12 Mart 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 14

12 Mart 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cevapları veren Profesör Sanerk Grafo'oji ve Grato netri mütehassısi —— eee — —— —i A. Demirel Yıldız: Genç, zeki bir zat. Zekâniz işlektir. Yal- nır biraz hodbin ve inatcılığa — veya fikir ve kanantlerinizde, arzu ve hükümleriniz- ülünüz vardır. Ken- de israr etmeğe le dinize itimadınız vardır. Bununla beraber ileriye tam bir emniyetle — bakmadığınız zamanlar da vardır. Ve bilhassa yakın bir zamanda böyle bir hisde idiniz. Son va kitlerde eskisine nazaran İş sahasında ve- ya İleriyi görmekte daha müsbet bir İn- kişaf olmuştur. Tam bir taldil için sol ell- nizle yazdığınız yozıyı, elinizin — şeklini, eski yazı ve İmzalarınızı, — dirseğinizden bileğinize kadar mesafeyi de göndermeli ve bildirmelisiniz. Beşikteş » M. Ertuğrul: Evvelee vermiş olduğum cevap dolayı- sile hakkımda gösterilen iltifata teşekkür ederim, Tam bir tahlil için iİstenilen şey- lerden diğerlerini de gönderdiğiniz için son müracaatımız dolayısile şunları da ya- zıyorum. Gençsiniz. Yaşınız 20 den fazla olmıyacaktır. Boyunuz orta veya uzunca- dır. Bünyece orta sayılabilirsiniz. Haddı- zatında intizam hissinle iyi olmakla be- raber haricl şeylerin güzelliğini teminde ihmaliniz vardır. Bu haliniz baran tâuba- M bir bareket tesirini verebilir ki hayatta muvaflfak olmak için kaldırılması lâzım- dır. En 20t bulduğunuz İşe evvelden baş- lnmak ve bunu bitirip rahat etmek İste- mek bem âdptlerinizden ve hem de ruh! temayüllerinizdendir. Bu hal, zor Işlerden ve ürüntü veren mesaiden hoşlanmadığı- vlasa delâlet eder. İşlerinizde zorluk veya ola ik derecesine bakmndan d intiza- Bu sene ceketler ve — mantonlar koyu renktedir. Bunlar açık renk — elbiselerin üzerine giyiliyor. Belleri dardır. — Kemer takılmıyor. Ekserisinin kendi kumaşın- dan kuşakları var. İlkbahar — ilerledikçe emprine ipeklilerin Üzerine hafif ceketler giyilebilecek. Bunlar düğmesiz ve iliksiz olacak, Bu tarz ceketlerde yaka yok. Ön- leri kavuşmuyor. Ve dört parmak bir a- çıklık kalıyor. 'Tayyör ceketlerinin kolları bileklere ka- dar iniyor. Ceket, rahal bir şekilde, beli ve kalçayı sariyor. Yaka reverleri aşağı- da, Ceketin önü yuvarlak. Bolerolar pek revaçta. Bazı tayyörlerin ceketlerini bile boleroya benzetiyorlar, Yakalardaki düğme delikleri çok koca- man, Bunlar yükseğe açılıyor. Eldivenle- rla konçları çok kısa, Bir çağunun üzer- lerinde iri dikişler var. Eldivenler, bluz veya şapkanın ayni renginde seçiliyor. Mavi ve beyaz ilkbahar renklerinin en başında geliyor. Satrançlı — kumaşlardan yapılma bluzların altına düz etekler giyi- yarlar. Etekler dar ve düz. Ya yanlarında yırtmaçları var yahud da kalçadan pilili. $imdilik en fazla moda olan iki veya üç renkli basit yünlüler. Havalar ısınır 1sın- maz rengarenk emprimeler öortaya — çıka- cak. Bu emprimclerden tayyörler de çok giyilecek. Elbiselerin önleri dür, Tikbahar Herledikçe emprime, arkaları pilili. düz veya satrançlı pamuklu kumaşlardan — yapılma tayyörler ve elbiseler ortaya çıkacak.Bun- lar en fazla siyah ve lâcivert renkte ola- caklar. ma merak ve programla çalışmağa alışa- bilirsiniz. —507— Cihanglr N.T.T.: Genç, orta bünyode üuzünca veya orta boyda zeki bir zatsınız. — Kendinize gü- venen, bir işin mesuliyetini almakta te- redddüt etmiyecek olan bir karakterdesi- niz. Bilhassa 1934 de bu yazdığım vasıf- larınız daha bariz bulunuyordu, 1934 ile 1938 arasında geçmiş bazı hâdiselerin si zi daha ihtiyatlı ve hâdiseler önünde daha kurnaz yaptığı mubakkaktır. — Tahlillere devam için yazılarınızdan ve imzalarınız- dan bir kaçına ihtiyacım vardır. Bu kısn tahlilim hakkındaki mütalemızı da bildir- zi rlca ederim a MARRIZ BO FONDADUR eee T yenelleldamü gi ee l anaşbany a aa ae ae nn SAA Evetl.. Kısa boylu, sıska, çelimsiz, u- zun burunlu, kocaman ağızlı olduğum halde, kafamda büyük adamların zekâsı var! Evet sizin güzelliğinizin şualarile, bu çelimsiz vücudun sefaletini örtmesi- he karar verdim, Bir an sustu, güçlükle bonra devam etti ; — Dinleyin, Antuanet, merhametime kitap etmeye lüzum yok, Çünkü bana da hiç kimse merhamet etmedi, hattâ tiz bilel.. Merhale merhale yükselerek, &n yüksek zirvelere erişmek azminde- yim, hattâ bu merhaleler kadavralardan nefes aldı, — Eveti. . nız?. — Evetti, « — Evetl.. HABER — Alşam postus Ww:_yl_ga l ilkbahar modaları Tüuvaletler gayel uzun etekli, şeffaf dan- lellerden, lüDerden yapılıyor. rin Öst kısımları dar. Kalçadan sonra bol» Movsselcine de Soir, mat krep- ler ve saten tuvaletler de pek kullanılıyor. Tuvalet renklerinin en başında beyaz ge- maviler, Arjunte ve filizi renkler aranıyor. laşıyorl. liyor. Sonra havai * Arfı cep de Aşağıdakt bu dir. — Madam d'Etyol olmağa razı mısı- — Yarına hazır olacak mısmnız?, Üç evet, biribirinden daha hafif biş sesle telâffuz edilmişti.. Ve sonuncusu, ka bir şey değildi.. venden inki.. İbaret olsa bile.. Çelimsiz bir cüce olan B ULML GK Ü e: UN ben, nazarlarım altında bir memleketi tretmek istiyorum! Bunun için isti- yorum ki evim, merasim ve suvareler Merkezi, zevki selim mabedi, ihtiyacım olan bütün sefihleri cezbeden ışıklı bir fener olsun. Bu lgık siz olacakaınız, Antuanetl. Ya siz bu tşik olacakamız, yahut ta ben dünyanın en zalim adamı olacağım.. İşte son sözüml.. — Merhametl.. Hanri, Hanril. Kar- deşim... Dostum!., Genç kız, yarı çılgın bir halde, hıçkı- rarak, dizleri üzerinde, onun ayakları altırıda sürüklendi.. — Artık kâfit.. Benim olacak mısı- 'nız? O zaman susarım! Red mi ediyor- Sunuz? O zaman derhal, tahkik komis- yonuna gideceğim ve bu akçam mösyö &ö Turnem, Bastiy bapisanesinde yata- cak ve cellâdın baltasını bekliyecektir. — Merhamet!.. Merhamet!. Hanrti d'Etyol, sert bir jestle, şapka- sını kafasına örttür. Silkinerek, dizlerini sarmış olan Jan- dan kurtuldu ve kapıya doğru yürüdü. Sonra, salonun ortasında durdu ve meş'um, korkunç, sert bir sesle sordu: — Evet mi? Hayır mı?. Betbaht kız, ümitsiz bir jesetle, kolla- rını havaya kaldırdı ve, ancak duyula- bil'r bir sesle cevap verdi: kalktı., nan alnına götürdü.. mırildand!.. Boğuluyorum!?.. ölmekte olan bir ruhun nefesinden baş: Hanri Lö Norman d'Etyol, yerinden eğilerek selâm verdi; sonra kapıdan ge- çerek, ağır ve sakin adımlarla merdii Yalnız kalan Jan — Antuanet, ayağa Çehresi, bir ölü çehresi gibi sararmış olduğu halde, titriyerek, iki elini, ya. — Oh1l. Biraz hava!, Biraxz hava diye Sendeleyerek, ne yaptığının farkın: da olmadan, pencerelerden birisine yü« lığıma yaslandı... rüdü, açtı, ve balkonun demir parmaki Hava onu canlandırdı.. Elleri demi- keledi; kunç felâket!.. duml. « rültü yükseldi. Ve genç kızın in üzeinde takallüs etmiş olduğu halde derin derin havayı teneffliş etti ve ke: — Neredeyim?, Ne oldu?, Oh! korn. Mahvoldum? Mahvol- 'Tam bu esnada, caddenin nibayetin- de, Luvr istikametinden büyük bir gü, gözleri 5 önünde şaşaalı bir sahne belirdi. — İki tocafında, büyük üniformalı süvariler bulunan, muhteşem bir araba, hallın gök gürültüsünü andıran yaşa arasında azametle ilerliyordu!. tında durdular. nidalar; Birdenbire, bütün bu kalabalık, ara- ba, asilzadeler, süvariler, balkonun al« Jan geriye doğru sıçramak istedi., Dizleri tutmadı. Bunun için orada, de- mir parmaklığın üzerine yaslanmış ol- de Hlkiler ilk- baharın başlıca mo- dalarındandır. di Hlkilere, resim - de görüldüğü gibi. yapıyorlar, retimler ene ilkbaharda göreceğimiz ve eldise modelleri- şapka Tuvaletle- Şim İLARKİZ DÖ POMPADUR' 5 — ——— ——— — duğu balde, bareketsiz kaldı.. Çehresi © kadar sararmıştı ki, onu görenler, me- zarından çıkmağa çabalayan bir ölü zannedebilirlerdi. Arabadan iki kişi inmişti. Bunlardan — birisi polig müdürü Berye; diğeri Fransa kralı on beşinci Lüi idi. Kral, ağır, fakat zarif adımlarla, Berye'nin refakatinde Arjanson kona ğının büyük kapısına doğru yürüdü. Tam kapıdan kaybolacağı zaman, 'balkonun altından, Janın derhal tanıdı- Bi ve sezilemez istihzasını sezdiği bir ses bütün kuvvetiyle bağırdı: — Yaşasın sevgili kral!, *Hanri d'Etyol, halkın coşkunluğunu bir misli arttıran bu nidayı koparırken, 'ayni zamanda, kemali tehalükle, şapka- Sını sallıyordu.. On beşinci Lüi döndü, halkı coşturan bu sadık tebaayı eliyle selâmladı. Ayni zamanda gözleri, şuursuzca, yukarıya, küçük Rejans konağının balkonuna ka- dar kalktı.. Ö zaman ürperdi ve hafiiçe kızardı. Jan da epeyce kızardı ve bir ürperme onu bütün vücudiyle sarstı.. Bir an, nazarları biribirlerine dikit- di., d'Etyol tekrat bağırdı: — Yaşasın kralt Yaşasın sevgili kral!.. On beşinci Lüi, halka selâmmı isde etmek istiyormuş gibi, şapkasını çıkar- ı ve, gözleri balkona dikilmiş olduğu halde gülümsedi.. Kalabalık, yaşalarını bir kat daha Arttırdı.. Fakat kralın selâmı asıl he- (define varmıştı! Ön beşinci Lüi, Arjanson konağının kapısı altından kayboldu. : Bitkin bir hale gelen Jan, sendeleye- yek salona kadar geriledi ve bu sahneyi len ince teferrüatına kadar takip etmiş 'olan madam Puassonun kollarına düş- tü, , Fakat genç kız, kendisine has şayani hayret bir enerjiyle, derhal soğuk kat- lılığını toplamağa muvaffak oldu, keti* disini ürperten cazibeli bir ümitle tekç rar balkona yaklaştı, gözlerini Arjan” son konağının kapısına doğru çeverdi ve ayni zamanda dehşet içinde ürper” di: Soluk ve meş'um bir çehre, tıpki kralın çehresi gibi, kendisine doğrü kalkıyordu. . Orada, kapının üzerindeki saçağın altından, bir adam, tıplçı kralım baktığt gibi, kendisine bakıyordu. Jan daha şiddetle Üürpererek mırik danı; — Ormanda gördüğüm fakir adam! Aman ya Rabbim! Bıııı niçin böyle bakıyor?, Ah! İlerliyor.. Bnııyi gelir yot. Benden ne istiyor?.. Bu felâket günümde, bu adam, benim mukadderik tıma niçin giriyor?, DAMYEN'İN İSTİDADI Hanri Lö Norman d'Etyol, Madam Pussonun küçük Rejans konağına gif* diği zaman, Fransua Damyen de Arjdfi” son konağına girmişti. Mazkinin konağı hakiki bir nezaret binasıydı. Devlet işleri orada halledilir” di. Bunun içindir ki bir çok müracaat” gçılar, hergün, azametli bir muhalız tâ” rafından bekienen büyük kapıya g:u' lerdi. Avlu, kollarının altında bir sürü €V“ rakla bir binadan diğerine gidip g:lâ adamlarla doluydu. Bütün bu adamlar son derece sessi? diler ve birer gölge gibi kayarak, geliP geçiyorlardı. Fokat, ne de olsa, bu gidip gelmelef nazarı dikkati celbetmekten geri mıyordu ve Damyen bunu derhal göfdı ve, bu adamların arasından, kendis göstermeden geçebileceğini ümit ©' olacaktı ki, çehresinde bir memnuniye ifadesi belirdi. j Fakat kapının eşiğine henüz s3A*

Bu sayıdan diğer sayfalar: