2 Mayıs 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

2 Mayıs 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER -— Akşam postası 2 MAYIS — 19838 ER'in zabıta romanı Südeiler işteklerini sayarlarken Mazarik'in memleketi kendini müdafaaya Kapıya yaklaştım. Tabancamı çıkararak kilide ateş ettim. Bilâ- hare kapıyı omuzlıyarak içeri daldı Nikol, Vaşirig ve dadı salondaydılar. | Muryel ve Şarli'nin dönmelerini bekli- yorlar, geciktikleri için endişeleniyor- lardı. Lord da ortada yoktu. Saat sekiz buçuğa gelmişti. Bir müddet sonra, salondan ayrılan sofracı ile dadının, kollarında baygin bir adam olduğu halde dönüklerini gör ük, Bu adam, Lord'un oda hizmetçisiy- di. Vaşing, büylik bir telâşla atıldı: — Hayır ola, ne var, ne olmuş? Saolracı titrek bir sesle izahat verdi: — Onu baygın bir halde odasında buldum.. Oda fena fena kokuyordu. Bayıltılmış zannediyorum.. Bu hüdise, ihtiyar dadının, Şarli ile Müuryel'in idönmeyişlerinden doğan en- dişelerini arttırmıştı. Nikol da birden- bire Lord Seamor'u hatırladı: — Lorzd nerede aceba? — Odasında kilitli idi. Kapryt vur- duğum halde hiç cevap alamadım. Dadt korku içinde bağırdı: — Bir kazaya kurban gitmiş olma- sın?!. Hepimiz önce biribirimize bakıştık. Sonra, merdivenlere koşuştuk. Hileli sirkat Nikol, iri yumruklarile Lord Sez- mor'un oda kapısını yumrukluyordu. Vaşing durduğu yerde — tepiniyordu. Bir müddet onları seyre dalmıştım. “fakat; birden, barekete geçmek zama- | No nının gelmiş olduğunu anladım. Kaps ya yaklaştım. Tabancamı çıkararak ki- lide ateş ettim. Bilâhare kapıyı omuz- İryarak içeri daldık. Odada ışık yanryor ve ber şey yerli yerinde Guruyordu. Banyo dairesinden gelen ingilizce küfürler duyuyorduk. Yaklaştık, kapıyı açtık. Lord Sea- mor banyonun içindeydi. Mütemadi- yen başını suya batırıp çıkarıyor, çır- pınıyordu. Lordun kuvvetli ve şişkin adaleleri- ni hayretle seyrediyordum. — Yaşına rağımen hâlâ dinç bir vücuda sahipti Lord... Biraz sonra, onun banyoda uyuya- kaldığın: ve silâh seslerile uyandığını öğrendik. Odada bir kokunun — mevtudiyetini bissediyordum. GCüzlerim âdeta yanı- yordu. Pencereye koştum, camları aç tım. Pancurları sımsıkı kapalıydı. Birdenbire Lord gökmavisi rengin- de bir bornuza sarılmış olarak karşımı- za geldi. Şatodaki bütün elektrik ter tibatını idare eden düğmenin başma ceçti. Lordun parmağı düğmeyt do- kunduğu anda, ortadaki — kütüphane ortadan yok oldu ve kanlı incilerim İ- ginde bulunduğu cam dolap meydana çıktı. Hayret! siyah kadifelerbomboş- tu. Sadece, alay eder gibi, - irkilerden yedi tanesile bir- istilham şekli çizik mişti. Lord Secamor taş kesilmişti. Bar na döndü: — Sizi tebrik ederim, dedi, muvalf- fak oldunuz... Şaşkınlığımdan dilimi yutmuş gibiy- dim. Bir dakika sonra, silkinerek ken- dime geldim: — Aziz Lord, bir komedi tertip et- tiğinizi anlıyorum... İncileri başka ye- re gakladınız... Bana, her tarafı kapalı olan bir odadan incilerin çalınmış ol- duğunu yutturamazıınız... Lord Seamoruün boğazıma sarılaca - Bint sanıyordum.. İhtimalki bunu ye pacaktı da.. Fakat, müthiş yorgün gö. Tünüyordu, Bir hamle viski şişesini kaptı. Bir bardağa doludurdu ve İçti. Sonra, nisbeten sakin bir sesle: — Tetkik edelim, dedi, etralta, hâ- diseyl aydınlatacak elbet bir is bula- Sağız. Önce demirkapıdan başlıyalım. — Demirkapı mı, fakat biz onu kur- şunla kilidini parçalamak süretiyle güç- bell açabildik.. — Ya pancurlar?. — Simerkr kapalı bulunuyorlar. Za- ten bunların kırrlmalarına imkân olma. dığı gibi açılmaları da mümkün değil - dir, Pancurları harekete getinmek için odanızdaki elektrik düğmesini kullan- mak Tâmmdır. Lordi — İçinden çıkılamıyacak kadar çap- raşık bir greselel! Diye homuzdandı.. Bu srrada dadı Norma, ağlamaktan kanlanmış gözlerle ve telâş içinile oda- ye girdi. — Muryel hili dönmedi; korkuyo- rum!. Diye infedi.. Lard Seamoru bu haber büsbütün çökertti. Bununla beraber iti. dalini kaybetmemişti.. Derhal Agay'e hareket emrini verdi. O giyinmeğe hazırlanırken ben garaja koştum ve mrabamı hazırladım.. Agay limanmma çok çabuk vardık.. Lord Seamor, yatındaki adamlara ses- lendi. Ve kaptanın sahile gelmesini em- retti. Birnr sonra kaptan karşmrırzday- dı. Sinirli görünüyordu: — Müryel ile Şarli sabahın yedisin- de geldiler, diye anlatmağa başladı, on- Yara kotrayı verdim. Gezintiye çıktılar. Fakat skşama kadar dönmeyince endi. $e çttim. Karânlık basrvermişti.. Ka - mağa çıkardım.. Henüz bir netice ala- madık... . Bütün geceyi polise ve en yakın li- manlara telefon ederek geçirdik . Şafak sökerken, sür'atli bir motöre atlayarak bizzat aramağa çıktık. İkindi ye doğru, bir balıkçıya rastlmdık.. Şar- liyi, yattanı gezmek Üzere ayrıldıkları kotranm direğinde bağlı olarak bulmuş. tu, Müryel ortada yoktu. Şarlı Desten Hidiseden Uç gün sonza Nis komi - serliğinden şaşkın bir vöziyette çıkr- yordum. Şarli'nin bütün şüpheleri be- nim Üzerimide toplanryordu. Majesko otelindeki dairemde araştırma yapılmış, maymuncuklarla bütün bavullarım &- çılmış, inceden inceye bütün ceplerim tetkikten geçirilmişti. Bu şüpheler kne- gemda sinirlerime hökim olabilmek için kendimi sorluyordum. Dairemdeki bü sık; araştırmaya lü. züm gören Şarli 1di. O, “Bay Karna- val,, 1 tarıdığımı sannediyordu. Zavnllr polis müfetttişi, hakikt hüvi- yetimi teabit için bizrat uğraşryor, gün- de bin türlü kılığa girerek arkamı takip ediyozt!Tu. Het gün içiı nezaret altındaydım. femimi bilhasta gazetelerin öğren - memesine gayret ediyordum.. Bir nok- tadh Şarli de şüphe uyandırryordu. Çün. kü incilerin çalmması ile Muryel de or- tadan yok Clmuştur. Lordun şahsi düşmanr olan Bay Kar- navalırı İncilerde gözü yoktu. Fakat ki- nini, tatmin için Müryeli koçırdıysa e- nun güzelliğine hayran olmuş ve kızı oturduğu adaya götürmüş olabilirdi. Bon fikirlerimi açıkça Jorda anlat- tım. Şarli Muryele belki Aşıktır. Bu yüzden ihtimalki onu denizde boğmuş. tur. Başından geçen deniz macerasından sonta, gözlerini Muryelin cesedini ara- yan kayıklardan ayrılmıyordu. Muryelle beraber deniz gerzintisine çıkmışlar ve hava gittikçe berbatlaşmış, bu sırada da genç kız tarafınldan verilen viskiyi içtikten sonra da uyuyuvermişti. Ken- disine geldiği zaman soğuktan vücudu taş ketilmişti ve ayni samanad yelken d!ntıııe boğlaneış olduğunu anlamış- (Devamı Dar) ve projektörlü — motörleri ara- | Çekoslovakya ne olacak? Merak içinde bulunan Avrupa bunu öğrenmek istiyor. İngilizlere soracak olursanız onlar, Çe- koslovakyaya bir şey olacak olursa esef- lerini, fakat başına bir iş gelirse hiçbir şey yapamıyacaklarını söylerler. Bu meselede prestijleri bahse mevzu olan Fransızlar ise ne yapacaklarını, yahut böyle bir suale ne türlü cevap — verecek- lerini pek bilemiyorlar. Almanlar ise memnundurlar. Madem ki bir defa Führer, söylemiştir, artık, Çe- koslovakya da Avusturya gibi, Berlinden idare edilen merkez! Avrupa manzumesi 7 ne girecektir. Bu bahisle en fazla alâkalı olan Çe- koslovaklar ise rahat ve huzur içinde de- gillerdir. Fakat telâş ve şaşkınlık içinde da değillerdir. İster Hitler ister başkası kime karşı olursa olsun, mutlaka, mem- Teketlerinin istiklâlini müdafaa azminde dirler, Çekoslovakların bir istiklâl bakkına $ sahip bulunduklarını iddia etmeleri bir çok İngilizlere fevkalâde, Almanlara ise ahmakça bir şey görünüyor. Çekler, Almanlarla iyi — geçinmekten hoşlanırlar. Bu sebeble bt memleketle anlaşmak da istemektedirler. Böyle bir anlaşmanım Çekoslovakyanın iç siyaseti. ne ve dışardaki — dostluklarma ne türlü tesir yapacağını söylemek müşküldür. Fakat kendilerine bu yolda sual soran herkese Çekoslovakların, verdikleri sarih gevap şudur:-Onlar, memleketlerinin is- “EKİSİDİ hiç'bir-şeye foda etmiyecekler- | e- ur. Memleketin zimkür reisi Beneş, bu takdirde “harp edeceğiz!,, diyor. Çekoslovakya, 1918 senesinde eski A- vusturya - Macaristan imparatorluğunun zaten çürük olan bünyesi çöktüğü zaman, onun harabeleri üzerinde — yükselmişti. Asırlarca Çekler de Slovaklar da Habs- burg hanedanının boyunduruğu altında yaşamışlardı. Bütün bu müddet zarfın- da aralarında kuvvetli bir nasyonalizm hareketi baş göstermişti. Bunu tutugtu- râan yirminci asır Avrupasının en büyük adamlarından hirisi olan profesör Maza- rik olmuştur. Çekoslovakyaya bir hudut dizilip stra- tajik emniyetini koruyacak bir durum da vermek Lüzım gelince bir takım Almanlar, Lehler ve Macarlar yeni hükümetin top- raklarında kaldılar. Buradaki Almanlar, hiçbir zaman Almanyaya tabi olmuş de- ğillerdi. Fakat harbin sonunda bunlar, Çekoslovakyaya tabi olmaktansa ya Ray ha iltihak etmeyi, yahut da bir muhtari- yet idaresi kurmayı tercih — etmişlerdi. Macarlar ise Macaristanda kalmak isti- yorlardı. . ç Bütün bu dilekler dinlenmedi ve hep- sine toptan Avrupanın öteki azlıkları gi- bi, haklarının himaye ve muhafaza âltın- da bulundurulacağı vaadedildi. Mazarik ve arkadaşları, Avrupanın başka yerle- rindeki demokratlardan — daha fazla de- mokrat oldukları için bu sözlerinde dur- dular. Tarafsız bitçok görmenlerin mü- şahedelerine göre Çekoslovakyadaki az- lıklar her yerden iyi muamele görmüş- ler ve bu memleket otokrasiler denizinde bir demokrasi adası gibi kalmıştır. Bugün Çekoslovakyanın on beş milyon Almanyanm ise 67 milyon nüfusu var. dır. Bir takım harta yapanlar, Çekoslo- vakya ülkesinin ismi yazılmıyacak kadar küçük olduğundan da şikâyet ederler. Beri taraftan hem coğrafi vaziyet, hem de azlıkların dürümü — Çekoslovakyanın emniyeti meselesini - güçleştirmektedir. İkisi birleşince de tehlike baş gösterir. Hitler, buradaki Alman azlığını hima- ye edeceğini bir nutkunda — söylemişti. Bundan başka Macar azlıklar Macar ve Lehli azlıklar. Lehistan smırma — yakın yaşarlar. Bu sebeble hem Berlin, hem Budapeş- hazırlanıyor manlarının şefi Konrad Henlaynın, partisinin Prag hükümetinden is- teklerini — Karlabad'da — toplanan kongrede şiddetli bir listnla sayıp İ dökmesi ve son Londra müzskere- ; lerinde verilen kararlar, Çekoslo. yakya üzerine yeniden dikkati çek- mektedir. Aşağıdaki yazı, bu mem- Teketin nüfusu ve askerlik vaziyeti- f ni gözden geçiriyor. Yazan: i $ Seperd Ston te, hem de Varşova hududun öte laralın- daki kardeşlerinden sık sık bahsatmek- ten pek hoşlanmaktadırlar. Çekoslovakya cumhuriyetinin etnolijik kuruluşu şöyledir: Çekoslavaklar 9.700.000 Almanlar 8.232.000 Macarlar 96L000 Rutenyalılar 549.000 Lehler 82.000 Bu müşkülât yetişmiyormuş gibi mem- leketin başlıca endüstri merkezleri, Al- man sırırinyle çevrilmiş olan Bohemya' dadır. En ziyade muhalaza edilmesi za- ruri görülen silâh fabrikaları da burada- dır. Bu mahzuru önlemek için Slavakya- nn içerlerinde Bistrişte — yeni bir silâh fabrikaları merkezi kurulmaktadır, Çekler, Hitlerin kendilerine hücum e- deceğini düşünmüyorlar. Fakat bir harp çıkacak olursa o zaman Çekoslovakya, Breslaydan, Münihten — Drestenden ve Nürembergden gelecek bir istilâ hareke- tinin karşısında bulunacaklardır. Asil esaslı darbenin Moraviadaki Oder boyundan gelmesi beklenir. Çeköslovak- yanm öteki sınırları manialr, arızalı dağ larla örtülüdür, Çekoslovakya Almanya ile olan sınır- Tarında olduğu gibi diğer hudutlarında da uzun ve kuvvetli tahkimat vücuda getir- miştir. Bunlar da çelik. beton gibi bütün asrf vasıtalar kullanmış, bunlar en mo- dern silâhlarla cihazlandırılmıştır. Bu- nunla beraber Çekler bunları kullantna- ğa mecbur kalmıyacaklarını üit etmek. tedirler, Çekoslovakya, orta Avrupanin en mü- reffeh rsemleketi sayılabilir. Ticaret ve endüstrisi ileridir. Memleket içinde fazla sosyal ihtilâflar, gerginlikler de yoktur. Büyük arazi parçalanmış, köylüler top- rak sahibi edilmiştir. Romanyada, Macaristanda ve Alman- yada olduğu gibi burada büyük arazi mahdut sahipler elinde değildir. Çiftçi sürdüğü topraklara sahiptir, Tabil manzaralar itibarile de burasi güzeldir. Karlsbad ve Maryenbad gibi tedavi şehirleri de buradadır. Pilsen şeh« ri ise yaptığı silâhlardan fazla çıkardığı bira ile öğünebilir. Şark teraflarında güzel ve zengin or- manlar bulunur. Cenup — tarafşndan ise güzel Tuna akar, gider. Çekoslovakyalılar, hem güzel, hem iyi kalbli insanlardır. Fazla ihtiraslarr yok- tur. »« askeri görmenlerin üzerinde ittifak ettiğine göre Çekoslovakya — ordusu iyi ordulardan birisidir,. Tabit bu ordu, Al- man ordusunun yanında küçük kalır, Bu nun hazar kuvveti — 160.000 ile 180.000 arasındadır ve 1.000.000 da ihtiyatı var- dır, Şimdiye kadar on iki tümenden mü- rekkep olan bu ordu, san zamanlarda on altı tümen olmak üzere tensik edilmek. tedir . Orduda elli - piyade, on süvari, otuz topçu, beş teknik, altı tayyare alayı var- dır. Şimdilik bir tek tank alayı varsa da yakında bunun miktarı üçe çıkarılacak- tır. » Silâhlarının mükemmeliyeti ve modem Nği bakımından Çek ordusu Avrupanın eh iyi silâhlanmış ordularından birisidir. Yalnız bu orduya güvenerek Alman is. tildemin durdurulabileceği ümit — edile- mez. Herhalde Çekler cesurane harbede- ceklerdir; onların, ordularından beklenen vazifo altr hafta kadar müdafaada kalıp mütte'ik ordularmın yardıma gelmeleri- ne imkân vermek olacaktır. Şimdi, asıl mühim — meseleye geliyo- ruz. Bu müttefikler - kimlerdir ve yar. dırma gelecekler midir? Acaba Fransa Ço koslovakyanm yardımma koşacak medır? Eğer Fransa bti yardımı yapmıyacak o- lürsa Çekoslovakyanın âkibeti fecidir. Eğer Fransa bu işe girişmiyecek olursa © zaman küçük antant da böyle bir yar- dımda bulunmaktan geri duracaklardır. O zaman Almanların — merhametini di- Tenmekten başka çare kalmıyacaktır. Çe. koslovakya ile karşılıklı yardım paktı o- Tan Rusyanın ne yapabileceği meçhüldür, Çünkü bu memleketin Çekoslovakya ile müşterek hududu yoktur, Bir yardım yapabilmesi için Romanya veyahut Le- histan topraklarından geçmesi lâzımdır. Şimdiye kadar Çekoslovakyanın mev- cüdiyeti Fransa tarafından bir — zaruret telâkki ediliyordu. Eğer bu fikir değişe- cek olursa o zaman öteki müttefiklerin de manası kalmıyacaktır. O takdirde Çekoslovakyada Alman hük mü altıma girecek, Fransa da Avrupantn bîhı? devleti olmak mevkiinden düşe- cektir, Istanbul Radyosu 2 MAYIS — 1038 PAZARTESİ 17 inkılâp tarihi dersi, — üniversiteden naklen, Mahmut Esat Bozkurt, 18,30 plâk. la dans müsikisi, 19,15 çocuklara — masal, bayan nine, 19,55 borsa baberleri, 90 Rıfat ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,45 hava raporu, 2048 Ö- mer Rıza tarafından arapça söylev, 21 Pa. sıl saz heyeti, İbrahim ve arkadaşları tarş. fından (aat ayarı), 21,45 orktatra, 22 15 alans hnaberleri, 22,30 plâkla sölolar, cpera ve öperet parçaları, 22,50 son hıb"k ve erlesi günün programı, 23 sön,

Bu sayıdan diğer sayfalar: