2 Mayıs 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

2 Mayıs 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER — ZAkşam postası AÇIKHAVA MEKTEBİ Peri masallarını andıran cam kulübelerde hayat Çocuklar yalnız bir noktada tazyik altındadır: önlerine konan yemeğli bitirmek mecburiyetindedirler “Çocukluğumuzda yeşilliğe, — hava- ya, oyuna hasrettik.. En taflı günleri- mizi karanlık bir dershantede, kirden teviz rengini almış, insana kasvet ve- ren sıralar üzerinde geçirdik. Üçüncü sınıfın pencerelerinden birinin camı ö- nüne bir tahta çivilenmiş, bu tahtanın üzerine bir saksı içe de bir nebat konmuştu.. bilmiyorum. Çi- çek açtığını hiç görmezdim, fakat hayet yeşillikti, bahardı... Tenefüslere de mubassırdan gizli üçüncü sınıfa ko- Şar, pencereden uzun uzun bu çelimsiz baharı seyrederdik...,, Çocuk haftası vesilesile bir çotuk- luk hatızası anlatıyoruz. sanmayınız... Paris civarında Sürcsm koruluğundaki açık hava mektebini ziyaret eden Jur- nal gazetesinin muharriri yazısına yu- karıda tercüme ettiğimiz cümle ile baş- lsyor ve sonra devam ediyor: “Süresin'deki açık hava mektebinin hududunu gösteren bir buluttan daha ince, ve tertemiz gök kadar güzel ma- vi renge boyanmış parmaklıktan i içeri- ye giterken bunu düşnüyordum. Peri masalını hatırlatan tam kulübeler İçerisinde kırmızı gelincikler, renk ryenk lâleler, menekşeler açan iki ça. yır arasşmdan kıvrıla kivtila — tatlı bir meyille aşağıya doğru inen bir yoldan Golaşa dolaşa yürürken kendimi kuş- lar için hazırlanmış mesut bir cennette Kannediyordum. Bu neydi, Tlık bir #kbahar güneşinin tatlı sıe —emike gaklığını sırtimda hissederek — ağaçlar arasından yürürken, yolumun Üzerin- de bir dağ köşkü, yahut bir köy evi kadar basit ve temiz ufak ihdübecikle- re rast geliyordum. Büu kulübecikler ) bir peri masalını hatırlatıyor.. Çünkü duvarları ne taş, ne de tuğla.. Sade camdan... Güneşin ışığını, rengini, ha- yatını içeriye alan ve çocuklara veren bam duvarlı sınıflar.. Kısa bir keten gömlek ve mavi bir kilot giymiş çocuklar, bu camdan s- nıfların birisinde — etraft çiçekler ve kuş resimlerile süslenmiş bir kara tah- | ta üzerine şu cümleyi yazmıslardı: “Bahar geldi, kuşlar ötüyor, çocuklar çiçek topluyor.,, İmlâ farkları göze değsin diye bu kelimelerden bazılarını siyah, beyaz, bazılarını mavi, ve bazılarını da kırmır- zı tebeşirle yazmışlardı.. Kız ve erkek çocuklar, küçük bir te- peden ufak gruplar halinde iniyorlar- dı. Öğretmenleri de arkalarından geli- yordu.. Bu açık hava mektebi, Sürcam bele- diyesi tarafından mıntakanın zayıf ço- cukları için açılmıştır. Bu çocukların zayıf ve hastalıklı olduklarına bin şa- hit ister, Sıçrayan, koşan, mektebin önünden akan ırmakta kulaç atan, çi menler üzerinde çıplak ayaklarla yü- rüyen bu çöcuklar mı hâsta? Çocuklar burada sabahleyin çok erken kalkıyorlar. Herkesin ayrı seyyar bir tahta dolabı var. Dolaptan havlusunu, diş fırçasını alryor. İlk işleri dişlerini fırçalamak oluyor. Yıkanıyor, kurlanı- yor. Sonra haydi sınıfa... Bu ilk ders, saat dokuz buçuğa ka- dar sürüyor. Saat dokuz buçukta bir bardak soğuk süt veriliyor, sonra onu çeyrek geçinceye kadar oynuyorlar, Sonra ikinci ders, on bir buçuğa kadar. Sonra duş ve yüzme, Bire çeyrek kala öğle yemeği. Ön dakikalık teneffüs. Bir saatlik uyku, Tekrar dişlerin te- mizlenmesi, üçü çeyrek geçinceye ka- dar ders, bir çeyrek teneffüs, sonra e- lişleri, oyunlar vesaire.. Daha sonra ikindi kahyaltısı... Açık hava mektebinde geniş bir yüzme havuzu var. Bu havuzda her vakit ılık bir su bulunuyor. Ayrıca bir de oyun bavuzu. Burada çocuklar ken- MM'MW geniş bir hkürriyel var; buna rağmen hiçbir çocuk dekdiri icap ettirecek hare- kette bulunmuyor. dilerinin yaptıkları yelkenli kayıkları yüzdürüyorlar. Bir tepecik Üzerinde iki yemekhane, Biri miniminilerin minnacık yemekha- nesi. Çok alçak masalar.. Açık renkli muşambalar örtülmüş, tabaklar, sura- hiler arasında küçük vazolar ve renk renk bahar çiçekleri. Yemek arasında çocuklar konuşuyorlar. Altı yaşmdan daha ufak çocukların cıvıldaşarak —us- İu uslu yemek yemelerini dinlemek © kadar tatlı oluyor ki... Bu mektepte çocuklar yalnız bir noktada tazyik al- tındadır: Yemeklerini tamamen bitir- mek mecburidir. Büyüklerin yemekhanesinde cıvıl- daşma yok, gülme ve haykırma var. Yemeğin sonuna kadar kız, erkek kar- ma katrşık oturmuş olan bu çocukların yanında kaldım. Yemek listesi çok mü- tenevvi: sebze çorbası, koyun haşlama: sı, patates, rspanak, bisküvi ve erik. Çılgınca bir hürriyet Bu mektepte çılgın tbir hürriyete şahit oldum. Mektepte bulunduğum müddet zarfında ne bir tekdir, ne de bir azar işittim. Fakat talebede taşkın- lığa benzer hiç bir hâle rast gelmedim. Küçük iki yatakhanede — çocuklar kendilerinin bile tek elle kolaylıkla taşryabilecekleri kadar hafif alimin- yom karyolalarda yatıyorlar, Yatakha: nede uzanmak ve hın:kıtık durmak mecburidir. Uykuları gelirteye kadar çocuklar, içlerinden birisinin söyliye- ceği masalı dinliyebilirler, Mektebi dolaştıktan sonra — öğret- menler beni sofralarına aldılar. Bura- nun bütün öğretmenleri gayet iyi ve mekteplerini candan seven kadınmlar ... Yemekte sardum: — Çocukların bu manzaraların gü- zelliğiyle alâkadar — olduklarımı, onu sezdiklerini, duyduklarını zannediyor musunuz? Sonra bu güzellikler a-eba çocuklar üzerinde tesir yapıyor mu? — Çocuklar “Ne güzel şey,, demeyi biliyorlar. Sonra en büyük zevkleri ne- dir bilir misiniz? Kırlara çıkmak, a ğaçların gölgesinde oturmak, ellerine boyalı kalemlerini almak, gördükleri geylerin resimlerini yapmak. Demek güzellikle alâkadar oluyorlar, bunu se- ziyorlar ve seviyorlar. — Güzelliğin ruhları Üzerindeki tesirine gelince: Talebelerimiz —arasında bir Jan var. Annesi veremden genç yazında ölmüş. Babası alkolik. Gece gündüz sarhoş. Çocuğu hırpalar, dururmuş.. Mektebe geldiğ vakit bu çocuk evvelâ karatlık, sessiz, süküt? bir şeydi. Buraya ge- dikten sonra birdenbire açıldı. Külhan: beyi diliyle kaba kaba —konuşma » ğa başladı. " Buna rağmen çok temiz yürekli, içten terbiyeli bir çoçuktu. Şimdi tamamile muhitine uymuş, iyi bir insan olmuştur. Bu sokak çocuğu şimdi tatil günlerini kırlarda nadir ne- batlar, mantarlar ve kurbağa yumur: taları toplamakla geçiriyor. Mektebin en güzel sınıfı, seçme ve hazırlama sınıfıdır. Burası mektebin tam orta yerindedir. Her talebenin ay- r: bir masası, her masanın - Üzerinde hokka yerinde minimini bir çiçek sak- sısı var. Masalariın üzerinde kenarla- rına çiçek reşimleri — işlenmiş örtüler örtülü. Burada başka — mekteplerden geldiği için arkadaşlarından geti kal- miş, veyahut yaşma nisbetle zekâsı geç inkişaf etmiş çocuklar — hazırlanı- yor, yetiştiriliyor. Bu mektepte altı yaşınllaki çocuklar müsteena — olmak dzere bütün talebe okuma ve yazma biliyor. Hem de temiz okumak, dür gün yazmak şartile. Mendelson'un Tomansı ve çocuklar Fakat bu mektepte insanı asıl şa- şırtan şey jimnastik ve musikidir. Beş sıra üzetine dizilmiş talebeler güzel bir musiki parçası dinliyerek kollarını açıp kapıyorlar, Jimnastik yapryorlar, Çalınan parça alelâde hbir şey değil: Mendelson'un bir romansı... Jimnastik hocası çocuklardan biri- sini çağırdı; sordu: — Bu parçadan ne duyuyorsun? Çocuk cevap verdi: — Çok tatlr bir şey... kt. Musiki ve jimnastik öğretmeni olan Tipkr bir şar- Seyahat notları Bulvadinde başarılan bü ük işler En geri bir kasabadan, merkez nüfusu on bini aşan elektrikli ve mamur bir kaza yaralılıyor Afyon, (Anadolu muhabirimiz. den) — Göçenki maktubumda Bul. vadini tarif etmeğe çalıştım. Bu ya- zımla da kasabanın içini anlatmağa çalışayım: Kazanın merkez nüfusu on bin küsurdur. Bu rakam mülhakatla be- raber 46 bine yükseliyor. Me ekt. timizin - kıyı mımtakaları müstesna. merkez nüfusu on bini aşan kâzala- rın ehemmiyeti herhalde büyükçedir. Yurdumuzun içinde nice kazr mer- kezleri biliriz ki birçoğu iki üç bin gibi küçük rakamların Üstüne çıka. mazlar, Bulvadin bu noktadan, kendi aya- rında bulunması lâzım gelen birçok kazalara faik görülmektedir. Muhit. 10 nüfusun « yerine göre - kesaleti nisbetinde hayatiyet de çoğalmıştır. Bunun başlıca âmillerinden birini, ticar? sahadaki hareket bolluğu to. min ediyor, dersem yanlış olmaz. Evvelemirde bilmeliyiz ki Bulvadin zengin bir memlekettir « Ben Bulvadini eskiden görmedim, müşahedelerim yentdir. Muhitin es- kidenberi böyle zengin olup olmadı. Binı sordum: — Bulvadin, dediler. Eskiden şim. dikinin Üç dört misli daha varlıklı tdl. genç kadın izahat verdi: — Ben evvelâ çocukları bir araya toplar, onlara musiki parçasını ağır jağır çalarım. Sonra bu kkurlatıyor. GeŞ rım, Mendelson'un romansını çocukla- rıta bir garkıya benzettiler. Çocuklar bazan musiki parçalarını o kadar hari- kulâde bir tarzda izah — ediyorlar ki... Bir gün onlara Şubert'in Macar ilâh- Jarı şarkısını çaldım, Sonra sordum. *“Bu parça size neler söyledi?,, işte bir çocuğun cevabı: “Başlangıcı neşeli, oynak, bir çocu- ğun hareketlerini andırryor. Orta yer- leri istikbali düşünen bir adamın sözle- rini hatırlatıyor... Zaman tzun ve ağır görünüyor. Sonra birdenbire bu adam, istikbal için olan düşüncelerini kala- sından koğmak maksadile dansetmeğe başlıyor... Parçanın son tarafı ise bir ölü arkasından mezarlığa giden bir 2- damın yürüyüşü kadar harin.,, Ön iki yaşında bir çocuğun bu yar zıyı yazabildiğine İnsan inanmak İste- miyor, Bilhassa bu çocuğa bu kederli ilhamın hereden geldiğini öğrenmek istedim.. Hanri ismindeki bu çocuğu çağırttım. Hayatta felâket görmüş bir çocuk.. Babası sarhoş.. Kendinden kü- Şük kız kardeşi hastalıklr ve hastaha- nededir. Tatil zamanları evde yapayal- nız yaşıyor.,. Fakat; on iki yaşında bulunan bir kızın ayni parça Üüzerindeki fikirleri benim daha hoşuma gitti: “Bu parça çalırırken şunu düşündüm: Bir kız var,, Dansediyor.. Annesi de kız gisi dansözdü. Bir gün bir tiyatroda dauv sederken öldü. Kız annesinin yeriuı geçti.. Annesinin öldüğü sahne üzerin de, annesinin yaptığı ayni danst yapr ması fâzım.. Çocuk dansa — başladı. Fa'cat annesini hatırlryarak durdu ve ağladı. Sonra cesaretini toplamak için annesini hatırlamamağa çabaladı.,, İşte Süresm açık hava mektebi böy- le bir mücsasesedir. Bu mektep 1935 te açıldı. Kadrosu © vakit 300 talebe'ik imiş. Bugün mektepte beherinde 30 ta lebe olan 11 şube var. Bu mektepte tahsile hasredilen mid det günde yalnız dört saattir. Her hat ta nöbetle talebenin altınış tanesi oto- motillerle müzelere ve Paris civarında gezmeğe giderler. Müessesede müte- hassıs iki doktor ve bir de hasta bakıeı wardır. Hasta bakdıt çocukları ölçer, tartar, göğüs genişliklerini kontrol e- der, Bolvadin kaymakamı Feysi Akkur İşte en çok üstünde durmamız l4 zım gelen nokta budür. Bulytıidin çok zengin, lâkin ilerleme çığırına şimdi girmiş. Geçen mektubumda da İzah etmiş tim ki burası koyu bir ihmalin zos bünü olmuştur. İhmal, muhlti kör. letmiş, halkı mağdur etmiştir. Bil. hassa içtimat ve kültürel sahada uma duğundan çok fazla menfi tesirler dera etmiş olan © ihmali bugün gi. darmek s#uretile muhitte yepyen! bir yürüyüş tarzmı ikame edebitmente güçlüğünü göz önüne getirelim, mu« hakkak ki yela !le karşı kangşıya kas lırız. —— Fakat yelse darbe Indirecek yegâ. ne kuüvvet “azim,, dir. Çetin işlerin karşısında enerji ile azmin karışma. sından mürokkep bir faaliyet belir« diği takdirda muvaffak olmamağa imkân yoktur. Sadece bir parça yos rulmak Tâzım. Buğün Bulyadinde görülen umum! HNerleyiş hareketinin bir âmili de bu düşünce !e çalışmağa başlanmış ole masıdır. İlk işler Kaymakam Feyzi Akkor buraya geldiği zaman llk defa belediye işles rine el atmıştır. Karanlıklar iİçinde mühmel bir kasâba bulmuş olan kaya makamın başka türlü hareket etme« sine de imkân yoktu. Bu yüzden bes lediyede bir tasfiye lüzumu hisseti miştir. Bugünkü belediye, Feyzi Akko« run isabetli direktifleri ile, memle« ketino faydalr olmakla moşgul bulu. nuyor. Kasabanın içini düzeltmek, bele-« diyo işini halletmekle derhal iİmkân dahiline girmiştir. Onsan sonra Bul. vadindoe öyle değişiklikled olmuştur ki takdirle anmamak bir nevi insaf« sızlık olur. Evvelâ bütün esnaf daha sıhhi şeraite üygun tedbirlere tabi tutulmuşlardır. Bütün dükkânlar ca< mekân içine alınmış, yiyecek maddes Teri üzerinde bilhassa temlizlik göse terilmiştir. Nark işlerine büyük ehammiyet verilmiştir. Gelişi güzol kullanılan ölçülor, tartrlar; ölçü ve ayarlar nizamnamesine uygun vazl- yete getirilmiştir. Sokaklarm — temiz tutulmasma, caddeler açılmasına, evlerde — birer kaynağı olan helâların sıhhata zarar veremiyecek hale getirilmesine gös“ terilen ihtimam bu İlk çalışmalaf meyanında kaydolunabilir? Elektrik ve ağaçlandırma Bulvadin bugün elektrik işini d€ hallediyor. İkl ay sonra kasabanı? karanlıktan kurtolduğunu görmek ne kadar sevinçii bir hadise olacak- tır. Kasabanın ve kasaba - olyarının Be- Dövamı 12 incide

Bu sayıdan diğer sayfalar: