30 Mayıs 1929 Tarihli Hayat Dergisi Sayfa 7

30 Mayıs 1929 tarihli Hayat Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ad- etli ıda tan Di- nin TU- ize- lâtı yet ül- e Sayı: 13İ na dikkat etmek Jâzimdir: onun için bu iki şeklin her ikisini de mebdeleri ile değil, belki hedef- lerile izahı etmek kabildir. (Durkheim), sınıf mücadelesini, yerine başka bir içtimai fonksion koymak suretile bertaraf edilmesi lâzım gelen (4nomizme) bir hadise addeder; *meslek» sayfalarında mü- dafaa edilen mesleki temsil» sistemi içinde de «sınıfı bir vakıa olarak kabul edildiği halde, (sımıf)-ın, devlet bünyesini mesleki teşekküller etrafında tebellür ettirmek sure- kalkacağı gizli olarak yaşar. tile ortadan ümidi Görülüyor ki, «* kapı kulu” mefhumu içinde anlaşılan sınıf fikri ile Muhiddin Beyin cemiyet telâkkisi dahilinde, spiritualist ve mater- mesleki temsil fikri, yalist mebdelere müstenit iki te- fekkür tarzının bir nevi uzlaşma- sına imisal vermiş oluyor. ER TİM e mmm Böyle bir teşebbüsün zati kıy- meti hakkında, bura'la, şahsi hükümlerimizi kaydedecek değiliz; fakat fikri büyük ilmi problem- lerin temamile mahallileştirilme- sine dair verebileceğimiz ender nümunelerde bu teşebbüse işaret etmeği bir vazife addederiz. Alelümum tarih, milliyet ve milli tarih hakkında, memleketi- mizde intişar etmiş kanaçtlere baştan başa muhalif bir istikamette yürüyen bu telâkki (arzı, ilk or- taya çıktığı zaman, kılâsik mu- harrirlerimizi ve mütefekkirlerimizi lüzumundan fazla taciz eden bir intiba bırakmıştı. Vakia Muhiddin Bey) tarihçilerimize ve bilhassa mili tarihçilerimize, tarihi ve milleti, toprak üzerinde değil, belki boşlukta düşündüklerinden dolayı şiddetle hücum ediyordu; ona nazaran böyle bir tarih ve telâkkisi, bize cemiyet ancak m e —— Hayat hayali bir milliyetçilik hassasiyeti verir: fakat hayata, hakiki ve canlı hayata karşı gözlerimizi yumar. Merhum Ziya Beyin canlı bir halde ortaya attığı fikirlerin vücudu üzerinde cansız cansiz hâlâ daha tarihi izah etmenin müşkülâtını Muhiddin Bey kadar kuvvetle gösteren başka bir müte- fekkirimizi tanımıyorum. Bu fikirler, bugün, şahsiyetini kaybetmeksizin mütefekkirlerimizin hiç olmazsa bir kısmı için müşte- rek malolmuş mudur? Bu suale vermenin pek mümkün olmadığını zannederim. Yalnız herhalde edebiliriz ki, | henüz yeni fikirlere karşı zekâsı- cevap itimat nın kapılarını tamamile kapama miş olanlar için, bu suretle, spiri- tüalist bir tarih telâkkisinin nok- sanları üzerinde düşünmek imkânı kazanılmış demektir. MEHMET SERVET

Bu sayıdan diğer sayfalar: