29 Mayıs 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

29 Mayıs 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKŞAM POSTASI «4Sahibi ve Nesriyet Müdürü Masan Rasim Us İDARE EVİ : istanbul Ankara caddesi HA emri bana ük, Tar örer! eren MADEN Yezı işleri teletönu: 23972 dare” we 5 24370 sltân * . : 20339 Hâdiseler, Hikirler Iç Bakanın son nutku .. , münasebetile Se Yazan: Nizamettin Nazif “Amme hizmetleri hiçbir kapi- talin istismar edemiyeceği bir sahadır — Şükrü Kaya, Parti genel sekreteri (o ve iç bakanı Şükçü Kaya tarafından (iç bakanlık bütçesinin müzakeresi münasebetile söylenen nutuk, bütün gayeleri vatan- daşın refahına matuf olan rejimin mü- him prensiplerinden birini en kati, en ümit verici ve alkışlanmağa en lâyık şekilde ifadelendirmiş bulunuyor: “Amme hizmetleri hiç (bir kepita- in (1) istismar edemiyeceği bir sahâ- dır. Ne bir elektrik, ne bir (tramvay, ne bir vapur, ne biz otoblle şirketi fer- din elinde kalamaz. Bunlar belediye hudutları içinde iseler belediyeye, bele diye hudutları dışında bulunup ta mü- teaddit belediyeleri alâkadar ediyorlar- sa detletin eline geçmelidirler. Parti Genel Sekreteri o Şükrü Kaya nm,'ber Türk şehir ve kasabası için bü yük vaadlerle dolu bir müjde addedile- bilecek olan bu sözlerini, İstanbul için yu tarzda anlamak kabildir: “Elektrik şirketi artık ferdi bir is #smar mevzuu değildir. İstanbul tram- yayları ve tünel mutlaka elimize geçe- cektir. Şirketi ohaytiye ve muhtelif Samsar “EŞİ WuKDA YTDUSLET; — EN yakın zamanda belediyenin malt olacak tır.» İstanbullunun buna sevinmesinden daha tabit bir şey olamaz. Zira Şükrü Kayanın da gayet-vazih bir tarzda i- Jâve ettiği gibi; “Devlet işletmesinde devlet, beledi- ye işletmesinde belediye, kâr cihetini bir tarafa bırakıp her şeyde olduğu gi- bi yalnız milletin menfaatini endişe « dinerek çalışır... Nakil vasıtaları bir şehirde günlük hayatın, bir o memlekette (ekonominin ve milli (Omüdmfaanin Oo belkemiğidir. E- Jektrik ve su İse, medeni © ihtiyaçları hergün bir parça daha artan vatan- daşlarımızın, refah vasıtası, ve enerji bakımından da her gün sayısı bir par. ça daha kabaran endüstrimizin canıdır. Belkemiğimizi ve canımızı ister yaban- © olsun ister — yerli, hiçbir (ferdi İstis. marın keyif ve menfaatine terkedeme- yiz. Bu sahalar ancak çok geri, medeni ve insani vasıflardan mahrum memle- ketlerde ferdi istismarlara terkedilebi- Yir, İşini trkirıma koymuş bir ferdin ve- ya yolunu bülmuş birkaç entrikacı kafa. darm, haris kliklerin keselerini döldur- mak için Türkiyede vatandaş, refahın- dan, meden! ihtiyaçlarından ve refahın en mühim vasıtası olan hayat ucuzlu- undan mahrum edilemez. Elektrik şirketi her yıl milyonlar kazandığı hal de çok iptidat olan tesisatını asla te- kemmül ettirmeğe yanaşmamıştır. 100 mumluk bir ampul, İstanbulda bir yağ kandilinden farksız şık (o vermektedir. Buna mukabil, yabancı şirketin, her ay orta halli bir sileden aldığı ücret Gar- bi Avrupada küçük bir atelyenin kul. Jandığı enerjiye mukabil verdiği ücre- te yakmdı. Bü şehir, kilovatı 14-25 kuruş ara- sında tediye etti. Öylebir o devirde ki yeryüzünün bazı memleketlerinde bir kilovat azami beş paraya . satılmakta- dır! Elektrik çirdi devletin mabdrr, Pek yakın zamanda “kilovat (o fiyatmmen az yarı yarıya indiğini göreteğiz. “Tramvay yarın Türk şehrinin mek olacak. Arabaların “güzelleştiğini, ço- Baldığını, - süratlendiğini ve ücretlerin dörtte bire indiğin göreceğiz. otobün-işletmesi yarın “lamamen bele diyeleştirilecek. Otobüslerin bollaştığı- nl e K Jonor sultanı aradığını buldu Doroti Lâmur'un aşkını unutmak Için bir ingiliz dansöz Johor sultanına meşhur sinema yıl dızı Doroti Lâmura âşık olduğunu, & nunla evlenebilmek için bütün servetini fedaya ve karısını boşamağa hazır bu- unduğunu yazmıştık. Ancak, yıldızım evli oluşu, zavallı sultanın emellerine bir set çekmişti. Haftalardanberi Dorotiye benziyen bir kız bulmak için didinen maiyeti, nihayet ona İstediğini temin etmişlerdir. Sultan şimdi bir İngiliz dansözile evlenmek için hazırlanıyor. Bu Lidya Hil adını taşıyan 24 yaşında çok güzel bir kızdır. Johor sultanı onun- la Londrada tanışmıştır. Sultanım, nişan hediyesi olarak verdiği elmasın kıymeti Kaçırılmak istenen milyoner Lord Nafild de uykuyu unutmuş! Ajans telgraflarının haber verdiği gi bi, İngilterenin en zengin adamı sayı- lan lord Nafild (Nuffleld) haydud.r tarafından kaçırılmak tehlikesini at- latmıştır. Bugün gelen İngiliz gazetele ri, hâdisenin tafsilâtını şöyle yazıyor- lar: Lord, Oksforddaki yarıhanesinde o- turuyormuş. Saat akşamın 6 sr ile 7sjia rasmda, Lord, işlerini bitirmiş, memur- ları gittikten sonra koltuğuna uzanarak cığara İçmektedir. Biraz sonra da evi- ne gidecek... Bu serada kapının önünde büyük bir otomobil duruyor. Otomobilde bir şoför var, iki de adam, Bu iki adam hemen o tomobilden atiryorlar, içeriye giriyor- lar ve lord Nafildin karşısına çıkarak, tabancaları ellerinde: — Bizimle beraber gelin! diyorlar, Lord, birdenbire heyecana kapılmı- yor, soğukkanlılığını mubafaza ediyor ve haydudları: — Ne istiyorsunuz! Buraya ne hakla girdiniz gibi sözlerle karşılıyor. Haydudlar tabancalarını adama daha fazla yaklaştırarak tehdide başlıyorlar. Fakat lord, üzerinde hiç bir silâh bu- lanmadığı halde, haydudların etraftan duyulmasından korkarak ateç edemiye- ceklerini bildiği için, gitmemekte ayak direyor. Bu sırada, yarhanede en son kalan bir arkadaşı, yaudaki odadadır. Hay- dudların tehdidini, ford Nafildin sözle- zile evlen m? kâğıdı, tayyoreyle valh Mis Hülls “Boş kimdir ? rini duyarak hâdiseyi anlıyor ve derhal telefonu açıyor, polise haber veriyor. Bir iki dakika içinde on iki kadar p>- isle dört otomobil geliyor. Binayı mü- hasara altına alıyorlar ve içeriye gire- rek, iki haydudu tevkif ediyorlar. Hâdise derhal Oksfordda ve Londra da duyuluyor. Fakat, Lordun iş haya- tındaki itibarma halel gelmemesi için, bu haberin fazla dal bude.k salmaması- na çalışılıyor. Polis hâdise hakkında resmen bir şey söylememiştir. Fakat, haydudların yakında mahkemeye çıkart lacakları anlaşılıyor. Lord Nafild de hâdiseye fazla ehem- miyet vermiyor gibi görünmektedir. Bu meseleyi mevzuubahs edenlere, sadece: — Evet, demektedir, İşte öyle iki a- dam geldi, beni kaçırmak İstedi... Lord Nafild, İngilterede büy'ük sa- nayi milesseselerinde sermayesi olan bir milyonerdir. Son senelerde, bundan ev- velki hava nazırının mllthiş bir rakibi olarak şöhret aldı. Hava nazırı kor." şahsi arkadaşı olduğu halde siyasetini tenkid ediyor, bilhassr, İngiliz fabrika: larında yapmak mümktn iken, hariçten tayyare almmak istenmesine hücum e- diyordu. Hava nezaretine Kingebey Vud ge Hnce, ille işi lord Nafild ile görüşmek ve fikirlerinden istifade etmek olmuş tur. Milyoner, İngilteredeki hava sana- yii fabrikalarının, orduya lüzumu olan tayyareleri en kısa bir müddet zarfın. iyor 200 bin frank tutmaktadır. Diğer hedi. yelerin kıymeti ise 900 bin franktır, Dorotinin güzelliğini bilen okuyucu- larımız, yeni dansözün aşkı uğruna feda edilen kadını, Johor sultanının karısını, elbet merak etmişlerdir Mis Hills, bura- daki resimde de görüldüğü gibi, Doroti Be yapılacak bir mukayesede hiçde fena not almıyacak bir kadındır. Johor sulta- tu, Dorotiye olduğu gibi, vaktile bir bar- da varyete yapan bu İskoçyalı dansöze de derhal abayı yakmış ve onu karılığı- ba kabul etmişti. Sultan, evlilik bağını mümkün oldu- Yu kadar süratle koparmak © ve İngiliz dansözünüş bağlanmak için, talisiz Mis Hillis'in “boş kâğıdını, tayyareyle yolla- mış! Kagırılmak istenen Yrd da yetiştirebilmeleri için nasıl çalışma Jar: lâzımgeldiği hakkında bir progra, hazırlamış ve bu program hava nezare- ti ile sanayi müesseseleri arasında gö- rüşülmüştür. Lord Nafild, on yaşındanberi haya tmı kazanmağa mecbur kalmış ve bu yaşa gelinceye kadar muhtelif iş yap- mıştır. Hattâ, on yaşındanberi çok ça- uşmağa mecbur olduğu için, uyku w- yumasını unuttuğu, o zamandanberi günde, ancak bir, iki saat uyuduğu söy- lenir, CUMHURİYET Asri mezarlık meselesi pe Safa arkadaşımız yaziyor: “Ortada bir iddia var. Fakat, gazeteler- de çıkan haberler, şüphe eltında kalan. ların lehlnde veya aleyhinde (bir sara- hatten mahrumdur. Devlet (o Şürası veya Temyiz mahkemesi, en son hükmünü ve- rinceye kadar, şüphenin, içi yıldırımlarla dolu kara bulutu, BelBediyenin çatısı ös tönden ayrılmıyacak ve tahminlerin ha- fif rürgarile dağılmıyacaktır. İmparatorluk tarihinin bütün bir irikı- raz devri suiistimal ve rüşvet hikâyelerile dolup taştığı için, İstanbul halkı yolsuz- tuk iddialarına pek çabuk İnanır. Böyle bir haber gazetelerde bir kere İntişar et- miş olduktan sonra, halkın tarihi bir şu- urla koyulaşan şüphesini derhal (silecek bir sarahate ihtiyaç vardır. v Şimdilik bilinen şey şundan ibarettir: Mezarlık arsası kıymetinden pek üstün bir fiyatla Belediyeye satılmıştır. o Bunda va linin ve Daimi Encümen azalarının ne gi- bi mesuliyet bisseleri olabilir? Arsayı sa- tanın bimaye edilmiş olduğu iddiasını tev- sik eden deliller nelerdir? İthamın esasını teşkil eden bu noktalar karanlıkta kalıyor. Davaya adı karışan insanlar masum İse. ler, onları umumi şöphe karşısında daha fazla bekletmemek, değilseler, şebrin, dev letin ve rejimin malını, canını ve şerefini onların eline daba fazla teslim etmemek Mirimgelir. Sabırsızlığımız, bem masum olması ihti. mall bulunan insanlar, hem de aldatılmış ılması ihtimali balunan balk (besabına- dir. Bürokrasi kaplambağasını ağır yürüyü. şüne terkedersek netice (o gecikebilir. Ba davada taraflardan birini ve en büyüğünü teşkil eden halkın gecikmiyecek bir sara. hate İhtiyacı var... AKŞAM' da Cinayet kurbanları İKKATLER sütunu muhetrir, adilye vekilinin meclisteki sözlerinden şöyle bir netice çıkarıyor: “1937 yılında (Türkiyede 2594 adam öldürülmüş. Demek ber Üç buçuk saatte bir esna kı- yıyoruz! Günde yedi sdam öldürülüyor. “Bazı memleketlerde hiç cinayet olmüt, diye ukurua. Derek v seviyeye Kendismisd yükseltirsek (yepyeni bir omdfus artımı membaıma kavuşmuş olacağız. Zira yalnız İ ölenleri değil, öldürenleri ve ailelerini de hesaba katarsak, Türkiyede (sant başına bir nüfus cinayete kurban gidiyor demek- e) Hastabakıcılar . define arıyorlar İngilterede bir manastır hastahane- sindeki hemşireler define aramağa ko- yulmuşlardır. Zannedildiğine o göre, hastahanenin avlusunda büyük bir de- fine gömülüdür. Fakat, ne kadar derin- likte ve hangi köşede olduğunu bilmi- yorlar. Yalnız, geceleri, hastalar uyur ken, kendi uykularından feda ederek, sabaha kadar, toprakları kazıyorlar. Manastır bin senelik bir binadır ve tarihte İsmi geçmektedir. Kral T inci Çarls ile sekizinci Hanri zamanında bu- rası çok meşhurdu ve oraya o zâman- larda altın gömüldüğü rivayet edilmek» tedir. Hastabakıcılar bu defineyi bulurlar» sa yine hastahaneye sarfedeceklerini söylüyorlar. NEGAKZAMM BE GENE ARE BEL GAMER RR NAZA » GANALI MA ETTAZUMZE Tas ge | Etüd için hırsızlık E. IR hırsız yakalanmıştır. Hâkim Re- şidin önündedir. Kendisini müda- faa ederek hiç olmazsa o muhakemesinin serbest yapılabilmesini temin için tevkif edilmekten kurtulmaya çalışacaktır. Bakınız kendisini ne kadar komik bir şekilde müdafaa ediyor ve suçunu masıl itiraf ediyor. Bu gülünç müdafaayı bera- berce okuyalım: — Ben vaktile Zaman isimli bir gaze- tede amatör olarak çalıştım. Son zaman. nı, güzelleştiğini ve... fcretlerin ucuz- ladığını göreceğiz.” Amme hizmetlerini ferdi — istismarlar. dan kurlaran ve asla ferdi (o istismarlara terketmiyen rejim, bütün enerjisini vâ tandaşın refahına hasretmiş olduğunu isbat eder. Nizamettin NAZİF (1) “Yerli ve yabancı ferdi teşebbüs | larda bazı gazeteciler dilencilerin haya- tı tetkik için bu kılığa giriyor verö- portajlar yapıyorlar. Ben de bir etüd yapmak istedim. Düşündüm. Hırsızlığa karar verdim. Bir akşam bu gaye ile kim- seler yokken, (...) idarehanesine gittim, Oradaki daktilo makinesini çaldım. Son- ra götürüp 14 liraya sattım. Aldığım parayı da, saklaması için bir arkadaşa bıraktım. Sonra da polise teslim olarak hâdiseyi anlattım ve: “Haydi, dedim, beni tevkif edin. Maksadım sadece bir e tüd yapmaktan ibaret... Htkim, tevkif kararmı vermiş. Bence bu amatör hırsız Hâkim Reşide etüdünü hapishanede tamamlamasına imkân ha- zırladığı için teşekküre borçludur. Bil- mem bu ahlâki vazifeyi vaptı mı? * Çöp kongresi ve belediye Gazeteler haber veriyorlar: MP ENMUZDA Pariste yapılacak çöp Kongresine iştirak edeceğimiz, bey- nelmilel federasyona bildirilmiştir. Hüküm vermekte sanırım ki kimse be- nim gibi tereddüt (etmiyecektir: Çöp mevzuu Üzerinde (belediyemizden daha sahibi salâhiyet hiçbir belediye mevcut olmadığma bakılınca, göğsümüzü gere gere iştirak edebileceğimiz yegâne kon- gre, çöp kongresi olabilir. p-4 Arslan gükremesini bastıran gürültü OFÖR klâkson çalamaz, şehirde gürültü olmasın diye. Satıcı bağı ramaz: Şehir sükünetini ihlâl etmesin diye, Şehri gürültüye boğmamak, şehre uya- nıkken, uyuyor manzarası vermek şehir sakinlerinin istedikleri şeydir. Böyle olduğu balde, arkasına ve önü” ne birer kırmızı plâka takan otomoöü- lerin çalacakları klâkson bu süküntü bozmaz. İşte bir mantığın neticesi ki bu” na kimse kolaylıkla akıl erdiremez. Haberin sayfalarını karıştırırken All9 Allo sütununda şur'sitarlar gözüme iliş tü: ( üniversitesinde ©" eş pri m. üzerinde tef kikler yapılmış ve bunun motosiklii ok duğu anlaşılmıştır. - Ses ölçen öletlmif yapılan tecrübelerde motosiklet sünün aslan kükremesinden daha ki” vetli olduğu orlaya çıkmıştır. Sokaklarımızda motosikletlerin vE vızır işlediğine bakarak üniversitenin Y?” nıldığına hükmedeceğimiz geliyor. takdirde klâksonu meneden beledi bir tek motosikletin seferine izin VE mezdi. Diğer taraftan keşfin Yi bakarak bu men'i bekliyebiliriz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: