6 Haziran 1929 Tarihli Hayat Dergisi Sayfa 4

6 Haziran 1929 tarihli Hayat Dergisi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ve ELİM ELAT in Hayat “başka vücutlerden, başka eşyadan temyiz eden hususat vardır. Bu cihet bütün kâinatta müş- “ terek bir hakikattır. Kâinatia ayniyet yoktur. Ayniyet olmadıkça © şahsiyet lâbüttür.... Ağa Oğlu Ahmet bey Türk çülük arkadaşı olan Ziya beyden yalnız <hars» “ telâkkilerinde ayrılmıyor, «örs telâkkisinde de ayrılıyor: «Ör ©“ nedir? hüsnü kubuh telâkkileri mi? > Ö halde, mevcudu ekmel addetmek “medeniyet?” ve icap etmezmi? Örf nazariyesine taraftar olanlar nihayetine ka'lar bu mazariyeye sadık kalmış olsalar- dı her nevi içtimai tekâmül mazariyesini inkâr etmeleri lâzim gelirdi. Zira öri hiç bir zaman ve hiç bir veçhile kendi kendine tebeddül edemeyeceğinden örfe saplanıp kalan cemâatler tecemmüt etmiş olurlar ! Nasıl ki islâm âlemi son beşyüz senelik tarihi ile bu © hakikati bariz bir surette ispat “etmiştir. Üriçüler nazariyelerinin şu sakim cihetini pekâlâ idrak © etmişlerdir. Ve bu endişe iledir ki 'bu nazariyeyi «dahi» nazariyesiyle © takviye etmeğe çabalıyorlar. «Fer- “ diyeti kaldırarak yerine bir nevi “ insani «Ulühiyet» ikame ediyor- “lar. Urlün değiştiğini göya bü Kahramanlar tepşir ederler......» 4 0 Serbest saha üzerinde serbest faaliyet, serbest müşareket ve serbest rekabet esaslarına müstenit olarak yetişmiş yüksek ferdiyet- lerin inkişaflarını muasır Avrupa medeniyeti için esas tanıyan muhterem müellif her vazifeye karşı bir hak ve her hakka karşı bir vazifenin tanınmasından mü sirdir. İşte Ahmet Bey bu nokta” da da «fert yok cemiyet var, Hak yok vazife var» davasını koruyan Ziya Beye tamamen umuhaliftir; «Fert yok, cemiyet var, hak yok, vazile var: siarına ki hakikatta “kimse yok, Padişalı var, hak yok, keyf var şiarının aynıdır. Artık nihayet verilmelidir. İstiklâl o Harbine kadar zimamdar ve münevverle- rimizdeki fikir, his ve ahlâkı bütün hakikat ve çıplaklığı ile müellifinin g İinceye gösteren bu eseri, tevazuuna rağmen daha epi bir müddet sık sık okuyup vicdanla- rımizi tartmağa mühtaciz. Vakıa geçirdiğimiz büyük İnkilâp ve Rehberi temellerini garp onun dâhi hayatımızın medeniyetinin icabına göre kurmakta berdevam- dır. Fakat biz nefsimizi her gün ve hatta her saat amansız bir Sayı: 132 usrette muhasebe etmeyi itiyat etmez ve vicdanlarımızı eski sefil tecrübelerin nefretile daima uya- mk bulundurmazsak: ayaklarımız, hiç haberimiz olmadan yine eski çukura kayabilir. Nitekim bugün- kü yeni Türkiye'nin büyük bani- sinin meşhur *"Nutuksu sonunda gençliğe teveccüh ederek bilâ ih- tiyar göz yaşları dökmesi istikbal- de gösterilerek hassasiyet ve teyekkuzun ülvi bir işaret ve remzinden başka ne dir? Eserin ve kuvvetli “Hükümet mefhumlarımız hak- kında yapılmış olan tahlil ve istintaçlardır. Bunların kuvvet ve tesirlerini bozarım korkusuyle hiç bilhassa en istifadeli kısmı #Devletr ve deymeyecteğim. Hea Türk ve hatta her oşarklı bu ölmez sahifeleri içlerine dağladıktan sonra sürür yaşlarlie ağlamalı...... MUSTAFA ŞEKİ 18 İtizar (J Geçen nüshamızda Mehmet İzzet Beyin «Gene Usul Kavgası» ünvanlı maka- lesinde bazı tertip hataları kalmıştır. İtizar- la bunları teshilh ediyoruz? İkinci sütunun 97 inci satırında « kalbi » kelimesi « kabli », damadığını » kelimesi «bu olmadığını» «Cop âl'âne » kelimesi «cog â lâne» ve p inci sütünün #1 inci salırındaki (şimdi ise yek- pare | fıkrasına «millet, yekpare» kelime- leri ilâve olunacaktır. Şiran

Bu sayıdan diğer sayfalar: