3 Mart 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

3 Mart 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HIS, AŞK ve iZTIRAP ROMANI Naklelen: SUHEYLA ŞEFİK - 21 — — siz Serie banımın bir o kün evel *sİnl fetiyorsun değil mi? a; in biraz kızararak cevaprer dag, Doğrusu ondan pok hoşlanana- Paşa da söze karıştı: hay, Lâkkınız var, Fikirleri » bira va 8i olan bir kadın. Ben de gitme a Mmomnun olacağım. (Faks aki karşı başka türlü hareket ede in Sigarasını tablaya bırakarak MA yaklaştı. Elini Nerminin © Uzuna koyarak: dm Şe tzülmenizi hiç (o istemez- kıj Şerife hanımın söylediğine ba- İçen 81 birkaç gün içinde işler bi- daim Ben de o zamân memnun ala Onun hiçbir halini beğen- ini onun gizlice kendisin! te- ty ek istediğini anlıyordu. He- — çevap verdi: keş Böyle bir şey hatırıma bi- “trmemiştim. lerini Nermine kaldırdı. Her- Bahpaki gibi ciddi, parlak ve muz öle dolu idi, Ferit de her za- Ke Mİ #ibi gözlerini çevirdi. Artık dap p'2 Onun bu sahte lAkaytliğin- bayi Üzülmüyordu. Onun alıma Öyorgi 8! büsenin tesirini hAlA hisse- Badi pd. Nermin sevildiğini “biliyor, Msn İye kadar ettiği mücadeleye kar Adisini çok kuvvetli buluyordu. ünden e.nra Ferit İzmitteki iü dimfından hastalandığı IF Veron bir telgraf aldı. Hik- Araya Zâde hemen hareket — etti. tin, 8 gelen ikinei bir telgraf am- date Yefatını haber veriyordu, Bu *Adisini görmemiş ve tans ran, olan Nermin üzerinde baflf Binler Yaptı. Genç kadın zaten bu- Ürü hali giteide . vahim olan Yin pek meşguldü. “Onun zö- Ktçük vücudu buzünlerde kadid Kolmişti,,, tabirlerile kocasıs Mi ordu. m artık bize ümit verecek Heme bile söylemiyor. Sanki bi- irin Ağ cok gala © kadar (o mütehammil ki ki, Şörmek © istiyor. o Dün bam va Birdenbire çok rahatsızla Ynazaş isteme telgraf çekiniz. Hi Ni by, Prada bulunsun... cüml b rmedi! Fakat ben onun r ek stediğini iyi anladım! “Çi gayret ediniz. Sevi m İçin muhakkak geliniz, SI Jor ve biran evvel muhabb mem olmak istiyorum.,, ona İlk defa © #ey Poç,Fisini. itirat e ii Srit mektuhu dudakları Türak güzel ve zarif yazıs 1 öptü. Kn Şayan koltukta Ve birdenbire garib bir sıkuyla — Nermin.. Benim zavallı Nermi- nim? Amcasının cesedini aile kabrista- nına güötürmüşlerdi. Odaya çiçek ko- kuları sinmişti. Ferit pancurları aça- rak pencerenin önünde durdu. Dışa- rımın soğuk havası yüzüne Ççarpti. Ferit, amcasından kendisine kalan bu daireyi oğluna verecekti. Acaba Allah ona böyle bir lütufta buluna- cak mıydı? Birkaç ayna kadar bir ço- cuğu daha dünyaya (o geleceki. Ner- min hareketinden önce ona bu güzel haberi vermişti. Hiç olmazsa bu ya- şarabilseydi! Bir kış günü yöpraksız kalan a- Eniçları, budanmış dalları, güneşin cansız #iyaları aydımlatıyordu. İhti- yar amca her şeyi bırakarak çekil- mişti. Feride: “Benden sonra sen ne istersen öyle yap. Ben bunları dü- şönerek kendimi yormıyayım.,, de- mişti, Feridi çok çok fazla (o severdi. Kardeşinin bir tane oğlu olduğu Için her şeyini ona vermişti. Pencerenin kenarına (dayanmış, slide Nerminin mektubu o olduğu balde'dütünüyordu. Ferldeyi hatırla- mak bir kaç ay evvel yaptığı gibi 0- nunla geçirdiği güzel günleri yaşa- mak İstiyordu. Fakat fikrin! yalnız Nermin meşgul ediyordu. Feride u- zaklarda kalıyor, ona hiçbir tesir ya» pamıyordu. Kederini, ümitsiz geçen günlerini, Ferideye ait bütün hatıralarını unut- muştu, Yalnız Nermini, ölüye karşı galip gelen bu kadını biliyordu. Ya- vaşça söylendi: — Feride, Feride, ben! affet! Bü- tün manasile sana yahut oha ibanet etmem lâzım. Sen bulunduğun mev- Kide bu hareketimden müteessir ol- Mazsın. Orada benim beşer! aşkım- dan çok yüksek şeylere maliksin, Fakat ona borçluyum. Nasıl ki sen hayatta ikon her arzunu (yapmağa hazırdım. Birden kapı açıldı. Ferit arkasma bile bakmamıştı. Bir ses hürmetle: ç Afindeminiz ete efendim dedi. Size 3:0 adaş “7 Tier elik amlar elini uzatarak telgrafı al dı, , açtı ve okudu: “— Serim çok hastadır. yor.,, Sizi isti. “Normin,, Ferit köşke geldiği (ozaman gece olmuştu. Pardesüsünü alan uşağa: — Sevim nasıl? diyş sordu. — Çok fona efendim. Bu (sabah Muayene ettiler. Bu geceyi geçirece- 8I şüpheli imiş, Ferit koşarak merdivenleri çıktı. Yukarıda Nermin bekliyordu. —Tam vaktinde geldiniz. — Benim zavallı karım. (Devamı var) IS ARE YG AE Ae dalgm ve hareketsiz ürperdi. Bu sıkıntı üm ciğerlerini sıkıy ve nefes almasına imkân Mi N Boğulur gibi oldu. endisini saran kâbustan için Silkindi. Fakat bir kırık tufaniyle... Odadan Miraç, arda koşan, genç kadi sarsan bir hıçkırık. Ve Ne A duyulmasmdan ikmüş gibi şimdi hıçkırık- ğa Yuramryor, kalbine akıfordu. Böle koymuştu İki bükmdü.Saçları dizlerinin üs- .İstıraptan sinirlerğerilen sağ elinin parmak- İ kâğıt buruşmuştu. Ol eliyle koltuğun kumaşı. 14 gibi kavrıyordı Bir müddet böylece kal- ün in İyarak başını kaldırdı. eti kızarmıştı. Gözlerind akan yaşlar bu ıslak ya. EĞ atar Şimdi, 'eircık kemikleri daha eikık, etin ve daha gölgeliy. Tekrar hıçkırmamak için Işıldiyan bembeyaz deri arasında tsırıyor, Is1r1- Sonrâ saçlarını ger? attı ve derin bir iç çekişi NE b ai düşürdü a mektubu ytmak istiyordu. Fakat bun- Bunu ortadı kaldırmakla Suadi hatırla- tiraptan ıstıra; sürükliyecek hatıraları yok ek miydi? Onu yurtabilmek ancak ve ancak gö. #linin tuttuğu hi her şeyi mahvetmekle müm. NN Ni ay Ne Biriz ine Bu kabil miydi* NE a Yeniden sıklaşt Şimdi ilkinden daha coşkun, tata, çaba > insan kalbiniarşalıyan yeni bir hiçlik tu- Artik, kinsNİn sesini işitmesinden kork- a göz yaârı halinde, yanaklarından skı- Kkırıkları, açıkluran pencereden taşmış, ceviz arasılan süzülerek, şez'ongunda ken. a a kulaklara ulaşmıştı. Ferid, bu hıçkırık. Bu, onu büsbütün lişabilirdi. larma, . turdu. Ferid: mâkftan zevk duyardı. Dr Baştarafı 10 uncuda sında çalışan güzel bir kız hoşunuza gidi- yordu. Bununla, birkaç ay çılgın bir sav- da hayatı geçirdiniz. — Mimi Delesal. Evet. Fakat ne demek is- tiyorsunuz”.. — Evet, ta kendisi. Sizinle evleneceğini ümit ediyordu. Siz yeni diploma almıştı nız, Gençlik eğlencesi telâkki ettiğiniz bu münasebete nihayet vermek istiyordunur. Müstemlekelerin birinde bir memuriyete tayininizi istediniz. Bu suretle kendisin. deni kurtulacağınızı düşünüyordunuz. Mev ki sahibi olmadıkça ailenizin bu iz rıza göstermiyeceğini söylediniz. “Gide yim, birkaç sene para biriktireyim. Gele yim, evlenelim,, dediniz... — Sonra, sonra? — Sonra... gittiniz, kendisine yanlış bir adres bıraktınız. Afrikaya gittiğiniz halde Hindi Çiniye gidiyorum, dediniz. Zavallı kız! Verdiğiniz adrese o gönderdiği mek- toplar; “Burada böyle bir kimse yoktur. Mürsiline inde,, ve imzasile (geri geldi. İşte, bakınız.. Geri gönderilen tamam otuz iki tane vat — Peki, Fakat maksat ne? Şantaz mı? — Hayır! değil... Siz de bilirsiniz ki ara dn müruru zaman var. Müsaade ediniz, sözümü bitireyim. Matmazel Delesaf'ın ıs rarı Üzerine bu mektuplardan üçüncüsünü açtım, okudum. Sizin ayrılışınızdan bir ay sonra yarılmış... Alınız, okuyunuz. Ne ka- dar büyük bir sevinçle sizden hamile kal dığını haber veriyor, o Bunu takip eden yirmi sekiz mektup da sizi yanına çağı rıyor. Halbuki hiçbirisine o cevap alamı yor. Yilâyetlerdeki hayatı bilirsiniz. Bu gibi şeyler derhal dikkel nazarı çeker, büyük dedikodulara sebebiyet verir. £ Matmazel Delesal kendisini seven arkadaşlarından birinin civardaki sayfiyesine gidiyor, o: da bir oğlag çocuk doğuruyor. Arkadaşı, çocuğun öğsüne Fransua (ODömer yazılı bir kâğıt iğneliyor ve kilise kapısına bi rakıyor, Frasua, sizin küçük adınız değil mi? Müddelumum! Lömvanın rengi mosmor olmuştu, gözleri yerinden fırlamış gibiy- di. Yerinden doğruldu: — O mu? O mu? Fransun Dömer mi?. Hayır o değildiyin !.. Söyle ne duruyorsun ? — Heyhat! Muhterem möddeiumuml. İdama mahkâmettirdiğiniz — Dömer sizin oğlunumdur!.. — Hayır! Mümkün değil.. oOlamar. Hem bu çocuğun benden olduğumu mere- den biliyor?.. — Sözümü kestinlz, tamamlamaya br rakmadınız ki.. Matmazel Delesal at sonra mağazadaki İşine devama başlıyor. Fakat, himayeletfal tarafından © büyütülen çocu gum daima uzaktan takip ediyor, Sizden ümidi kesince küçük bir dükkân sahibi te evleniyor. Ve 6 zamandanberi göçen yirmi beş sere içinde başka çocuğu da olmuyor. Bu çocuk sizindir. Mektupların tarihini, himayeletfalin fişlerini tetkik - ederseniz kanant getirirsiniz. — Nicin bunu karardan evvel bana ha- ber vermediniz?., — Favdasız buldum. Daha istintakta Dö. merin kafası omuzları özerinde sallanma. An başlamıştı. Size haber vermek, bir pa- zarlık kapısı açmak gibi olacaktı. Şantaj #ibi telâkki etmeniz İhtimali de vardı.Çı kacak rezaletin sizin mevkinizi sarsacn- ğı şüphesizdi, Emin olunuz her o ihtimali hesap etim. İdama mahköm olduktan son- ra cezasının müebbed küreğe tahvilinin HABERİN EDEBİ TEFRİKASI; 6 Yazan: Hasan Rasim US$ ların yabancısı değildi: yine annesi ağlıyordu. Hemen yerin- den doğruldu, Ayağa kalkarak, cılız bacaklarından umulmıya- cak bir çeviklikle mermer merdivenlerden aşarak salonu geçti. Yayvan merdiveni tırmunınca kendisini annesinin oda kapısı önünde buldu. Orada, annesini bütün ev halkından fazla seven Fatmayla karşılaştı. Fatma, ev hizmetine bakan genç bir kızdı, Mavi gözleri gülen bir kız... Dalma, dolgun vücudunu sıkı sıkıya saran önlüğüyle dola- gan bü kizin en büyük üzüntüsü küçük hanımmı-kiSabihaya dai- ma böyle söylerdi - ağlar görmesiydi. O zaman gülen mavi göz- lerinde bir köder bulutu toplanır, şaşırır, ne yapacağını bile- mez bir hale gelirdi, Şimdi de öyleydi. Sabihrnın hıçkırıklarımı o da, Ferid gibi işiterek koşup gel mişti, Fakat, içeriye girip girmemekte tereddüd gösteriyor. du, Feridin görünmesi cesaretini arttırdı. Şimdi onunla birlik- te içeri girebilir, küçük hanımım göz yaşlarımı dindirmeye ça» Fatma, Sabihanm ber şeyiydi. Çok zaman, şehirde doğ- müş bu köylü kızmı karşısına alan genç kadın, onunla saatler. ce konuşur, temiz, en küçük bir keder izi taşımıyan saf bakış. konuşuşuna kendisini vererek bir an için acısını unu- Fatma bunu bildiği içindir ki, küçük hanımının, pek iyi arladığı derdine katiyyen dokunmuıyarak saatlerce onu oyala- Hatiğ bu yüzden işleri geri bile kalsa geceleri uykusundan feda eder, tamamlamaya uğraşırdı. Alman devlet relsi Hitlerin mayısm ilk yarısında Romayı ziyaret edece ğini haber vermiştik.» Hitler, Ronia da kaldığı müddetçe Kriminal sara- şında oturacaktır. Yukarıdaki resimde bu sarayın muhteşem bir salonu. nu görüyorsunuz, daha kolay olacağını Dömeri, hapishane vekilharcının maiye- düşündüm ve öyle hareket ettim... — Teşekkür ederim, östad.. Bu Ytfunu. xu ömrüm oldukça © unulamıyacağım. E- ğer, sözlerimle sizi incittiysem beni affe- diniz. Özür diliyorum sizden, “ty Bİr SAT sonra ayrilik | ağır bir yük altından kalkmış gibi bir hafif. Bik hissediyorum. Ertesi gün Jaklini ve Dömeri temin et- tikten sonra Parise döndüm. Ve ewmhurre- isinden bir mülâkat taleb ettim. Müddei- umumi de, kardeşi vasılasile (o lâzımgelen teşebbüste bulunmuştu. Cumhurreisi, mü- dafanmı dikkatle dinledikten sonra ölüm corasımı müebbed küreğe tahvil eni, Dö. mer ölümden kurtuldu! o Ayni gün de, müddeiumumi İL.ömunn istifa etli, — Ne güzel bir roman mevzuu!.. — Dur. Sabret, Daha » bitmedi, Muha- kemenin peticesinden on, gün ; sonra, Hü, mer birçok mahkömlarla beraber Güyan adasına gönderildi. Aradan tamam Üç se- ne geçti. Bu akşam beni (o düşündüren ne biliyor musun?.. Al, bak, şu meklubu ken din oku. Facianın sonunu anlarsın... Mektubu aldım ve okumaya başladım: “İlkkânun Veneziletla, “Muhterem üstad! Ve sevgili o dostum. Lütfunuzu elân İinulmadım. — Sizi dalma hürmetle antyorum. İslijarm verdikten son ra emidkimi sa'fım, paraya (Tahvil etiim. Bir milyon sekiz yüz bin (frank kadar bir sey lutte, Jaklint gördüm, kendisine haki- kali anlattım. O sırada bir çocuk dünyaya getirdi. Oğlumun çocuğu.. Birlikte Hordo- dan vapura bindik Güyan adasına geldik. Paristen ayrılmadan aldığım topsiyelerle YİAB'ANCI DİLLERE” NAKLİ — Fatma abla, - dedi tine verdirdim. Ba sayede ara sıra dışarı çıkabilmesini temin ettim. Diğer taraftan da Venezüelleya kaçabilme çarelerini eraj- tırmaya başladım. Malüm a, para her şeni yapar. Bir çinli kaplan buldum. 109 bin İronka pazarlık ettik. Bir gece Dömeri evime çağırdım. Ona da hakikall, yani babası olduğuma anlat- tım. Boynuma sarıldı, ağladı, ben de ağ- Tadım. Saallerce beraber aöladik. o Kop mağ razı oldu. Fakat: Ya Jaklin dedi, o ne olacak? Artık fazla dayanamadım, — seslendim. Jaktin, kucağında çoruğile o beraber içeri girdi. Ah! Azizim, bu mansarayı bir gör- meliydin., İki gün sonra İmandan hususi bir ge- miye bindik. Güyandan ayrıldık. Hâdise siz Venezüellaya geldik, Artık oğlum benim ismimi laşıyor. Jek linle de meşrü bir surelle evli. Burada güzel bir çiftlik setin aldık: Bir de küçük köşkümüz var. At, koyun, sığır, Oh. yeliş- tiriyoruz. Tarlalarımızı ekliriyoruz. Tem bir çiftçi hayatı geçiriyoruz. İşlerimiz de yolunda gidiyor. Oğlum ve gelinim bazan atlara biniyorlar, kırlara * gezmeye çıkı- gorlar. Ve ben köşkte lorunumla beraber baki? geçiriyorum. Hepimiz mesud. “Eğer bir gün.malmezel Delesali « cek olursanız, bu mekiubu kendisine Not: Mektuhumu postaya vermeden ge linimlin bir çocuğu daha oldu. Aziz üstadt Lâtlumuza bir şükran nişanesi olarak bu yeni doğan çocuğa sizin isminizi verdik. Buna darılmazsınız değil mi?.. LL SEZ « annem yine mi ağlıyor? — Evet Ferid... Gir bakalım... — Az sonra... Azıcık içini boşaltsm da... Ferid, iç boşaltmanın ne olduğunu biliyordu. İnsan ağladık. ça ferahlar, ferahladıkça açılırdı. Göz yaşlarını vakitsiz boğ- le öğrenmişti. maya çalışmanın insanı büsbütün sarstığını kendi tecrübeleriy- Fatmayla birlikte, mevcudiyetlerini belli etmemeye çalışa. rak bir müddet beklediler. Hıçkırıkların fasılalara inhisar et- tiği bır sırada önde Ferid, arkada Fatma içeriye girdiler, Sabiha kapı gıcırtısıyla kendisini topladı. Biraz da ürktü. Gelenin, Paşa babasıyla, Safinaz hanımdan biri olduğunu san. miştir. Kargısında Ferid'le Fatmayı görünce gözyaşlarıyla pı- rıldıyan siyah gözlerinde zoraki bir gülümseme belirdi. — Siz misiniz? - derken . başını açık pencereden yana çevi- verek ıslak gözlerini siiği, — Anne niçin ağlıyorsun? Seni üzdüm mü Fatma yerine Ferid cevap verdi: — Hayır yavrum... Arne anneni hatırladım da... Futma susuyor, küçük hanımının, yalanmı ne büyük bir güçlükle söylediğine bakıyordu. Onun, iki sene önce ölen an, nesine değil, daha eski bir aşka, altı senedenberi yen, unutulamıyan bir aşka ağladığı açıkça'görülüyordu. Sabiha kızarmış gözlerini Feride çevirdi. Onu doktorun te- minatma rağmen her günkünden daha solgun gördü... Ayağa gömülemi- kalkarak yanma yaklaştı, Uzun parmaklarımı çocuğunun ba. geçirdi. şında gezdirdi. Kumral ve uzun saçlarını parmakları arasından Sonra Fatmaya döndü, Hâlâ kendisine acıyan le dalgm bakan bu iyi kalpli kıza soracak bir şey kendisini harap eden bu sükütu yırtmak, başka geylerle oyalan- mak ibtiyacmı duyuyordu. — Daha Selim gelmedi mi Fatma? Fatma yerme Ferid cevab verdi: — Babam daha gelmedi anne, Simdiye kadar bahçedeydim. (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: