21 Mayıs 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

21 Mayıs 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 O AKŞAM POSTASI Şehiği ve Neşri, Masan R İDARE EVİ» istanbı Bee ere e emmi 04. Yenme Yazı Işleri telefonu: 23873 idare “ : 24370 in ” . : 20339 Avrupa işleri v2 Amerika Büyük harbdenberi Amerika Avrupa işlerine karşı uzaktan seyirci vaziyetini. kalmakla beraber, bu meseleler hakkında daima yakın alâka gösteren bir seyirci olmuştur. Hattâ sulhu ve kollektii barışı takviye etmek ve demokrasiyi korumak gibi teşebbüslerde Amerika, uzaktan dahi olsa, Avrupa devletlerile elbirliği yapıl- Maktan çekinmemiştir. Kellog misakı, 1928 senesinde, Ameri- kanım teşebbüsile imzalanmıştı. Üç sene Sonra Jâponya Mançuryayı istilâ ettiği zaman, Amerika Japonyaya karşı zecri tedbir almmasma taraftarlıkta Avrupa devletlerinden daha (ileri gitmisti. Zetri tedbir alınamayınca, o zaman Amerika- nın hariciye vekili olan Stimson, kendi, adile anılan şu kaideyi vazetmişti: “Silâh kuvvetile yapılan ilhakı hiç bir devletin tanımaması,,, Bu, Montrö kaldesi gibi, Amerika dış politikasının umdelerinden birini teşkil etmiştir. İtalya Habeşistarı istilâ ettiği zaman da Amerika, ayni. kaideye tâbi olarak ilhakı tanimayacağını bildirmişti. Esasen milletler cemiyeti de Stimson ka- idesinin ilhamiledir ki Habeşistanın İ- talyaya İlhakımı tanımamak kararını vet mişti. İspanya ihtilâli meselesinde de A- 'merika, bu harbin Avrupaya sirayet et- mesine mani olmak için karışmazlık ko- #itesi tarafından verilen kararlara ria- yet-ederek har iki tarala da silâh-sate maktan çekinmişti. Görülüyor ki Amerika Avrupa işlerine karşı uzâktan seyirci bir devlet olmakla beraber, yakından 'alâkadar bir devlet siyaseti takip etmiş ve bir çok mesele- İerde Avrupa devletlerile de iş birliği yap mıştır, Amerikanın Avrupaya karşı olan vazi. yeti tetkık edilince görülür ki, bu devleti alâkadar eden iki mühim mesele, sulh ve demokrasidir, Filhakika sulhu korumak Amerika dış politikasının, demokrasiyi korumak da Amerika iç politikasınm iki ehemmiyetli umdesidir. Binaenaleyh A- merika, Avrupa işlerile alâkadar olmak kararını verdiği zamanlar, sulhperver ve demokrat olan (İngiltere ve Fransa ile beraber yürümüştür. On senedenberi İn. giltere politikasının hedeflerinden biri de Amerikayı Avrupa işlerile daha yakın. dan alâkadar etmek noktasmda toplan- Miştı. Amerikada da böyle bir cereyan ku. vetleşmekte iken, son aylar içinde Avru. pa politikasının girdiği yeni istihâle ve bilhassa İngiltere dış politikasının yeni oriyantasyonu, Amerikayı Avrupa işle rinden uzaklaştırmak gibi bir netice ver- miştir.Bdenin istifası, Çemberlaynın “re- alist,, politikası, Stimson kaidesine rağ- men Habeş ilhakının tarınması, İspan- yaya karşı demokrat devletlerin takip et. tikleri siyaset ve nihayet milletler cemi- yetinin son içtimamdaki (müzakereler, Amerika kamoyu için birer hayal sukutu olmüstur. Binaenaleyh Amerika, harbin- ferdasında, Yapılan haksız sulh muahe delerine karşı protesto olmak üzere, ken- di katasıma çekilerek Avrupa işlerine kar. $i tamamile lâkayt kalmıya karar verdi. Zi gibi. bugün de Avrupadan “ üzaklaş- mıştır. İngilizler Amerikanın Avrupa mesöle- Terile alâkadar olmasına Öteden beri bü. yük ehemmiyet atlettiklerinden bu ne | ticeden dolayı, Çemberlayn hükümetini | mesul tutmaktadırlar, Amerikadan ayrı yol üzerinde yürümek Çemberlayn için de bir ukde olduğundan İtalya ile itilâfr imzalar imzalamaz. Amerika cumhurre- #sİ Ruzveltin bü vesile ile memnuniyet bevan etmesini, İnciliz haevekili, Habes İlhakının tanmennemr tasvin olarak ka. Bp” Devamı 4 Üncüde üsse rms yapan kadınlar ingilterede ekseriyetini kadınlar teşkil eden bir Şebekeye dahil kadınlardan ikisi Son günlerde, Londrada Satantınde, Amsterdamda ve Antuerpde büyük mü- cevher hırsızlıkları olmuştur. Bunlardan, bilhassa Satantım'daki (o çalınan mücev. herler binlerce lira tutmakta idi. Bunlar, Londradan, Satantındaki bir kuyumcuya gönderilmekte idi ve trende kaybolmuş- tu. Mücevherler büyük bir sandık tuttu- ğu için, bu kadar büyük bir yükün, tren den nasri'çalınğına hayret ediliyordu. Bu gibi mücevher hırsızlıkların bil hassâ İngiltere ve Fransada tekerrür et- Mmesi üzerine bunların, bir şebeke tara. imdan yapıldığı anlaşılmıştır. Bundan sonra, Fransiz emniyet teşkilâtı ile İn- giltetenin Skotland Yard gizli polisi be raber çalışmağa başlamışlar ve nihayet hırsızları meydana çıkarmışlardır.. Hırsızlardan ikisi Cezairde, Oran şe rinde yakalanmıştır. Bunlar o cenubi A- merikalı Antonio Rodrige ile okarısıdır. İçi icin Wlçeleri" ve” dali” “ mücev- berlerie dölü bir'sandıkla beraber yakar lanmuışlardır.. Bunların mücevherleri Ce- zalrdeki bir kuyumcudan çaldıkları ve Avrupaya hareket etmek üzere bulun dukları anlaşılmıştır. Gene o gün, Fransada da bir dansöz tevkif edilmiştir. Haria Hidalge isminde- ki bu kızdan alınan malüdmat üzerine bir oyuncu kız daha tutulmuştur. Bundan sonra üçüncü hırsız ele geçmiştir. Ortez ismindeki bu adam da, evvelce, bilhassa Madritte bu gibi işlerde sabıkası geçmiş bir hırsızdır... Üçü kadın, ikisi erkek olan bu mü- cevher hırsızlarının bir şebeke teşkil et- tikleri anlaşılmıştır. Esasen, uzun zaman | danberi, çoğu İspanyol veya cenubi A- merikalı olan ve bütün dünyada koiları bulunan bir mücevher hırsızlığı şebekesi- rin faaliyette olduğu anlaşılıyordu. Bu beş kişi ile, daha geniş teşkilâtı o- lan şebekenin tamamen ele geçeceği u- Asmalar budayim URULLAH Ataç Necib Fazılm Gençlik gazetesinde çıkan gil rinden şu mısraları okudu; Bası rüyalarda içtiğim cinnet, Sırrın ararken patlıyan gülle. Yeşil asmaları kavuran şehvet, Karmca sarayı, yolunmuş kelle, Sönra kendi kendine ilâve etti: — Bu adımda cidden cesaret var, LAf kıtlığında aamalar budayım sözü. nü batırlatmaktan bile korkmıyarak “asma” kelimesini kullanabiliyor. * Malüm olmuş... RHAN Seyfi, Âsri Kerem ağzından Ali Çetinkayaya şöyle diyor: Zorla aldın telefonu, Tünel korktu enikonu. Elektrik şirketinin Zannederim geldi sonu, Asri Kerem pazartesi günü çıktı, Elek- trik şirketinin satm alınması kararlaşmış olduğunu da çarsamba günü öğrendik. Gel de şairlerin kehanetine inanma! Fransada, dansöz kızın tevkif edildiği Nant şehrindeki evde birçok (mücevher bulunduğu gibi, yığın yığın sahte pasâ- port da ele geçirilmiştir. Bu gehrin Fran- $anın garp sahillerinde olması ve mücev- her hırsızlıkların da Fransa ile İngil terede görülmesi şebekeye mensup hır. sızların bir sahilden öbür sahile dalma gidip geldiklerini göstermektedir. Bulunan sahte pasaportlar da bilhas- sa bu iki memleket ile Amerika “arasın- dadır, Gene ayni dansöz kızm evinde bulu- nan bir resim, onunla, diğer hırsızlar 2- rasında rabrta olduğunu İsbat etmekte- dir: Bu, Antonio Torres isminde bir ada. mın resmidir. Antonio Torres ise buğün, Fransada, haydutluktan dolayı mahpus bulunuyor. Şebekenin, zannedildiğinden geniş bir teşkilâta sahip olduğu anlaşılmaktadır. İngiliz ve Fransız polis tahkikatına de- vam etmektedir. as ? Dö şehrin yarısı satıldı di İngilterenin büyük bir kömür şehri o. Jan Kardil'in yarı- st satıldı. . Şehrin yarısma sa- hip olan ve bugün bu emlâki 20 mil yon İngiliz lirasına (bizim “paramızla g 130 milğo Ürüya) satan adam -Biyut Markisidir. . Marki Biyul “Markinin O emlâki ve arağisi şehrin yarısını kaplamakta idi. Bunlar arasında 20.000 ev, 1000 dükkân ve mağaza, 270 müessese, bir çok tiyâtro ve sinema binaları vardır. Bütün bunla- rın senelik geliri 150.000 (İnigiliz lirası tutmaktadır, Bundan başka Markinin sekiz büyük şatosu ve köşkü vardır. Marki İspanyada da bir şato sahibidir. Biyut Markisi İskoçyalıdır ve İskoç. ya kralı üçüncü Robertin 19 oğlundan bi- rinin torunlarındandır. Üzerinde Marki- likten başka Vikontluk ve baronluk ün- vanları vardır. Markinin, Kardifdeki emlâk ve arazi- sini niçin sattığı bilinmiyor. Fakat, ihti- yarladığı ve bunların idaresi ile meşgul olamıyacağı buna sebeb olarak gösterili- yor Diğer taraftan, bu emlâki alanmda ma Yahudilere nha- mam yasak LMANLAKIN, yahudi nüfusunu eksiltmek için aldıkları tedbirler a- rasında bir de, | mayıstan itibaren umu» mi hamamlara kabul o edilmiyeceklerine dair bir kayıt bulunduğunu gazetelerde gördüm. Almanların aldıkları tedbir yale nız bundan ibaret (kalsaydı, yahudile- rin azalmasından ziyade çoğalması bek- İenebilirdi. Hamam masrafı bulunmayan bir mem- leket... Böyle bir yeri nerde bulabilirler. * Kuyruk UYRUK... Bu kelimenin hakiki ve mecazi manalarının beni çok düşün dürdüğü günler olmuştur. Niçin, bir ada. mun her zaman peşini bırakmıyanlara ve o adamım peşini bırakmamasını istedik» lerine kuyruk deriz? Kuyruğu takip &- denlere de kabak adının münasip görül. diğü maltâmdur, Şimdi kabağını bıraka- rak kuyruktan bahsedelim, Bir gazetede aynen şu satırlar var: Kuyruğu olmıyan köpek felâkete uğra- mış demektir. Kuyruğu (güdük. yahut kuyruğu dibinden koparılmış köpek ko- pve şebekesi tutuldu Düello Çarpışmayı teklif eden muharrir hasmını yaraladı Kılıçla döğüşen Hyalro müharrirleri Paristeki “Komedi Frensez,, tiyatrosu müdürü Edvar Bürde ile, tanmmış ti- yatro muharrirlerinden Anri Berüştayn arasındaki ihtilâfı ve muharririn tiyatro müdürünü düelloya çağırdığını dün yaz- miştık. — Düello; Paris civarindaki bir körulukta dün yapılmıştır. Bu sabah aldığımız ma- Yimata'göre, düelloda, -Berştayn yani düelloya davet eden muharrir galip gel- migtir, Düelloda silâh tayini hakkı Bemştayn" ım idi. Tiyatro muharriri, kılıçla döğüş- meyi tercih etmişti. Düelo çok heyecan- kı olmuş, iki büyük tiyatro muharriri 0- lan Burde ile Bernştayn, kalemleri gibi, kılçlarını da çok maharetle o kullanmış- lardır. Nihayet, kendisini tahkir edilmiş saya- rak tiyatro müdürünü düelloya çağırmış olan muharrir, karşısındakini sağ kolun- dan yaralamıştır. Eâvar Burde'nin yarası hafiftir. Bu düello, bütün Fransız Otanat âleminde büyük alâka uyandırmıştır. Iğne yerine çuvaldız pp #EMAGA batan iğne ayaktan çil ma», Sakın bu o cümleyi mevcut olmakla beraber pek azımız (tarafından bilinen bir ata sözü sanmayın, Gerçi söy- lehişine ve kelimenin içinde / topladığı geniş manaya bakarak, Insan, bu hükme varabilir, Fakat bu bir (o hikâyedir; Bir İngiliz kadınınm gençliğinde parmağına batan bir iğne,kırk sene sonra ayağından çıkmış. İşin en dikkate değer tarafr iğ. nenin bü uzun zaman zarfinda paslanma- batsaydı acaba kırk yıl vücudunda taşı- yabilir miydi? demek oluyor ki insanlar da köpekler gibi kuyruksuz yaşıyamıyorlar, ne mutlu kuyruksuz yaşıyabilene... KURUN “Mandala! ,, H““ Kumçayı diyor kiz “Ibrahim Alâeddin Gövsa arkadaşımız on dokuz yıl evvel memleket düşman is- tilâsı altında inlediği ve bir takım kimse» selerin güya bü İslilidan © kurtulmak işin (manda yolunü gösterdiği sırada bir man. surme yazmış. Ö günlerin | siyasi şartları içinde neşrine İmkân bulamadığı bu man. #umeyi gençlik bayramı münnsebetile Ye- di Gön sütunlarında “Bugünün çocukları. Da,, hediye etmiştir. Manzumenin ilk parçasi şudur; Memleket içinde birçok pürüz var Eklesen uymuyor, ayır, yetişmez, “Manda,yı istiyen birkaç öküz var Sanki bu tllerde sığır yetişmez. Acaba Göksavın “birkaç öküz, tabirile İşaret ettiği gibi o saman Türkiye için de manda İstiyenler gerçekten “imanda,nın ne olduğunu bilmedikleri için mi onu İsli. yörlardı? Eğer böyle ise aradan geçen 22. man bunlara “manda,,nın be olduğunu an- Yatrsağa kâfi geldi mi? O zamanlarda mandaâcılar halkı kandır. mak İçin İstedikleri mandajarın memleket yüklerini sırtında taşıyacak en kuvvetli vasıta olduğunu ileri sürüyorlardı; halbu. &i girdikleri memleketin yüklerini taşıya enk denilen mandaların bütün bir mem. leketi #ömürmekle gene doymıyacak dere- ©» aç mahlökler olduğunu on dokuz yıllık tecrübeler körterin bile gözlerine göster din, TAN Fransa yaptığının cezasını cekiyor M ZEKERİYA'nın bugünkü yarısından; * “Fransa dar görüşünün, yanlış düşünü. şünün ve sönmez İhlirasının cezasını çeki- yor. Üç sehe evveline kadar © Avrupanın en kuvvetli devleti iken, buğün başka devlet- lerin kuyruğu olarak yaşamak, ve beynel« milel Alemde birinci safinki mevkiini kay» bstmek mecburiyetinde kalmışlır. Yine ayni dar görüşün, ayni yanlış dü. şünüşün.ve emperyalist hırs ve emelleri pin cezam olarak 'Türk dostluğunu Keybet. raiş bulunuyor, Fransanın Hatayda işi na? Burası Fransız toprağı (değil, burası bir müstemleke değil. Burada (Oturmak hakkı olmadığını kendisi de kabul ve iti. raf ötmiş bulunuyor. Daha 921 de Franclin Buoillon Türkiyenin bu topraklar Gzerin- deki hakkını tanırsış değil miydi? / O halde neden bu ins1? Neden bu em- peryalist hırsta körükörüne ısrar? Fransa dahili ye harici binbir müşkül. le çarpıştığı şu sırada neden hâlâ kendisi yabancı olanı bu topraklarda dayanıp dur. makin ısrar ediyor? Fakat bu defa bu dar görüşünün, bu kör emperyalist İddiasinin cezasını çekecek» Ur, Bu cezayı çekeceği gün de uzak değil. d'r., i CUMHURIYET O, yalnız Hitlerin dilinden anlar A BİDİN Daver yazıyor: “Fransa, doymak bilmez bir İştiha ie #ığda solda, kanı emilecek mazlâm insan. Jar, milletler arar. Cezayir, o Tunus, Fas, garbi merkezi Afrika, Madagaskar ve diğer bir sürü yerler, Fransanın tabakküm ve detilâsı oltındadır. Bunlar oyelişmiyormuş gibi bir manda bikâyesile £ Süriyeye ve Pataya da musallat olmuştur. 42 milyon. hk Fransa 66 milyonluk bir tavallı köt- İeyi sölük gibi emmektedir. e Kırk ayaklı bir ahtapola benziyen bu sülük (bir kere pençesine düşeni asla bırakmas, Fransa Suriyede ve Halay'da fetih hakki gibi bir #asıblık iddiasında bile bulunabilecek va» ziyette değildir. Öyle olduğu halde, bura- Hara yerleşmiştir ve asla çıkmamak için de elinden geleni yapmaktadır. İşte Hatayda. çevirdiği bütün entrikalar, bu halis Türk yurdunu bir müstemleke gibi kullanmak tbtirasından İleri geliyor. Fransız devlet adamlarının ve Fransız gazetelerinin sözlerine bakarsanız, durma» dan haktan, adaletlen, insanlıktan, mede- niyetten, sulhperterlikten (© bahsederler; fakat bütün bu güzel iddialar sözden iba- rettir. Hak, adalet, insanlık, o medeniyet, sulh namına Fransadan hiçbir şey nlamaz sınız. Çünkü, Fransa o riyakârdır; o, ba «üzel mefhumları, yalnız kendi çapulculu- Bunu yaldızlamak için O kullanır. Fransa, kendi hitap ederken bu sözleri bir teker- Teme gibi sıralar, fakat kendine hitap e- “dildiği saman o, bü dili anlâmez. Fransa, yalnız Hitlern dilinden anlar. Onun için- «ir ki Hitlerin siyaseti karşısında dalma mağlâptur, dalma âcizdir. Bu gidişle Fran sa, Türkiyeyi de Almanya gibi konuşmağa mecbur edecektir.,,

Bu sayıdan diğer sayfalar: