hükümscüzr hırakırd!. nızda mi, iddianamenizde band le hitab eddiyordunuz: “Bir dul kadını, vetim çanılf*,':d #f fat elmek büyük bir şereftir. V cdnAVArt, DİP Piçim f Ben de size, anası, babasi "’:“n" terk olunan bir çocuğun ıunll"_m/ ziyade onların mesul olmaları I7 a dini söyleyebilirdim. Ve meseler büyük bir rezalele meydan vefir İlk elsede mahküma karşı © KAj hametsiz davrandınız ki, kendit? Çi rabilmek ümidini kestim. GEC0 | düşünüyordum; buna bir çare "_,,u Kapı çalındı; gittim, oçlm. git yinmiş, yüzü sapsarı ve sizin L bir kadın gelmişti. ını.-.snııh:gı bif diğini söyledi. Va bana, pek / cere anlattı; 4 “Ofuz İki, otuz üç sene e'_'"_“ terem müddeiumumi! bu şehi! derilerinl takip ediyordunu? zel kızlarla görüşüyordunuz. rasında en ziyade Galeri Mof (Devamı 11 M Ze ıw. E KMessü EBİLEELCESEĞEZ vez Z LLOZ L —x SLESĞECEEEK ÇLEE LE G

Bu sayıdan diğer sayfalar: