6 Haziran 1929 Tarihli Hayat Dergisi Sayfa 1

6 Haziran 1929 tarihli Hayat Dergisi Sayfa 1
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İDARE MERKEZİ ANKARA, İstanbul Caddesi Maarif Eminliği yanında İSTANBUL BÜROSU İstanbul, Ankara Caddesi N 87 Cilt Vi Avrupa şehirlerinde dolaşmış, yahut, Avrupalılarla samimi ve mütenevvi münasebetlere girişmiş olanlarımızlla çok defa şöyle bir şüphe uyanır: bütün bu büyük medeniyet (eserlerini, acaba bu basit, dar ve taş gibi katı kafa- lar mı yapmıştır? Hayatın bin bir derdini görmüş, en umulmaz teh- Ükelerden başını kurtarmış bir şarklı ruhu yanında, girdiği kabin şeklini kolayca ve derhâl alive- recek kıvraklıktan mahrum olan bu Avrupalı kafalar, adeta zekâ karşısında abdallığın ve dörtköşe- liliğin biere timsali tesirini ya- parlar. Vakıa değildir; yalnız hatalıdır. Yani işleyişi ile, kullandığı unsurlara, teveccüh ettiği gayelerle onlarınki arasında, tabiate ve muhite karşi silâh olarak kullandıkları şeylerle bizimkiler arasında esaslı farklar vardır; fakat bunlar, zekâ ile z€- kâsızlık farkı değil, belki zihnin iki ayrı nevide ve iki ayrı isti- kamette işleyişi farkıdır. Biz bu iki nevi işleyişten biri- ne kurnazlık, ötekine zekâ atla- rını vermekle maksadımızı kolay- ca anlatabileceğimizi zannediyoruz. Zekânın en umumi ve esaslı vasıflarını, mekteplerde çocukla- rumıza bile öğretiyoruz: zekâ, in- sanın maddeye hakimiyetini temin edecek aletler yapan, gittikçe İaz- lasiyle elde ettiği malümlar yar- dımıyle meçhüllerin yüzünü aça- müşahede yanlış tahlil ve tefsiri bizim kafamızın , bi Hayata, dalma hayata.. Dünyaya daha çok hayat katalım! Ankara, 6 Haziran, 1929 KURNAZ İLE Z6KA rak ferdin, cemiyetin ve insaniye- tin kudretlerini artıran zilini bir kuvvettir; yani daha açık br tabirle, tabiatın kanunlarını bu- larak hadiselerini evvelden sezen onlara karşı korunan, onları ken- disne rameden melekeye zekâ deniliyor. Bu manada zekâ, ya- rattığı işlerle ve eserlerle yalnız sahibine değil, ferde değil, belki asıl sahibine, yani cemiyete Ve bütün insanlara faydalıdır. Kurnazlığa o gelince, o, bir nevi sahtekâr zekâdır; ve sahte- karlığı, tıpkı zekânın tavrini ta- kınarak, onun şekline bürünerek ve onun iddialarını -hem de faz- lasile benimseyerek hakiki hüvi- yetini gizlemesindedir. Kurnazlık, eğer bu manada anlatılmak lâzım- sa, zekânın yüklerini almadan, onun eserlerini ortaya koymağa katlanmadan onun elde edeceği faydaları ferde kazandırmaktır, diyebiliriz. Kurnaz adam, iş yap- maz; ortaya eser koymaz; fakat bunu yapmadan iş yapanların ve eser vücuda getirenlerin hakede- bileceği mükâfata konar. Kurnaz- lığın püf noktası, terlemeden elde etmek, bunalmadan kazanmak ve başkaların ekmeğini elinden kap- maktır: çalıştıktan sonra kurnaz- ik nerde kalır ? İşte bundan do- layi bütün kurnazlar da maddeye, şe ve esere karşi müstehzi ve cibilli bir lâkaytlık, hatta nefret vardır. “Onun içindir ki, zekâ, ister istemez oObaşkası için düşünen, çünkü başkalarına da faydalı olan; Fiatı her yerde 15 kuruş seneliği, posta ile 7,5 Türk Lirası (Ecnebi Memleketlere 7,55 Dollar) Abona ve ilan için İstanbul bürosuna muracaat edilir Yazı işlerinin mercii Ankara merkezidir — NETZŞGHE— Sayı: 132 ancak kuvvetle kurnazlık ise, inatçı, hasut ve kıskanç bir şekil- de daima ve yâlnız kendisine yontmağa çalışan iki nevi insan tipi yaratır. Kurnaz, kendisine faaliyet sa- hası buldumu, mes'ut ve geniş bir yürekle, etrafındaki en zeki insanlara şöyle yukardan bir ba- ve içinden kıskıs gülerek acır. Nakadar acıdır ki, bunların karşısında hakikaten zeki olanlar da gölgede kaldıklarını hisseder; kurnazın zekiyi aldatması, sadece bir ahlâk meselesi olmakla kal- maz, fazla olarak, zekânın, yani maddeye hakimiyetin ve iş yarak manın kiymetini azaltmağa kadar varır. ( Greşam ) kanunu, yalnız iktisatta değil, burada da galiba caridir: fena para piyasadan eyi parayı nasıl kovarsa, kurnaz adam da aynile zeki adami bir memle- ketin iş piyasasından öylece kaçi- rır; yalnız bir farkla eyi para saklanacak köşeler bulur; zeki adam mahyolur. Vakıa her memlekette ve her devirde, her iş başında ve her şekilde kurnazlar . vardır; fakat bunların çehresi, başka memleket- lerde hakikaten zeki olanlardan ko- layca ayırt edilir ve takbih edilir, Oralarda bu cins adamlar, hem nispeten çok azdır; hem de pek şiddetli bir tazyika ve takibe maruzdurlar. İtiraf etmeliyiz ki, bizimmem- | leketimizde iş berakistir: her kö-. şe başında eli bayraklı kurnazlar- a la çevrilmiş olduğumuz halde, —sonu 12 inci sahilededir —

Bu sayıdan diğer sayfalar: